Burkay, BTSO’nun Altıparmak Caddesi’ndeki hizmet binasında düzenlediği basın toplantısında, otomotiv sektörünün Bursa ve Türkiye açısından gerek üretim kabiliyeti gerekse istihdam değeriyle stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Dünyanın en büyük 10 ekonomisinin, aynı zamanda otomotiv sektörünü elinde bulunduran ülkelerden oluştuğuna dikkati çeken Burkay, otomotivin, güçlü olduğu ülkelerde uzay ve havacılık gibi yüksek teknoloji gerektiren tüm sektörleri de lider konuma taşıdığını vurguladı.
Türkiye’nin, otomotiv sektöründeki ana ve yan sanayi tecrübesini 1970’li yıllardan itibaren kazanmaya başladığını, yarım asra yakın süreçte otobüs üretiminde Avrupa lideri, hafif ve ağır araçlar ile otomobil üretiminde ise Avrupa ikinciliğine yükselen bir merkez haline geldiğini anlatan Burkay, sektörün bugün dünyanın en önemli markalarına üretim yapan ve 196 ülkeye ihracat gerçekleştiren güce sahip olduğunu dile getirdi.
“Onlar nasıl inandı ve başardıysa biz de inanacağız ve başaracağız”
Burkay, buna rağmen fiyatta rekabet avantajını kaybetme riskinin firmaların ve sektörün önündeki en büyük tehditlerden birini oluşturduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Bizler hep birlikte kendimize şu soruyu sormalıyız; ‘Biz de başarabilir miyiz?’ diyeceğiz, yoksa kaderimize razı olup, başkalarının kurduğu oyunun parçası olmaya devam mı edeceğiz? Sanayi devrimini ıskalamamıza rağmen 50 yıl önce otomotiv sektörünün geleceğine olan inançla önce ‘Devrim’, sonra ‘Anadol’ ile şansımızı denedik, fakat maalesef sonunu getiremedik. Oysa sosyo-ekonomik göstergeler açısından 60’lı yıllarda Türkiye’nin gerisinde bulunan Güney Kore, bugün tartıştığımız yöntemlerle ‘Hyundai’ ve ‘Kia’ gibi markalarını dünyaya armağan etmiştir.”
Dünya devi Hyundai’nin 40 yıl önce ilk milli otomobilini, farklı ülkelerden aldığı parçalarla oluşturduğunu, 1975’te ilk platformunu Ford’dan alarak yola çıktığını, Malezyalı Proton’un üretime 1985’te Mitsubishi’nin teknolojisiyle start verdiğini hatırlatan Burkay, şöyle devam etti:
“Maalesef Türkiye’de de başta ‘Devrim’ ve ‘Anadol’ maceralarımızda olduğu gibi, ülkemizi bir üst lige taşıyacak projelerin ve girişimlerin küçümsendiğini ve yoğun eleştiriler aldığını görüyoruz. Güney Kore’nin yarım asır önce yola çıkan markaları bugün dünyanın tüm pazarlarında milyarlarca dolarlık ekonomik değere ulaşmıştır. Onlar nasıl inandı ve başardıysa biz de inanacağız ve başaracağız. Yine Gandi’nin dediği gibi, önce sizi görmezler, daha sonra alay ederler, sonra sizinle savaşmaya başlarlar ama işin en sonunda kazanan siz olursunuz.”
“Teknoloji transferi en akılcı yoldur”
Burkay, otomotiv sektöründe, ülke adına tarihi bir fırsatın daha yakalandığını belirterek, yerli otomobil üretim hedefi doğrultusunda Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın liderliğinde bakanlığın çalışmaları ile ilk prototipin ortaya çıktığını anımsattı.
Bursa iş dünyası olarak yerli otomobili üretme noktasında, ilk günden itibaren verdikleri desteği aynı inanç ve kararlılıkla bugün de sürdürdüklerini vurgulayan Burkay, gerek yerli uçak gerekse yerli otomobil üretimleri konusunda izlenen metodun doğru olduğuna inandıklarını dile getirdi.
Burkay, Çin’in yüksek teknolojili üretime geçebilmek için farklı sektörlerde dünya markalarını satın alma stratejisini takip ettiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Otomotiv gibi stratejik bir sektörde yerli otomobil sürecine özgün tasarımla başlamak için 7-8 yıl gibi uzun bir süreye ihtiyaç bulunmaktadır. Şimdiye kadar yitirilen zamanı telafi etmek için her şeyi sıfırdan tasarlayıp geliştirmek yine bir zaman kaybı doğurmaktadır. Oysa teknolojiyi üst seviyeden girip, kritik ve eksik olan alanlarda yetkin firmalardan teknoloji transferi yapıp kendi inisiyatifimiz altında üretmek en akılcı yoldur. Bu durum yerli otomobil kavramına ters bir durum değildir. Ancak yerli üretimin yanında araç tasarımında da katkımızın olması, yerli otomobil kavramını daha da güçlendirecektir. Bu bağlamda bakanlığımız tarafından oluşturulacak olan yerli otomobil platformu aracılığıyla Türk Ar-Ge firmaları da sürece dahil edilecektir. Yerli otomobil platformunda yapılacak çalışmalarla görsel elektrik ve mekanik sistem tasarımları yurtdışında geliştirilen konseptin yanı sıra geliştirilecek diğer modellerde yerlilik oranı ve yerli tasarım artırılacaktır.”
