Pandeminin sosyal ve ekonomik anlamda kadınları daha fazla etkilediğine dikkat çeken Çaman, bu dönemde dünya çapında özellikle kız çocuklarının eğitimden uzakta kaldığı ve pandemi sonrasında pek çoğunun eğitime geri dönemeyeceği tartışılıyor. Pek çok ülkede kadına yönelik şiddet, istenmeyen ve adölesan yaşta gebelikler arttı. Bu süreçte kadınların dijital okuryazarlığa, teknolojiye ve internete erişimini de artırmalıyız. “ dedi.
2016 yılında BUİKAD, BUSİAD ve Yeşim Tekstil koordinatörlüğünde, KalDer’in desteğiyle kurulan Kadının Güçlenmesi Bursa Platformu, 3. Gücümüz Eşitliğimiz Zirvesi’ni online platformda düzenlemeye devam ediyor. Bugüne kadar İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Avukat Nazan Moroğlu, Limak Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel ve Global Compact Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Eş Başkanı / Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat’ın katıldığı platformun son konuşmacısı Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Kıdemli Araştırmacısı, Bilim İnsanı Doç. Dr. Özge Karadağ Çaman oldu.
Sadece platforma üye firmalarının temsilcilerine değil, tüm iş dünyasına açık olarak düzenlenen söyleşinin moderatörlüğünü Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Yeşim Kurumsal İletişim Direktörü Dilek Cesur yaptı. BUSİAD Başkanı Ergun Hadi Türkay, BUİKAD Başkan Yardımcısı Şeyda Şençayır ve KalDer Başkanı Emin Direkçi’nin de katıldığı söyleşinin açılışında konuşan Cesur, “Bu yıl Brand Week İstanbul’da fark yaratan 10 kadından biri olarak seçilen Özge Karadağ Çaman, pandemiye karşı verilen küresel mücadelede önemli figürlerden biri oldu. Columbia Üniversitesi’ndeki görevinin yanı sıra Küresel Mutluluk Konseyi’nin (Global Happiness Council) uzmanlarından da biri olan Özge hanımı platformumuzda ağırlıyor olmaktan son derece mutluyuz” dedi.
“Normale dönüş çok yavaş olacak ama sonunda olacak”
ABD’de, tıp alanındaki öncü çalışmalarıyla bilinen Columbia Üniversitesi’nde Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi’nde Halk Sağlığı Doktoru olan ve The Lancet Covid-19 Uluslararası Komisyonu’nun üyesi olarak dünyadaki ve Türkiye’deki korona sürecini yakında takip eden Çaman, yeni normalimizin ne olacağına ilişkin önemli tespitlerde bulundu. Pandemide en zor dönemin içinde olduğumuza işaret eden Çaman, “Bu kış gerekli önlemler alınmadığı takdirde pek çok ülke için önümüzdeki ayların çok zor geçeceği öngörülüyor.
Özellikle aşıların uygulanmaya başlanması çok ümit verici ama unutmayalım ki aşıların yaygınlaşması uzun zaman alacak. Dünyada kontrolün sağlanması tüm ülkelerin kontrolü sağlaması ile mümkün olacak ama ülkeler kendi içinde hem aşıyı yaygınlaştırarak hem halk sağlığı önlemlerini bırakmayarak ülke içi kontrolü sağlayabilirler. Salgının kontrolünde politik kararlılık, toplum ile sağlıklı veri paylaşılması ve sektörler arası iş birliği çok önemli.” diye konuştu. Çaman şöyle devam etti: “Eğer vaka sayısı, yani virüsün toplum içinde dolaşımı çok yüksekse, kısmi kısıtlamaların etkisi düşük olur. Bu durum ise hem sağlık sistemini hem toplumsal işleyişi çok zorlar. Şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda ben de dahil pek çok uzman en az iki haftalık tam kapanma gerektiğini söylüyor. Kısa süreli tam kapanmanın etkisi aylarca süren kısmi kısıtlamalara göre çok daha büyük olacaktır. Önümüzdeki 4-5 ayı daha kısıtlamalarla geçireceğiz gibi görünüyor. Normale dönüş çok yavaş olacak ama sonunda olacak, bunu biliyoruz.”
