Olay Gazetesi Bursa

Kılıçdaroğlu’ndan İdlib için 5 öneri

CHP lideri Kılıçdaroğlu, İdlib'de 1 sivil ile 7 askerin şehit olduğu saldırı üzerinden hükümeti eleştirdi. Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, İdlib için hükümete 5 öneride bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

İblid’de 8 şehidin verildiği saldırı üzerinden hükümeti eleştiren Kılıçdaroğlu, hükümete 5 öneride bulundu. Kılıçdaroğlu,

”Biz öneri getiriyoruz hükümete onlar yapmıyor” diyen Kılıçdaroğlu önerilerini şöyle sıraladı:

-İdlib’te konuşlanmış bulunan askerimizin can güvenliği önemlidir. Ve can güvenliğini sağlamak için gereken bütün önlemler alınmalıdır.

-Soçi ile alınan kararlarda yerine getirilmemiş ilgili maddelerden oluşan yeni koşullar nedeniyle en kısa zamanda Rusya ile mevcut durumlar yeniden değerlendirilmelidir. Gerekirse yeniden bir ateşkes hattı belirlenmelidir.

-Siyasi iktidar öncelikle rejim değişikliğine odaklanan ankayışı terk etmelidir. Akan kanın durması için çaba gösterilmelidir. En kısa zamanda anayasal süreç canlandırılmalı.

-İdlib’deki durum yeni bir sığınmacı durumunu hareketlendirmiş ve Türkiye’nin yalnız bırakılmaması gerekmektedir.

-İdlib ülkemiz için ulusal bir güvenlik sorunudur. Bu bağlamda terörist grupların silah bırakmasına yönelik adımlar artırılmalıdır.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar;

“Sivrice belediyesine gittim. Hani dert dinliyorsunuz ama, ölümden dönmüş enkazdan çıkmış kişinin bana anlattığı dert ne biliyor musunu? Evladım işsiz. Üniversiteyi bitirdi. Nasıl iş bulacak. Siz bir siyasi partinin genel başkanı olarak nedir bu tablo diye sormaz mısınız? Nedir bu tablo diye. Onsan sonra taziyeleri kabul etmeye gittik. İki aylık çocuğunu, eşini kayınpederini kaybeden biriyle görüştük. Bana kayınpederinin evi sıcak olduğu için çocukları orya gönderdik dedik.

Hani bir afet sonrasıdır, makul karşılayabilrsiniz. Bir şekilde bunları karşılamak isterseniz. 82 milyon acaba biz bu sorunu aşarız? Ne yaparız diye düşünüyor. Daha sonra bölgede otorup muhtarlarla konuştum. Daha sonra Malatya’ya gidiyor. Yaşanan bir tablo var, yaşanan bir dram var.

Değerli arkadaşlarım bölgedeyken ciddi eleştiriler de aldım. Deprem vergileri toplandı, bu vergiler niye harcandı. Vatandaş bunu niye soruyor dedi. Soran kişiler en ağır eleştirileri aldı. AFAD’a teşekkür etmek istedim. İnsanlara yeteri kadar imkan sağlandı mı sağlanmadı, orası ayrı bir konu.

Depremle mücadelenin iki aşaması vardır. Birincisi önlem almaktır. Depremi yönetmenin gerekçesi de budur. Çok daha şiddetli bir deprem olur. Sizin binanızda yıkılabilir. Önlem almadığınız için evler yıkılıyor. Japonya’da bizden daha şiddetli deprem oluyor. Ama binalar yıkılmıyor.

Binaları çöken ve hayatını kaybedenlerin yüzde 99’u fakir. Bu da başka bir hakikat olarak çıkıyor karşımıza Biz diyoruz ki, “Bu vergileri topladın. Neden önlem almadın?”. Bu soruyu sana vatandaş soruyor. Ben sormuyorum i. Diyor ki biz Van’da şunu yaptık. Bilmez miyim? 654 kişi öldü Van’da. Yaptığın şeyi 654 vatandaş öldükten sonra yaptın.

Kalkıp bana cevap veriyorsun 20 katrilyon harcama yaptık. Ama hepsini geri aldın. Vanlılar bunu biliyor.

KIZILAY TARTIŞMASI

Malatya Afet bölgesi ilan edilsin dedik. Elazığ’daki arkadaşımız bununla ilgili parlamentoda teklif yapacak. Tepki önce AK Parti değil MHP’den geldi. Siyasette samimiyet farklı bir şeydir arkadaşlar. Hiç kimsenin burnu kanamasın, hiç kimse üzülmesin isteriz. Yaşadığımız olay sıradan bir olay değil. Az önce AFAD’a teşekkür ettim. Bir önemli kurumuz daha var Kızılay. Kızılay ne zaman bir afet olsa her zaman oradaydı. Öğrenciyken Kızılay kumbaramız vardı. 152 yıllık köklü bir kurumdan bahsediyoruz. Bakın bugün ne durumda? Deprem bölgesinde hiç Kızılay çadırı görmedim. Kızılay zor günümüzde yanımızda olurdu. Sadece Kızılay değil, Yeşilay ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile birlikte sosyal devleti oluşturur.

