Koç, hükümet kurma süreci çerçevesinde Ankara Palas Devlet Konukevi’nde AK Parti heyeti ile yapılan ilk istikşafi görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yaptı.
Daha önce yapılan görüşmeler çerçevesinde heyetlerin bir araya geldiğini dile getiren Haluk Koç, 5 saatlik bir değerlendirme toplantısı yaptıklarını, her şeyin açık yüreklilikle konuşulduğunu ifade etti.
Çeşitli müzakere başlıklarının belirlendiğini kaydeden Koç, “Uzlaşılan, uzlaşılamayan, tartışma noktası olan, mutlaka çeşitli konular var. Sonuçta bir koalisyon partisi inşa edilmiyor, bir koalisyon kurulmaya çalışılıyor. Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılar her seferinde ifade ettiğimiz kadar ciddi hem güvenlik boyutunda hem ekonomik çerçeve içerisinde çeşitli sıkıntılar hem kapımızda hem de yaşadığımız boyutta” diye konuştu.
“Başından beri söylediğimiz Türkiye’yi çözümsüz bırakmamak adına kendi çıkarlarımızı öteleyip ülke çıkarlarını ön plana alan bir siyasi çizginin savunuculuğunu yürütücülüğünü yapmaya gayret ediyoruz” diyen Koç, “Önümüzdeki hafta yoğun bir şekilde hafta sonuna kadar devam edecek. Sonuçta bir uzlaşma olur ya da olmaz bu demokratik kültürü biz CHP adına götürmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Suriye sınırında yaşanan gelişmeler
Suriye sınırında yaşanan gelişmelerin görüşmelere etkisine ilişkin soruya Koç, “Detay sorulara girersek bundan hiçbir şey çıkmaz. Suriye sınırında şiddeti artan olaylar yeni değil. Buna hazırlayan koşullar öteden beri var, bu konudaki görüşlerimiz var, dış politikada görüşlerimiz var, bunların hepsi görüşülüyor. Genel sonuca vardığında hem bir alt başlıklar altında hem de bir genelinde değerlendirme ortaya çıkar” yanıtını verdi.
“Görüşmeye girerken umutlu muydunuz? Bu umudu ileri taşıdınız mı?” şeklindeki bir başka soru üzerine Koç, şunları söyledi:
“Kesinlik arz etmeden, müsaade ederseniz bunu söylemeyelim. Amaç ülkenin çözümsüz kalmaması, hükümetsiz kalmaması, bu çalkantılı dönemde ülkenin önünü görebilmesi. Burada 7 Haziran’da verilen bir mesaj var. Bu mesaj ‘çıkan sonuca göre bir araya gelip bir çözüm getirin’ diyor. O noktada bize verilen sorumluluk boyutunda üstümüze düşeni yerine getirmeye çalışıyoruz.”
Konu başlıklarının belirlenip belirlenmediğine ilişkin olarak Koç, şöyle konuştu:
“Bunların daha sonra açıklanacağını, pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısının olup olmamasına göre ilk konu başlığı bütün detaylarıyla ele alınacak. Herkes çok açık çok net zaman zaman sert boyutlarda da eleştirilerini tespitlerini de yapıyorlar. Bütün başlıkları ifade etmeye gerek yok, hepinizin tahmin ettiği başlıklar çünkü siyasetin yoğunlaştığı gündem maddeleri belli, iki siyasi partinin bu konulardaki düşünceleri pozisyonları belli, 7 Haziran’a gelirken söylemleri belli, 7 Haziran sonrasındaki tavırları belli. Buradan nasıl bir ortaklaşılan noktalar tespit edilir, hangi noktalara bakılır onlara bakıyoruz.”
Bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın koalisyon görüşmeleriyle ilgili açıklamalarını hatırlatması üzerine Koç, “Bugünkü toplantı içeriği ve önümüzdeki hafta sonuna kadar devam edeceği planlanan yoğun müzakere çerçevesini dile getirdik, bunlar hakkındaki düşüncelerimizi ifade ettik. Yoksa herkesin söylediği ya da yaptığı tespit üzerine bir siyasi yorum yapmaya kalkarsak bunun altından biz de kalkamayız, sizler de takip etmekte zorlanırsınız” dedi.
Görüşmelerdeki konu başlıkları
“Daha önce 3 ana başlıktan bahsetmiştiniz” diyen bir gazeteciye ise Koç, çeşitli alt başlıklar bulunduğunu, bunların arasında demokratikleşme, yeni anayasa, ekonomi, sosyal destek ağları, sosyal programlar, dış politika, Avrupa Birliği, güvenlik ekseninde Ortadoğu politikasının yer aldığını bildirdi.
Başlıklar üzerinde bir uzlaşı olup olmadığına ilişkin Koç, söz konusu başlıkları reddetmenin mümkün olmadığını söyledi. Önemli olan o başlıkların içindeki temel konularda her iki partinin takındığı pozisyonların ortak bir noktaya gelmesi olduğunu ifade eden Koç, şöyle devam etti:
“Bunun da bir koalisyon oluşturma noktasında bir programa dönüşüp dönüşmeyeceği… Sonuçta demokratik hayatımızın uzun zamandır alışık olmadığı bir süreci de ortaya koymuş oluyoruz. Birbirine zıt akımların zıt görüşlerin temsil edildiği iki siyasi parti sandıktan çıkan sonuca saygı çerçevesinde bir ortak sonuç üretmeye çalışıyorlar. Bu demek değil ki biri birine iltihak ediyor, diğeri diğerine benziyor. Böyle bir süreç yok. Herkes kendi siyasi kimliğini koruyor. Ama önemli olan ülkenin çıkarlarının korunması diyerek bu taşın altına el koyuyor.”