Basın Konseyi Yüksek Kurulu, gazeteciler Rahmi Turan ile Talat Atilla hakkında kınama kararı verdi.
Basın Konseyinden yapılan açıklamada, Sözcü Gazetesi Başyazarı Rahmi Turan’ın “Tokmak 2” adlı köşesinde 20 Kasım 2019’da yayımlanan “Müthiş bir haber” başlıklı yazıda konu edilen iddiaların gerçek olmadığı, uydurma nitelikte olduğunun ortaya çıktığı, Rahmi Turan tarafından dile getirilen iddiaların kamuoyunda, duyulması ve böyle bir haberin yayımlanmasının, siyaseti dizayn etmeye yönelik bir “kumpas” olduğu görüşünün dillendirildiği belirtildi.
Yazıyı kaleme alan Rahmi Turan’ın, bu bilgileri yine bir gazeteci olan Talat Atilla’dan aldığını açıklayıp, yazdıklarının yalan olduğunun anlaşılması üzerine özür dilediği hatırlatılan açıklamada, Rahmi Turan’a bilgileri kendisinin verdiğini önce reddeden sonra kabul eden Talat Atilla’nın da haber kaynağının bir siyasi partinin genel merkez yöneticisi olduğunu iddia ettiği, bu ismi “derisini yüzseler de” açıklamayacağını söylediği aktarıldı.
Kamuoyunu uzun süre meşgul etmenin yanı sıra siyasi ortamı ve medyayı sarsan; her iki kurumun da kamuoyu nezdinde güvenilirliğini zedeleyen olay nedeniyle Basın Konseyi Yüksek Kurulu’nun 4 Aralık 2019 tarihli toplantısında konunun re’sen gündeme alınmasına ve belirlenecek günde olağanüstü toplantıda görüşmesine karar verdiği ifade edildi.
”SARAYA YAKIN KAYNAK” TARTIŞMASI
Açıklamada, Basın Konseyi Yüksek Kurulunun, 13 Aralık 2019’da olağanüstü toplantısı gündeminde değerlendirilen gazeteci Rahmi Turan’ın 20 Kasım 2019 tarihinde yayımlanan “Müthiş bir haber” başlıklı yazısının, hem siyaset hem medyada geniş yankı uyandırdığı, “Saraya yakın kaynak” ile “Saraya giden CHP’linin kim olduğu” tartışmasını başlattığı belirtildi.
”BEN DE ŞAŞIRDIM DOĞRUDUR”
Rahmi Turan’ın bir gün sonra (21 Kasım) “Müthiş haber-2” başlıklı bir yazı daha kaleme aldığı aktarılan açıklamada, aynı gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bir televizyon kanalında, partisinde karışıklık çıkarmak için iktidarın devlet kurumlarını devreye soktuğunu daha önce açıkladığını hatırlatarak, Rahmi Turan’ın yazısında ortaya atılan iddiayla ilgili “Ben şaşırmadım, doğrudur” dediği, isimle ilgili soruya “Açıklamak istemiyorum” yanıtını verdiği, bu ifadelerin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Saray’a giden CHP’liyi bildiği yorumlarına neden olduğu kaydedildi.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN YALANLADI
Rahmi Turan’ın yazısında, görüşen taraflardan biri olarak adı geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 22 Kasım günü İzmir’de bir toplantıda, böyle bir görüşmenin olmadığını kesin dille açıkladığı anlatılan açıklamada, olay bu safhaya gelince Rahmi Turan’ın aynı gün gece yarısından sonra Sözcü gazetesinin internet sitesinde “Haber kaynağım bana o CHP’linin Muharrem İnce olduğunu bildirdi.” dediği kaydedildi.
”İSPATLASINLAR KENDİMİ TAKSİM MEYDANI’NDA YAKACAĞIM”
Adının ortaya atılmasıyla 23 Kasım günü yaptığı ilk açıklamada “İspatlasınlar kendimi Taksim Meydanı’nda yakarım” diyen Muharrem İnce’nin, bir gün sonra Yalova’daki evinin bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, kendisine ve CHP’ye parti içindeki bir çetenin kumpas kurduğunu öne sürdüğü, onlarla hesaplaşacağını söylediği hatırlatıldı.
Açıklamada, Rahmi Turan’ın, 24 Kasım günü “Siyaseti sarsan olay” başlıklı köşe yazısında haber kaynağının gazeteci Talat Atilla olduğunu açıkladığı, 26 Kasım’daki “Özür diliyorum” başlıklı yazısında ise
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Muharrem İnce’den ve okurlardan özür dilediği aktarıldı.
”YANIT VERİLMEDİ”
Basın Konseyi Yüksek Kurulunun, Talat Atilla yönünden yaptığı değerlendirmeye ilişkin şunlar kaydedildi:
“Sahibi olduğu sitede yazdıklarıyla ve katıldığı televizyon tartışma programlarındaki sözleriyle, kulis haberciliğine yatkın özelliğe sahip bir gazeteci olduğu izlenimi veren Talat Atilla, ‘yalan’ çıkan bu görüşme bilgisini önce Sözcü yazarı Uğur Dündar’a iletmiş, o ‘güvenilir bulmayıp’ yazmayınca da yine aynı gazetenin başyazarı Rahmi Turan’a ulaştırmış ve onun köşesinde yazdırmayı başarmıştır. Talat Atilla, aktif gazetecidir ve elde ettiği haberi kendi yayımlama olanağına sahipken, bunu yapmayıp 10 gün boyunca yayımlayacak gazeteci aramıştır. Bunu yaparken neden iktidarı destekleyen bir gazeteciyi değil de iktidara muhalif bilinen gazetecileri ve gazeteyi seçtiği sorusunun yanıtı bilinmemektedir. Verdiği bilginin gerçek olmadığı ortaya çıkınca önce ‘Haber kaynağı ben değilim, bunu söyleyenleri mahkemeye vereceğim’ diyen Talat Atilla, haberi yazan Rahmi Turan kaynağın kendisi olduğunu yazınca da ‘Benim kaynağım CHP Genel Merkezi’nde önemli bir kişidir. Derimi yüzseler o ismi açıklamam’ demekle yetinmiştir.”
