Tarih ve kültürüyle Osmanlı’nın izlerini taşıyan bu iki ülke için anlatılacak ve söylenecek o kadar çok şey var ki… 4 günlük geziden işte bazı satırbaşları…
ENVER AKASOY
Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Osmanlı Devleti’nin savaş meydanlarında şehit edilen ilk ve tek padişahı olan 1. Murad Hüdavendigar’ı vefatının 630. yılında da unutmadı. Balkan Fatihi’ni Kosova’daki kabri başında bu yıl 15. kez düzenlenen geleneksel anmaya Başkan Dündar, meclis üyelerini de götürdü.
Anlamlı gezide, OLAY MEDYA‘yı temsilen bizler de yer aldık. 6 gazeteci arkadaşım ve Osmangazi Belediyesi’nin Basın Bürosu’nda görevli iki muhabir arkadaşımla birlikte katıldığım bu gezide, Osmangazi Belediyesi meclis üyeleriyle aynı araçta seyahat etmek bana ayrı bir keyif verdi. Dört günlük beraberlikte birbirimizi daha iyi tanıyıp dost edinmenin mutluluğu hepimiz için en büyük kazanç olup herşeyin önüne geçti.
Yolumuz uzundu…Gezinin ilk durağı olan Makedonya’ya otobüsle 17 saatte ulaştık. Ama, sıcak ve samimi buluşma hiç birimizde yorgunluktan eser bırakmamıştı. Başkent Üsküp’teki otelimize yerleştikten hemen sonra kendimizi Osmanlı’nın izlerini taşıyan kentin sokaklarına attık.
OSMANLI’NIN BÜYÜK ESERLERİ
Makedonya’da, 1 milyon 700 bin kişi yaşıyor. Nüfusun 700 bini ise başkent Üsküp’te… Otelimize çok yakın olan kentin merkezi, buluşma noktası büyük meydana adım attığımızda Vardar Nehri karşılıyoruz bizi. Üsküp’ün, ülkenin tek büyük akarsuyu olan Vardar Nehri’nin iki kıyısında kurulu olduğunu görüyoruz. Bir yakada müslümanlar, diğer tarafta hristiyanlar yaşıyor.
Kentte Makedonlarla birlikte Arnavutlar, Boşnaklar ve az sayıda da olsa Türkler var. Makedonlar birinci, Arnavutlar ikinci, Türkler üçüncü etnik grup olma özelliğine sahip.
Başkent Üsküp”te gözümüze ilk Osmanlı’dan kalma eserler çarpıyor. En belirgin eserin ise, kentin ortasından geçen ve Vardar Nehri’nin iki yakasını birleştiren Taşköprü görüyoruz. Ecdadın sembol eserlerinden olan bu Taşköprü, ‘Osmanlı’nın Üstüpteki Mührü’ olarak anılıyor. Osmanlı’dan kalma daha bir çok eser var. Kale, cami ve medrese gibi..
KENT HEYKELLERLE DOLUP TAŞMIŞ
Üsküp’te halkın en yoğun olduğu yerlerin başında gelen meydan, heykellerle dolu. Üsküp Meydanı ve Vardar Nehri kıyısında elini sallasan heykele çarpıyor desek yalan olmaz. Deyim yerindeyse, heykel çılgınlığı yaşanıyor.
Bu kadar çok heykelin olmasını merak etmedik değil. Öğreniyoruz ki, bu heykeller son 10-15 yılda dikilmiş meydana. Bir çoğu ‘Büyük İskender’e ait. Yani, Yunanlılar ile Makedonların paylaşamadığı ulusal kahramanın heykelleri.
Kimileri Yunandı, kimileri de Makedondu diyor onun için. Sözü açılmışken, gerçekrten sizce de Büyük İskender, yani 3. Alexsandros Yunan mı, yoksa Makedon mu ?
…Ve yine öğreniyoruz ki Makedonya’daki bu heykel çılgınlığının sebepleri arasında sahte bir tarih yaratmak varmış. Çünkü, Makedonya’da Osmanlı’nın o kadar çok izleri bulunuyor ki…
İşte, kendilerinden eskiye dayalı hiç bir iz olmamasını içlerine sindiremeyen hristiyanlar, bu amaçla dikivermiş devasa heykelleri o kalabalık meydana. Hem de, adeta gözümüze sokarcasına.
Ecdadın hatıralarını yok etmek adına atılan bu adıma din savaşı, yada kültür savaşı da diyebiliriz.
MİNAREYE İNAT DİKİLEN HAÇ
Meselenin gerçek sebebin üstünlük savaşı olduğunu anladıktan sonra, bir Üsküplü’nün de cevabı ‘Bu bir inatlaşma’ şeklinde olunca konuya daha iyi vakıf oluyoruz.
Bu arada, inat demişken, otelimizin hemen karşısında, Üsküp’ün her noktasından görülebilen dağın tepesindeki haç da, bunun en somut örneği aslında. Işıklandırıldığı için geceleri bile çok rahat görülen haçın inat abidesi olduğu çok açık.
