Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi, geliştirilen yazılımla, Marmara Denizi’ndeki gerilim değerlerini hesapladı.
Merkezin kurucusu Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu; Adalar segmenti, Avcılar segmenti, Kumburgaz segmenti, Tekirdağ segmenti ve Ganos segmentindeki gerilimi geliştirilen bu yazılımla mercek altına aldıklarını söyledi.
Marmara’daki gerilimi en yüksek segmentin Tekirdağ segmenti olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kutoğlu, “Haritaya baktığımız zaman en tehlikeli, kırılmaya en yakın segment, Tekirdağ segmenti olarak gözüküyor. Yaklaşık 50 kilometre boyu olan Tekirdağ segmenti tek başına kırılırsa; 7-7,1 büyüklüğünde deprem üretebilir. Ama 2 parça aynı anda kırılırsa o zaman 7,4 büyüklüğünde bir deprem karşımıza çıkar. 3 segmentin kırılması durumunda 7,6’lık bir depremle karşılaşabiliriz. Çok yakın bir ihtimal değil ama Ganos Fayı da onunla kırılırsa, kimse ihtimal vermiyordu ama Maraş depreminde böyle bir deprem yaşadık.” ifadelerini kullandı.
Kutoğlu, “Marmara’da da 2-3 bin yılda 1 olacak deprem yaşanırsa, 4 kol birden kırılırsa; o zaman depremin 7,8 büyüklüğüne kadar ulaşması mümkün.” diye konuştu.
“Haritaya baktığımızda önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde çok yakın bir zamanda açıkçası deprem beklemiyoruz. Bu süreçte kentsel dönüşüme hız verebiliriz.” diyen Kutoğlu, Türkiye genelinde müstakil ev önerisinde bulundu.
Belediyelerin konut projeleri hazırlaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kutoğlu, şöyle devam etti:
“Bu anlamda da Hazine arazilerini bu şekilde alçak, yatay mimaride müstakil konutlar yapmak için bir sosyal proje geliştirebilirler. Bunu da çok hızlı yapabilirler. Ülkemizde bunun için yeterli alan var. Bu riskli konutları rahatlıkla müstakil eve dönüştürebiliriz. İnsanın toprakla güçlü bir bağı var. İnsanı topraktan koparttığınız zaman, ruhen de birtakım sorunlar çıkabiliyor.”
Amerika’da insanların yüzde 88’i, İngiltere’de yüzde 85’i, Polonya’da yüzde 80’i, Fransa’da yüzde 69’u müstakil evlerde yaşıyor. Bu oran bizde sadece yüzde 24. Aslında bir öğretilmiş çaresizlik yaşıyoruz. Anadolu kültürünün geleneğinde de müstakil evlerde yaşamak var. Ama nedense bu sonradan değişmiş ve apartman kültürü oluşmuş. Bu şekilde ülkemiz coğrafyasını efektif kullanır, yatay mimariye geçer, Hazine arazilerinde bahçeli konutlara geçersek; deprem konusunu ülkenin gündeminden çıkartmış oluruz”