Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ)darbe girişimine ilişkin, “Mutlaka bu darbenin bir yerlerde, bir şekilde bir siyasi ayağının olması gerekir. Türkiye’nin siyasi tecrübesi bunu söylüyor. Kimdir, nedir o bizim işimiz değil. Biz siyaset olarak bu tespiti yaparız.” dedi.
Kurtulmuş, 24 TV’de gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı.
FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından tehlikenin tamamıyla geçip geçmediğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, “Tehlikeden ne anladığımıza bağlı. Bir silahlı kalkışma anlamında Türk Silahlı Kuvvetleri zemin olarak kullanılarak yeniden bir darbe teşebbüsünün yapılabilmesi artık imkansız.” diye konuştu.
Kurtulmuş, örgütün, 40 yıl hazırlık yaptığını, birçok yerde kripto elemanlarının olduğunun bilindiğini ifade ederek, bu örgütün hala içeride dışarıda çok farklı bağlantıları harekete geçirebilme imkanının bulunduğunu dile getirdi.
“Artık bir darbe tehdidi, yakın planda Türkiye için kalmamıştır. Ama tehlike olarak görürsek, devlete karşı bir saldırıda bulunan, devleti ele geçirmek için halkın üstüne ateş açmaktan dahi çekinmeyen bu eli kanlı terör örgütünün sonuna kadar kazınabilmesi de bir vakit alacaktır” değerlendirmesinde bulunan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Kararlılıkla bu mücadele devam ediyor. Devlet olarak, hükümet olarak bu mücadele devam ediyor. Ama bütün bunlardan çok daha önemlisi devleti ve hükümeti ciddi şekilde destekleyen, kuvvetlendiren; FETÖ örgütüyle mücadelede sürekli arkasında duran bir halk desteği var. Bunlarla birlikte Allah’ın izniyle kökünü kazıyacağız, bunların hepsinin burunlarından fitil fitil getireceğiz.”
“Birtakım kontrol edilemeyen bireysel eylemler içerisinde olabilirler”
FETÖ’nün bu aşamadan sonra Türkiye üzerinde olumsuz algı operasyonları yapabileceğine vurgu yapan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Türkiye’de ‘ekonomi kötüye gidiyor’ gibisinden bir algı oluşturabilirler, bunun için çalışabilirler ya da Türkiye’de insan hakları ihlalleri, bu OHAL ile ortaya çıkan uygulamaları istismar edebilirler. Ya da çok sayıda firari asker olduğunu, emniyetin içerisinden çok sayıda firari olduğunu biliyoruz. Bunlar, birtakım kontrol edilemeyen bireysel eylemler içerisinde olabilirler. Bunları bir ‘korku olsun’ diye söylemiyorum, çok disiplinli olarak bunlar takip ediliyor, kontrol ediliyor ama sonuçta uyanık olmamız lazım. Hükümet olarak bunlara fırsat vermeyeceğiz. Nerede olurlarsa olsunlar, Türkiye’deki toplumsal hayatın her tarafından ayıklanmaları için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.”
“Örgütle ilgisi olmayan vatandaşlarımız hiç çekinmesin, korkmasın”
FETÖ’nün nereye kadar nüfuz ettiğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, çok titiz bir şekilde bütün kurumlar nezdinde bu örgütle irtibatlı olanların listelerinin yapıldığını belirtti.
Bunların da çok büyük oranda isabetli bir şekilde yapıldığını ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kurunun arasında yaşlar varsa onlar düzeltilecektir. Örgütle ilgisi olmayan vatandaşlarımız hiç çekinmesin, korkmasın. Kimsenin kılına zarar gelmeyecek. Herkes, bulunduğu yerde işlerini yapmaya devam edecek. Çok büyük bir tahribat olduğu aşikar. Hem halkın kurumlara bakımından hem kurumların içerisindeki insanların birbirine güveni bakımından hem de kurumlar arası güven bakımından çok ciddi bir kayba uğradığımız aşikardır. Örneğin TSK içerisindeki bu eşkıyaların, asker elbisesi içerisindeki bu darbecilerin sadece darbe yapma dolayısıyla Türkiye’ye verdiği bir zarar değil, aynı zamanda da TSK içerisinde ortaya çıkardığı çok büyük bir tahribat var. Kurumun hem kendisinin bu tahribatı hızla kapatması hem de TSK’nın gerçekten itibarlı bir şekilde yeniden Türkiye’deki toplumsal hayatın, devletin bir kurumu olarak içinde yer alması gerekiyor.”
