AA Editör Masası’na konuk olan Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, gündemi değerlendirdi, soruları cevapladı.
Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, terör örgütü hakkında yaptığı açıklamada, “Örgüt, tarihi boyunca hiç olmadığı kadar çok desteği almaktadır, dışarıdan almaktadır. Bu kadar silahlı, cani, gaddar bir örgüt bir barış havarisiymiş gibi gösteriliyor dünya kamuoyunda.” ifadelerini kullandı.
Terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonları da değerlendiren Kurtulmuş sözlerine şöyle devam etti:
“Terör dediğimiz sadece karşımızdaki birkaç bin militandan ibaret bir mesele değildir, Türkiye’nin beka meselesidir. Bununla ilgili de ciddiyetle bu sürecin üzerine gidilmektedir. Ümit ederim ki sonuç alınır. Ama ‘şu gün biter, bugün biter’ demek yanlış olur, kamuoyunu yanıltma olur.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Terör örgütü yöneticileri ve onların güdümünde hareket edenler zaman zaman, müzakere, görüşme, çözüm gibi laflar ediyorlar. Ortada müzakere edilecek, görüşülecek bir konu yoktur” dediğinin hatırlatılmasının ardından, “2009 yılında başlayan ve yürütülen çözüm süreci tamamen bitti diyebilir miyiz? Bundan sonra Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci nasıl devam edecek. Aktörleri kimler olacak?” şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye’nin terör meselesiyle uzun yıllar yüzleştiğini, 38-40 yıldır terörün Türkiye’de devam ettiğini bildirdi.
Kurtulmuş, “AK Parti iktidarları döneminde, Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu dönemde de bu meselenin huzur, barış içerisinde çözülebilmesi için fevkalade önemli adımlar atıldı. Asimilasyon, Kürt kimliğinin reddi, insanlara devlet politikası ve devlet ideolojisinin dışında başka hiçbir seçenek bırakmayan o eski Türkiye’nin alışkanlıkları AK Parti’nin iktidarları zamanında büyük ölçüde değişti” ifadesini kullandı.
“Örgüt bir ‘barış havarisiymiş’ gibi gösteriliyor”
Terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarda gelinen son durum ve operasyonların ne zaman tamamlanacağına yönelik bir soru üzerine Kurtulmuş, fevkalade bir ağır bir tablo ile karşı karşıya olunduğunu belirtti.
Emniyet güçlerinin cansiperane bir süreç yürüttüklerinin altını çizen Kurtulmuş, örgütün de tarihi boyunca hiç olmadığı kadar desteği dışarıdan aldığını söyledi.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bu kadar silahlı, bu kadar gaddar bir örgüt bir ‘barış havarisiymiş’ gibi gösteriliyor dünya kamuoyunda. Bu anlamda dışarıdan da almış olduğu lojistik desteklerle işte görüyorsunuz 50 metrede, 100 metrede bir tuzaklanmış yerler, tek tek evler tuzaklanmış… Sadece temizlemeniz yetmiyor, tuzaklanmış olan evlerde oraya giren güvenlik kuvvetlerimizin şehit olduğunu görüyoruz, dolayısıyla çok titizlikle yürütülen süreç. Nasıl terör örgütünün önemli bir deneyim kazandığı ve bununla hareket ettiğini söylüyorsak ve çok ciddi desteklerle hareket ettiğini söylüyorsak, aynı şekilde bizim güvenlik birimlerimiz bakımından da belki uzun yıllar boyunca ilk kez bu kadar büyük bir koordinasyon, eşgüdüm içerisinde hareket ediliyor. Emniyet, polis, özel harekat, jandarma, askerimiz ortaklaşa bir anlayış içerisinde, timlerle, karma timlerle hareket ediyorlar, zor bir mücadele veriyorlar. Allah kolaylık versin, Allah yardımcıları olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün yaptığı, “Terör örgütü yandaşlarını vatandaşlıktan çıkarmak dahil tüm önlemleri almak durumundayız” açıklaması anımsatılarak, hükümetin bu konuda bir çalışmasının olup olmadığını sorulması üzerine de Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerini dinledik. Şu anda hükümetimizin bu anlamda bir çalışması yok. Ama Türkiye terörle çok ciddi bir mücadele veriyor. Bu mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmak için ne yapılacaksa, bunlar yapılır. Ama yapılacak olan şeyler, anayasa ve mevcut hukuk çerçevesinde, yasalar çerçevesinde, Adalet Bakanlığının gözetiminde yapılması gereken çalışmalardır. Henüz bu anlamda, vatandaşlıktan çıkarılma konusunda Adalet Bakanlığımızın anayasa ve yasalar çerçevesinde yürüttüğü bir çalışma yok. Eğer gerekirse bu çalışmaları Adalet Bakanlığı yapar, hazırlar, Bakanlar Kurulu’nun gündemine getirir.”
