Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, depremin ne büyüklükte ve nerede olacağının cevabını her zaman verebileceklerini belirterek, “Bunları söylerken, depremle yaşamayı öğretmek çabasındayız, vatandaş depremi bilecek ve ona hazırlıklı olacak. Deprem öncesinde alınabilecek 1 birimlik basit bir önlem, deprem sonrasında size 100 birimlik olarak geri dönebilir. Geçen seneden beri ne var dediğiniz zaman biz bir şeye çok daha eminiz; Marmara’daki deprem minimum 7,2 olacak. Umarım bu söylemi 50-60 sene daha söyleriz. ‘Olacak, olacak’ deriz, olmamış olur, ama maalesef bu deprem gerçeği bir gün olacak.” dedi.
Haluk Özener, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Erdal Şafak ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat’ın katılımıyla 17 Ağustos Depremi’nin 19. yılı dolayısıyla rasathanenin Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Merkezi’nde basın toplantısı düzenlendi.
Özener, 1894’teki İstanbul Depremi’nin ardından deprem gözlemlerinin başlatıldığını hatırlatarak, “Dolayısıyla biz deprem gözlemlerine ABD’den daha önce başlıyoruz.” diye konuştu.
17 Ağustos 1999 Depremi sırasında 30 sismik istasyon bulunurken, bugün sayının 240’ın üzerinde olduğunu kaydeden Özener, geçen yıl 6 istasyon daha kurulduğunu, önümüzdeki yıl da minimum 6 istasyon kurulmasının planlandığını bildirdi.
Özener, deprem algılama kapasitesinin arttığına işaret ederek, şu bilgileri paylaştı:
“Geldiğimiz noktada tüm Türkiye’de olan depremleri belirli bir eşik seviyesiyle algılayıp kaydediyoruz. Yıllara göre deprem artmıyor aslında deprem algılama kapasitemiz artıyor. Şu anda yılda ortalama 13-15 bin civarında deprem oluyor. Geçen yıl esktrem bir durum yaşadık. Çanakkale Ayvacık, İzmir Karaburun ve Bodrum, Kos depreminden sonra çok fazla artçıları olduğu için 34 bin üzerinde deprem yaşadık bu coğrafyada. Bugün de sayımız 7 binin üzerinde. Bu coğrafyada, 1900-2018 arasında ortalama 6 yılda bir 7’nin üzerinde bir depremle karşılaşıyoruz. Bu, istatistiki bir veridir. 1900’den bu yana ülkemizde 7’nin üzerinde 33 deprem meydana geldi, 90 bin vatandaşımız canını kaybetti. En büyüğü de 7,9 büyüklüğündeki Erzincan Depremi’dir.”
1999 depreminin ardından depremin sismik boşluk olarak adlandırılan yerinin Marmara Denizi’nin ortasında olduğunu anlatan Özener, ” O boşluk da bir gün dolacak. Ne zaman dolacak bilmiyoruz, onu araştırıyoruz, çabalarımız hep bunun üzerine.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Acil Müdahale Sistemi
Özener, olası bir Marmara depreminden sonra 2 metreye varacak tsunami dalgaları beklendiğini de dile getirdi.
İstanbul Acil Müdahale Sistemi’ne ilişkin bilgi veren Özener, olası bir depremden sonra hangi bölgelerde binalarda oluşacak hasarlar ve yaşamsal kayıplarla ilgili öngörüde bulunabildiklerini, 110 istasyondan oluşan sistemde, İGDAŞ’la işbirliğinden sonra istasyon sayısının 800’ün üzerine çıkartıldığını belirtti.
Özener, Türk ve Japon bilim insanlarının gerçekleştirdiği 5 yıl süren MarDim projesine değinerek, “Projede Marmara Denizi’nden geçen fayın farklı parçalarının farklı özellikler taşıdığını öğrendik. Bunun anlamı, belirli kısımlarda sismik aktivite var, fayın belirli kısımları daha suskun, bazı kısımlarında yavaş kayma hareketi var. Bunlar bilimsel çıktılar. Bunların yansımaları ne olacak? Tsunamiyle ilgili kısımlara baktığımızda, çeşitli senaryo çalışmalarına göre farklı bölgelerde maksimum 2-2,2 metre arasında tsunami dalgası bekliyoruz, olası Marmara depreminden sonra, deniz tabanında meydana gelecek heyelanlardan dolayı.” diye konuştu.
“Marmara için 7,2’lik deprem sürpriz olmaz”
Marmara için 7,2’lik depremden bahsettiklerini ifade eden Özener, 7,2-7,4-7,5’lik deprem senaryoları yaptıklarını söyledi. Özener, “Bütün parçanın kırılacağı öngörülürse 7,7’lik depremden bahsederiz ama bu, tarihinde görülmemiş bir şey. Bu, matematik olarak, fizik olarak hesaplanabilir ama böyle büyük bir deprem biz pek beklemiyoruz. Ama Marmara için 7,2’lik bir depremin sürpriz olmayacağını en son bilgilerden söyleyebiliyoruz.” dedi.