Şifreli mesajlar
FETÖ elebaşının hala Pensilvanya’dan birtakım şifreli mesajlarla ne yapmaya çalıştığı yönünde bir soruya cevap veren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Gördüğüm kadarıyla öncelikli meselesi, Türkiye’ye iade edilmemek. Türkiye’ye iade edilmemek için kendisine muhtemelen destek vermiş olan birtakım çevrelere diyor ki ‘Benim hala belli bir gücüm var. Türkiye’de hala belli şeyleri yapabilme, karıştırabilme kabiliyetim, yeteneğim var. Bir takım adamlarım var.’ Bu şifreli mesajların bu amaçla da kullanıldığını düşünüyoruz. İkinci olarak da kendisine destek olan kitlesine, ümit ediyorum ki artık çok büyük bir kısmı buradan çözülmüştür, ama kalanları derleyip toparlamaya çalışıyor. ‘Yıkılmadık, ayaktayız. Hesabını soracağız’ mesajı vermeye çalışıyor. Dolayısıyla çok taraflı, çok politik bir haleti ruhiye içerisinde sürekli politik mesajlar verebilen bir durumda. Ben bunların hem kendisini destekleyenlere, hem kendi örgütünün mensuplarını ayakta tutmak için söylenmiş olan psikolojik sözler olduğunu düşünüyorum.”
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye’de bu kadar çok üzerine nefret toplayan bir grubun olmadığına dikkati çekerek, hem “Feto”nun kendisi hem bu grubun yaptığı işler hem de halkın üzerine bu kadar acımasızca ölüm kusmuş olmalarının, bunların, büyük bir nefretin de altında bulunduğunu gösterdiğini ifade etti.
FETÖ elebaşının Amerika’da tutunup tutunamayacağı sorusuna karşılık Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“15 Temmuz’u bir milat olarak görürsek, 7 Ağustos da Türkiye için bir milattır. 7 Ağustos’taki mitingde ortaya konulan milli birlik ve beraberlik tablosu, Türkiye’nin bütün siyasi partilerinin liderlerinin meydana gelmesi, farklı bütün kanaatlerden insanların meydana gelmesi ve orada varlıklarını çok yüksek sesle ortaya koymaları bir milattır. Artık hiç kimsenin, dünyanın en büyük mitingindeki bu mesajı görmezden gelme, duymazdan gelme şansı kalmamıştır. Ayrıca aynı gün Türkiye’nin diğer 80 ilinde yaklaşık 10 milyon insan sokaklara çıktı. Herkes şunu söyledi; ‘Feto’yu iade edeceksiniz, bu örgüte olan desteğinizi ortadan kaldıracaksınız.’ Bu mesaj, 6 Ağustos’a göre 7 Ağustos’tan sonra çok daha kuvvetli bir şekilde ortadadır. Çok açık bir kere daha ifade ediyorum, Amerika Birleşik Devleti’nin yöneticileri herhalde kendi milli menfaatlerini korumasını bilen insanlardır. Bu anlamda saf insan olduklarını zannetmiyorum. Şöyle bir tercihle karşı karşıyalar; ya bir terörist başı, eli kanlı, kendi halkından 240 kişiyi bir gecede katletmiş örgütün lideri ya da 79 milyon Türk halkı. Bu kararı verecek olan Amerikalı yöneticilerdir. 7 Ağustos’tan sonra bu kararı verme noktasında bizim açımızdan çok daha olumlu bir noktaya geldiklerini düşünüyorum. Eğer böyle davranmazlarsa kendi milli menfaatleri bakımından da yanlış yapmış olurlar.”
