Sabuncu, yaptığı açıklamada, Türk otomotiv endüstrisinin yılın 11 ayında ihracatının yüzde 79’unu Avrupa Birliğine (AB) gerçekleştirdiğini vurguladı.
AB’nin otomotiv endüstrisinin ihracatı bakımından çok önemli bir pazar olduğunu kaydeden Sabuncu, ”5’te 4’lük pazarımıza sahip olan AB’ye olan ihracatımız da devamlı artıyor. Bunun da şu bakımdan önemi var; AB otomotiv endüstrisi, özellikle binek araçlar son 3 yılda yüzde 7,5 büyüdü. Yani oradaki bir büyüme, bize olumlu bir şekilde yansıyor” diye konuştu.
AB PAZARINDA ARTIŞ VAR
Sabuncu, AB ülkelerinden Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve Hollanda’da ihracatın artış trendinde olduğunu, özellikle Almanya, İspanya ve Fransa’da yüzde 19’luk bir artış yaşandığını, bu oranların İtalya’da yüzde 46, Hollanda’da 25’i bulduğunu kaydetti.
Sektörün en fazla ihracat yaptığı ilk 10 ülkenin 9’unun AB üyesi olduğunu, sadece ABD’nin bu sıralamaya girebildiğini dile getiren Sabuncu, ”Geçtiğimiz senelerde bu biraz farklıydı, Rusya vardı. Ama Rusya’ya olan ihracatımız maalesef çok düştü. Özellikle Rusya’daki ekonomik krizden dolayı bizim bu ülkeye ihracatımız çok düştüğü için ilk 10’un dışına çıktı Rusya” ifadelerini kullandı.
Sabuncu, AB ülkelerine yapılan ihracat artış hızının, sektör ortalamasının üzerinde olduğuna dikkati çekerek, ‘Bu yılın 11 ayına baktığımızda AB’ye ihracat artışımız yüzde 16 olmuş. Genel ortalama, yüzde 11,5. AB’ye olan bu yüksek artış, genel ortalamayı da artırıyor. 11 ayda AB’ye yaptığımız ihracat rakamı da 17 milyar dolar. Yani şu an AB, bizim için en önemli pazarlarımızdan biri.’ dedi.
EN AZ ENFLASYON KADAR ARTMALI
İhracat için kurların rekabetçi bir yapıda olmasını sürekli söylediklerine de değinen Sabuncu, şunları kaydetti: ”Ağırlıkla da otomotiv endüstrisinin ihracatı, yüzde 85 Euro ile olduğu için Euro kurunun rekabetçi olması lazım. 3,60-3,65 ya da 3,70 olabilir. Ama kurların bu derecede birden çıkması, sonra ertesi gün inmesi, sonra tekrar çıkması, ondan sonra tekrar bayağı inmesi, herkesi olduğu kadar endüstriyi de olumsuz etkiliyor” dedi.
Sabuncu, kurlardaki ani dalgalanmaların yol açtığı olumsuzluklara işaret ederek, şöyle devam etti:
”Bizim söylemek istediğimiz şu; kurlar rekabetçi bir yerde olmalı ve her sene en azından enflasyon kadar artmalı. Bu şekilde aşırı artışlar, artmalar düşmeler maalesef endüstriyi olumsuz etkiliyor. Tabii bunlar sonuçta maliyet olarak geri dönüyor. Aracın, parçaların fiyatının artmasına sebep oluyor, artı maliyet artışından dolayı da tabii iç piyasada daralmalar söz konusu, satışlar da olumsuz etkileniyor. Onun için bizim beklentilerimiz, belli bir yerde dövizin, kurların fiks olması, ondan sonra enflasyon kadar yavaş yavaş artması.”