MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Konya Dedeman Otel’de, milletvekilleri, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyelerinin katıldığı toplantının basına açık bölümünde yaptığı konuşmada, iki gün süren toplantıların son derece verimli ve yararlı olduğunu söyledi. Türkiye’nin hassas ve sıcak siyasi ortamında, MHP’nin duruş, tutum, karar ve iradesini bir kez daha teyit etme fırsatı bulduğunu dile getiren Bahçeli, iki günlük çalışmaların sonuç itibarıyla anlamlı, bundan sonrası için umut verici, ufuk açıcı olduğunu düşündüğünü bildirdi.
“Bizim uzlaşacağımız alan milli ve manevi değerlerle sınırlıdır”
Partisinin bugüne kadar çok bedel ödediğini, yine de mutlaka töreyi diri tutacaklarının altını çizen Bahçeli, şöyle konuştu:
“Muhalefet partisi olarak milletimizin bizden taleplerini demokratik edep ve sorumluluk bilinciyle yerine getirdik, getirmeye de devam ediyoruz. Parti olarak, Cumhurbaşkanının onayından sonra 16 Nisan’da yapılacak anayasa referandumuna bu şekilde yaklaşıyoruz. Artık kalıcı nitelikli bir milli mutabakatın şart olduğunu görüyor, fiili durum ve açmazın bir an önce sonlanarak töreye uygun devlet düzenin devamını ertelenemez bir hedef görüyoruz. Uzlaşmanın, sorumluluk ruhuyla milli şuuru buluşturmuş siyasi bir vicdanda vasat ve varlık bulacağına inandık, inanıyoruz. Bizim uzlaşacağımız alan milli ve manevi değerlerle sınırlıdır.”
“Türkiye’nin yönetim yapısı netleşecek”
Bahçeli, Türkiye’nin toparlanması, milli bekanın muhafazası için Türk milliyetçiliğinin devreye girmesi gerektiğini belirterek, milletin beklentilerine ve Yenikapı’dan çıkan birliktelik hukukuna müzahir hareket ettiklerini söyledi.
“2007 yılında, TBMM’de yapılması gereken Cumhurbaşkanı seçiminin önüne, 367 toplantı yeter sayısı takozu koyan sorumsuz ve ahmaklar aslında sistemsel değişimin önünü açmışlardır.” diyen Devlet Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bugünlerde, ortalıkta görünmeyen emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Cumhuriyet mitinglerini kaldıraç olarak kullanan CHP, eli kanlı aydınlıkçılar, askeri müdahale için açık veya örtülü çağrı yapan demokrasi dışı gruplar, kanayan yara haline gelmiş fiili sancının bir numaralı failleri olarak tarihe geçmişlerdir. Açık ve tartışmasızdır ki bir hükümet etme sistemini değiştirmek için milletimize gidiyoruz. ‘Rejim değişiyor’ diye yaygara koparan süfliler önce kendilerinin vurgun yemiş ve de hiçbir şeye benzemeyen ahlaklarını değiştirmeyi denemelidirler. Cumhurbaşkanı hükümet sistemiyle Türkiye’nin yönetim yapısı netleşirken, kuvvetler arasındaki ayrım da doğal ve olması gereken kulvarına gelmektedir. Bizim öteden beri, anayasa hazırlanmasında dikkat ettiğimiz öncelikli husus, devletin ve milletin geçmişiyle bağını kesmeyen bir yaklaşımın kabul görmesidir. Bütün yasalar millet için vardır. Devlet ise bu yasaları millet adına uygulamaktadır. Millet, devlet ile egemen olmaktadır.”
