AYKUT GÜNGÖR-SEYİT GÜNDOĞAN
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Bursa’ya ilk kez gelen Recep Tayyip Erdoğan, Orhangazi Parkı’nda gerçekleştirdiği toplu açılış töreninde vatandaşlara hitap etti. Erdoğan, konuşmasında başkanlık sistemine ilişkin önemli mesajlar verdi.
Erdoğan, toplu açılış töreninde yaptığı konuşmaya, ‘yeşilin, şifanın, tarihin, vefanın şehri’ olarak tanımladığı Bursa’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
Kentte, geçen hafta etkili olan lodos nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaralanan, evleri, iş yerleri, araçları zarar gören vatandaşlara da ‘geçmiş olsun’ dileklerini iletti.
Erdoğan, hasar tespit çalışmalarının sonucunda Başbakanlık ve AFAD’ın gerekli tüm desteği en kısa zamanda zarar görenlere ulaştıracağını vurguladı.
Erdoğan, belediyelerce yapılan eserlere ilişkin de bilgi vererek, eser ve hizmetlerin Türkiye’ye ve Bursa’ya hayırlı olmasını diledi, eserlerin yapımında emeği geçenlere teşekkür etti.
ZİYARETLERDEN RAHATSIZ OLUYORLAR
Cumhurbaşkanı sıfatıyla illere yaptığı ziyaretlerden rahatsız olanların bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
‘Diyorlar ki ‘Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor’. Hayır, ben Cumhurbaşkanı olarak sadece istikbale yönelik kanaatlerimi söylüyorum. Ne diyorum: 7 Haziran’da bu ülkede seçim var, 7 Haziran seçimlerinde biz yeni Türkiye’yi istiyorsak 400 milletvekilini vereceğiz. Diyoruz ki eğer yeni anayasa istiyorsak 400 milletvekilini vermek lazım, bunlarla böyle uğraşmaya gerek yok. Bir başkanlık sistemi istiyorsak 400 milletvekilini vermek lazım ki bu gerçekleşsin. Çözüm Süreci istiyorsak 400 milletvekilini vermemiz lazım ki gümbür gümbür iktidarda olan bir parti bunu gerçekleştirsin. Türkiye artık çok daha güçlü bir şekilde geleceğe yürümelidir, bunu görmemiz lazım, bunun için bir olacağız, beraber olacağız, inşallah güçlü bir şekilde yarınlara yürüyeceğiz.’
Türkiye’nin G-20 dönem başkanlığı yaptığını, G-20 üyesi ülkelerin ağırlıklı olarak başkanlık sistemiyle yönetildiğini, bunlar arasında ABD, Arjantin, Rusya, Meksika ve Brezilya gibi güçlü ekonomilere sahip ülkeler bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Eğer ‘en ileri demokrasi’ diyorsanız Amerika, en ileri ekonomi Amerika, başkanlık sistemiyle buraya ulaşmış. Öyleyse biz az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeleri mi kendimize örnek alacağız, yoksa en ileri olan ülkeleri mi alacağız? Bütün bunları bir de gelenek ve göreneklerimizle güçlendirdiğimiz zaman farklı bir Türkiye ortaya çıkacaktır, bunu bilmemiz lazım. Artık eski Türkiye yok, yeni Türkiye’de gücünü milletten, milli iradeden almayan hiç kimsenin esamesi okunmuyor, okunmayacak. Benim yerim tam burası, benim yerim milletimin yanı. Asıl sizin bulunduğunuz yere bakın, yanlış yerde duran sizsiniz. Ülkesine ve milletine ihanet içindeki bir çeteyle kol kola yürümek sizi iktidara götürmez, ancak felakete sürükler’ dedi.
YENİ İHTİYAÇLAR DOĞDU
Türkiye’de yeni ihtiyaçların doğduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu yeni ihtiyaçları karşılamak için de yeni yollar, yeni yöntemler bulunması ve hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Yeni Anayasa ve başkanlık sisteminin bu çerçevede Türkiye’nin gündemine gelmiş konular olduğuna işaret eden Erdoğan, bugün dünyanın gelişmiş ülkelerine, hızlı karar alma, hızlı icraat ortaya koyma kabiliyetine sahip devletlerine bakıldığında çoğunun başarısının arkasında başkanlık sisteminin olduğunun görüldüğünü kaydetti.
