Bilim Kurulu toplantısı sonrası Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamalarda bulundu…
Bakan Koca’nın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Vaka sayılarında hedeflenen düşünün sağlanamaması halinde tedbirlerin sıkılaştırılması değerlendirilmiştir. Ülkemizde en çok görülen mutasyon İngiltere varyantlı olarak bilinen türdür. Semptom göstermeyen vakaların, toplam vakalar içindeki oranında bir değişiklik yoktur. Sağlık altyapısının gücü büyük hasta yüklerini karşılasa da hiçbir kapasite sınırsız değildir. Yayılımı kontrol altına alarak sağlık sistemimizin üzerindeki yükü düşürmek zorundayız.
Bir diğer aşı adayımız virüs benzeri parçacık aşısı ise faz 1 deneylerine kamu hastanelerimizde başlamış ve şu ana kadar sorun görülmeden başarıyla devam etmektedir. İkinci bir inaktif aşımızın da faz 1 klinik çalışması 10 gün kadar evvel başlamıştır. Sevindirici şekilde çalışması devam eden aşı adaylarımız için aşıya bağlı olumsuz bir olay gerçekleşmemiştir.
Bugünlerde üçüncü bir inaktif aşımızın daha faz 1 klinik çalışması Ankara Şehir Hastanemizde başlayacaktır. Bir diğer inaktif ve intranazal sprey olarak uygulanan iki yeni aşı adayımızda faz 1 çalışmalarına başlama safhasındadır. Son olarak adenovirus temelli bir vektör aşımızın da faz 1 çalışması için araştırma ürünü üretim çalışmaları devam etmektedir. Türkiye 7 farklı aşı platformuyla kendi gücünü elde etme yolunda önemli adımlar atmaktadır.”
Salgın döneminde toplumu doğru bilgilendirmek ve bir arada tutarak birlikte mücadele etmek hepimizin sorumluluğudur. Sorumluğun 84 milyonda, hepimizde olduğuna dair sözlerimizin yanlış anlaşılmış olabileceğini düşünerek açmak istiyorum. Sorumluluk, suçlama ya da suçlu bulma manasına gelmez. Sorumluluk daha iyi koşullara ulaşmak için birlikte mücadele etmemizi, birlik ve beraberlikten ayrılmamayı, birbirimizi teşvik etmeyi, birbirimizi korumayı kapsayan kuşatıcı bir birliktelik idealidir. Salgınla mücadelede sorumluluk almamış, iyi kötü hiçbir değerlendirme yapmadan, kategorik olarak kendisine benzemeyeni eleştirme alışkanlığı olan siyasi söylem sahiplerini, salgını sorumsuzca siyasete alet etmek yerine, sorumluluk alarak toplumla birlikte bu zorlu mücadeleye katılmaya davet ediyorum.
Üzerimdeki sorumluluğu siyasete malzeme etmedim, edilmesine de müsade etmeyeceğim. Birileri bilim kurulumuzu dahi hedef alarak bilime saygısının olmadığını saldırganca haykırsa da bu duruma siyasi bir karşılık vererek parçası olmayacağım. Topluma örnek olması gerekenler memnun olmadığı, kategorik olarak karşısında yer aldığı her şeye pervasızca saldırma hakkını kendinde görmemeli. Bu yaklaşım hakikatle yüzleşince son bulmalıdır. Gündem ve mücadelemiz sadece ve sadece vatandaşlarımızın sağlığını, huzurunu ve refahını korumaktan ibarettir. ‘İnsanlar ölüyor, bunlar izliyor’ demek, bilim insanlarımıza, sağlık çalışanlarımıza, hasta yakınlarımıza, kurallara uyarak mücadeleye katılan tüm vatandaşlarımıza hakaret etmektir. Başarıyla yürütülen çalışmalar kimseye siyaseten kayıp yaşatmaz. Mevcut yönetimin mücadelede başarılı olmak için gayret etmesi, yönetime karşı siyasi hesapları olanları öfkelendirmemeli. Unutulmamalıdır ki; öfke gelir, göz kızarır; öfke geçer, yüz kızarır. Bilimin gücüne ve insanımızın irfanına güvenin.”