Özgecan’ın katil sanlısı Altındöken’in, yargılama aşamasında indirim hükümlerinden yararlanabilmek için “100 TL” yalanını söylediği ortaya çıktı.
Dolmuş şoförü Altındöken, ilk ifadesinde, son seferini yapmak üzere olduğunu, bir başka minübüse aktarmak istediği Özgecan’ı acelesi olduğu için 100 TL’ye Mersin’e götürmek üzere kendisiyle anlaştığını söylemişti. Katil zanlısı, bu yüzden yol güzergahını değiştirdiğini, yolu değiştirince Özgecan’ın kendisine vurarak, biber gazı sıktığını anlatmıştı.
Altındöken, tecavüz amacının olmadığını, Özgecan’ın kendisine vurmasıyla kavga çıktığını belirterek, tahrik hükümlerinden yararlanmanın altyapısını oluşturmaya çalışmıştı. Ancak Özgecan’ın ailesi, sabah kızlarına sadece 20 TL verdiklerini, kızlarının başka parası olmadığını, 100 TL vermesinin mümkün olmadığını anlattı.
Özgecan’ın tüm eşyalarını babasıyla yakan Altındöken’in, aleyhine bütün kanıtları da ortadan kaldırmayı planladığı da anlaşıldı.
Tutuklanan Altındöken’in babası Necmettin Altındöken ifadesinde şunları anlattı:
“21.20 sıralarında oğlum beni aradı, kavga ettiğini söyleyerek, dışarı çıkmamı istedi. ‘Fatih gelecek, Fatih’in köydeki evine gideceğiz’ dedi. Fatih’ten mazot alacağını söyleyerek, bidon istedi. Aracın ön kısmındaki kılıfları çıkarttı. ‘Geline ver yıkasın’ dedi.
Tir tir titriyordum. Hastaydım. Benden çuval istedi. Ne yapacağını sorunca, ‘Fatih’ten tavuk alacağım’ dedi.Çuvalı getirdim. Fatih arabanın önünde, ‘boğazını kestin mi, bileğini kestin mi’ diyordu. Arabada birisinin olduğunu öyle öğrendim.
Suphi, ‘bana çok hakaret etti’ dedi. Ben de ‘yaktınız beni oğlum’ dedim. Önce bileklerini mi yoksa boğazını mı kesti bilmiyorum. Ama muhtemelen önce boğazını kesmesi lazım. Hırıltılı seslerden anladım. Poşeti getirdim. Arabada kitap, bluz ve çantanın askılığı şeklinde siyah kemeri aldım.
Yola çıktık. Fatih arabasıyla önde gidiyordu. Geldiğimizde Suphi araçtan inerek çakmağı ve benzini aldı. ‘Aman yakma oğlum’ dedim. Bana ‘otur geliyorum ben’ dedi. Araçtan hiç inmedim. Alevleri gördüm. Orada 15 dakika oyalandık. Geri geldiğinde ‘ne yaptın oğlum’ dedim yanıt vermedi. Jandarmadan döndükten sonra bluz, fular, çanta kemeri ve kitapları yaktım. Bunlar olmadan önce cesedi benim evime koymak istediklerini söylediler. Ben de ‘evime mi koyacaksınız, s… gidin dedim.”