Kiracı ile mülk sahibi arasındaki yıllar süren tartışma yargıya intikal etti. Asliye Hukuk Mahkemesi, el atmanın önlenmesi davasının açılmamış sayılmasına, davacıların açtığı ecri misil davasının reddine hükmetti. Karar temyiz edilince devreye giren Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, mahkeme kararını bozdu. Kararda; kira süresinin 2 yıl olduğu, davacıların el atmanın önlenmesine yönelik taleplerinden vazgeçtiklerini beyan ettiğine dikkat çekildi.
Kararda; “Davalının elbirliği maliklerinden yalnızca biri ile kira sözleşmesi yapmakla kötü niyetli olduğunun ve her bir ortağın veraset ilamındaki payı oranında ecrimisil talep edebileceğinin kabulü gerekir. Her ne kadar dava dışı müfidenin yaptığı kira sözleşmesi geçersiz ise de bu husus dava konusu yapılmaktan vazgeçilmiştir. Hal böyle olunca, ecrimisil istemi yönünden yukarıda yazılı ilkelere göre inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile sonuca gidilmesi doğru değildir” ifadeleri yer aldı.
Davalı kararın düzeltilmesi talebiyle Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda; “Çekişme konusu 16 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Kayıt maliki tarafından 01/05/2005 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli yazılı kira sözleşmesi ile davalı şirkete kiraya verildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Geçerli olan bir kira sözleşmesi ya tarafların birbirine uygun fesih bildirimi ile ya mahkeme kararı ile ya da kiralananın yok olması ile sona erer. Kayıt malikinin 2007 tarihinde vefat etmesi ile tüm mirasçıları kiraya veren sıfatını kendiliğinden kazanırlar. Mirasçılardan biri tarafından murisin ölümünden sonra yapılan kira sözleşmesi, kayıt maliki ile yapılan 01/05/2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesini sona erdirmez.
Hal böyle olunca davalının dava konusu taşınmazı 01/05/2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak kiracı sıfatıyla kullandığı bu seferki incelemeden anlaşılmakla davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının onanmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.” (İHA)