Olay Gazetesi Bursa

Konut sahibi olmak isteyenlere müjde!

Başbakan Davutoğlu, "Konut kredilerinde mecburi olarak yatırılan yüzde 25 peşinatı biriktirmek için açılan her hesaba, devlet yüzde 15-20 nispetinde katkıda bulunacak" müjdesi verdi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Marriot Otelde düzenlenen “İnşat Sektörü Zirvesi”nin sonunda, sektör temsilcilerine hitap etti.

Başbakan Davutoğlu, konuşmasında, ilk kez tek bir sektör bazında, kendisinin 8 bakanla bizzat katıldığı ve 5 önemli sektör kuruluşunun sunuşlar yaptığı örnek bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirterek toplantıda, üzerinde çalışmakta oldukları imar yasası tasarısıyla ilgili sunuşların, görüşlerin ele alındığını ifade etti.

Gerek kurumlara isim olarak gerekse sektöre verilmiş kanunlara bakıldığında, üç kavramın dikkati çektiğini, bu kavramların inşaat, imar, müteahhitlik olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:

“Üçünün de insanı diğer varlıklardan farklılaştıran özellikleri var. Tarih boyunca bir tek insanoğlu, inşaat yapabilme kabiliyetine sahip olmuştur. Sıfırdan bir şeyi, taş taş üstüne koyarak inşa faaliyetini gerçekleştirebilecek başka varlık yok. Yine imar bir tek insanoğlunun eliyle estetik boyut kazanan inşa faaliyetidir. Onun için İbn-i Haldun, imarı, imar etmek ile medeniyet arasında doğrudan irtibat kurar. İnsanoğlunu diğer varlıklardan ayıran medeniyet kurma özelliği, imarla ilgilidir,  imar etmeyle ilgilidir. Allah’ın verdiği doğa ham maddesinden bir şekilde ona uyumlu, onunla bütünleşik bir inşa faaliyeti yapmanın adıdır, imar.” 

Müteahhitlik kavramının etrafında, bazen çok yanlış algıyla tartışmalar yapıldığını, bu kavramının kökeninde ahit olduğunu anlatan Davutoğlu, “Yani ahitleşerek, taahhüt ederek karşılıklı olarak insanların güveni esasında bir iş ve sektör. Çok saygın insanoğlunu insanoğlu yapan, şehirlerimizi, mekanları şehir kılan, şehirleri medeniyet kılan medeniyetten söz ediyoruz.  Dolayısıyla bu etik, felsefik arka plan ile modern çağdaş teknolojilerin kesiştiği yerde, bu sektör Türk ekonomisinin de insanlığın da lokomotif sektörü olarak hak ettiği yerini almıştır” diye konuştu.

İnşaat sektörünün, ilk çağlardan bugüne kadar olmadığı tarih dilimi bulunmadığını anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Başka mesleklerin olmadığı dönemler var ama inşaat sektörü ilk andan itibaren var ve hep olacak. Dolayısıyla inşaat sektörü etrafında bizim bu konuya yaklaşımımız, hem ülkemizin kalkınması, hem milletimizin onurlu, vakur bir şekilde çağdaş konutlarda, çağdaş şehirlerde yaşaması hem de ekonomimizin küresel ekonomik güçlerle rekabet etmesi bakımından en kritik sektörden bahsediyoruz. Bu sebeple inşaat sektörünün en kıymetli temsilcileriyle ki sadece bu salonda değil, bu sektörde küçük ölçekli işletmelerin oranı yüzde 86’yı buluyor, bu sektörde işletmelerinin tümünün burada temsilcileri var, bakan arkadaşlarımızla, yetkili bürokratlarımızla, bu konuyu bu kapsamda almamızın sebebi hepimizin geleceğini ilgilendiriyor, olması.”

