Ateş, küresel piyasalar ve Türkiye ekonomisine ilişkin 2016 yılı gerçekleşmeleri ve 2017 yılı beklentilerini değerlendirdi. 2016’nın dünya ekonomisinde özel sektör yatırımlarının ve büyümenin yavaş, dünya ticaretinin zayıf ve enflasyonun da genelde hedeflerin altında düşük seyrettiği bir yıl olduğunu belirten Ateş, global ekonominin 2016 yılında yüzde 3 seviyesinde büyümeye devam ederken, 2017 yılında da kriz öncesi yüzde 5 seviyelerindeki büyümenin yakalanması zor göründüğüne dikkat çekti.
Ateş, global siyasi ve jeopolitik risklerin, Fed’in temkinli de olsa para politikasını sıkılaştırması ve AB’deki negatif görünümün devam etmesinin, 2017 yılında da Türkiye’nin büyümesi üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmaya devam edeceğini kaydetti. Türkiye ekonomisinde 2017’de 2016 yılına kıyasla kamu tarafından verilen desteklerin de etkisiyle bir miktar toparlanma olmasının beklenebileceğine işaret eden Ateş, 2016’yı yüzde 3’e yakın bir büyüme oranı ile kapatmasını bekledikleri Türkiye ekonomisinde 2017’de yüzde 3,5’lik bir büyüme gerçekleşebileceğini vurguladı.
2017 YILINDAN UMUTLUYUM
Döviz kurlarındaki hareketliliğe ilişkin de görüşlerini paylaşan Ateş, yılbaşından bu zamana kadar Türk lirasının dolar karşısında yüzde 18 civarında değer kaybettiğini dile getirdi. 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ruble, rant, riyal gibi para birimlerine oranla Türk lirasındaki değer kaybını yüzde 30’dan fazla artırdığının altını çizen Ateş, Merkez Bankasının süreci çok iyi yöneteceğine inandığını belirtti.
Hakan Ateş, ”Kurun şimdiki şişkinliğini, üzerindeki köpüğünü önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde bırakacağına inanıyorum. Yeter ki sınırdaki savaş çok fazla alevlenmesin, konjonktür biraz sakinleşsin ve Merkez Bankası kendi teknik verilerine bağlı kalarak bağımsız bir şekilde kendi kararlarını versin. Ben bu anlamda 2017 yılından umutluyum. Faiz oranlarının düşük olmasının psikolojik açıdan katkıları olacak. Bugün TL bazında 650 milyar lira mevduat var. Merkez Bankasının fonlaması 110 milyar lira. O da bizim hazine bonomuz karşılığı. Dolayısıyla mevduat faizleri bizim açımızdan çok belirleyici bir faktör” dedi.
ENFLASYONUN BELİNİ KIRDI
Ateş, mevduat açısından bakıldığında bankaların tamamen fonlanamadığını ve bankaların bu yüzden yurt dışından kredi aldıklarını ifade etti. Faiz konusunda enflasyon oranının da önemli olduğunu kaydeden Ateş, ”Bu ülke enflasyonun belini kırdı. Enflasyon geçmişte yüzde 40’lardaydı, şimdi yüzde 8’lere geldik ama dünya enflasyonunu yüzde 1-2 diye düşünürsek bizim bunun da belini kırıp yüzde 5’lere düşürmemiz lazım” diye konuştu.
3,5 MİLYAR $ SERMAYE DESTEĞİ
Sberbank’ın 279 milyar dolarlık kredi hacmi ile Türk bankacılık sisteminin toplam kredi hacminin yüzde 51’ine tekabül eden bir büyüklüğe sahip olduğunu hatırlatan Ateş, 16 bin şubesiyle Rusya’nın en ücra köşelerinde bile faaliyet gösterdiğini söyledi. DenizBank’ın hızlı büyümesini sürdürmesi için Sberbank’ın her türlü desteği verdiğini vurgulayan Ateş, 2012 yılı sonrasında Sberbank’ın DenizBank’a nakit sermaye artışı ve sermaye benzeri kredi ile yaklaşık 3,5 milyar dolarlık sermaye desteği olduğunu belirtti. Sberbank’ın 50 milyar dolarlık piyasa değeri ile Avrupa’nın en büyük 15 bankasından biri olduğuna dikkat çeken Ateş, ‘3. havalimanına en büyük finansmanı sağlayan özel banka olmamızın ardında da Sberbank’ın desteği büyüktü. Bundan sonra da Türkiye’nin büyümesine yardımcı olacak altyapı yatırım projelerinde desteğimiz devam edecek” dedi.