Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 18 Mart’taki Mısır ziyareti kapsamında mevkidaşı Samih Şukri ile yaptığı ikili görüşmeyle ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“Güzel bir görüşme gerçekleştirdik, açık ve samimi bir görüşme oldu.” diyen Çavuşoğlu, Türkiye’de de kısa da olsa görüşme sağlandığını ve ikili ilişkilerin nasıl geliştirileceği konusunun ele alındığını aktardı.
Çavuşoğlu, Mısırlı mevkidaşı ile özellikle bölgesel konularda açık ve net bir şekilde görüş alışverişinde bulunulduğunu, heyetler arası görüşmede de her konunun ele alındığını ifade etti.
“Enerjiden, nakliyattan, ulaşımdan buradaki firmalarımıza ve yatırımlarımıza kadar her şeye değindik. Enerji, lojistik, eğitim, kültür konularının hepsine değindik. Mısır tarafı, Türk firmalarının Mısır’da yaptıkları yatırımların artırılmasını istiyorlar.” diyen Çavuşoğlu, “Ticaretimiz, 10 milyar dolara yaklaştı. LNG ithalatı sebebiyle biraz denge onların lehine ama biz bundan şikayetçi değiliz.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin daha uzun vadeli LNG anlaşması yapmak istediğini söyleyerek “Bizdeki LNG terminalleri sayesinde şu anda Güneydoğu Avrupa ülkelerine, Balkan ülkelerine gaz ihracatı da yapıyoruz. Dolayısıyla Mısır gazının da Türkiye üzerinden üçüncü ülkelere ihracatı yapılabilir. En son Bulgar Gaz’la BOTAŞ’ın bir anlaşması oldu. Hatta LNG konusunda uzun vadeli sözleşme imzalamak istiyoruz. Böyle bir teklifte bulunduk.” dedi.
Ortak Ekonomi ve Ticaret Komisyonu (JETCO) mekanizmasının kurulmasını, Ortak Ticaret Odası kurulmasının ve iş forumları düzenlenmesinin teklif edildiğini söyleyen Çavuşoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunda (DEİK) İş Konseyinin yeniden canlandırılması gerektiğini ve Mısır tarafının buna çok önem verdiğini vurguladı.
Yenilenebilir enerji konusundaki işbirliği
Çavuşoğlu, özellikle yenilenebilir enerji, güneş enerjisi gibi konularda işbirliğinin artırılmasını istediklerini aktararak “Mısır da ROSATOM’a nükleer enerji santrali kurduruyor. Bizim Akkuyu’daki tecrübemizle özellikle alt işlerde görev yapan firmalarımızın buradaki çalışmalara katkı sağlayabileceğini düşünüyoruz.” dedi.
Ro-Ro seferlerinin yeniden başlatılmasını, savunma işbirliğini geliştirme, askerler arasındaki diyaloğu artırma konusunun görüşüldüğünü kaydeden Çavuşoğlu, üniversiteler arasında işbirliği, öğrenci değişimi konularının da ele alındığını belirtti.
“Diplomatik ilişkilerimizi en üst düzeye çıkarma konusunda mutabık kaldık”
Çavuşoğlu, Mısırlı mevkidaşını Ankara’ya davet ettiğini söyleyerek “Diplomatik ilişkilerimizi en üst düzeye çıkarma konusunda mutabık kaldık. Önümüzdeki süreçte hangi adımları atacağız onları değerlendirdik.” dedi.
Türkiye’nin Mısır’da ciddi yatırımları olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Bu yatırımlarımız 2 milyar doları geçti ve sürekli artıyor. Bazı firmalarımızın uzun süreli oturma izni, vize gibi sorunları konuşmak istedik. Biz konuları açmadan daha onları çözeceklerini söylediler. Sonuçta her şey iyiye gidiyor.”
Çavuşoğlu, Suriye, Irak, İran-Suudi Arabistan normalleşmesi, Ukrayna-Rusya Savaşı, Filistin konusu, Somali ve Etiyopya gibi bölgesel meselelerin görüşüldüğünü belirterek “Mısır’ın Etiyopya’yla su meselesi var, bizim de komşu ülkelerle -İran’la, Irak’la, Suriye’yle- aynı şekilde su meselemiz var. O konularda tecrübeliyiz. Özellikle arabuluculuk konusunda yardıma ihtiyaç duyarlarsa gerekli desteği verebileceğimizi söyledik.” diye konuştu.