“Hiçbir darbe ya da darbe teşebbüsünün siyasi ayağının olmaması düşünülemez”
Kurtulmuş, “Darbe girişiminin siyasi ayağı yok mu? Varsa nerede? Siz bu darbenin siyasi ayağının olduğunu düşünüyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine şunları kaydetti:
“Türkiye’de çok sayıda darbe oldu, çok sayıda da darbe teşebbüsü oldu. Herhalde Türkiye’de hiçbir darbe ya da darbe teşebbüsünün siyasi ayağının olmaması düşünülemez. Dolayısıyla kimdir, nedir demiyorum. Sonuç itibarıyla bu savcılarımızın önünde önemli bir konudur. Mutlaka bu darbenin bir yerlerde, bir şekilde bir siyasi ayağının olması gerekir. Türkiye’nin siyasi tecrübesi bunu söylüyor. Kimdir, nedir o bizim işimiz değil. Biz siyaset olarak bu tespiti yaparız. Bunlar darbede neyi planladılar? Üç ayaklı bir plandı. Önce yönetim değişecek. Değişecek de kim gelecek? Buralarda birilerinin planlanıyor olması lazım. Cumhurbaşkanı, Başbakan kim olacak gibi… Ya da başka bir şey mi öngörüyorlar? Bunları bilmiyoruz. Nasıl ki listeler çıktı, falanca ilin sıkı yönetim komutanı şu olacak, belediye başkanı bu olacak gibi… Dolayısıyla buna benzer bir yapılanma planının olması lazım. İkinci adım da bunlar Türkiye’de bir iç savaş öngörüyorlardı ve arkasından da Türkiye’nin bir işgale hazırlanma, yabancı işgale hazırlanmanın da alt yapısını hazırlayacaklardı. Böyle bakıldığında mantık, siyasi tecrübe, Türkiye’nin geçmişteki darbelerle yüzleştiği dönemler göz önünde bulundurulursa mutlaka bunun bir siyasi ayağının var olması lazım. Bunların da araştırılması, ortaya çıkarılması gerekir. Nasıl bu listeler çıktıysa, birtakım yerlerde ya listeler çıkar ya da bu sorgulanan darbecilerin içerisinden de herhangi bir bilgi belgesi olanlar da bunları ortaya koyar.”
“FETÖ siyasete de çok nüfuz etti”
FETÖ’nün siyasi partilere ne kadar nüfuz ettiğine ilişkin soruyu yanıtlayan Kurtulmuş, bunun ne kadar olduğunu söylemenin güç olduğunu, ancak FETÖ’nün siyasete de çok nüfuz ettiğini söyledi.
“17/25 artık Kızıldeniz’in yarılmasıdır, Kızıldeniz yarıldıktan sonra pişmanlık fayda etmez” diyen Kurtulmuş, “Daha öncesi var; 7 Şubat hikayesi var, Oslo görüşmelerinin deşifresi var, MİT baskınları var, MİT tırlarının durdurulması hikayesi var. Hatta daha ilerisine gitmek lazım, 28 Şubat sürecinde FETÖ ve ekibinin hangi haletiruhiye içerisinde siyasete nasıl müdahale ettiğini, 28 Şubat sürecinin nasıl 28 Şubat siyasetinin maymuncuğu olarak kullanıldığını hepimiz biliyoruz” ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, “Ne diyor, 28 Şubat Refah Partisi’ni kapatma kararı almış ‘Sakın ha bu partiyi kapatmayın. Kapatma tehdidiyle seçime sokun ki oy almasın’ diyor. 28 Şubat, imam-hatipleri kapatıyor, ‘Din sadece imam hatiplerde mi okutuluyor?’ diyor. Yani bu demeçleri o gün sıradan siyaset dışı demeçler gibi belki birileri gördü ama tam tersine 28 Şubat siyasetinin kilit cümleleriydi.” görüşünü dile getirdi.