Bugüne kadar Kızılay her zaman siyasetten uzak kalmıştı. Şu anda sıcak siyasetin göbeğinde yer alıyor. Nasıl üzülmezsiniz 152 yıllık bir kurumun bu hale gelmesine? Yüzlerce binlerce taşınmazı var Kızılay’ın. Gidiyor Kızılay İstanbul’un güzel bir yerinde dolar bazında tarihi bina kiralıyor. Beyefendiler güzel bir bina da yaşamaya alışkın. Araştırma soruşturma kabul edilirse Kızılay’ın hangi partinin arka bahçesi olduğunu göreceğiz.

FİLİSTİN’İN BAĞIMSIZLIĞI

Sevr anlaşmasını yırtıp atıp bağımsızlık ülke olmaktır Cumhuriyet. Filistinliler kendi topraklarında kurdukları düzenin yaşamasını istiyorlar. Şu anda Filistin devletini tanıyan ülke sayısı 140’a yakın. Dünyada pek çok ülke Filistin devletini tanıyor. Başta Kudüs olmak üzere hatta Gazze işgal altında. Bütün bunlar ortadayken Filistin sorununun çözümü için Trump kalktı dedi ki Yüzyılın anlaşmasını çıkardı. Barış anlaşması değil bu bir savaş anlaşması. Kudüs’ün tamamını İsrail’e verme anlaşmasıdır bu. Filistin davasına sahip çıkmak bir insanlık onurudur. Filistin kendi topraklarında yaşamak zorundadır.

İDLİB’DEKİ REJİM SALDIRISI

Dün acı olaylarla karşılaştık. Dün İdlib’ten geldi bu haber. Milletimizin başı sağ olsun. Suriye konusunu yıllardır dile getiriyorum. Akıllarda kalanlar ise Bir Ortadoğu bataklığı… Biz bütün komşularımızla barış içinde yaşayalım derken neden savaşıyoruz. Dış politikanın milli olması lazım. Ülkenin çıkarları esastır. Dışişleri Bakanlığını biz neden kurduk. Dışişleri Bakanı olmanız için iyi bir donanıma sahip olmanız lazım. Boğazında 9 boğum olması lazım. Asarım keserimle bu işler olmaz. Ayrı bir hukuku vardır dişişlerinin. Hayatında bir cümle kurmamış bir makale okumamış insanı dış politikadan sorumlu tutabilir misiniz? Hele bizim politikamızın farklı bir tablosu vardır. Komşularımızın yer altı kaynakları fazla ve bu kaynaklarla başları dertte. Egemen güçlerin taşeronu olmamak bu coğrafyada çok önemlidir. İdlib’de ne var. İdlib dışında bir sorun kalmadı. Bir tarafta Amerika bir tarafta da Rusya. İki egemen güç Suriye’yi istediği gibi kullanıyor. Kimin silah fabrikatörleri para kazanıyor. Rusya ve Amerika para kazanıyor bu işten. Birinci soru Suriye’de bulunan terör gruplarını silahları kim veriyor. Masum insanları öldüren gruplara kim silah veriyor. Herkes rahatsız ve bizim de rahatsız olmamız lazım. Daha önce kaçıp gelenler savaştan kaçıp gelenlerdi ama bir de terör unsurları var. Bunlar Türkiye’ye gelirse ne olacak.

SOÇİ, ASTANA SÜRECİ

Bakın Soçi’de bir anlaşma yapıldı. 17 Eylül 2018’de. Erdoğan, bütün muhalif grupların 10 Ekim 2018’e kadar ağır silah, roketler.. geri çekilmesi taahhüt ediliyor. Bunlardan sonra ise ben Türkiye’nin üstlendiği görevi imkansız olarak nitelendirdik. Terör örgütlerininden silahları alamazsınız dedik. Ve hala Soçi, Astana bitti. Bir sürü laf dolanıyor ortada. Kabak ise Türk askerinin başına patlıyor. Şimdi ise sığınmacılar gelecek. Ve bu Suriyeliler milletin başına bela olacak. Ben alın ateşe atın demiyorum. Avrupa Birliği ile görüşün bölge oluşturun. Trump diyor ki neden vatnadaşlığa almıyorsun. Ee kardeşim sen al o zaman. Cesaret edemiyor vatandaşlığa alamıyor bizimkilere emir veriyor. Şimdi gelecekler 750 bin diyorlar vs… bu konuda da önlem alınması lazım. Eğer buradan terör unsurları Türkiye’ye girerse faturayı Türkiye ödeyecek.

NTV