“Cehaletin kayalıklarına toslamışlardır”
Yeni anayasanın ilk dört maddesi üzerinde artık tartışma yapılamayacağını aktaran Bahçeli, şöyle konuştu:
“Bugün karşımızda ‘hayırcı’ mevzi oluşturup, ‘evet’ diyenlerin ihanet ettiğini iddia edenler; bugünün Türkiye’si ile Cumhuriyetin kuruluş yılları arasındaki sosyal, siyasal ve hukuksal bağları ve kökleri kopartma tehlikesini bünyelerinde bir virüs gibi taşıdıklarını göremeyecek kadar cehaletin kayalıklarına toslamışlardır. CHP’sinden HDP’sine, ÖDP’sinden Perinçekgillere, PKK’sından FETÖ’süne kadar kim ne yaparsa yapsın, Türk milletinin kendi kaderine sahip çıkma hakkına operasyon yapamayacaklardır. Aramızda bulunuyorken miskin miskin yatıp partimizin lehine hiçbir saygıdeğer çalışma ve gayret göstermeyenlerin, şimdilerde ‘hayır’ koalisyonuna katılıp çıldırmış gibi gezmeleri bir bakıma kara mizahtır. Şahsımla ilgili ‘bir haftada ne değişti de evet dedi’ dedikodusunu üretenlerin, ‘Saray-Çankaya-Bahçeli arasında kırmızı hat kuruldu’ diyenlerin itham ve tariz dolu imaları ise yalnızca ayaklar altında kalmaya layıktır.”
“16 Nisan’da ‘evet’ diyelim”
Bahçeli, ‘evet’ diyen de ‘hayır’ diyen de saygıyı hak ettiğini vurgulayarak, herkesin kararına hürmet ettiklerini, referandum bahanesiyle kutuplaşmanın şiddetlenmeyi doğru bulmadıklarının altını çizdi.
Parti olarak ‘evet’ diyeceklerini söyleyen Devlet Bahçeli, “Bu ülke için yeminimiz vardır, vazgeçilemeyecektir. Bu nedenle 16 Nisan’da ‘evet’ diyoruz. Sizlerden beklentim, referandum süresince vatandaşlarımızı kapı kapı gezip evet tercihimizi anlatmanızdır. Milli beka için bu işe girdiğimizi paylaşınız. Bizim şahsa veya partiye değil, Türkiye’ye ‘evet’ dediğimizi söyleyiniz. Bu ülke için yeminimiz vardır. Bu yeminin gereğini yapalım, 16 Nisan’da ‘evet’ diyelim. Bu yemini tutalım, milletimizle buluşalım.” değerlendirmesini yaptı.
“Şehitlerimizin hesabı mutlaka sorulmalıdır”
24 Kasım 2015’de Rus uçağının düşürülmesi ve pilotun ölümünden sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin kangrene döndüğüne işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti:
“Rusya adeta kıyameti kopartmıştı. Aylarca Türkiye-Rusya ilişkileri karşılıklı soğumaya terk edilmiş, iki ülkenin peş peşe restleşme ve ambargolarıyla Ankara ve Moskova hattını kapatan bunalım, içinden çıkılmaz bir hale gelmişti. Şimdi Rusya askerlerimizi şehit ediyor, sonra da ‘pardonla’ geçiştiriyor. Hatta pişkince üstte çıkıp TSK’yı suçluyor. Bu yanlıştır, ayıptır, uluslararası hukukun temel ilke ve kurallarını hiçe saymaktır. Rusya’nın maksadı nedir, ne yapmaya çalışmaktadır? Türkiye’nin saldırılar karşısında sesini çıkarmaması, alttan alması, bir şey olmamış gibi davranması nasıl beklenecektir? PKK-PYD’yi terör örgütü görmeyen, Moskova’da ofis açmasına müsaade eden Rus yönetimi art niyeti, gizli gündemi, sahne gerisinde beslediği emelleri doğrultusunda ülkemizin karşısında husumet odağı olmaya adeta talip ve isteklidir. Rus hava saldırısı sonucunda şehit olan evlatlarımızın hesabı bir kaç özürle telafi ve örtbas edilemez. Dahası şehitlerimizin hesabı mutlaka sorulmalıdır. Suçlular ortaya çıkarılmalı, hak ettiği cezayı bulmalıdır. Karşımızdaki muhatap Rusya Federasyonu ise biz de Türkiye Cumhuriyeti’yiz.”