28 Şubatın gerçek bir darbe olduğunu ancak bunu hafifletip milletten kaçırmak için “post modern” dediklerini vurgulayan Kurtulmuş “O darbenin en önemli siyasi sözlerini kim söylemiş; bakıyorsunuz Gülen söylemiş. Dolayısıyla başından itibaren siyasetin içerisinde.” diye konuştu.
FETÖ’cü kriptolar
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, siyasi partiler içerisinde FETÖ’cü kriptoların olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlarken bunun mümkün olabileceğini söyledi.
Örgütün esas amacının siyaseti bir türlü etkilemek olduğunu anlatan Kurtulmuş, orada bir iktidar gördükleri için 28 Şubat’a “yaltaklandıklarını” belirtti.
Kurtulmuş, “28 Şubat’taki iktidarın kanatlarının altına girerek orada bir zemin alıyor, kazanıyor. 12 Eylül siyasetinin içerisine girerek o darbeci mantığının içerisinde, orada da zemin kazanıyor. Demokratik Sol Parti, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi iktidardayken ve AK Parti iktidardayken bu iktidar partilerinin hepsinin koltuğunun altına giriyor, kendisini gizliyor hatta bazılarında açık bir şekilde bunları yapıyor ve iktidarın nimetlerinden istifade ederek, kendi örgütünü güçlendiriyor. Dolayısıyla Türkiye’de bütün iktidar partileri içerisinde bu örgütün elemanları olmuştur, herhalde sadece Refah Partisi’nin, rahmetli Erbakan’ın partisi içerisinde böyle bir yapılanma olmadı.” dedi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, FETÖ’nün sadece legal partilerle değil illegal örgütlerle de ilişkisi olabildiğine dikkati çekerek, bu yapının çok çeşitli siyasi örgütler içerisinde yer alabildiğini yineledi ve kripto kişilerin bulunabileceğini söyledi. Kurtulmuş, bu kişilerin ortaya çıkartılabilmesi için çalışıldığını da vurguladı.
“Dini, kişisel, ruhsal sapkınlık”
Numan Kurtulmuş, FETÖ ile hareket eden, 30-40 yıl içerisinde yer alan bir şekilde kendisini çeken birtakım insanların ekranlara çıkıp değerlendirme yapması ile ilgili görüşünün sorulması üzerine “Bu örgütün birtakım dini sapkınlıkları ya da başındaki kişinin birtakım kişisel ruh hallerine ilişkin birtakım sapkınlıklarının olması mümkündür. Burada anlatılanlarının hepsinin doğru olduğunu varsayalım ama konumuz o değil. ‘Sırtında ıslak bir fanilası vardı bunu falancaya hediye etti, bir ceketi vardı onu falancaya hediye etti’. Bunlar işi magazinleştirmektir ve doğru değildir” dedi.
FETÖ’yü İslam’ın dışına çıkmış bir dini kült olarak niteleyerek, Batı’daki Hristiyanlığın içerisinden çıkmış birtakım sapkın tarikatlara benzeten Kurtulmuş, “Bizim esas meselemiz bu hurafelerin magazinleştirilmiş kısmını konuşmak değil, esas işimiz; sapkın bir dini kült üzerinden hareket ederek millete hayatı zindan etmeye çalışan, tanklarıyla helikopterleriyle uçaklarıyla millete ölüm kusan eli kanlı bir örgütü deşifre etmektir.” diye konuştu.
FETÖ’nün eli kanlı bir terör örgütü olduğunun altını çizen Kurtulmuş, bu örgütün halk nezdinde terör örgütü olduğunun görülmesini engelleyecek ya da bunu örtecek olan birtakım magazinsel sözlerin televizyonda “çok uzun uzun anlatılmasını” doğru bulmadığını bildirdi.
MİT’le ilgili düzenleme
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bundan sonra yayımlanacak kararnamelerde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile ilgili düzenlemelerin olabileceğini belirtti.