Türkiye’nin Etiyopya’yla da Sudan’la da ilişkilerinin iyi olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, görüşmede Libya’nın detaylı bir şekilde konuşulduğunu aktardı.
Çavuşoğlu, “Libya’da özellikle birbirimize rakip olmadığımız ve aslında Libya’nın istikrarı için birlikte çalışmamız gerektiği konusunda hemfikiriz. Bu konuda da istişarelerimizi sıklaştıracağız.” dedi.
“İlişkilerimizin koptuğu dönemde de ticaretimiz devam etti”
Ziyaret kapsamında Türk iş insanlarıyla da bir araya geldiğini belirten Çavuşoğlu, iş insanlarının özellikle bürokrasi ve diğer konularda da ciddi destek görmeye başladığını söyledi.
Çavuşoğlu, Türk firmalarının Mısır’da ticaret ve yatırım yapmaktan memnun olduğuna işaret ederek “İlişkilerimizin koptuğu dönemde de ticaretimiz devam etti, yatırımlar devam etti, firmalarımıza yönelik olumsuz herhangi bir şey olmadı. Ro-Ro taşımacılığı gibi bazı konularda olumsuz olaylar yaşandı ama onları da düzeltiyoruz.” dedi.
Mısır’ın ABD ile özel bir ticaret anlaşması olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, Türk iş insanlarının bu anlaşmadan faydalandığını, Avrupa Birliği’ne de (AB) aynı şekilde ihracat yapabildiğini kaydetti.
Çavuşoğlu, basın mensuplarının Mısır’a büyükelçi atanması hakkındaki sorusuna, “Cumhurbaşkanları bir araya gelirse onlar açıklasınlar diye planlıyorduk. Şimdi seçim zamanında bu bir araya gelme gecikirse, o zaman tekrar Cumhurbaşkanlarına arz edeceğiz, belki bir sonraki ziyarete hazırlanırız.” yanıtını verdi.
İlişkilerin normalleşmesindeki esas dönüm noktası “Doha’daki görüşme”
İki ülke arasındaki bir olgunlaşma süreci yaşandığını kaydeden Çavuşoğlu, “Aslında, Şukri’yle New York’ta da biz bu yol haritası üzerinde anlaşmıştık. Önce yardımcılarımız bir araya gelecekti, sonra üçüncü ülkede biz bir araya gelecektik, sonra Cumhurbaşkanlarımızın bir araya gelmesinin hazırlığını yapacaktık. Fakat Doha’da birden olumlu anlamda bir oldu-bitti oldu. Esas dönüm noktası Sayın Cumhurbaşkanı’mızın (Recep Tayyip Erdoğan) Doha’daki görüşmesi oldu.” dedi.
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlarının Doha görüşmesi öncesi perde arkasında olağanüstü bir şey yaşanmadığı belirterek güvenlikle ilgili istişareler olduğunu ve çok sayıda görüşme yapıldığını kaydetti.
Libya ve deniz yetki alanları anlaşması ile ilgili soruları yanıtlayan Çavuşoğlu, “Bizim Libya’yla yaptığımız deniz yetki alanları anlaşması, Mısır’ın aleyhine değil. Mısır’ın Yunanistan’la yaptığı anlaşma da bizim aleyhimize değil. O anlaşmada Mısır tarafı ilişkiler soğukken bile bizim kıta sahanlığımızın sınırlarına riayet etti.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, hidrokarbon anlaşması hakkında yöneltilen soru üzerine, ülkelerin herhangi bir ülkeyle hidrokarbon anlaşması yapabileceğini belirterek Mısır’ın bu konuya, “Libya’daki mevcut hükümetin süresinin dolduğu ve artık meşru olmadığı için anlaşma imzalayamayacağı argümanıyla” itiraz ettiğini anımsattı.
“İmzalanan anlaşmanın kendileri aleyhine olduğunu söylemiyor. Mısır’ın rahatsız olduğu konu, başından beri söylediği konu bizim oradaki mevcudiyetimiz.” diyen Çavuşoğlu, “Biz de oradaki mevcudiyetimizin Mısır için bir tehdit oluşturmadığını; o günkü meşru hükümetin daveti ve sonraki hükümetlerin de devam ettirdiği, eğitim dahil bir işbirliğine dayandığını söylüyoruz.” dedi.
