Piyasaların yönünü belirleyen ve yakından takip edilen merkez bankaları, aralık ayında aldıkları kararlarla yeni yıl öncesinde en çok konuşulan kurumlar olarak dikkati çekti.
ABD Merkez Bankası (Fed), piyasaları etkileyen en önemli merkez bankası olurken, Fed’i, Avrupa Merkez Bankası (ECB) izledi. Fed’in faiz oranlarını ne zaman artıracağı, küresel piyasalarda geçen yılın en önemli gündem maddesi haline geldi.
Yılın başından aralık ayının ortasına kadar “Fed faizi artırdı, artıracak, gelecek yıl artıracak” gibi tahminler hisse senedi, tahvil ve döviz piyasasında yüksek oynaklığa yol açtı.
Fed, 16 Aralık’ta gösterge faiz oranını 0,25 puan artırarak yüzde 0,25-0,50 aralığına çıkardı. Böylece 2006’dan beri ilk kez faiz artıran Fed, yeni bir dönemin de kapısını araladı.
Yıl boyunca Fed’in faiz artırımına gideceği beklentileri, doların diğer para birimleri karşısında yükselişe geçmesine yol açarken, sermaye sahipleri ve yatırım fonları da gelişen ülkelerdeki varlıklarını dolara çevirerek kazançlarını korumaya ve risklerini azaltmaya çalıştı.
Artan dolar talebi ile dolar endeksi aralıkta 100,51 seviyesini gördü, 12 yılın zirvesine çıktı. Gelişen ülke para birimlerinin dolar karşısındaki kayıpları ise azalan risk iştahı ile arttı. Bu dönemde dolar karşısında yaklaşık olarak Güney Afrika randı yüzde 30, Brezilya reali yüzde 45 ve Türk lirası yüzde 25 değer kaybetti.
Draghi’den avroya destek
ECB Başkanı Mario Draghi ise 3 Aralık’taki toplantıda parasal genişleme programı kapsamında varlık alım miktarının aylık 60 milyar avro düzeyinde devam edeceğini ancak programın süresinin Eylül 2016’dan Mart 2017’ye kadar uzatıldığını belirtti.
Kararın ardından avroya talep artarken, avro/dolar paritesi 1,0551 seviyesinden 1,10 sınırına kadar yükseldi ve 1,09 düzeyinde dengelendi. Avrupa borsaları ise parasal genişlemenin yarattığı pozitif hava ile yıl içinde tarihi zirvelerini test etti.
TCMB, 10 ay boyunca politika faizinde değişiklik yapmadı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2014’te enflasyonun yüzde 8,17 ile yüzde 5 hedefinin üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle 2015’in Ocak ayında hükümete açık mektup gönderirken, yılın ilk faiz indirimini de ocak ayında gerçekleştirdi.
Politika faizini ocakta yüzde 8,25’ten yüzde 7,75’e indiren Merkez Bankası, şubat ayında da politika faizini 25 baz puan düşürerek yüzde 7,50’ye çekti. 2015 yılı boyunca iki defa politika faizini indiren TCMB, 10 ay boyunca politika faizinde değişiklik yapmadı.
Fed’in faiz artırım kararının ardından gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında piyasa beklentilerinin aksine faizlerde bir değişikliğe gidilmedi ve sadeleştirme adımı atılmadı.
Ekonomistler, 2016’da Fed’in kademeli faiz artışlarının, ECB’nin genişleme politikasının etkilerinin ve TCMB’nin ise sadeleşme adımlarının izleneceğini kaydederek, görev süresi bu yılın nisan ayında dolacak Erdem Başçı’nın tekrar atanıp atanmayacağı ya da yerine kimin getirileceğinin önemli gündem maddelerinden biri olacağını da dile getiriyor.