Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Adana’da AK Parti İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı. Konuşmasının başında Hakkari Yüksekova’da şehit edilen 3 askere rahmet, ailelerine başsağlığı diledi. Türkiye’nin teröre, şiddete teslim olmayacağını söyleyen Akdoğan, şöyle konuştu:
“Anlaşılan çözüm korkusu bacayı sarmıştır. Örgüt panik atak geçiriyor. Hükümet son derece kararlı ve neticeye ulaşacak diye şu anda provokatörler devreye girmiş durumda ve oyunu bozmaya çalışıyorlar. Ama bilsinler ki, biz bu provokatörlere de onların ipini elinde tutanlara da sonuna kadar hesap sormasını çok iyi biliriz ve devlet onları kimsenin yanına koymayacak. O Mehmetçiği orada şehit edenlerden devlet bunun hesabını soracak. Bundan sonra kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak. Çözüm süreci var diye, kamu güvenliğinden, kamu düzeninden kesinlikle taviz verilmeyecek. Çözüm süreci var diye, onların hakaretlerine sessiz kalınmayacak. Çözüm süreci var diye, yol kesmelere, adam kaçırmalara, makine yakmalara müsamaha gösterilmeyecek. Çözüm süreci var diye bunu suistimal eden, pasiflik üretenler de bunlardan da ayrıca hesap soracağız. Devlet burada kararlıdır. En temel zemin güvenliğin tesis edilmesidir. Bu olmadıktan sonra hiçbir şeyi hiç kimseyle konuşmayız. Kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak için ne gerekiyorsa o yapılacaktır. Bu yaşananlar kimseyi korkutmasın, umudunu kırmasın, kimse öz güvenini kaybetmesin. Bölgede umutları yeşerten, öz güveni geri getiren AK Parti iktidarıdır. Bunu kararlılıkla sürdüreceğiz. Türkiye teröre, şiddete, teslim olacak ülke değildir. Şu anda tüm mazlumların, mağdurların umududur Türkiye. Bölgede büyük bir çalkantı var. İç savaş yaşanan ülkeler var.”
‘BATILI ÜLKELER RAHATSIZ’
AK Parti’nin birlik siyasetini temsil ettiğini, diğer partilerin zihinlerinde Türkiye’yi böldüğünü öne süren Akdoğan, batılı ülkelerin de hükümetin ortaya koyduğu anlayıştan rahatsız olduğunu söyledi.
Suriye ve Irak’taki iç karışıklıklardan kaçan insanlara kucak açtıklarını ve bugüne kadar 4.5 milyar dolar harcandığını kaydeden Akdoğan, şunları söyledi:
“Ortadoğu’da başı sıkışan Türkiye’ye dönüyor, medet umuyor. Birileri bundan rahatsızlık duyuyor. ‘Türkiye niye kendi ülkesinin imkanlarını başkalarıyla paylaşıyor’ diyor. Arkadaşlar, bu imkanlar da herkesin payı vardır. Nasıl zenginin malındaki zekat, o muhtacın hakkıysa, bütün dünyadaki insanlığın da ortak malıdır. Biz bunu yaptık, ecdadımız yaptı. Bu tarihi bir emanettir, insanlık görevidir. Ana muhalefetin lideri, ‘Türkiye’ye ihanet ettiler’ diyor. Biz o insanları kabul etmeseydik, kendimize, ecdadımıza, kültürümüze ihanet etmiş olurduk. Biz herkese kucağımızı açtık. Irak’tan Kürtler kaçarken de kucağımızı açtık, Suriye’den kaçan Araplara, Nusayrilere, Türkmenlere, herkese kucağımızı açtık. Farklı düşünmeleri, farklı olmaları önemli değil. Hatta Türkiye’ye karşı hasmane davranış içinde olmaları bile önemli değil. Siyasi mülahazalar ötesinde insani perspektifle baktık, kucağımızı açtık. Bu ahlaki bir duruştur.
Türkiye son dönemde bölgesel güç oluyorsa, bu ahlaki duruş sebebiyle oluyor. Biz bunları yaptık ve daha fazlasını yapmak zorundayız. Çünkü biz çifte standartla hareket edemeyiz.”
Akdoğan, “Suriye’de Araplar katledildi, dünyanın sesi çıktı mı? “Humus, bombardıman altında tutuldu. Siviller, çocuklar, kadınlar katledildi. Kimsenin sesi çıktı mı? Türkmenler katledildi, kimsenin sesi çıktı mı? Hala Diyala’da Türkmenler katlediliyor, kimse bir cümle kuruyor mu? PYD, Kürtlere zulmetti Kobani’de, Haseke’de, ilk olarak biz Kürt göçmenleri kabul ettik. PYD’nin zulmünden kaçanlara kucak açtık” diye konuştu.
‘VIR VIR KONUŞAN BATILILAR; SİZ NE YAPTINIZ?’
Batı ülkelerine seslenen Akdoğan, şöyle devam etti:
“İşte batıya sesleniyorum; bırakın çifte standardı. Biz Eset, Araplara zulmettiğinde de hakikati haykırdık. IŞİD, Türkmenlere zulmettiğinde de hakikati haykırdık. Ama siz sadece bir gruba baskı yapıldığında, bir grup zorda kaldığında sesinizi yükseltiyorsunuz.