Çavuşoğlu, Mısır ile Libya konusunda da daha yakın istişare ve işbirliği içinde olmak için mutabık kalındığını ifade ederek şunları kaydetti:
“Dolayısıyla birlikte çalıştıktan sonra, bizim oradaki mevcudiyetimizin ya da askeri işbirliğimizin onlara yönelik bir tehdit olmadığını onlar da görüyor. Aslında görüşmemizde şunu görüyoruz: Libya’da nedir amacımız, seçim değil mi? Seçim olmadan ülkede birlik beraberlik olmaz. Bir tarafı tutup da bunun süresini uzatmaya çalışmak, oynamak doğru bir şey değil. Biz meşru hükümetlerle çalışırken, diğer taraftan ülkenin (tabii şartları da oluşturarak) seçim yasası başta olmak üzere gerekli yasaları çıkartarak anayasa değişikliğiyle beraber zeminin oluşturulmasıyla bir seçime gidilmesi gerektiğini hep söylüyoruz. Aslında bu konularda da bir görüş ayrılığımız yok. Onların (Libya’nın doğusundaki Temsilciler Meclisi Başkanı) Akile Salih ile fazla angajmanı var, bizim ise tüm taraflarla ancak Libya’nın batısıyla biraz daha fazla angajmanımız var. Tabii Mısır’ın Libya’daki istikrarsızlıktan duyduğu endişeyi anlıyoruz. Sonuçta yanı başındaki ülkenin güvenliği ve istikrarı tabii ki önemli.”
Çavuşoğlu, deniz yetki alanları konusunda gelecekte Mısır ile anlaşma imzalanırsa bunun Mısır’ın lehine olacağını, Türkiye’nin aleyhine bir şey olmayacağını vurguladı.
Mısır ve İsrail’le ilişkilerin düzeltilmesinin ardından Türkiye’nin diğer ülkelerle (Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) “ilişkileri kesin” gibi bir talebi olamayacağını dile getiren Çavuşoğlu, “Ama burada bir işbirliği olacaksa Türkiye’nin haklarını da yedirmeyiz; herkese söylüyoruz bunu. Bizimle hep beraber işbirliği yapsalar da aynı şekilde, hakça paylaşım diyoruz.” dedi.
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’ye teklif ettiği Doğu Akdeniz Konferansının hakça paylaşım için çok önemli bir platform olacağının altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onlar da özellikle Yunanistan’la bu depremden sonra ilişkilerimizin tekrar sakinleşmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Yani bizim Mısır’la ilişkilerimiz veya diğerlerinin onlarla ilişkileri birbirine alternatif olmamalı. Onlarla da iyi ilişkiler içinde olsunlar, bizimle de iyi ilişki içinde olsunlar.”
Libya’nın doğusundaki silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’le temas hakkında konuşan Çavuşoğlu, “Biz sadece Batı ile değil Doğu ile de görüşüyoruz. O bölgeye Büyükelçimiz ziyarete gidiyor.” dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Libya’yı bir bütün olarak gördüğünü belirterek “Bu bizim sadece meşru hükümeti tanıdığımız gerçeğini değiştirmez.” ifadesini kullandı.
“Oradaki en meşru mevcudiyet bizim askeri mevcudiyetimiz”
Libya’da Rusya’nın da asker bulundurmasına ve sürecin hızlandırılması için Mısır’ın da dahil olduğu çoklu bir sürecin başlatılmasına ilişkin soruya yanıt veren Çavuşoğlu, “Bir ülkede bulunan farklı ülkelerin resmi veya özel askeri mevcudiyetinin müzakeresini yapmak bize düşmez. Ama BM buna öncülük eder de bir plan üzerinde çalışılırsa biz ona katkı sağlarız.” değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Libya’da farklı güçlerin bulunduğunu, Türkiye’nin oradaki varlığının bir anlaşma çerçevesinde olduğunu hatırlatarak “Oradaki en meşru mevcudiyet bizim askeri mevcudiyetimiz.” dedi.