Özener, 2009’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile bir çalışma yaptıklarını ve bu kapsamda can, mal kaybı ve hasarlı binaya ilişkin bazı öngörüleri olduğunu belirterek, 30 bin civarında can kaybı ve 50 bin civarında hasarlı bina öngörüldüğünü hatırlattı.
Çalışmanın yenisinin yapıldığını ve güncel verilerin gelmesini beklediklerini anlatan Özener, çalışmanın bu yıl içinde tamamlanmasının planlandığını söyledi.
Depremde 1 birimlik önlem, 100 birim olarak geri dönebilir”
Prof. Dr. Haluk Özener, Türkiye’nin birçok yerinde aktif faylar bulunduğuna ve bu fayların deprem üretebilecek potansiyele sahip olduğuna işaret etti.
Depremde vatandaşın hayatını kaybetmesine neden olan olgulardan en önemlisinin yapı olduğunun altını çizen Özener, deprem mühendisliği eğitiminin önem taşıdığını vurguladı.
Özener, “Lütfen bize ‘Deprem ne zaman olacak?’ diye sormayın. Bunu biz bilemiyoruz, kimse bilemiyor. Ne büyüklükte ve nerede olacağının cevabını her zaman vermeye hazırız. Bunları söylerken, depremle yaşamayı öğretmek çabasındayız, vatandaş depremi bilecek ve ona hazırlıklı olacak. Deprem öncesinde alınabilecek 1 birimlik basit bir önlem, deprem sonrasında size 100 birimlik olarak geri dönebilir. Geçen seneden beri ne var dediğiniz zaman biz bir şeye çok daha eminiz; Marmara’daki deprem minimum 7,2 olacak. Umarım bu söylemi 50-60 sene daha söyleriz. ‘Olacak, olacak’ deriz, olmamış olur, ama maalesef bu deprem gerçeği bir gün olacak.” diye konuştu.
Marmara Denizi’ndeki fayın bütün olarak kırılma ihtimalinin olup olmadığına ilişkin soru üzerine Özener, “Biz onu düşük olarak hesaplıyoruz. Ama bütün olarak kırılmasında, 7,7 büyüklüğünde olacağını hesaplıyoruz.” dedi.
“Datça açıklarında yakın zamanda bu tip depremlerin olma ihtimali yüksek”
Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat da Marmara Bölgesi’nde 7 il olduğuna değinerek, alınacak tedbirlerle riskin azaltılabileceğini belirtti. Kalafat, “Eşyaların devrilerek ölüme neden olması, yaklaşık can kayıplarının yüzde 5’ine tekabül ediyor. Bunları da önlemek alacağımız tedbirle mümkündür.” diye konuştu.
Ağırlıklı olarak büyük plaka sınırlarında tektonik büyük depremler olduğunu kaydeden Kalafat, “Akdeniz’de Girit adasının Rodos’a doğru olan kısmında yani Datça açıklarında yakın zamanda bu tip depremlerin olma ihtimali yüksektir. Bunun bilincinde olmamız lazım. Ağırlıklı olarak güneybatıda yaşayan insanlarımızın depreme dayanıklı binalarda yaşamalarını ve depreme her an hazırlıklı olmalarını öğütlüyoruz.” dedi.
Kalafat, Edirne’de meydana gelen depremlere ilişkin soruya, “Trakya bölgesinde önemli bir deprem beklentisi yok. Küçük kırıklar vardır. Birkaç sene önce yine 5 civarında hafif büyüklükte depremler oldu. Bu tür depremler olağan karşılanıyor. Küçük faylardaki enerji boşalması olarak izah edilebilir.” karşılığını verdi.
Depremin nerelerde olacağının sorulması üzerine de Kalafat, “Biz ne kadar istatistiki bilgiler versek de 200-250 yıl çalışmayan faylar oluyor. Bunu öngörebilmek ve nokta söylemek mümkün değil, ama bölge olarak söyleyebiliriz.” dedi.
Kalafat, Marmara’daki fayın bütün olarak kırılma olasılığı konusunda, “Sıfır demiyoruz ama çok düşük ihtimal. Farklı farklı segmentlerdeki fayların olduğunu, bunların aynı depremde kırılmayacağını söyleyebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Her ailenin bir deprem planı olması gerekiyor”
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Erdal Şafak da her ailenin bir deprem planı olması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“İstanbul gibi bir kentte büyük bir deprem olduğu zaman bazı mahallelere haftalarca ulaşılamayacak. Bütün yollar trafik kapanacak. Gördüklerimize dayanarak bu tip önlemlerin alınmasını tavsiye ediyoruz. Depremin mühendislik açısında 7 olması, 7,4 olması çok bir şey fark ettirmeyecek. Yine çok büyük bir hasar, ölü sayısı, ekonomik kayıplar olacak. 7 veya 7,2 olmuş ona takılmamak lazım. 7 yeterince büyük.”