İnşaat şirketlerimizin profesyonelliğinden olağanüstü büyük memnuniyet duyuyoruz

İnşaat sektörünün, iç ve dış boyutuyla stratejik bir sektör olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:

“İç boyut itibarıyla en fazla katma değer sağlayan sektörlerin başında gelir, en çok istihdam alanı oluşturan sektörlerin başında gelir. Gayrisafi milli hasılaya doğrudan yüzde 5,8 ama 256 sektöre sağladığı iş imkanıyla yüzde 30’a varacak katkı sağlayan sektörden bahsediyoruz. İstihdam, bizim dönemimizde yüzde 4,5’ten yüzde 7,4’e yükseldi, inşaat sektörünün istihdamdaki payı. Yine çok büyük projeleri, her biri bizim için iftihar kaynağı olacak projeleri artık biz kendi inşaat şirketlerimize emanet ediyoruz, kendi insan gücümüze emanet ediyoruz. Bu büyük projelere, her gittiğimde oradaki mühendislerimizin çalışkanlığından şirketlerimizin profesyonelliğinden olağanüstü büyük memnuniyet duyuyoruz. Marmaray, 3. köprü, 3 havalimanı, Körfez Geçişi İstanbul-İzmir Otobanı, hepsi sizlerin birikimi üzerinde milli projeler olarak gelişmiş projeler. Sizlerle bu anlamda gurur duyuyoruz.”

Yurtdışında, dışişleri bakanı olarak yaptığı her ziyarette mutlaka yurtdışı projeleri takip ettiğini ve o projeler etrafında yapılacak çalışmaları karşı tarafla müzakere ettiklerini söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Başbakan olarak da yine Sayın Cumhurbaşkanımızın çok etkili şekilde yaptığı tarzda, doğrudan meselelerinizle ilgileneceğiz. Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri konusunda da ihtiyaçlar ne ise bunu karşılama konusunda hiç tereddüdünüz olmasın. Bütün bürokratik mekanizmalarla büyükelçiliklerimizle sizlerin yanında ve sizlerle birlikte çalışacağız. Bir inşaat şirketimizin müteahhitlik firmamızın herhangi bir yerde aldığı ki gururumuzu kabartan projeler. Ekvator Ginesi’nde bir inşaat firmamızın yaptığı proje, kongre salonu projesi, 2013 yılının en iyi küresel projesi tanımlandı. Afrika’ya ne zaman gitsek hep bu projeden bahseder, herkes. Örnek bir proje bir anda Türk müteahhitlik hizmetlerini, Afrika gündeminde bir model proje etrafında tanıttı.”

12 yılda, yurtdışında 260 milyar dolarlık müteahhitlik işi alındı

“Herhangi bir şirketimiz o veya bu hangi alanda olursa olsun eğer yurt dışında bir şantiye önünde bayrağımızı dalgalandırıyorsa o şantiye bizim için büyükelçilik şantiyesi gibidir. O şantiye bizim için büyükelçiliğimizde temsil gücü ne ise aynı temsil gücüne sahiptir” diyen Davutoğlu, şunları belirtti:

“Dolayısıyla inşaat şirketlerimizin gücü, bizim gücümüzdür. Kimse inşaat sektörünü reel sektörlerle karşılık içinde değerlendirmemelidir aksine inşaat sektörü, hepsi birlikte büyük bir ekonomik, entegre ekonomik projenin makro planlamanın parçasıdırlar. Bu çerçevede özellikle dünyada en büyük inşaat şirketi, 250 şirketin içinde ilk yüzde 4, 250’ye 42 şirketimizin girmiş olması bu anlamda şirket sayısı itibarıyla Çin’den sonra 2. olmamız gurur vesilesidir. Hükümetlerimizin bu konuya verdiği önemi göstermesi bağlamında, toplamda 7 bin 684 proje şu ana kadar tamamladı, 300 milyar dolarlık.

Çok çarpıcı istatistik vermek istiyorum: 1972, ilk yurt dışında müteahhitlik işi aldığımız yıl. 1972’den 2002’ye kadar 30 yılda 44 milyar dolar proje alındı, yapıldı. Bizim 12 yılımızda, 2002’den 2014’e kadar  260 milyar dolar. Yani toplam yurt dışında aldığımız projenin yüzde 85’i AK Parti iktidarları döneminde alındı. Bu da bizim bu sektöre verdiğimi önemi gösteriyor. Ayrıca sektörün baz olarak büyüklüğünde ortaya çıkan değişim de gurur veriyor. 2000 yılında ortalama proje büyüklüğü şirketlerimizin 20 milyondu , şimdi 2014’te 88,4 milyon ki bu da ölçek olarak şirketlerimizin artık çok daha büyük ölçeklerde iş almakta olduklarının çarpıcı bir göstergesi.”

