Tartışmaların odağındaki isim Dr. Ali Çiçek sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Dr. Çiçek ilk etapta soru ve şıkları hiç duymadığını belirterek, “Sadece ilk şık olan ‘omurilik sarımsağını’ duydum. Sonrasında diğer şıkların tekrar edilmesini istedim. Ses kesilince ‘omurilik soğanı’ olması gerektiğini söyledim. Videoda bu bölüm yok. Sanırım süre nedeniyle kesilmiş. Olayın özeti bu” dedi.
“LATİNCESİNİ BİLMESİ YETERLİ”
Hürriyet gazetesinden Fulya Soybaş’ın haberinde konuyla ilgili görüşlerine yer verilen İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, soruya verilen yanlış cevaptan yola çıkarak, “Türkiye’de tıp eğitimi bitti” demenin yanlış olduğunu düşünüyor. Prof. Dr. Tükek, “Tıp fakültesi öğrencilerimize bunu ‘omurilik soğanı’ diye öğretmiyoruz ki… Latincesini (medulla oblongata) ve İngilizcesini öğretiyoruz. Tıp dili bu. Sanki ‘Çok basit bir şeyi dahi hekimlerimiz bilemiyormuş’ gibi bir algı oluşturuldu. Kaldı ki hekim arkadaşımız cevabı belki biliyordu ama anlık bir dalgınlık, dikkat dağınıklığının kurbanı oldu. Hepimiz insanız. Durumun bu kadar abartılmasını ve meslektaşımın linç edilmesini anlamsız buluyorum” diyor.
‘TIP EĞİTİMİ BİTTİ’ SÖZÜ DOĞRU DEĞİL
YÖK, 2019-2020 eğitim-öğretim döneminde 5’i yurtdışında, toplam 139 tıp fakültesi için 15 bin 500 kontenjan açtı. Bu fakültelerden 38’i mezuniyet öncesi tıp eğitimi programına akredite. 14’ünün başvurusu henüz sonuçlanmadı. Başka bir ifadeyle, 82 tıp fakültesinin mezuniyet öncesi eğitim programlarının asgari standartları taşıyıp taşımadıkları belli değil. Prof. Dr. Tükek, “Tıp fakültesi eğitiminin belli bir standardizasyonu olmadığı açık. Neredeyse her ilde bir fakülte var. Bunların denetimleri YÖK tarafından yapılıyor. Aralarında iyi eğitim verenler kadar altyapı, pratik ve hoca sorunları nedeniyle yeterli eğitimi veremeyenler de illa var. Ancak bir soruya verilemeyen cevabı ‘Tıp eğitimi bitti’ gibi bir tartışmaya bağlamak doğru değil. İkisi farklı. En iyi fakülteden mezun olan bir gençte bu soruyu bilemeyebilirdi ki bilmek zorunda da değil” diyor.
“HALK DİLİNİ DE BİLMEK GEREKİR”
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Zekayi Kutlubay, bir hekimin/öğrencinin Latincesi kadar omurilik soğanının Türkçesini de bilmesinin şart olduğunu belirterek “Sonuçta Türkiye’de hekimsiniz, burada hizmet veriyorsunuz. Halk ne diyorsa onu da bileceksin. Yalnız parantez açayım: Sonuçta bu bir TV programı. Bir anlık dalgınlık, heyecan, teknik aksaklık nedeniyle hekim arkadaşımız bu soruya yanıt verememiş olabilir. Buradan yola çıkarak ‘Tıp eğitimi bitti’ gibi bir yaklaşım içine girilmesi, doktorların linç edilmesi asla kabul edilebilir değil” diyor.
Türkiye’de neredeyse her ilde bir tıp fakültesi açıldığını ve bu noktada eğitim kalitesinin tartışmaya açık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kutlubay, şöyle devam ediyor: “Kimi fakültelerde hoca, kimilerinde pratik imkânı, kimilerinde laboratuvar yok. Birtakım farklı kaygılarla her ile bir fakülte açılmasına karşıyım. Bunun yerine eğitim kalitesi belli; Çapa, Cerrahpaşa, Hacettepe, Ankara, Ege gibi tıp fakültelerinin kontenjanları arttırılabilir. Böylelikle eğitimde standardizasyon yakalanır, gençler daha iyi eğitim alır. Yine de unutulmasın ki bu fakülteleri kazanan öğrenciler Türkiye genelinde, yüzde 1-2’ye giriyorlar. Yani öyle sandığınız gibi ‘boş’ ya da zekasından şüphelenilecek gençler değiller.”
“HEKİMLİK BİLGİSİ EVRENSEL UYGULAMALARI YERELDİR”
2018’de kurulan Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur da “Tıbbi bilgi yeterliliği başka, yerel dili bilmek başka bir konu” diyor, şöyle devam ediyor: “Bir hekimi yerel dilde bir hastalık ya da organ adını bilmiyor diye onu tıp bilmemekle suçlamak cehalettir. Bugün 100’den farklı branş var. Hekimlerin böylesi geniş bir alanda tüm teknik lisana hâkim olmasını beklemek vicdansızlıktır. Diyelim nörologsunuz, ‘omurilik soğanını’ bilmek zorundasınız ama aile hekimi uzmanıysanız bilmemek ayıp değil. Hele de konuyu ‘Yeterli tıp eğitimi verilmiyor’ ya da ‘Özel üniversiteler açıldı, mahvolduk’ gibi tartışmaya bağlamak fazlaca yüzeysel. Ama bir parantez açayım. Hekimlerimizin, maalesef, toplumun bakış açısını yansıtan dile yabancılaştıkları da bir gerçek. Evrensel tıp dili Latince olduğu için bilim insanı olarak bizler elbette bu zincirin halkası olacağız ancak yerel lisanı bilmek hekimi güçlü kılar. Prof. Dr. Şevket Ruhacan’dan duyduğum bir sözü tekrar edeceğim: Hekimlik bilgisi evrensel, uygulamaları
yereldir.”
“ALTYAPI YETERLİ OLMALI”
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey üyesi Dr. Samet Mengüç ise, “Soru bilgi ölçen bir soru değil. Bunun üzerinden bir eğitim sistemi değerlendirmesi yapmak doğru olmaz. Başarılı birçok hekim/öğrenci benzer bir soruyu yapamayabilirdi. Tıbbi eğitimin yetersiz olduğu söylemine ise katılıyorum. Altyapıyı oluşturmadan, sadece nitelikli bir öğretim üyesi atamakla fakülte açılamaz. Fakültenin yerleşik bir hafızası, yeterli sayıda öğretim üyesi, teorik ve pratik yapılmasına elverişli ortamı olması lazım. Liyakatin ortadan kalkması, rastgele akademik unvan dağıtılması gibi sorunlar eğitimin altına da dinamit koymuştur” dedi.