Darbe teşebbüsünün bazı konularda gözlerini açtığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Senelerdir konuştuğumuz bazı meselelerin artık tehir edilemeyecek kadar hayati önemde olduğu ortaya çıktı. Bunlardan bir tanesi devletin yeniden yapılanmasıdır. Bunun içerisinde asker-sivil ilişkilerinin gözden geçirilmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün gücü sadece vatan savunması olan ve bunun içinde gerçekten çok üstün savaşma nitelikleri, kabiliyetleri olan bir yapı haline dönüştürülmesi. Bu anlamda Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılandırılması, farklı istihbarat birimlerimizin arasındaki koordinasyonun sağlanması, istihbarattaki önceliklerin tespit edilmesi, devletin şeffaflaştırılmasına ilişkin atılacak adımların süratle tamamlanması gibi ayrıca demokratikleşme bakımından halka vadetmiş olduğumuz reformların gerçekleşmesi, anayasa değişikliği olmak üzere diğer alanlarda neler yapılabilir, bunların hızlandırılması.”
“MİT’e dair yapısal birtakım değişiklikler mi olacak? İç ve dış istihbaratı kontrol edecek, iki ayrı birim mi olabileceği konuşuluyor?” sorusuna Kurtulmuş, “Bunlarla ilgili eksiğimizin ne olduğunuz biliyoruz. Nelerin yapılması gerektiğini biliyoruz ama bunlar netleşmeden kamuoyuyla paylaşmanın doğru olmadığı kanaatindeyim.” cevabını verdi. Kurtulmuş, “Milli İstihbarat bakımından da ciddi bir şekilde gözden geçirmek ve yeniden yapılandırma şart gözüküyor.” ifadesini kullandı.
“Öyle bir sistem kuralım ki, bir daha hiç kimse darbe yapmayı aklının ucundan dahi geçiremesin” diyen Kurtulmuş, yapılan bütün çalışmaların amacının bu olduğunu söyledi.
“Devletin, kendi içindeki tehlikeleri bertaraf etme noktasında refleksi zayıfmış, buna katılıyor musunuz?” sorusu üzerine ise Kurtulmuş, bu görüşe katılmamanın mümkün olmadığını, yapısal bir zafiyetin ortaya çıktığını aktardı.
Kurtulmuş, bu zafiyetin engellenmesi için yapısal problemlerin ortadan kalkması gerektiğini de vurguladı.
Memuriyete 2010 KPSS ile girenlerden kimlerin memuriyetten çıkartılacağının tespit edilip edilmediğine ilişkin soruya Kurtulmuş, “Bir kısmı tespit edildi, bir kısmı da tespit edilecek. Belli yerlerden gelmişler. Bakıyorsunuz hepsi aynı puanı almışlar. Birisi 73, 75, 68 alırken öteki 98, 99 hatta 100 almış. Bütün bunların nereden kaynaklandığını, bunlara muhtemelen verildiği yerler araştırılıyor, görülüyor.” yanıtını verdi.
Bu konuya ilişkin tespit çalışmalarının sürdürüldüğünü anlatan Kurtulmuş, “‘Bu adam mutlaka soru çalmıştır’ vehmiyle hareket edilmeyecek. Somut bilgilerle verilerle nereden, ne şekilde sınava girmişler, hazırlanmışlar bütün bunlar ortaya
konulacak. Çok hassas bir konu, kimseye haksızlık yapmayacaksınız. Kimsenin de hakkını yedirmeyeceksiniz. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Dolayısıyla tespit edildikçe bunlar memuriyetten uzaklaştırılacak.” diye konuştu.