Geçmişte yaşanılan krizlerde mevcut sistemin zaaflarının çok önemli rolü olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
” Biz diyoruz ki madem bu gömlek, bu bedene dar geliyor, gelin daha iyisini, daha güzelini, daha faydalısını getirelim. O şekilde yolumuza devam edelim. Diyorlar ki ‘Başkanlık sisteminde denetim mekanizması yok’. Bunlar gerçekten dört dörtlük cahil. Şu anda Amerika’daki sistemde denetim yok mu? Bir sağlık reformunu sayın Obama yapamadı. Niye? Meclis, Senato yol vermiyor. Ama biz sağlık reformunu ta ne zaman yaptık. Bizim derdimiz başka. Biz bunların da önünü açacak bazı adımlarla.. Mesela biz çift kamaralı bir parlamento olsun istemiyoruz. Tek kamaralı olsun. Niye? Daha seri olması lazım, engellenmemesi lazım, önünün açık olması lazım. Parlamento her zaman o denetim görevini yine yerine getirecektir.”
Erdoğan, ”Ben belediye başkanlığım döneminden bu yana, ne zaman sorulduysa başkanlık sistemini hep savundum geldim. Diyorum ki: Türkiye eğer başkanlık sistemiyle yönetiliyor olsaydı, bugün bulunduğumuz yerin kesinlikle çok daha ilerisinde olurduk. Çünkü mevcut sistem hükümetlere çok ciddi patinaj yaptırıyor. Hele bir de cumhurbaşkanı ile hükümet arasında ciddi görüş ayrılıkları varsa, bu patinaj çok daha fazla oluyor, hatta geriye gidişlere yol açıyor. Gelin aklın yolunu, mantığın yolunu, günümüz dünyasında daha çabuk ve gerçekten de kabul eden yolu, kültürümüze, tarihimize daha uygun olan yolu seçelim diyoruz. Neymiş efendim, başkanlık sistemi padişahlık getirirmiş. Bugün dünyada başkanlık sisteminin uygulandığı pek çok ülke var. Hangisi padişahlığa, krallığa, imparatorluğa dönüşmüş de Türkiye bu tarafa gitsin” dedi.
HAYATIMIZI ORTAYA KOYDUK
Her şeyden önce çözüm sürecini kararlılıkla sürdürüp bu meseleyi ilelebet geride bırakmak mecburiyetinde olduklarını anlatan Erdoğan, ‘Bunun için ailece, açık söylüyorum, hayatımızı ortaya koyduk. Bunun zorlu bir yol olduğunu, sabır isteyen, inanç isteyen, dirayet isteyen bir iş olduğunu biliyorduk. İçeride ve dışarıda çözüm sürecini engellemek, tersine çevirmek, Türkiye’yi yeniden geçmişin o karanlık, o acı günlerine döndürmek isteyenler elbette boş durmuyor. Tüm provokasyonlara, tüm sabotajlara rağmen hamd olsun süreci bugüne kadar getirdik’ değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
‘Bakıyorsunuz, Amerika’nın bir gazetesinde Pensilvanya’daki zat makale yazıyor. Niçin yazıyor? Türkiye’deki bir katılım bankasıyla alakalı. Ya sen hoca mısın yoksa banka patronu musun nesin? Hale bak. Ve sırtını nereye dayıyor, işte o malum New York Times gazetesine. Peki bunun patronajı nerede? Onu da siz araştıracaksınız. Acaba bu gazetenin patronları kim, acaba nasıl burada yazdırıyorlar? Hesap başka. Bilesiniz ki içeriden ve dışarıdan güçlü Türkiye istenmiyor ve bunun için her taraf ayağa kalkmış durumda. Bir yandan çözüm sürecini devam ettirirken, diğer yandan kamu düzenini, toplum huzurunu, halkın devlete güvenini de korumak durumundayız. Güvenlik, özgürlük dengesinden taviz vermeden bu meseleyi sonuca kavuşturmak durumundayız.’