“HDP açıkça desin ki…”
HDP’li bazı milletvekillerinin, Ankara’daki terör saldırısını gerçekleştiren canlı bombanın taziyesine gittiğini anımsatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“(Arkamızı dağa yasladık) diyenler oldu. Teröristlerin cenazesine gidip zafer nutukları atanlar oldu. Şimdi dünyanın hangi ülkesinde, o ülkenin emniyet güçleri terörle mücadele ederken, herhangi bir partinin, hem sıradan adamları değil bunlar, milletvekilleri, yöneticileri onlara gidip teröre aleni destek vermesini Allah aşkına kim kabul edebilir, bunu hangi demokratik standartlar içerisine koyabilirsiniz. Temenni olarak tamam, biz de temenni ederiz, HDP açıkça desin ki hem dağa ve şu anda şehirlerde mücadele eden adamlara, defaatle deme fırsatı da doğdu, Cizre’de, Sur’da doğdu, ‘Bırakın silahlarınızı, bombalarınızı çıkın teslim olun, artık bu işi bitirelim. Türkiye bu silahlı mücadeleleri hak etmiyor ya da biz HDP olarak bu mücadelenin yanında değiliz. Bunu tasvip etmeyiz’. Bunları deme imkanları defaatle oldu. Keşke bunu yapabilselerdi. Bugün evet çok, bayağı mesafe alınmıştır, kötü anlamda mesafe alınmıştır diyorum ama sonuçta hala böyle bir imkan, hala Türkiye’de kurumsal varlığını devam ettiren bir parti var, böyle bir imkan HDP’nin elindedir.”
“Titizlikle takip edilecek”
Başbakan Davutoğlu’nun geçen hafta bakanlarla toplantılar yaptığını anımsatan Kurtulmuş, “Bundan sonra bu çok daha titizlikle takip edilecek. Türkiye’de hem demokrasi bakımından hem de devletin birlik, dirlik içerisinde işlerinin yürütülmesi bakımından önemlidir. Hiç kimsenin kamudaki işlerini yaparken, kamu görevliliğinin dışarısından başka bir kanaldan emir alarak hareket etmesi asla kabul edilemez. Dünyanın hiçbir demokrasisi buna müsaade etmez.” ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, amirinin dışında başka birisinden emir alan anlayışa kimsenin müsaade etmeyeceğini, böyle davrananların bulunup, ayıklanıp, dışarı atılacağını söyledi.
Mücadelenin kararlılık ve titizlikle sürdürüleceğinin altını çizen Kurtulmuş, örgütün en kısa sürede temizlenmesini ümit ettiğini dile getirdi.
“Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne silahsız terör örgütü olarak giren Paralel Devlet Yapılanması FETÖ’ye yönelik, kara para aklama, finans boyutu, devlet içinde yapılanmalarına kadar birçok alanda yürütülen mücadele tüm boyutlarıyla Başbakanlık’taki PDY ile Mücadele Koordinasyon Toplantısı’nda ele alındı. Bu örgüte yönelik mücadelede gelinen son durum ve alınacak tedbirler neler?” sorusu üzerine, Kurtulmuş, devletin içerisinde, paralel başka bir yapılanmaya izin vermeyecek bir şekilde bu sürecin yürütüleceğini söyledi.
“Bu antidemokratik despotizm”
AK Parti’nin 2023 hedeflerinin bir kısmının bu olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Öyle demokratik, şeffaf bir devlet yönetimi ortaya çıkaralım ki sözün, egemenliğin sahibi sadece vatandaş olsun. Milletimizden başka, gücünü milletten almayan hiç kimse egemenliği kullanmasın. 1960 darbesini yaparak sandıktan çıkmayan bir iradeyle milleti yönetmekle, devletin içine gizlenerek bir paralel örgüt olarak devletin imkanlarını ele geçirip devleti yönetmek arasında zerrece bir mahiyet farkı yoktur. Birisi silahlı, birisi entrikayla bunu yapmıştır. Ne kimsenin silahla ne kimsenin entrikayla devleti ele geçiremeyeceği bir sistemi kurmak boynumuzun borcudur. Bunu yapmadığımız takdirde bugün bu yapıyla karşı karşıyayız, dün Türkiye’de onlarca bir kısmı başarılı, onlarcası da başarısız olmuş darbe girişimleri vardı. Sandıktan çık, al milletten oyu, gel milleti yönet. ‘Hayır, ben milletten oy alamam ama milleti ben yöneteceğim’. Yok böyle bir şey, demokraside böyle bir şey olmaz.”
Yıllar önce, “FETÖ’cüler bu kadar kendilerine güveniyorlarsa partilerini kursunlar, milletten oy alsınlar, milleti yönetsinler, bir söz söylersek namertiz” dediğini anımsatan Kurtulmuş, “Milletten vekalet almayacağım, millet bana ülkeyi yönet talimatı vermeyecek ama ülkeyi ben yöneteceğim, şu partinin sırtına basarak, güçlü bürokrasideki kanalları kullanarak, yurtdışındaki bağlantıları kullanarak… Bunun adına antidemokratik despotizm derler.” değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Türkiye’de ne askeri darbelerin despotizmine ne de FETÖ ve benzeri örgütlerin despotizmine müsaade edilmeyeceğini kaydetti.