Körfez’in bütün petrolleri bize verilse, İstanbul’un değerini karşılamaz

Türkiye coğrafyası mekanının, dünyanın en değerli mekanı olduğunun altını çizen Davutoğlu, şöyle dedi:

“Bu aziz vatan, her bir köşesiyle bir hazinedir. Birçok kez vurguladım, yine vurguluyorum: Körfez’in bütün petrolleri bize verilse İstanbul’un değerini karşılamaz. Bir tek İstanbul dahi bütün o petrol kaynaklarından çok daha kıymetlidir, değerlidir ve üzerine özenle titrememiz gereken büyük bir hazinedir. Türkiye’nin coğrafyası, enerji hatları bakımından, ticaret hatları bakımından, köklü tarihi arka planı ve turizm potansiyeli bakımından bir hazinedir. Biz bu hazineyi bir büyük ham madde, büyük lütuf olarak değerlendirip en iyi şekilde planlamamız lazım.”

“Hiçbir şeye bütünüyle hakimiz, bütünüyle biliyoruz ve şu kararı bir sektöre empoze ediyoruz, diye düşünmedik” diyen Davutoğlu,  sözlerine şöyle devam etti:

“Dikkat ederseniz, hükümeti kurduğumuz andan itibaren Bakanlıklarımızla kurumlarımızla sektör temsilcilerimizle benzer toplantılarda, anlamaya, doğru okumaya ve en doğru kararları almaya özen gösteririz, istişarelerde. Bir süreçten bahsediyoruz, bir mekan ham maddesini mekan lütfunu en iyi planlamayla en iyi müşavirlik hizmetleriyle bir inşa faaliyetine dönüştürüp ondan bir imar, ondan bir şehir ve medeniyet çıkarmalıyız.  Şimdi burada bu sürecin her  aşaması sağlıklı işlemesi lazım. Ben 5 ana aşamadan bahsetmek istiyorum: birincisi psikolojik boyut. Bunun esası güvendir. Taahhüt de güvenden gelir. Şimdi eğer şirketlerimiz çok uzun vadeli projelerle hükümetimize gidiyorlarsa bu hükümetimize duyduğu güvendendir. Üçüncü Köprü, üçüncü havalimanı özellikle hava limanı projesinde ve diğer birçok projede hükümetin ve siyasi istikrarın sağladığı güvenle şirketlerimiz cesur adımlar atıyorlar biz de şirketlerimize güvendiğimiz için açık rekabet prensipler içinde şirketlerimize büyük şanslar veriyoruz. Çünkü şirketlerimizin performansı, Türkiye’nin itibarıdır. Bu güveni ve itibarı korumak, bizim için en temel alandır ve bütün bu sektörün itibarı tek tek şirketlerimizin itibarıyla güçlenir. Şirketlerin toplam itibarı da o tek tek üyelere bu bir şekilde önemli bir kazanç olarak döner. Bu güven ilişkisini korumak durumundayız. Aldığımız her karar, üzerinde çalıştığımız her yasa bütün vatandaşlarımızın huzur ve mutluluğu kadar ve onunla birlikte Türkiye’nin ekonomik dinamizminin gerektirdiği şekilde ele alınır.”

Çok farklı şikayetler dile getirildi, mevzuatla ilgili

İnşaat faaliyetiyle ilgili ikinci önemli konunun da mevzuat alanı olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Çok farklı şikayetler dile getirildi mevzuatla ilgili. Bakan arkadaşlarım not aldı, bunlara cevaplar verildi. Ne düşünüldüğü anlatıldı ama bilin ki bu notların hepsi değerlendirilecek, mevzuattan yani kamunun size o inşa faaliyetini yapana kadar imar faaliyetini yapana kadar gerçekleştirmenizi istediği mevzuat adımlarında herhangi bir aksama varsa bunları her zaman paylaşmaya hazırız. Burada iki boyuta iki alana dikkat çekmek istiyorum. Bir: saydamlık ki imar yasasıyla ilgili düşündüğümüz konulardan bir tanesi önemli boyutu budur. Burada en önemli şey öngörülebilirlik, kararların ve kuralların açık net olması. Kararlar, kurallar açık ve netse saydam bir şekilde bütün taraflarca biliniyorsa, en doğru kararlar alınır. Öngörülebilirse kurallar belliyse sık sık mevzuat değişiklikleriyle ya da hesaplanmamış imar değişiklikleriyle bir anda kurallar farklılaşıyorsa işte o andan itibaren sizler de kamu kesimi de orada yaşayan ve sizlere talip olarak gelecek olan müşteriler de bundan etkilenir. Dolayısıyla bizim görevimiz sektörde saydamlığı sağlayacak şekilde süreçlerin doğru işlemesini sağlamak. Size ikinci görevimiz bu mevzuat çerçevesinde bürokrasinin basitleşmesidir. Proje takip kamu ihale kanunundaki birtakım hususlarla ilgili dile getirdiğiniz konular tek tek ele alınacak. Özellikle de bürokrasinin basitleşmesi kuralların net konulması çerçevesinde biz üzerimize düşeni yapacağız.”