657’nin yeniden düzenlenmesi
Hükümetin, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda bir değişiklik düşünüp düşünmediğine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Şu anın meselesi değil. Ama yıllardır konuşuluyor, AK Parti iktidarında da konuşulmuştu. 1980’lerden sonraki Türkiye’deki özel devlet piyasalarının liberalleşmesi sırasında da konuşulmuş bir meseledir. Bu bir adama devlet memuriyeti vereceksiniz ve hayat boyu bir iş garantisi vereceksiniz. Bu doğru mudur, değil midir? Artık çalışmadığı, Türkiye’nin bugünkü şartlarıyla uyum sağlamadığı aşikardır. Bununla ilgili bir düzenleme zaten uzunca süredir siyasetin konuştuğu meseledir. Ama şu andaki esas meselemiz bir an evvel FETÖ unsurlarının devletin içinden temizlenmesi, ayıklanmasıdır. Burada da adaletle davranarak, hakkaniyetle davranarak bu sürecin tamamlanmasıdır.”
“Anın vacibi bu işin bitirilmesidir” ifadesini kullanan Kurtulmuş, “Bu 657 ile ilgili düzenleme evet gündemimizde olan bir konudur ama şu anda gündemimizde olan bir konu değildir.” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, olağanüstü hal (OHAL) uygulamasının FETÖ ile irtibatlı memurların kamudan uzaklaştırılmasına imkan sağladığına işaret etti.
FETÖ-PKK ilişkisi
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “FETÖ-PKK arasında doğrudan bir ilişki olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine şunları ifade etti:
“Bir ilişkinin olduğu görünüyor. Ama bunun ‘şu adamla şunun ilişkisi vardır, şu çevreyle bunun ilişkisi vardır’ şeklinde değil. Türkiye’deki bütün terör örgütlerinin ortak noktası neresi, ara kesiti neresi? Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak. DAEŞ ne kadar Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak istiyorsa FETÖ de o kadar istiyor, PKK da o kadar istiyor. İstikrarsızlaştırırsa kendi zeminini ortaya koyabilecek, zeminini genişletebilecek. DAEŞ ne yapacak, Türkiye’yi istikrarsızlaştırırsa çok daha fazla diyelim ki Türkiye’de Alevi-Sünni çatışmasını körükleyebilecek, Türkiye’de, şehirlerde insanların birbirleriyle iç çatışmaya tutuşmasının zeminini hazırlayacak ya da bombalı eylemlerini çok daha üst seviyeye çıkararak Türkiye’yi terör üzerinden kuşatacak. PKK ne istiyor? Zeminini genişletirse belli yerlerde kendi tabirleriyle ‘serhildan’ yapacaklar, başkaldırı yapacaklar, belli yerleri ele geçirecekler, Türkiye’yi bölecekler.
FETÖ ne istiyor? FETÖ de Türkiye istikrarsızlaşsın, kendileri yönetimi ele geçirmeye çalışsınlar. Bunu yapabilirlerse yaparlar, yapamazlarsa Türkiye’deki iç savaşın arkasından Türkiye’nin dışarıdan işgal edilmesinin zeminini hazırlamak. Baktığınız zaman üçü de aynı hedef için uğraşıyorlar. Üçünün ortak noktası Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak, insanları bölmek, parçalamak, insanlar arasında mezhebi, meşrebi, etnik bir takım farklılıklar ve çatışmalar oluşturmak ve bunların üzerinden de Türkiye’yi bir Suriye gibi yapmak, bir Irak gibi yapmak. Dolayısıyla bunların nihai hedeflerinde çok ciddi müştereklikler var, bunlar bu müştereklikler üzerinden de öyle görünüyor ki bir takım hesapları beraber yaptıkları anlaşılıyor. Özellikle belli yerlerde terör örgütlerinin rahat hareket etmesi için emniyetteki ve belki de Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki elemanları vasıtasıyla onların zeminlerini de genişlettikleri görülüyor.”
