Olay Gazetesi Bursa

Kıdem tazminatı düzenlenecek

Başbakan Davutoğlu, kıdem tazminatında sosyal taraflarla istişare halinde düzenleme yapılacağını, işsizlik sigortası yararlanma süresinin artırılacağını açıkladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Palas’ta düzenlediği basın toplantısında Onuncu Kalkınma Planı’nda belirlenen 25 öncelikli dönüşüm programından son pakette yer alan 8 programı ve bunlara ilişkin 380 eylem planını açıkladı.

 

Türkiye’nin 12 yılda olağanüstü bir ekonomik ve paradigma devrimine şahit olduğuna işaret eden Davutoğlu, toplumsal hayatta süreklilik ile değişim unsurlarını göz önünde bulundurmayan hükümetlerin başarılı olamayacağını vurguladı.

 

Hem süreklilik unsurlarıyla ortaya konan politikaların takibinin yapılması hem de dünya şartları içinde reform bilincine dayalı, yaygın ve etkin bir değişim süreci yaşanması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “AK Parti hükümetlerinin en önemli başarılarından biri sürekliliği durağanlık, değişimi de yapboz tahtasına dönüştürmeme başarısıdır. Süreklilik bir durağanlık değil aksine toplumların hayatında devamlılığı sağlayan bir ilkedir. Reform düşüncesi, değişim ise hayatın getirdiği dinamizmin anlaşılması çerçevesinde bir zarurettir. Bu açıdan 62. Hükümeti kurar kurmaz 12 yıllık birikim üzerinden yeni bir ekonomik hamlenin altyapısını oluşturacak, kapsamlı bir reform çabasını kamuoyuyla kademeli şekilde paylaşıyoruz” diye konuştu.

 

Öncelikli dönüşüm programlarının, özel önemi bulunduğunu, bir omurga teşkil etiklerini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

 

“Bu omurga, bizim için önümüzdeki 2023’e kadar olan dönemin temel değişim parametrelerini, reform parametrelerini ortaya koyuyor. Geçen sunumlarda, önce reel sektörle ilgili 8, daha sonra makro ekonomik sektörle ilgili 7 alanda dönüşüm programını açıkladık. Bugün de 8 alanda daha dönüşüm programı açıklayacağız. Bu çerçevede atacağımız adımları tespit edeceğiz. Burada bir hususu dikkatlerinize ayrıca getirmek istiyorum, o da bunun takibi, bu kesinlikle bir şekilde kağıt üzerinde kalacak bir çalışma değil. Takibiyle ilgili en başından taahhütte bulunduk. Takip izleme mekanizmaları da devreye girdi ve 3 ayda bir bürokratik düzeyde takip, 6 ayda bir de Bakanlar Kurulu’na sunum şeklinde takip ve belli aralıklarla benim bizzat kamuoyuna çıkarak, anlatarak ya da Başbakanlık üzerinden, bu daha kısa süreyle olur, bir yazılı sunumla ya da kamuoyunun da önünde, bu, benzeri formatta yapacağımız toplantılarla bunu paylaşacağız.”

 

“Reform programlarının sahiplenilmesi konusunda mekanizma kuracağız”

 

Söz konusu reform programlarının Ankara’da hazırlanıp Ankara’da kalması durumunda istenilen amaca ulaşılamayacağını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

 

“İki yönde bu reform programlarının sahiplenilmesi ve yönetimi konusunda mekanizma kuracağız. Birisi yerele dönük olarak, Kalkınma Bakanlığımızın koordinasyonuyla, önemli vilayet merkezlerimizde, bölgesel merkezlerde, İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’da, KOP, DAP, KOP gibi zaten belli çalışmaların yürütüldüğü koordinasyon merkezlerinde, bu programları anlatmak üzere seri çalışma yürüteceğiz. Dolayısıyla yerel aktörlerin, alanda bulunan aktörlerin bu programları benimsemesinin önünü açacağız. Aynı şekilde uluslararası alanda bunların bilinmesi önemli. Ben geçtiğimiz hafta İngiltere’de yatırımcı firmalarla buluştuğumda da bunu fark ettim. Yabancı analistler, buna çok özel önem verdiklerini ortaya koydular ve Türkiye’den daha fazla dikkat çekecek şekilde, bunu dikkatli takip ettiklerini gösterecek şekilde sorular yönelttiler, bu yatırımcılara ne tür imkanlar sunacak gibi.”