Kamunun 31 Aralık itibarıyla özellikle karayolu ulaştırma alanında hiçbir müteahhide borcu olmadığına işaret eden Davutoğlu, “Biz size şunu taahhüt ediyoruz: Girdiğiniz her işte kamu size hak edişlerinizi, ödeneklerinizi  vaktinde verecek. Bu devletin teminatıdır ama karşılığında şunu beklemek bizim hakkımızdır: Sadece bir projeyi almak için düşük teklifler vererek, daha sonra bu düşük tekliflerle aldıktan sonra tekrar tekrar yeni düzenleme talep etmek, ya da kaliteden feragat etmeye başladığımızda işte güven sarsılmaya başlar. Hep beraber işimizin en iyisini, bürokratik süreçlerin en kolayını gerçekleştirmek durumundayız. Bu konuda dile getirdiğiniz her mesele tarafımızca en kapsamlı şekilde değerlendirecektir” diye konuştu. 

Davutoğlu, zirvede, özellikle müşavirlikle ilgili dile getirilen hususları dikkatle dinlediğini belirtti. Türkiye’nin en büyük eksikliğinin bu alanda görüldüğünü ifade eden Davutoğlu, müşavirlik şirketlerinin, inşaat şirketlerinin gelişmesine paralel olarak gelişmemesi halinde, “işin kreması” ve “en önemli boyutu” olarak nitelediği konunun ihmal edilmiş olacağını kaydetti.  

Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Bir kaç örneği yakından bildiğim için, mesela bir ülkede büyük bir ihaleyi şirketlerimizin almaları için biz de kampanya yapıyoruz. Eğer o ülkenin müşavir şirketi bunu istemiyorsa, o iş kolay kolay olmuyor ya da aldıktan sonra o müşavirlik şirketi kullanacağı malzemeyi başka bir ülkeden talep ediyorsa, yine artı değer olarak bize dönmüyor. O zaman bizim, bu işin ‘soft’ hali olan, müşavirlik meselesine eğilmemiz lazım. Bu konuda arkadaşlarımızın yaptığı değerlendirmelere tamamıyla katılıyorum. Bu alanın gelişmesi için de ne destek gerekiyorsa vermeye hazırız. O alan gelişmedikçe diğer alanlarda da gelişmemizde zorluklarla karşı karşıya kalacağız.”

Katma değeri artıracak alanlarda faaliyet gösterilmesini özellikle istediklerini dile getiren Başbakan Davutoğlu, Ar-Ge’nin, teknolojinin gelişmesinin önemine işaret etti. Davutoğlu, sadece statik bina yapımı değil, binaların içindeki ince unsurlarda da Türk şirketlerinin dünyanın en iyileri arasında olması gerektiğini söyledi. 

Kamu-özel sektör işbirliği modellerinin geliştirilmesinin önemini de vurgulayan Davutoğlu, şehir hastaneleri, havaalanları gibi dev projelerde, kamunun büyük yatırım projelerinde inşaat özel sektörünün en etkin şekilde yer almasını istediklerini aktardı. 

