TFF’den yapılan açıklama şöyle;
TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’ndeki çalışma ofisinden “Zoom” uygulaması aracılığıyla gazetecilerle bir araya gelen Güneş, Milli Takım’ın mevcut durumu, UEFA Uluslar Ligi ve Türk futbolu hakkında değerlendirmeler yaptıktan sonra, kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Güneş, toplantının başlangıcında yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:
“Türk futboluna yön verdiğine inandığımız değerli yazar ve yorumcu dostlarımız “Zoom” üzerinden gerçekleştirdiğimiz bu buluşmaya hepiniz hoş geldiniz…
Aslında bu organizasyonu yüz yüze gerçekleştirmeyi çok isterdik ama yaşadığımız malum pandemi süreci nedeniyle maalesef şartlar bizi bu şekilde karşı karşıya getirdi.
İnşallah; kısa süre içerisinde bu salgın son bulur ve yine eskisi gibi bir araya gelerek konularımızı değerlendirir, tartışır ve çözüm yollarını hep birlikte masaya yatırırız.
Bugün genel olarak; geride bıraktığımız UEFA Uluslar Ligi organizasyonu, önümüzdeki Dünya Kupası elemeleri ve Avrupa Şampiyonası ile futbolumuzun genel sorunlarını sizlerle paylaşmayı planlıyoruz.
Elbette merak ettiğiniz konuları aydınlatmak, sorularınızı cevaplamak kadar; değerli görüşlerinizi dinlemek de bizim için son derece önemli.
Uluslar Ligi’nde son oynadığımız Macaristan maçını kazanarak grubu birinci tamamlamayı ve A Ligi’ne yükselmeyi çok istiyorduk ama olmadı.
Aslında, özgüveni olan, mental açıdan güçlü, iyi ilişkiler içerisinde bir takıma sahibiz. Buna rağmen turnuva boyunca, kazanmaya yeterli olacak coşku ve isteğe sahip bir görüntü sergileyemedik.
Elbette bunun hem kendimizden hem de elimizde olmayan nedenlerden kaynaklanan bir çok sebebi var. Her şeyden önce pandeminin gölgesinde bir turnuva oynadık.
Sonuna geldiğimiz 2020 yılına pandeminin yoğun etkisi olduğu ortada. Örneğin biz Kasım 2019 – Eylül 2020 dönemi arasında A Milli Takım olarak hiç bir araya gelmedik. Müsabakalarımızı sadece son 3 ayda oynadık. Bu da ister istemez bir dağınıklık, kafa karışıklığı ve konsantrasyon bozukluğu yarattı.
Bunu bir mazeret olarak öne sürmüyoruz ama rakiplerimizden Macaristan, Avrupa’da yeni sezona en erken başlayan ülkelerden biriydi ve kadrosunda Macar kulüplerinden çok sayıda oyuncu vardı.
Her şeye rağmen oynadığımız müsabakalar sonrasında elde ettiğimiz sonuçlarla Kasım ayında bir sıra daha yükselerek 32’nci duruma geldik. Bunu yeterli görmüyoruz ve daha yukarılara çıkmamız gerektiğini biliyoruz.
Bir başka beklentimiz yıllardır geriden gelen galibiyet sayımızı yenilgilerle dengelemekti. Macaristan’ı yenseydik bunu da sağlıyorduk ama olmadı.
Şu anda etkisini yine arttırarak hissettirmeye devam eden pandeminin ligler üzerindeki olası etkilerini düşündüğümüzde Milli takımlar da kulüp takımları da pandemi nedeniyle inişli-çıkışlı dönemler geçirecektir. Oyuncular üzerinde performans dalgalanmaları görülecektir.
Bu noktada yaşanabilecek başarısızlıklardan dolayı eleştiri kabul edilebilir ancak yok etme politikası hoş görülemez.
Önümüzde iki önemli hedef var. Bunlardan ilki mart ayında başlayacak olan Dünya Kupası elemeleri ve ardından gelecek olan Avrupa Şampiyonası.
Avrupa Şampiyonası’na katılma hakkını elde etmemiz başta olmak üzere takımımızın seviyesi ister istemez bizden beklentileri de arttırıyor. Ancak unutmayalım ki beklentileri büyük olanın tahribatı da büyük olur…
Şampiyonayla ilgili bütün programımız hazır. Kamp yeri, hazırlık maçları hepsini planladık. Dünya Kupası elemelerindeki şansımız konusunda ise hangi gruba düşeceğimiz büyük ölçüde belirleyici olacak.
Kuraya ikinci kademeden katılacak olmamız önemli ama biz birinci kademede olmayı tercih ediyoruz. Önümüzdeki süreçlerde bunu başaracak sonuçları alabilmek için gayret göstereceğiz.
Kadro oluşumuna yönelik felsefemiz bu ülke adına oynama ihtimali olan bütün oyunculara önem vermek üzerine kuruludur. Kadroyu hak ettiğine inanılan ancak takıma henüz katılmayan oyuncuları da takip ediyoruz.
Bütün bu konuları değerlendirirken bir futbol kültürü oluşturmamız, daha da önemlisi bir zihinsel devrim yaşamamız şart. Ancak o zaman sağlıklı yorumlarla doğru çözümlere ulaşabiliriz.
Bugün geçmişle kıyaslandığında bir çok anlamda daha iyi şartlara sahibiz ama özellikle üretimimiz aynı oranda istenen seviyede değil. Bunun sebeplerini tartışmalı ve doğruları bulmalıyız.
Kulüplerimizin finansal durumlarını da göz önünde bulundurduğumuzda futbolcu üretimine acil ihtiyacımız var. Bugün Brezilya’nın 129 ülkede 1600, Sırbistan’ın 75 ülkede 525, Hırvatistan’ın 63 ülkede oynayan 450 oyuncusu var. Biz de son dönemlerde oyuncu ihraç ediyoruz ama yeterli düzeyde değil.
Ülkemizde kulüplerimiz neredeyse iflas aşamasındalar ama buna rağmen savurganlık talebi konusunda da bir gerilemeleri yok. Oysa genel anlamda ligimize bir bakarsak; bütçesini küçültebilen kulüpler daha büyüdüler. Bu konuyu önemsemeli ve futbol ekonomisinde en önemli müşteri olan taraftarı korumak zorundayız.
Bunların yanı sıra kaçak yayınlar, kulüplerin idari yapılanmaları, futbolcuların ve teknik adamların vergi mükellefiyetleri, yabancılar dahil tüm oyuncuların Türk Lirası üzerinden para almaları gibi konuları da tartışarak farklı bir vizyonu gündeme taşımalıyız.
Bütün bu meseleler sadece tek başına bir kişinin çözüme kavuşturabileceği meseleler değil ama eğer Türk futboluyla ilgili hassasiyet taşıyorsak sorumluluk da duymalıyız ve elbirliğiyle, ortak akılla bu konuların üzerine eğilmeliyiz.”