Dünya petrol rezervlerinin büyük bir bölümünü elinde bulunduran ve petrokimya yatırımları yoğun olan Körfez ülkeleri, düşen petrol fiyatları ile birlikte yeni yatırım arayışına girdi.
Petrol ve petrokimya ihracatı ile büyük bir sermayeye sahip ülkeler, bu sermayeyi plastik sektöründe kullanmayı planlıyor.
Üretim kapasitesi ile bugün Avrupa ikincisi, dünya yedincisi olan ve bölgenin en yakın komşusu Türk plastik sektörü ise petrol ve petrokimya sermayesinin tercihinde ilk sırada geliyor.
Ortadoğu’nun en büyük plastik konferansı GPCA Plasticon’da konuşan PAGEV (Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, Uluslararası Kümelenme modeliyle kurulacak “Özel Entegre Plastik Parkı” projesiyle Körfez ülkelerinin petrokimya gücü ile Türkiye’nin plastik üretimindeki gücünün birleştirilmesi ile dünyanın en rekabetçi Plastik Endüstrisinin oluşturulması yönünde işbirliği teklif etti.
Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan ve Körfez Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı (GCC) olarak tanımlanan Körfez ülkeleri, son dönemde düşen petrol fiyatları nedeniyle sermayelerini yatıracak yeni bir yatırım arıyor. Petrol ve petrokimya yatırımları ile büyük bir sermayeye sahip ülkeler, bu yatırımı en yakın ve kârlı sanayi ile birleştirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda inovasyona açık, ambalajdan savunma sanayine, otomobilden medikale, inşaattan elektrik malzemelerine kadar birçok uygulama alanına sahip ve bu alanlarda katma değerli ürünler üretilebilecek plastik sektörü cazibe merkezi oluyor. Bölgeye en yakın ve başarılı yükselişe sahip Türk plastik sektörü ise ülkelerin yatırımlarındaki ilk hedefi.
Zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olan Körfez ülkeleri yıllık 27 milyon tonluk hammadde üretim kapasitesi ile dünya genel plastik hammadde ihtiyacının yüzde 12’sini karşılıyor. Türkiye plastik sektörü yıllık 8,5 milyon ton seviyesinde plastik mamul üretimi gerçekleştirirken Körfez’deki altı ülkenin toplam plastik mamul üretimi 4,8 milyon ton. Türk plastik sektörü her yıl ortalama yüzde 11 büyüme gösteriyor. Körfez ülkelerinin plastik sektörlerinin yıllık büyümesi ise yüzde 9. Ürettiği mamullerin yüzde 40’ına yakın kısmını ihraç eden Türk plastik sektörü hammaddede yüzde 82 oranında ithalata bağımlı. Körfez ülkeleri ise Türkiye’nin tam tersi yüzde 9 oranında mamul, yüzde 82 oranında ise hammadde ihraç ediyor. Türk plastik sektörü bugün bu üretim kapasitesi ile dünyada yedinci, Avrupa’da ise ikinci büyük üretici olurken; sektörde faaliyet gösteren 14 bin firma ile ekonomiye 13 milyar dolar katma değer ve 250 bin kişilik direkt istihdam sağlıyor. Rakamların da ortaya koyduğu gibi Türkiye ve Körfez ülkelerindeki plastik sektörleri hammadde ve mamul konusunda güçlü bir sinerji yaratacak kapasiteye sahip.
“Gelecek için Plastik” ana temasıyla Dubai’de düzenlenen Ortadoğu’nun en büyük plastik konferansı GPCA Plasticon’da konuşan PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye ve Ortadoğu plastik sektörlerinin yakın ilişkisine dikkat çekerek, yeni yatırım ve işbirliğini pekiştirecek proje önerilerine değindi.
Eroğlu, GPCA Plasticon konferansında yaptığı sunumda doğal kaynak zengini Körfez ülkelerinin hammaddesi ile Türkiye’nin plastik mamul üretimindeki Know-How’nın birleştirilerek Uluslararası Kümelenme Modeliyle kurulması planlanan “Özel Entegre Plastik Parkı” projesini de anlattı. Projenin Türk plastik sektörünün üretim ve ihracat alanında büyümesine, dış ticaret açığının azalmasına ve istihdama katkı sağladığı gibi Körfez ülkelerinin daha katma değerli ürünlere geçişine yardımcı olması bekleniyor.
Projeyle hem Türkiye hem de Körfez ülkelerinin kazançlı çıkacağına vurgu yapan Yavuz Eroğlu, “Körfez ülkeleri petrol zenginliklerine rağmen plastik mamul üretiminde oldukça gerideler. Türkiye ise Avrupa’nın ikinci en büyük üreticisi konumundayken yeterli petrokimya üretiminin olmaması sebebiyle hammadde konusunda zorluklar yaşıyor. Ayrıca düşen Petrol fiyatları da yeni alanlara yatırımlara zorunlu kılıyor. İşte tam bu noktada Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin plastik sektörü açısından birbirinin eksiklerini tamamlayabileceğine inanıyoruz. Ancak bu potansiyelin ortaya çıkarılması için projelere ihtiyacımız var. Türk plastik sektörü olarak “Özel Entegre Plastik Parkı” bizim projelerimizden biri. Proje kapsamında doğal kaynak zengini Körfez ülkelerinin hammaddesi ile Türkiye’nin plastik mamul üretimindeki Know-How’nı birleştirmeyi planlıyoruz. Böylece her iki ülkede birbirinin tecrübe ve yeteneklerinden faydalanabilecek ve karşılıklı kazanç sağlanacak” dedi.
Eroğlu, “Serbest ticaretin de bir an önce gündeme alınması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye ve Körfez ülkeleri arasında imzalanacak Serbest Ticaret Anlaşması plastik sektörlerine olumlu yansıyacaktır. Sektör temsilcilerimiz serbest ticarete olanak sağlayacak bir anlaşmayı dört gözle bekliyorlar” diyerek sözlerine son verdi.