İstanbul’da özel bir lisenin müdürü İbrahim Oktugan’ın, okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu yabancı uyruklu bir öğrencinin silahlı saldırısıyla öldürülmesi protesto ediliyor.
Bugün ise öğretmenler ülke genelindeki okullarda bir günlük iş bırakma eylemi yapacaklarını açıkladı.
Pek çok sendikadan yapılan çağrılara göre, eyleme katılım oldukça yüksek.
Ankara’da öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde, İstanbul’da ise Beyazıt Meydanı’nda eylemler var.
İş bırakan öğretmenler Meclis’e yürüyecek.
Öğretmenler, “Can güvenliğimiz sağlansın. Gerekli tedbirler alınsın.” diyor.
MEB’DEN “OKULLAR TATİL” İDDİASINA AÇIKLAMA
Sosyal medyada “Okullar bugün tatil” iddiasına ise Milli Eğitim Bakanlığı’ndan açıklama geldi.
İddiaları yalanlayan MEB, eğitimin kaldığı yerden devam edeceğini bildirip bu çağrıların sendikalı öğretmenleri ilgilendiren bir çağrı olduğunu vurguladı.
VELİLER OKULA GÖNDERMEDİ
Öğretmenlerinin okula gelmeyeceğini haber alan veliler, öğrencilerini okula göndermedi. Greve katılmayan öğretmenlerin öğrencileri ise okula geldi.
ÖĞRETMENLER DERSE GİRMEDİ
Sendikaya bağlı öğretmenler, Oktugan’ın öldürülmesine karşı tepki göstermek amaçlı dün de ilk derse girmedi.
SENDİKALARDAN BASIN AÇIKLAMASI
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının münferit olmaktan çıktığını ve yaygın toplumsal sorun haline geldiğini savundu.
Bugün yaşanan acıların, dünün ihmal ve umursamazlığının sonucu olduğunu anlatan Yalçın, yarın yaşanması istenmeyen acıların da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmaması temennisinde bulundu.
Yalçın, eğitimcilere yönelen şiddete ısrarla dikkati çekip çözüm önerileri sundukları her durumda karşılaştıkları yetersiz tutumun, şiddetin ateşine benzin dökmekten başka bir anlama gelmediğini dile getirdi.
Şiddet olaylarına acil ve köklü çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Yalçın, şunları kaydetti:
“Uluslararası hukuk ve anayasada ifadesini bulan yaşam hakkı ilkesi çerçevesinde, kasıtlı ve hukuksuz şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemek, devletin yükümlülüğüdür. Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari koşulları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunun altını özenle ve önemle çiziyorum. Eğitim çalışanları, kendilerine yönelik şiddet olaylarına karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayan çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesini acilen talep etmekte ve beklemektedir.”