Her siyasi aktörün arkasında az ya da çok milis grupların olduğunu belirten Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Ülkeyi (Libya) nasıl birleştireceksin? Burada düzenli ordunun kurulması, düzenli güvenlik güçlerinin kurulması lazım. BM öncülüğünde bunlar yapılırken oluşturulacak güçlere eğitim başta olmak üzere her türlü desteği verebileceğimizi söylüyoruz. Şu anda zaten çok sayıda güvenlik gücüne eğitim de veriyoruz biz Libya’da. Yani bu tür katkılarımız olur, burada olumlu katkılar sağlarız ama bir ülke askeri ve güvenlik konularında istediği ülkeyle işbirliği yapıp yapmama konusunda kararı kendisi verir.”
Çavuşoğlu, Moskova’da yapılması planlanan Rusya, Türkiye, İran ve Esed rejiminin katılacağı dörtlü görüşmenin ertelenmesine ilişkin soruya, “Ruslar ‘biz bunun hazırlığını yapamadık, erteleyelim’ dediler. Ama Suriye rejimi oradaydı, belki ortak karar vermişlerdir. Daha sonra ‘ileride yapacağız’ dediler, biz de ‘tamam’ dedik.” yanıtı verdi.
Suriye’deki rejimin lideri Esed’in Moskova’da bulunmasına ilişkin gelen soruya yanıt veren Çavuşoğlu, iki taraf arasındaki görüşmelere yorum yapamayacağını belirterek dörtlü görüşmenin Rusya’nın teklifi olduğunu ve Rusya’dan tarih beklediklerini kaydetti.
Çavuşoğlu, dışişleri bakanlarının görüşmesinden önce neden bakan yardımcılarının buluştuğu sorusuna, 28 Aralık 2022’de gerçekleşen Rusya ve Türkiye’nin savunma bakanları ile istihbarat başkanlarının buluşmasında teknik konuların konuşulduğunu, şimdi ise siyasi konuların görüşüldüğünü söyledi.
Siyasi olarak ele alınması gereken birçok konu olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, “Askeri ve istihbarat beraberdi (28 Aralık’taki görüşme) dikkat ediyorsanız. Bunların hepsi aşama aşama. Önce asker ve istihbarat kurumları sonra dışişleri bakanları düzeyinde. Arada hazırlık toplantısına ihtiyaç varsa yapılır, ondan sonra da olası üst düzey görüşme gerçekleşir. Bir yol haritası üzerinde daha önce mutabık kalınmıştı. Sayın Cumhurbaşkanı’mız (Erdoğan) da birkaç defa seyahatlerde gazeteci arkadaşlarla sohbetinde söylemişti.” dedi.
Avrupa Birliği’nin (AB) Belçika’nın başkenti Brüksel’de Türkiye ve Suriye’deki deprem bölgelerine mali destek toplamak amacıyla düzenleyeceği Uluslararası Bağışçılar Konferansı’na ilişkin konuşan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Donörler Konferansı bugün düzenlenecek. Türkiye Deprem Toparlanma ve Yeniden İmar Değerlendirmesi Raporu (TERRA) yayımlandı. Bu raporun hazırlığını Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Dünya Bankası ve Avrupa Birliği yaptı. Bugün konferansta üçlü bir sunum yapılacak, önce Strateji Bütçe Başkanlığı raporu sunacak, arkasından Dünya Bankası ve BM Kalkınma Programı bu raporla ilgili kendi sunumlarını yapacaklar. Ama ileride tabii bu raporlama devam edecek, değerlendirmeler devam edecek çünkü atılması gereken orta vadeli adımlar var. Bu rapor aslında sadece bugünkü konferans için bir referans olmayacak. Bundan sonra herhangi bir kredi kuruluşuyla bir kredi işbirliğine girdiğimiz zaman bu rapor referans olacak.”
Çavuşoğlu, Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda nakdi yardımın yanı sıra bazı ülkelerin deprem bölgelerinin yeniden inşasına katkı sağlamak adına destek verme taahhüdünde bulunduğunu belirterek, “Bir taraftan AB’nin kendisi kendi fonlarından taahhütte bulunacak bir taraftan Yatırım Bankasının açıklaması olacak.” ifadesini kullandı.
Macaristan Dışişleri Bakanı Szijjarto’dan yeniden inşa için öneri
Çavuşoğlu ayrıca, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto’nun belli yerlerin yeniden inşasıyla ilgili öneri sunduğunu, Azerbaycan ve Özbekistan’ın da deprem bölgelerindeki bazı bölgelerin inşasını üstlenme teklifinde bulunduğunu bildirdi.
Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı fonun kurulduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, aktarılacak meblağların bu fonda birikeceğini kaydetti.
Yunanistan’a gitmemiz gündemde değil
Çavuşoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin soru üzerine, “Yunanistan’a gitmemiz gündemde değil. Bugün Dendias da Brüksel’de olacak, onunla görüşmemiz olabilir. Bu sabah ayrıca Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Konsey Toplantısı var.” dedi.
Bazı konularda Türkiye’nin Yunanistan ile görüş ayrılıklarının devam ettiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, istişari görüşmelerde bunları nasıl çözeceklerini müzakere ettiklerini ancak bir anlaşmanın sağlanmadığını, bu sebeple de sorunların devam ettiğini söyledi.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik süreci
Finlandiya’nın NATO üyeliğinin kabul sürecinden sonra İsveç’in tavrında herhangi bir değişiklik olup olmadığına ilişkin soruyu Çavuşoğlu, “Geçen cuma günü İsveç Dışişleri Bakanı (Tobias Billström) ile görüştüm. Finlandiya ile ilgili böyle bir karar açıklayacağımızı, önce bizden duymalarını istediğimizi, ikili ilişkilerimize verdiğimiz önem ve onlara olan saygımızdan dolayı medyadan duymalarını istemediğimizi söyledim, bilgi verdim.” şeklinde yanıtladı.
Çavuşoğlu, görüşmede, mevkidaşı Billström’ün ise NATO Zirvesi’nden önce İsveç’in üyeliğinin sonuçlanmasını umudunu dile getirdiğini aktararak, “Ben de ‘size bağlı’ dedim. ‘1 Haziran itibarıyla yasanız da devreye giriyor’ dedim. NATO’ya üyeliklerinin, zirveye kadar atacakları adımlara bağlı olduğunu söyledim.” ifadelerini kullandı.
“(İsveç) Her zamanki gibi, ‘bazı şeyleri yaptık, kararlıyız’ diyorlar. Bu yeni hükümet daha kararlı.” diyen Çavuşoğlu, İsveç’in gereklilikleri yerine getirip getirmeyeceğine dair bir değerlendirmede bulunamayacağını ancak sorunun devam ettiğini söyledi.
Çavuşoğlu, ABD’nin en başından beri İsveç ve Finlandiya’nın beraber üye olması gerektiğine, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e de geldiklerinde bunu söylediklerine dikkati çekti.
Onlara da süreçleri ayırabileceklerini, Finlandiya’ya olumlu bakabileceklerini söylediklerini aktaran Çavuşoğlu, “Bu aslında bir mesaj, ‘yükümlülüğünü yerine getirenlerin, üçlü mutabakatı uygulayanların NATO’ya girmesine izin veririz ama adım atmayana da izin vermeyiz’ dedik.” şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, bu sürecin Macaristan’ın da iki ülkenin üyeliğini onaylaması bakımından önemli olduğunu vurgulayarak, “Macaristan da en son onaylayan biz olmayacağız diyordu. Bizim bu adımımızdan sonra, Macaristan da herhalde önümüzdeki günlerde kendi sürecini değerlendirir, protokol meclisteydi zaten.” dedi.
14 Mayıs Seçimleri
Dört dönem milletvekilliği yaptığını ve seçimde nerede faydalı olabilecekse orada değerlendirilmek istediğini dile getiren Çavuşoğlu, işlerine odaklandığını ve dış politikanın seçimden önemli bir unsur olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, dış politika çalışmalarının seçimlerde çok gündemde olacağını ve bunların katkısı üzerine odaklandığını belirterek, Mısır’la olan sürecin seçimle ilgisi bulunmadığını söyledi.
Suriye ile angajmanı destekleyen de karşı çıkan da olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Seçim stratejisi değil bunlar ama 11 senedir çözülmeyen bir sorun var. Bu angajmana girmezsek de bir taraftan terör problemi devam edecek bir taraftan ülkedeki durum devam edecek.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin istikrarı Balkanlar için de hayati derecede önemli”
Çavuşoğlu, muhalefetin tutumuna dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Maalesef, hiç olumlu değil. Hep yakacağız, yıkacağız, yargılayacağız. Ben olumlu bir şey görmedim. Hep elimize geçirirsek şunu yapacağız, bunu yapacağız. Halka böyle güven verilmez. Burada ne yapabileceğini söyle. Aktivist gibi söylemlere halkımız prim vermez. Bizler siyasi partileriz, Türkiye’nin ciddi konuları var şu anda. Depremden sonra, dünyanın ciddi konuları var. Dünyadaki çatışmaların, krizlerin yüzde 60’ı bizim etrafımızda. Bir de gelecek hedeflerimiz var. Bu hedeflerimiz doğrultusunda ne yapacağız? Bunu konuşmamız lazım. Radikal söylemlere halk prim vermez.”
