Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sarayönü Belediyesi işbirliğiyle yürütülen çalışmalar kapsamında bulunan yer altı şehrinde, yaklaşık 20 bin kişinin su ihtiyacını karşılayabilecek sarnıç, muhtelif büyüklükte işlikler, büyük şaraphane gibi mekanlar yer alıyor.
20 bin metrekarelik alanda tespit edilen mekanların sayısı 41’e yükseldi.
Konya Müzeler Müdürlüğü Arkeoloğu ve Kazı Başkanı Hasan Uğuz, AA muhabirine, yer altı şehrinin geçmişini, elde ettikleri buluntularla henüz 8’inci yüzyıla tarihlendirebildiklerini söyledi.
Uğuz, yer altı şehrinde evsel mekanlar, bağlantılı galeriler, odayı andıran yaşam alanları, su kuyuları, sarnıç, şaraphane, ocaklar, atölyeler, bacalar, aydınlatma için kandil yerleri, kilerler, depolar, havalandırmalar ve niteliği henüz araştırılan mekanlar bulunduğunu ifade etti.
Konya Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle bölgede jeoradar çalışmasını genişlettiklerini belirten Uğuz, “Mevcut yer altı şehrinin 1 kilometre kuzeyinde yeni bir yeraltı şehri daha tespit ettik. Bu iki yer altı şehrini birbirine bağlayan tünel sistemleri olduğunu belirledik. Bu, yer altı şehrinin çok daha geniş bir alana yayılacağının habercisi niteliğinde. Yeni yılda da jeoradar çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” diye konuştu.
Yıkıntı oluşan tünelleri temizlerken büyük bir sarnıç keşfettiklerine, sarnıcın besleme kuyusundan ve birbirine bağlı üç galeriden oluştuğuna dikkati çeken Uğuz, şöyle konuştu:
“Sarnıcın genişliği 63 metrekare. Yaz aylarında burada 1 metre 20 santimetre yüksekliğinde su birikiyor. Yani burada 63 metreküp su rezerv olarak bulunuyor. Yer altı şehrinde kaç kişinin, dışarıya çıkmadan ne kadar süre yaşayabileceğini, 63 metreküp su rezervinin kaç insana yetebileceğinden hesaplıyoruz. Sarnıcı besleyen kuyularla birlikte neredeyse 20 bin kişilik bir su kaynağı var. Yani sarnıçta bir orduya yetecek kadar su mevcut. Suyun analizini yaptırdığımızda kaynağın kendi dönemine göre kaliteli bir su olduğunu tespit ettik. Suyun topraktan süzülerek gelmesi ve depolama yöntemi bu kaliteyi sağlıyor.”
Sarnıca ulaşan tünellerde güvenlik amaçlı yuvarlak taşlarla kilitleme mekanizmaları olduğunu aktaran Uğuz, kaynağın, düşmanlarca zehirlenme riskine, kuşatma zamanlarında ya da kriz dönemlerinde yağmayı engellemeye karşı korunduğunu dile getirdi.
Dışarıyla bağlantısı olan, taş bloklarla ve ahşap döşemeyle kapatılmış mekanda ise bölgenin antik dönemdeki tarımsal faaliyetlerine ışık tutacak buluntular elde ettiklerini belirten Uğuz, şunları kaydetti:
“Kazı ve temizlik çalışmalarımızı yoğunlaştırınca bulduğumuz işliğin bir şaraphane olduğunu tespit ettik. Mermer taşlardan bir üzüm ezme yeri var. Üzüm şırasının aktığı oluklu bir yer ve depolandığı küpler var. Şaraphaneden çıkan numunelerin içinde üzüm çekirdekleri ve tortular bulduk. Yeni dönemde analizlerini yaptıracağız. Bulduğumuz üzüm çekirdeklerinden antik bir tohum elde etmeyi umuyoruz. Bin yıl önce bu topraklarda yetişmiş bir üzüm türüne rastlarsak bu bizim çalışmalarımızı taçlandıracak. Hem sarnıcın hem tahkimatlı alanların hem de şaraphanenin keşfi buranın bizim de tahminlerimizin ötesinde geniş bir kullanım alanı olduğunu ortaya koyuyor.”