Hep birlikte herkes için sesimizi yükseltelim. Bu taşın altına elinizi koyun. 4,5 milyar dolar harcadık bugüne kadar, o vır vır konuşan batılılar; siz ne yaptınız kardeşim? 10 tane mülteci kabul ettiniz mi? Kobani’ye yapılan bütün insanı yardım Türkiye üzerinden gitti. Biz yapıyoruz. 200 bin insanı biz kabul ettik. Diğer yapılanları anlatmıyoruz. Ne yapılıyorsa, biz yapıyoruz. Her şeyi biz yapacağız, birileri de bahana edip, Türkiye’yi yakıp, yıkacak. Suriye’den gelen Kürt çocuklarının tedavi gördüğü dispanseri yakacaksınız. Bölgede Kürt çocuğun gittiği okulları yakacaksınız. Bu nasıl bir insanlık? Bu anlayışla da bizim mücadele etmemiz gerekiyor.”
‘PKK, KANARYA SEVENLER DERNEĞİ Mİ?’
Akdoğan, “İslam dünyasında bugün birçok fitne kazanı kaynıyor. Oyunlar, tuzaklarla İslam dünyası çok parçalı bir halde. Bütün bu tuzakları bozmaya çalışan bir Türkiye var. Mezhep çatışmalara, etnik çatışmalara karşı, darbeye darbe diyemeyen anlayışlara karşı Türkiye burada ahlaki bir duruş ortaya koyuyor. Bir insanlık dersi veriyor. Türkiye’nin ortaya koyduğu bu model çok önemlidir” dedi.
Kendilerinin Türkiye’nin birliği, bütünlüğü için mücadele ederken, birilerinin de şehirleri yakıp yıktıklarını, vandalizm yaptıklarını söyleyen Akdoğan, şunları söyledi:
“Bunun gerekçesi olarak da bir takım lafları ortaya atıyorlar. İşte neymiş, ‘Cumhurbaşkanı PKK ile IŞİD bir demiş’… Değil mi arkadaşlar? PKK, kanarya sevenler derneği mi? Elinde silah olup, karakola saldıran, sivil Mehmetçiği bile katleden, bunun adı terör örgütü değil mi? Biz çözüm süreciyle ne yapmaya çalışıyoruz peki?
Böyle bir sorun var ve çözülsün diye uğraşıyoruz. Bunun için uğraşmaya da devam edeceğiz.”
KILIÇDAROĞLU’NUN ‘BOYKOT’ ÇAĞRISI KISKANÇLIK KRİZİ
Akdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu ile ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘boykot’ çağrısını da eleştirdi. Akdoğan, Kılıçdaroğlu’nun kıskançlık krizi yaşadığını öne sürüp, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz hizmet üretirken, birileri de laf üretiyor. Biz birleştirmeye çalışıyoruz, birileri ayrıştırmaya çalışıyor. Biz gönlümüzü açıyoruz, onlar kapıları kapatıyor. Biz sevgiyi büyütüyoruz, onlar nefreti büyütüyor. CHP’nin Genel Başkanı çıkmış 29 Ekim Cumhuriyet resepsiyonunu boykot çağrısı yapıyor. ‘Gidenler kirlenir’ diyor. Bunlar ne bayram biliyorlar, ne seyran biliyorlar. Ne dini bayramlarda birlik görüntüsü verebiliyorlar, ne de milli bayramlarda? Yahu bu bayram milli bir kutlama, hep birlikte olalım, ulusal olarak bir birlik görüntüsü verelim. Böyle bir anlayışa sahip değiller. Bu nasıl bir zihniyettir? Yani kendileri yanlış bir yola girince, herkes peşlerinden yanlış yola girsin… Onlar uçurumdan atladı, millet peşlerinden uçurumdan atlasın. Onlar gitmiyorlar, şimdi kimse gitmesin istiyorlar. Gidenlere de hakaret ediyorlar. Bu mahalle baskısı değil midir? Bunun onda birini AK Parti’den biri söylese topa tutarlar. ‘Nasıl sen Cumhuriyet resepsiyonunu kirleniyorsun’ dersin diye. Böyle bir anlayış olabilir mi? Sanatçılar, sporcular, sivil toplum kuruluşları, kim varsa resepsiyona giden kirlenirmiş. Bir taraftan diyor ki ‘Burası milletin alın teri ile yapılan bir bina.. Evet milletin alın teri ile yapılan bir binada milletin oyu ile seçilen bir cumhurbaşkanı oturuyor. Bu onun en temel hakkıdır. Bu açıkça bir kıskançlık krizidir. Siz çatlasanız da, patlasanız da milletin seçtiği cumhurbaşkanı, milletin alın teri ile yapılan o binada oturacak. Siz gitmeseniz de millet cumhuriyet resepsiyonunda cumhurun reisiyle bir araya gelecek. Burada sadece siz refüze olursunuz. Sanıyorlar ki sözlerinin bir ağırlığı var, millet onları dinleyecek… Millet sizi dinleseydi bu halde olmazdınız. Siz zaten böyle çarpık anlayışlarla toplum önüne çıkmasaydınız, bu şekilde sürekli müzmin muhalefet olmazdınız. Muhalefet olmayı beceremiyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı, cumhuriyete yakışır bir binada oturacaktır. Bu devletin itibarıdır. O gün de cumhur ile cumhurun reisi cumhuriyet bayramında bir araya gelecektir. Bunu hiç kimse engelleyemez.”
Akdoğan, konuşmasının sonunda salondan alkışlar eşliğinde ayrıldı. Toplantı basına kapalı olarak devam etti.