Hidayet Okay Aile Sağlığı Merkezi’nde aile hekimi olarak görev yapan Ramazan Koçyiğit(53), geçen yıl 30 Kasım’da koronavirüse yakalandı. Kırgınlık, halsizlik ve keyifsizlikle başlayan semptomları şiddetli baş, bel ve boğaz ağrısına dönüşen Koçyiğit, durumu ağırlaşınca hastaneye kaldırıldı. Nefes darlığı yaşayan Koçyiğit, entübe edilerek 4 gün yaşam mücadelesi verdi. Yoğun bakım servisinde 18 gün yaşam mücadelesi veren Koçyiğit, taburcu olup bir süre evde dinlendikten sonra yeniden görevine başladı.
Yaşadıklarını anlatan Koçyiğit, yoğun bakım servisinde tedavi gördüğü süreci hatırlamadığını kaydetti. Koçyiğit, “Çok yoğun bir dönemden geçmişim. Benim hatırlamadığım dönemde yakınlarım çok fazla üzüntülü anlar yaşamışlar. Deyim yerindeyse ölüm çizgisine varıp, tekrar dönmüşüm. Bu dönemden sonra da tabii ki moralimizi bozmamak gerekiyor. Hastaneye yattığımda çok olumsuz şeyler düşünmemiştim. ‘Ben bu hastalığı atlatabilirim’ diye kendime inanıyordum ama dönem dönem de olsa acaba ‘Ben sakat kalır mıyım? Acaba bu işin sonucunda tedavi olamaz mıyım?’ gibi düşüncelerim de olmadı değil. Yoğun bakımdan çıktığımda yarım dakika kadar ayakta kalamıyordum. O kadar halsizdim. Yorgunluk vardı. Taburcu olduktan sonra, her gün biraz egzersiz yaparak, solunum egzersizleri yaparak, yavaş yavaş yürümeye, yavaş yavaş günlük hayata alışmaya başladım. Şimdi fizik tedavi görüyoruz. Fizik tedavinin de oldukça olumlu sonuçlarını aldık” diye konuştu.
‘GÜNLÜK İŞLERİN HİÇBİR DEĞERİ YOK’
Sağlığını kavuştuktan sonra hayata bakış açısının da değiştiğini dile getiren Koçyiğit, şunları söyledi:
“Yoğun bakım sürecinden sonra hayata bakış açınız değişiyor. Artık hayata eskisi gibi eleştirel bazda bakmıyorum, her şeye olumlu bakıyorum, her şeye olur diyorum. Bu dünya bugün var, yarın yok. Aldığımız bir nefes. İnsanları kırmaya, tartışmaya, insanlarla, günlük işlerle hiç meşgul olmamaya çalışıyorum. Gerçekten de iç dünyamda günlük işlerin hiçbir değeri yok. Önemli olan insanlık, insan olabilmek, insan kalabilmek diye düşünüyorum. Şunu da söylemek istiyorum. Bu hastalığa yakalanmamak elinizde. Bizim elimizde olan maske, mesafe, hijyen kurallarına uyduğumuzda yakalanmayacağınızı, bu hastalığın bize gelmeyeceğine inanıyorum. Bu arada, beslenme, hareketli yaşam önemli bir de aşılarımızı mutlaka hiçbir şüphe altında kalmadan yapılalım. Hem kendimizi hem sevdiklerimizi hem de toplumumuzu korumuş olalım.”