“Azerbaycan’ın yanında olduğumuzu bir kere daha ilan ediyorum
“Dağlık Karabağ’da Azerbaycan-Ermenistan arasında silahlı çatışmalar çıktı. Dün bir ateşkes sağlansa da bölgede gerginlik devam ediyor. Sizce Dağlık Karabağ sorunu nasıl çözülmelidir?” sorusuna Kurtulmuş, Azerbaycan halkıyla olan dayanışmayı en üst düzeyde bir kez daha ifade etmek istediğini bildirdi.
“Azerbaycan halkının yaşadığı her sıkıntı bizim Türkiye olarak yaşadığımız bir sıkıntıdır” diyen Kurtulmuş, şehit olan tüm Azerilere Allah’tan rahmet dileyerek, bu sorunun en kısa süre içinde sulh yoluyla çözülmesini temenni ettiklerini belirtti.
Kurtulmuş, şunları ifade etti:
“Ancak Dağlık Karabağ meselesi, Azerbaycan’ın kendi politikalarında yalnız bırakılması meselesi de maalesef dünyanın ortaya koyduğu çifte standartlardan biridir. Dağlık Karabağ dediğiniz, bütünüyle Azerbaycan toprağıdır. Dağlık Karabağ’ın işgal edilmesine karşı birkaç cılız sesin dışında, hiçbir zaman dünya kamuoyundan ‘burası işgal edilmiştir, Azerbaycan bu topraklarını geri almak durumundadır, Ermeniler buradaki işgalden vazgeçmeliler’ tezini maalesef dünya kamuoyunda çok az, zaman zaman dile getirildiğini duyduk. Eğer tersi olsaydı, çok açık söyleyeyim, Azeriler Ermeni toprağını işgal etmiş olsaydı, işgal ettikleri topraklar birkaç sene içinde alınıp Ermenilere geri verilir ve Azerbaycan’ın başına da dünya yıkılırdı.”
“Cinsiyetçi, insan haklarına aykırı bir tutumdur”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’na yönelik sözleri hakkında, “Bu, cinsiyetçi, insan haklarına aykırı, siyasi edebe, üsluba, insanlığa, vicdana aykırı bir tutumdur” değerlendirmesinde bulunan Kurtulmuş, “Bu tutumu acilen değiştirmesi lazım. Çok açık söylüyorum, eğer Kılıçdaroğlu bu tutumunu değiştirmezse bu gafı kendi siyasi hayatının sonu olacaktır.” dedi.
‘Artık anayasa yapma dönemindeyiz’
Kurtulmuş, Anayasa çalışmalarıyla ilgili şunları söyledi:
“Artık anayasa yazma devri geride kalmıştır, anayasa yapma dönemindeyiz. Anayasa yapmak, milletin isteklerini, taleplerini milletin temsilcileri vasıtasıyla bir metin haline dönüştürülmesidir. Yoksa bir metnin millete zorla empoze edilmesi değildir. Türkiye’nin bu noktaya geldiğine inanıyoruz ve inşallah sonuç alacağız.”
“İlave bir göçmen sayısı oluşturmayacak”
Gelen kadar giden olacağı için uygulamanın, Türkiye’de ilave bir göçmen sayısı oluşturmayacağını dile getiren Kurtulmuş, “Bütün bu geri dönüşü sağlanan insanlarla ilgili olarak, Türkiye bütün masrafı AB fonlarından karşılayacak.” dedi.
Kurtulmuş, 3 artı 3 milyar avro desteği üzerinde son rötuşların yapıldığını ve anlaşmaların sağlandığını belirterek, “Ayrıca Almanya ve bazı ülkeler ilave olarak Türkiye’deki mültecilerden alacaklar. Yaklaşık bir milyona yakın mültecinin de AB anlaşmasının dışında bu ülkelere gideceğini tahmin ediyoruz. Bütün bunların sonucunda Türkiye’nin en önemli kazancı ‘vizesiz Avrupa’ meselesidir.” diye konuştu.
Türkiye ile AB arasındaki anlaşmada 72 maddelik bir eylem planının belirlendiğini hatırlatan Kurtulmuş, bunun 55 maddesinin yerine getirildiğini, geri kalan 17 maddeyle ilgili de çalışmaların sürdüğünü söyledi. Bunlardan bazılarının yasal düzenleme gerektirdiğini, ilgili 5 yasanın da 4 Mayıs’a kadar parlamentodan çıkacağını dile getiren Kurtulmuş, “Türkiye olarak biz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmiş olacağız. Bundan sonrası göç ve geri dönüş yönetim sürecidir. İlk başlangıç olumludur, planlandığı gibidir. Başarılı bir şekilde yürümüştür. Ümit ederiz ki sonuna kadar bu süreç böylece devam etmiş olur.” dedi.