Bugün tesadüfen televizyondan Şanlıurfa Emniyet Müdürünün ifadelerini izlediğini dile getiren Kurtulmuş, ilk bakan olduğu dönemde Suriye’nin Kobani bölgesinden bir gün içerisinde gelen 90 bine yakın Suriyeliyi karşılamak için gittikleri Mürşitpınar Sınır Kapısından dönerken beraberindeki bakanlarla beraber bölücü terör örgütü mensuplarının taşlı saldırısına maruz kaldıklarını söyledi. Kurtulmuş, “Emniyet müdürü diyor ki ‘o gün oradaki askeri yetkililer bilerek önlem almadılar, tedbir almadılar, bir zaafiyet oluştu.’ Orada üç bakanın taşlanması büyük bir olay, daha vahim bir olay da olabilirdi. Bunun önü açıldı. Allah’tan, anladığım kadarıyla emniyet müdürü kendisince sivil bir takım polislerle tedbirler almış. Bu bir tanesi, buna benzer kim bilir hangi olaylar oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Hudut karakollarındaki komutanların FETÖ ile bağlantısı
Hudut karakollarındaki komutanların FETÖ ile bağlantılı çıkması konusuna ilişkin Kurtulmuş, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki maalesef komutanların tamamına yakınının bunlarla irtibatlı olduğu ortaya çıktı. Kim bilir hangi terör örgütünün, hangi faaliyetine zemin hazırlandı, görmezden gelindi, müsamaha edildi? Bunları bilmiyoruz. İnşallah soruşturmalar ile bunlarda ortaya çıkar. Ayrıca bir takım faili meçhulle ilgili zaten öteden beri var olan şüphelerin şimdi gündeme geldiğini görüyoruz. Mesela Hrant Dink davası, Rus uçağının düşürülmesi bunlardan birisidir. Bütün bunları araştıracağız ve gerçeği ortaya çıkaracağız.” ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, Uludere olayında da bir takım soru işaretlerinin olduğunu, bunların araştırılacağını söyledi.
“Bu milleti hesap etmeden hiçbir hesabınızı yapmaya kalkmayın”
“Suriye ile birlikte yeni bir Sykes-Picot devreye sokulmak isteniyor” sözleri hatırlatılarak, “Sizce bu darbe planı bunun bir parçası mı?” sorusu üzerine Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “Hiç şüphesiz, ilk Irak’ın işgali ile birlikte bunları söylüyor, düşünüyor ve sürekli takip ediyoruz. Bir üst akıldan bahsettiğimiz zaman, bu bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyen bir niyetin varlığından bahsettiğimiz zaman hep birileri bize ‘amma da komplocusunuz’ dediler. Projenin arkasındaki asıl niyet güçlü, büyük bir Türkiye’nin varlığına müsaade etmemektir.” şeklinde konuştu.
Güçlü Türkiye’nin varlığının herkesi rahatsız ettiğine dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Eğer Sykes-Picot Suriye’yi, Irak’ı bölecekse bu aslında Türkiye’nin bölünmesini hazırlama projesidir. Türkiye’de çok şükür millet, 15 Temmuz’da ‘siz bu milleti, küçük bir millet olarak görmeyin, bu milleti hesap etmeden hiçbir hesabınızı yapmaya kalkmayın, bir daha hesaplarınızı gözden geçirin’ dedi. Bu aziz millet, bu topraklarda var olduğu sürece, bir büyük medeniyetin varisi olarak var olduğu sürece sizin istediğiniz hesaplar değil, bu milletin istediği hesaplar geçerli olur. Allah’a çok şükür bu da gerçekleşmiş oldu.”
ABD ve Avrupa’nın, darbe girişiminde milletin destan yazmasını görmezlikten gelmesi konusunda ise Kurtulmuş, “Görsünler, görmesinler ortada bir gerçek var. Çok net söylüyorum, 15 Temmuz 2016, Fransız devrimi kadar önemli, muhteşem, tarihi değiştiren bir dönüm noktasıdır. Bu millet, 15 Temmuz ruhuna sahip çıkmaya devam ettiği sürece bu sadece Türkiye için bir dönüm noktası olmayacak, Türkiye demokrasisinin devamı için olmayacak, bölgeye de bir model olacaktır.” değerlendirmesini yaptı.