SEYİT GÜNDOĞAN
İddiaya göre; bu firmalar piyasada 15-20 liradan satılan DVD’leri ya da internetten indirdikleri filmleri çocuklara kişi başına 5-6 liradan izlettiriyor. Gelirin bir kısmı Okul Aile Birliği’ne kalsa da, organizasyonu yapan firmaya oldukça hatırı sayılır bir miktar kalıyor. Bu firmaların, onayı olmayan filmleri de öğrencilere izlettiği, zaman zaman da gösterim hakkı veya telif hakkı olmadığı halde bazı okul aile birliklerine sahte onay belgesi sunarak gösterim yapıldığı da iddialar arasında. Ancak bu organizasyonlar ile ilgili ne okul ne de Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından herhangi bir denetim ya da takibinin yapılmadığı belirtiliyor.
Firmaların, 90-100 dakikalık filmi, bir ders saatini aşmamak için 40 dakikaya kısaltma yaparak izlettirdikleri ileri sürülürken, bu organizasyonlarda mali kaşesi olmayan bilet satıldığı, faturasının kesilmediği ve telif ücreti ödenmediği için ciddi anlamda vergi kaçırıldığı iddia ediliyor. Bursa’da 100’e yakın okulda sahte onay belgesiyle film gösterimi yapıldığı ileri sürülüyor.
PARASI OLMAYAN İZLEYEMİYOR
Olayın mali yönü bir tarafa sosyal bir boyutu da var. Bu etkinliklerde 5-6 liraya bilet satıldığı için maddi durumu iyi olmayan bir çok öğrenci de okuldaki bu tür sosyal etkinliklerden faydalanamıyor ve bu durum aynı zamanda ciddi bir ayrımcılığa da neden oluyor. Çocuğunu bu tür sosyal etkinliklere gönderemeyen bir çok veli de isyan ederken, okul yönetileri ve okul aile birlikleri de gözlerinin önündeki bu sosyal ayrımcılık karşısında hiçbir şey yapmaması dikkat çekiyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türk Eğitim-Sen 2 No’lu Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu da, yapılanların, okulların ve öğrencilerin birileri için gelir kapısı olarak görülmesinin bir sonucu olduğunu belirterek, “Milli Eğitim yetkililerini göreve çağırıyoruz. Okullar panayır yeri ya da ticerethane olarak görülmemelidir” diye konuştu.