Devrim mahiyetinde attığımız adımlar var

Başbakan Davutoğlu, iş sağlığı ve güvenliği konusunda da şu değerlendirmeleri yaptı: 

“Asansör kazalarından sonra bizzat meseleyle ilgilendiğimde gördüğüm husus şu ki, en fazla iş kazaları inşaat sektöründe oluyor. O da büyük şirketlerden daha çok, belki küçük şirketlerdeki ve eski usul çalışmalardan kaynaklanan hususlar. Bu konuda bütün inşaat sektörümüzün, küçük işletmeleri de içine alacak şekilde çok ciddi eğitimden geçirilmesine ihtiyaç var. Meslek yeterlilik kurslarının açılması… Bu konularda zaten şu anda TBMM’de olan devrim mahiyetinde attığımız adımlar var. Sizlerden bu konularda destek talep ediyoruz. Kanunu çıkarmak kolaydır. Kanun hakkında konuşmak da kolaydır. Önemli olan kanunun uygulanması esnasında, o kanunla ilgili bütün tarafların aynı bilinç ve kararlılıkla o uygulamaya sahip çıkmasıdır. Bu bakımdan iş sağlığı ve güvenliği konusunda hepimizin sürece katkı yapmasını bekliyoruz.”

İmar sadece inşaat değildir

Kentsel dönüşüm alanının da büyük önem taşıdığını dile getiren Davutoğlu, bu noktada estetiğin devreye girdiğini ifade etti.

“İnsanın estetiği ahlaktır, mekanın estetiği ise mimaridir” diyen Davutoğlu, Türkiye’de dünyanın en güzel şehirlerinin bulunduğunu belirtti. Davos’ta yabancı bir iş adamının “Türkiye’ye ailemle gelsem nereleri ziyaret etmemi tavsiye edersiniz” sorusuna, “Bir ebeveyne, hangi çocuğunuzu daha çok seviyorsunuz gibi bir soru bu. Ne istediğinizi bilirsem size ona göre yerler söyleyebilirim” yanıtını verdiğini anımsatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dünyanın en otantik şehrini görmek istiyorsanız, Mardin’e gidin derim. Nehrin, dağın, vadinin mekanla, şehirle bütünleştiği yer görmek isterseniz Amasya’ya. Sahil ve güzel bir kumsal, bahar ise Antalya, yaz ise Bodrum. Uludağ’ın eteğinde mekanla bütünleşmiş bir Osmanlı şehrini görmek istiyorsanız, Bursa. Dünyanın en güzel camisini görmek istiyorsanız, Edirne’de Selimiye.

Hepsini bir arada görmek isterseniz, İstanbul. İstanbul, fizik ile metafiziğin, mekan ile şehrin başka hiçbir yerde buluşamayacağı güzellikte bir şehir. Başka hiçbir yerde böyle bir mekan-şehir dokusu yok. İşte burada, her birinizden talebimiz… İmar sadece inşaat değildir. İnşaatla başlar ama imar, mimari boyutu söz konusu olan bir sanat eseri yapmaktır. 

Biz kentsel dönüşümde, bir katılımcı çok güzel vurguladı, ’12 yılda gecekondu kültürünü yok ettiniz’ dedi. Evet onu yok ettik ama başka tür, kontrolsüz ve dikey gecekondulaşma diyeceğimiz türde bir yapılaşma karşısında da tedbir almamız lazım.”

Talepleriniz neyse yerine getireceğiz

Türkiye Müteahhitler Birliği’nin “İnşaat Sektörü Bildirgesi”nde yer alan “İmar mevzuatı yeni baştan ele alınmalı. Dikey yapılaşma tercihleri, tarihi ve çevresel doku gözetilerek değerlendirilmeli. İmar değişikliği uygulamaları, kamu vicdanını zedeleyen, kişilere özel değerlendirmelerden arındırılmalıdır” ifadelerinin her kelimesinin altına imza attığını söyleyen Davutoğlu, şehir ve inşaat felsefelerinin bu çerçevede olduğunu belirtti. 

Başbakan Davutoğlu, “İmar mevzuatı yeni baştan ele alınmalı. Dikey yapılaşma tercihleri ele alınmalı. Tarihi ve çevresel doku korunmalı. İşte istediğimiz bu bilinç. Ben, bu bildirgeyi, talepleriyle birlikte ama esas olarak özü ve felsefesiyle birlikte hükümet bildirgesi olarak görüyorum. Talepleriniz neyse yerine getireceğiz. Her adımda bu bilinçle davranılması konusunda, şirket temsilcilerinizi ve çalışanlarınızı bilinçlendirmenizde büyük fayda olduğu inancındayım” değerlendirmesini yaptı.