Basın Konseyi Genel Sekreterliğince haklarında Basın Meslek İlkeleri’ni ihlalden inceleme başlatıldığına dair yazının, Rahmi Turan ve Talat Atilla’ya 5 Aralık 2019 tarihinde posta ile ulaştırıldığı, “alındı” belgelerinin geldiği ancak Turan ve Atilla’nın gönderilen yazılara süresinde yanıt vermediği belirtildi.
”KUMPAS VE İFTİRA”
Basın Konseyi Yüksek Kurulu Turan ve Atilla ile ilgili yaptığı değerlendirmede, şu görüşlere yer verdi,
“Olayda esas sorumlu olan gazeteci Talat Atilla, kendisinin yayımlama olanağı varken bunu yapmamış; günlerce kapı kapı dolaşarak yüksek tirajlı Sözcü gazetesinin başyazarına yalan haberi yayınlatmış; meslektaşının güvenini suistimal etmiştir. Meslektaşına güvendiği için onun kendisine ilettiği haberin yalan çıkacağına hiçbir ihtimal vermeden yayımlayan Rahmi Turan’ın köşesindeki yazıda adı geçen siyasetçilere iftira atılmış; bu ‘kumpası’ kuranlar ise gizlenmiştir.
Deneyimli bir gazeteci olmasına karşın Rahmi Turan, doğru olup olmadığını sorgulamadan kendisine söyleneni gerçekmiş gibi köşesine taşımıştır. İddianın doğruluğunu teyit edebilecek hiçbir bulguya ulaşamamasına rağmen, iddiaları kesin bir olguymuş gibi yayımlamıştır. Kaynağı olan gazeteciye ‘Neden haberi kendin yazmıyorsun da bana veriyorsun?’ diye sormamıştır. Oysa, gazetecilikte şüphe temel ilkedir. Kendisi tanınmış bir yazardır, adı geçen taraflara kolayca ulaşıp iddiayı doğrulatması mümkünken bunu yapmamıştır. Saray’a gittiği söyleyen CHP’liyi aradığını ve ulaşamadığını söylemesi, bu kadar önemli bir haberi doğrulatmadan yazmasına mazeret olamaz. Kaldı ki, olayın taraflarından Muharrem İnce, yazının yayımlanmasından önce kendisini kimsenin aramadığını açıklamıştır.
Açıklanan bu nedenlerle Rahmi Turan’ın ‘Müthiş bir haber’ ve ‘Müthiş haber-2’ başlıklı yazılarıyla Basın Meslek İlkelerinin birden fazla maddesini ihlal ettiği Yüksek Kurul tarafından tespit edilmiştir.
Yalan haberin kaynağı olan Turktime Sahibi ve Medya Grup Başkanı gazeteci Talat Atilla’nın gerçeğe aykırı bu ‘haberi’ bir meslektaşının yazmasını sağlamak suretiyle, kamuoyunu yanlış yönlendirdiği anlaşılmıştır. Böylece, haber alma hakkı olan kamuoyunun gerçeklere öğrenmesine değil; yanıltılmasına hizmet etmiştir. Diğer bir deyişle, gerçek dışı bu haber nedeniyle halkın gerçekleri öğrenme hakkı ihlal edilmiş, kamuoyu yanıltılmış, kamuoyunda farklı algılar oluşturulmuştur.”
Bu durumda Talat Atilla’nın, Basın Meslek İlkeleri’nin 3, 4, 6 ve 12’nci maddelerini ihlalden oy birliğiyle kınanmasına, 11’nci maddesini ihlalden de oy çokluğu ile kınanmasına karar verildi.
RAHMİ TURAN’A 3 MADDEDEN KINAMA
Basın Konseyi Yüksek Kurulu, yaptığı görüşme ve değerlendirmeler sonunda Sözcü gazetesi Başyazarı Rahmi Turan hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 3, 4, 6’ıncı maddelerini ihlal ettiğine oy birliğiyle kararlaştırdı ve oy çokluğuyla kınanmasına karar verdi. Bir üye “uyarı” yaptırımın yeterli olduğu yönünde kanaat belirtti.
Rahmi Turan’ın “Gazeteci görevini taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürecek yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır” şeklindeki 12’nci maddesini ihlal ettiğine dair Genel Sekreterlik raporunda yer alan öneri ise, oy çokluğuyla kabul görmedi.
Son olarak, Rahmi Turan’ın, kendisine yanlış bilgi veren kaynağı açıklamasının etik ihlal sayılmayacağı; kendisine iletilen iddia yanlış çıktığı için artık kaynağını saklamak zorunda olmadığı; kaynağını açıklaması mümkün iken, bunu yapmamakta (bir süre) direnmesinin ise, kabul edilebilir olduğu tespit edildi.
Bu bakımdan Basın Meslek İlkeleri’nin “Gazeteci, kaynaklarının gizliliğini korur. Kaynağın kamuoyunu kişisel, siyasal ekonomik vb. nedenlerle yanıltmayı amaçladığı haller bunun dışındadır” şeklindeki 11’inci maddesinin Rahmi Turan tarafından ihlal edilmediğine oy çokluğuyla karar verildi.