Bakan Çavuşoğlu, dünyada Afrika’ya ve birçok yere gittiklerini; Türk dünyasına, Asya’ya ve Balkanlar’a döndüklerini belirterek, “Türkiye’nin istikrarına en az bizim kadar onlar da önem veriyorlar çünkü Türkiye’nin güçlü olması, o bölgelerde Türkiye’nin etkin olması adalet demektir, kalkınma demektir, insani yardım demektir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu bölgelerde yaptıklarını herkesin bildiğine işaret eden Çavuşoğlu, Sırbistan, Bosna Hersek ve Hırvatistan’dan gelenlerin de aynı şeyleri söylediklerini; Türkiye’nin istikrarlı olmasının bu bölge için de hayati derecede önemli olduğunu vurguladı.
Çavuşoğlu, 14 Mayıs’taki seçimlere ilişkin, “Biz inşallah 14 Mayıs’ta Sayın Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) güçlü bir oyla, halkımızın oyuyla tekrar seçileceğine inanıyoruz. Hedeflerimize devam edeceğiz, bu doğrultuda da çalışacağız. Ben de sahada kampanyaya tüm gücümle destek vereceğim.” şeklinde konuştu.
Seçim sürecinde sadece Antalya’ya değil, her yere gideceğini belirten Çavuşoğlu, bir senedir üniversitelere giderek gençlerle de sohbet ettiklerini, sorunların çözümü konusunda ne yapıldığını anlattıklarını söyledi.
“İmar fonunun nasıl kullanıldığı şeffaf şekilde gösterilecek”
Çavuşoğlu, imar fonuna dair dış kaynaklardan maddi yardımda ve taahhütte bulunanlar olacağını ve onun da bu fon üzerinden kanalize edileceğini anlattı.
Yeniden inşa dahil olmak üzere bunun sadece ev yapmak olmadığına değinen Çavuşoğlu, bunun daha iyi, kaliteli ve çevreye duyarlı akıllı şehirler kurmak anlamına geldiğini belirtti.
Çavuşoğlu, ihtiyaç olan yerlerde okul ve hastane yapılacağını, kim ne kadar para verirse ve nerede kullanılmasını isterse ona göre hareket edileceğini söyledi.
Gelen kaynakların depremle, yeniden imar ve inşayla ilgili amacına göre kullanılacağını aktaran Çavuşoğlu, fonun şeffaf şekilde nereye kullanılacağını da herkesin göreceğini ifade etti.
“Mısır gazının Türkiye’ye ihracı konusunda müzakere teklifi”
Mısır gazının Türkiye’ye ihracı konusunda ise Çavuşoğlu, “Bu konuda spot piyasadan almak yerine, enerji firmalarımız BOTAŞ’la Mısır firması EGAS uzun vadeli anlaşma imzalasınlar ve bu işbirliğimizi sürdürelim dedik. Kendi firmamız ve Enerji Bakanlıklarımız bu konuyu müzakere etsinler dedik.” dedi.
“KKTC’nin TDT’ye gözlemci üyeliği anayasal adıyla katılması bakımından diğerlerinden farklı”
Çavuşoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) gözlemci üyeliğine ilişkin, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatında (EİT) da aynı şekilde gözlemci üyelik statüsüyle başlandığını söyledi.
KKTC’nin TDT gözlemci üyeliğinde anayasal adıyla üye olması sebebiyle farklılık olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, “(KKTC) Toplantıya da katıldı. Bayrak da orada. KKTC Cumhurbaşkanı (Ersin Tatar) toplantıya katıldı. Dışişleri Bakanları Toplantısına KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu geldi. Sayın Cumhurbaşkanımız (Erdoğan) New York’ta da vurguladı, o günkü toplantıda da vurguladı, artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması, aslında tanınmış haklarının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne iade edilmesi için çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.