‘Neyin inadı olarak dikilmiş bu haç’ diye soranlara ise Üsküp’te yaşayan müslümanlar, ‘Tabi ki camilerimizdeki minareye inat dikildi’ şeklinde yanıt veriyor.
Ama tüm bunlara rağmen, müslüman ve hristiyanlar burada birbirleriyle kavga etmeden, dostça yaşıyor. En güzel olanı da bu zaten.
OSMANLI PADİŞAHINI ANIYORUZ
Üsküp’te gündüz yarım gün gezme fırsatı yakaladıktan sonra gece otelimizde dinlenip sabah erkenden Kosova’ya gitmek için tekrar yola çıkıyoruz. Hepimiz güzelce dinlenmiş, uzun yolculuğun yorgunluğunu üzerimizden atmış, grupta herkes zinde.
Yaklaşık iki saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından Kosova’ya varıyoruz. Kosova’da, başkent Priştina bizi kucaklıyor. Balkan çıkarmasının asıl amacı zaten Kosova’da 1. Murat Hüdavendigar’ı anmaktı.
KOSOVALILARIN DÜNDAR SEVGİSİ
Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’a karşı Kosova’da büyük sevgi olduğunu görüyoruz. Her yıl 1. Murat Hüdavendigar’ı heyetle birlikte anmaya giden başkan Dündar’ı, Kosova halkı çok önemsiyor.
İnsanları oldukça sıcak ve misafirperver. Zaten, Osmangazi Belediye Başkanımız Mustafa Dündar’a olan sevgileri ve gerek meclis üyeleri, gerekse biz habercileri gösterdikleri yakınlıkla bunu hissettirdiler.
Açıkçası, Kosova’da hiç yabancılık hissetmedik. Evimizde gibi gördük kendimizi. Bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde, onları tanıyan ilk ülkelerden biri de biz olduğumuz için Türklere karşı ayrı bir sempatileri var.
Binlerce Türk’ün yaşadığı Kosova’da savaştan önce Türkçe ve Sırpça ülkenin resmi diliyken, şu an ise resmi dil olarak sadece Arnavutça kabul ediliyor.
…Ve Kosava’ya gimişken Türklerin yoğun yaşadığı Prizren’i ziyaret etmeden olmaz dediler… Oraya da gittik. Prizren’de de Osmanlı’nın miras bıraktığı eserleri büyük bir hayranlık içinde izledik. Prizren de 42 cami 3 klise olduğunu öğrendik.
Gezip gördüğümüz gerek Makedonya’nın Üsküp, gerekse Kosova’nın Priştine ve Prizren kentlerinde insanların yüzü hep gülüyor. Hepsi çok mutlular. Hele, Türkiye’ye karşı öyle büyük bir sevgileri var ki… Her balkan ülkesinde olduğu gibi, onların da Türkiye’de, hatta Bursa’da yakınları var. Bursa’da herkesin bildiği muhit ise Zafer Mahallesi…
SAHTE TARİH
Başkent Üsküp’te dolaşırken onlarca heykele rastlarsınız. En çok da, Büyük İskender’in heykeli var. Ama, bu yapıtlardan hiç birinin tarihi değeri yok.
İŞTE GERÇEK TARİH
Osmanlı’nın izlerini taşıyan gerçek tarihi Vardar Nehri’ndeki bu Taşköprü yansıtıyor. Yapımına Sultan II. Murad döneminde başlanan, Fatih Sultan Mehmed döneminde de tamamlanan köprü muhteşem bir yapıt. Ayrıca, kentteki kale, camiler ve medrMUHALEFET AMA DOSTÇAese de yine Osmanlı’nın bıraktığı miraslar arasında.
Makedonya’nın yüzde 70’i Hristiyan yüzde 30’u Müslüman. Üsküp’te dolaşırken hem camiyi hem de kiliseyi birbirine yakın görmek mümkün.
Osmanlı tarihi Makedonya’da o kadar ön plana çıkıyor ki, sanatçılar bile bu eserleri işliyor.
CAMİSİZ MİNARE
Kosova Prizzen’de en dikkat çeken eserlerden biri camisi olmayan minare… Yahudi yıldızı gamalı haç bulunan minarenin yanında önceden cami varmış. Camiden rahatsız olanlar yıkıp yerine vergi dairesi yapmak istemiş. Müslümanlar başkaldırınca da, minareyi yıkmaya cesaret edememişler.
Mecliste Muhalefet Balkanlar’da dost
Sevim Sakallı (CHP), Semra Döner (AK PARTİ), Büşra Şahin (İYİ PARTİ) ve Ayşegül Seyran (AK PARTİ), Osmangazi Belediye Meclisi’nde ayrı sıralarda otursalar da gezi boyunca birbirlerinden ayrılmadılar. Dört kadın meiclis üyesi, farklı partilerden olmalarına rağmen güzel bir dostluk örneği sergiledi.