İmalat sanayinde artık ülke sınırlarının kalktığını, bugün “Boeing 777″nin 17 farklı ülkedeki 900’ü aşkın tedarikçiden alınan 3 milyon parçanın montajıyla ortaya çıktığını ve ABD patentiyle üretilip satıldığını anlatan Burkay, yerli otomobilin yolunun açılması ve bu işe yatırım yapacak girişimcilerin cesaretlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
“En layık merkez Bursa’dır”
Burkay, sektörde sahip olduğu altyapı ve güçlü potansiyeliyle başkasının kurguladığı oyunun parçası olmak yerine, oyunun kurallarını Türkiye’nin belirlemesi gerektiğini ifade ederek, Bursa’nın, otomotiv sektörünün merkezi olduğunu belirtti.
Sektörün, ihracatının yaklaşık yarısını Bursa’nın gerçekleştirdiğini, Avrupa’nın en otomotiv iyi test merkezinin de burada hayata geçirileceğini ve ilk yerli otomobilin testlerinin de yine burada yapılacağını aktaran Burkay, şunları kaydetti:
“Bursa, bu potansiyeliyle gelişmiş imalat altyapısını ve yan sanayisini ileri teknolojiye uyarlayarak Türkiye’nin milli otomobil üretiminde en önemli aktörü olmaya adaydır. Yerli otomobil üretilecekse buna en layık merkez bilgisi, tecrübesi ve gücüyle Bursa’dır. İlk Türk otomobil fabrikasının kurulduğu Bursa’mız milli otomobilimizde de üretim merkezi olmaya hazırdır. 15-20 milyar dolarlık yatırım potansiyeli taşıyan, Bursa’mızın ve Türkiye’nin gelecek 50 yılının vizyonunu oluşturacak olan Teknoloji OSB (TEKNOSAB) projemiz, liman, demiryolu ve karayolu entegrasyonu, lojistik köyü ve modern altyapısıyla yerli otomobil yatırımı için çok büyük avantajlar sunmaktadır. Ben bu noktada yerli otomobili üretmeye aday girişimcimize TEKNOSAB’da yerinin hazır olduğunu belirtmek istiyorum.”
“100 adet yerli otomobilimizden almayı taahhüt ediyoruz”
Burkay, en geç 2020 yılında yola çıkması beklenen yerli otomobilin ilk siparişini de vermek istediğini belirterek, “BTSO olarak 100 adet yerli otomobilimizden almayı da şimdiden taahhüt ediyoruz. Bursa, üretilecek yerli otomobilin de en büyük alıcısı olacak şehirlerin başında gelmektedir” ifadelerini kullandı.
“Ücretsiz verme diye bir şey söz konusu değil”
BTSO Başkanı Burkay, “Yeri hazır dediniz acaba bu yeri talip olan yatırımcıya uygun koşullarda ya da bilabedel verme imkanınız var mı? sorusunu “Tabii bu bakanlığın bileceği bir iş, bizim burada ücretsiz bir şey verme diye bir şey söz konusu değil ama alan hazır. Çünkü Bursa otomotivin merkezi, neticede bu üretimi yapacak olan şirketin de tedarikçileriyle yan sanayisiyle böyle bir merkezde kurulma ihtiyacı var. Bu merkez de tabii ki, Bursa diye düşünüyorum” diye yanıtladı.
Burkay, “Bu konudaki talebi hükümet yetkilileriyle görüştünüz mü?” şeklindeki soru üzerine hem ilgili bakan hem de diğer yetkililere bu konudaki görüşlerini ilettiklerini belirtti.
Bir gazetecinin “Sayın Bakan net olarak Adapazarı’nı arzuladığını söyledi. Başka illeri söylemedi. Bir de Koç’un adını Sayın Bakan da verdi ‘Koç’u isterim ama otomotiv şirketlerinin bağlantıları ortada, bu proje kolay yürüyemez ortakları nedeniyle? Bu yüzden mi Sayın Bakan Bursa’yı aklına getirmemiştir?” sorusunu ise şöyle cevapladı:
“Bu bir durum tespiti, bunu Bakan beye de anlatan biziz, sektör anlatıyor bunu… Bu bir sebep olamaz, Bakan beyin öyle bir arzusu ve söylemi olmuş olabilir, biz de kendi arzumuzu ve söylemlerimizi söylüyoruz. Burada tabii karar verecek ne Bakan bey ne biziz, yatırımcı buna karar verecek. Tabii bu yatırımcının karar vermesinde etkili olan unsurların başında bu coğrafyanın otomotiv ana sanayinin yatırımı için uygun olması çok önemli.”