“Pandeminin etkilerine toplumsal cinsiyet bakış açısı ile bakabilmek çok önemli”
Genel olarak koronaya bağlı enfeksiyonun biyolojik olarak erkekleri kadınlardan daha fazla etkilediğine dikkat çeken Çaman, pandeminin sosyal ve ekonomik açıdan ise kadınları daha etkilediğinin altını çizdi. Çaman bu süreçte kadınların evdeki yükümlülüklerinin arttığını ve ev işlerinin daha çok kadınların omuzlarına yüklendiğini belirterek, “Kadınların erkeklere göre maaşlı işini daha fazla bırakmak zorunda kaldığını, ekonomik açıdan daha zor durumda kaldığını görüyoruz. Dünya çapında özellikle kız çocuklarının eğitimden uzakta kaldığı ve pandemi sonrasında pek çoğunun eğitime geri dönemeyeceği tartışılıyor. Dünyanın pek çok yerinde kadına yönelik şiddetin arttığını biliyoruz. Pek çok ülkede istenmeyen gebelikler ve adölesan yaşta gebelikler de arttı maalesef. Tüm bunlar, kadınların sağlık hizmetlerine, sosyal hizmetlere ve diğer destek mekanizmalarına erişiminin azalması ile de ilintili ve hizmete erişimin sağlanması için daha yenilikçi çözümlere ihtiyacımız var. Hizmete erişimde teknolojinin imkanlarından daha fazla yararlanmalı ama bu süreçte kadınların dijital okuryazarlığa, teknolojiye ve internete erişimini de arttırmalıyız. Pandeminin etkilerine toplumsal cinsiyet bakış açısı ile bakabilmek çok önemli.” diye konuştu.
“Bütünsel korumamız gereken tek bir sağlık var”
İnsanlığın pandemiden öğrenebileceği çok şey olduğunu kaydeden Çaman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllardır konuştuğumuz ama bir türlü yeterli yol alamadığımız küresel sorunlarla ilgili olarak pandemide yaşadıklarımız bize daha güçlü yol gösterici olabilir. Tüketim alışkanlıklarımız, oluşturduğumuz çevre kirliliği ve iklim değişikliğini insan eliyle hızlandıran süreçleri gerçekten görebilirsek, pandemi döneminden geriye dönüşü çok daha sağlıklı ve fark yaratarak yapabiliriz. Pandemi ile derinleşen sosyal eşitsizliklerin azaltılması, dezavantajlı grupların kendilerine özel ihtiyaçlara göre korunması, çocukların ve gençlerin eğitime ve teknolojiye erişiminin güçlendirilmesi, halk sağlığı hizmetlerine ve insan gücüne daha fazla yatırım, kriz dönemlerinde daha da görünür olan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin azaltılması, kız çocukları ve kadınların eğitim ve iş yaşamında daha fazla desteklenmesi, eğitim ve sağlık politikalarıyla sosyal politikaların güçlendirilmesi de daha fazla üzerinde durmamız gereken konular. Pandemiden çıkarmamız gereken bir diğer önemli ders de sağlığı sadece insan odaklı değil, daha bütünsel ele almamız gereği. Tüm politika, mevzuat değişikliği ve uygulamaların bu bakış açısı ile yapılması gerekiyor. Bu yaklaşım, ‘tek sağlık’ yaklaşımı olarak biliniyor. Dünyada her şeyin birbirine bağlı olduğu ve bütünsel korumamız gereken tek bir sağlık kavramı var.”
Kadının Güçlenmesi Bursa Platformu hakkında;
Kadının Güçlenmesi Bursa Platformu Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi ile ilgili yapılan çalışmaları Bursa’ya taşımak ve iş dünyasında Bursa’yı bu konuda örnek il olarak konumlandırmak üzere 2016 yılında BUİKAD, BUSİAD ve Yeşim Tekstil koordinatörlüğünde, KalDer’in desteğiyle kuruldu.
BM Global Compact Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu’na bağlı olarak çalışmalarını sürdüren Bursa Platformunda, farklı sektörlerden 33 WEPs (Kadının Güçlenmesi İlkeleri) imzacısı firma yer alıyor.
Platform, kadının güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusuyla ilgili paydaşları bir araya getirerek firmalar arası öğrenme süreçlerini desteklemek, kadının güçlenmesi prensiplerinin ülke çapında yayılımını sağlamak, iş dünyası olarak aile içi şiddete karşı ortak bir politika geliştirmek ve böylelikle de etkiyi arttırmak üzere çalışmalar yürütüyor.