 

Davutoğlu, sektörel dönüşüm reform programının uluslararası alanda da tanıtımını yapacaklarını bildirdi. Sadece Avrupa ve ABD’de değil Japonya, Hindistan ve yükselen ekonomik havzalarda da bu tanıtım çalışmalarını yürüteceklerini anlatan Davutoğlu, “Böylece bir sahiplenme ve bilinme, tanıtım olgusuna dikkat çekeceğiz” dedi.

 

Bugün 8 program açıklayacaklarını belirten Davutoğlu, bunların, “iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi programı”, “temel ve meslek becerilerini geliştirme programı”, “nitelikli insan gücü için çekim merkezi programı”, “sağlıklı yaşam ve hareketlilik programı”, “yerelde kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi programı”, “rekabetçiliği ve sosyal uyumu geliştiren kentsel dönüşüm programı”, “kalkınma için uluslar arası işbirliği alt yapısının geliştirilmesi programı” ve “kayıt dışı ekonominin azaltılması programı” olduğunu bildirdi.

 

8 yeni program 380 eylem planından oluşuyor

 

Söz konusu 8 programın 380 adet eylemden oluştuğunu kaydeden Davutoğlu, “Daha önce açıkladıklarımızla bu, bin 350 eylem planını barındırıyor. Böylece bütün toplum katmanlarına yayılan kapsamlı bir dönüşümü gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz” ifadesini kullandı.

 

Davutoğlu, “İş Gücü Piyasasının Etkinleştirilmesi Programının” hedef kitlesinin işsizler, iş gücü piyasası dışında kalan kadınlar, kayıt dışı çalışanlar ve işverenler olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Dolayısıyla bu programla hedefimiz, işsizliğin azaltılması, kadınların iş gücü piyasası katılımının teşviki, kolaylaştırılması ve kadınların bu anlamda kariyerle aile arasında tercih yapmak zorunda kalmalarının önüne geçilmesi ki bununla ilgili başlı başına bir açıklamada bulunduk. İş gücü piyasasını daha etkin hale getirmeyi, nitelikli ve insana yaraşır istihdamı artırmayı, işsizliği azaltmayı ve iş gücü verimliliğini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Program döneminin sonunda yani 2018 sonunda, kadınların iş gücüne katılımı ve istihdam oranlarını her yıl ortalama 1 puan artırmayı, esnek çalışma biçimlerini ki çocuk sahibi kadınlarımızın böyle kısmi zamanlı çalışmalarıyla ilgili daha önce açıklamalarda bulunduk, esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştırmayı ve istihdam teşviklerinin etkinliğini artırmayı planlıyoruz.”

 

“Kadın erkek fırsat eşitliği bilincini artırmaya yönelik etkinlikler yapacağız”

 

“İş Gücü Piyasasının Etkinleştirilmesi Programının” 43 eylem planından oluştuğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları söyledi:

 

“Bunların arasında dikkat çekici olanlardan bazıları şunlar; kadın girişimciliği programını hazırlayarak, uygulamaya koyacağız. Girişimciliği, özellikle kadın girişimciliği teşvik etmek için. Çalışanların ve işverenlerin kadın erkek fırsat eşitliği bilincini artırmaya yönelik etkinlikler yapacağız. Nasıl anne ve baba, kız ve erkek çocukları arasında ayrım yapmaz, gerçek anne babaysa bu muhabbeti hepsine aynı ölçüde hisseder, devletin ve kamunun da kadınlar erkekler arasında ayrım olmaksızın bir eşitsizlik olmaması için fırsat eşitliği bilincini artıracak çalışmalar yapacağız. Aktif iş gücü programlarına ilişkin bir izleme ve değerlendirme sistemi kuracağız. Bu çok önemli. Programlarını takibini 81 il düzeyinde gerçekleştireceğiz. Yani nüfus dinamizmimiz, bizim her bölgede farklı, ya daha genç nüfusa sahip olan şehirlerden büyük şehirlere akım oluyor ya da orada o şehirde olmuyorsa bu akım o şehirde bir işsizler ordusu doğuruyor. Aktif iş gücü programlarına ilişkin bu anlamda hem izleme hem mümkün olduğu kadar yerinde istihdamı gerçekleştirmeye çalışacağız. Özel politika gerektiren gruplar için yeni program, proje ve uygulamalardan yararlanan kişi sayısını artıracağız. Uzaktan eğitim sistemini kuracak ve sisteme işlerlik kazandıracağız.”

 

Kıdem tazminatı sistemi

 

Kıdem tazminatı sisteminde yaşanan sorunların çözümü için ilgili sosyal taraflarla istişare içinde gerekli mevzuat düzenlemelerini yapacaklarını bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti: 

 

“Bu da çok uzun süredir gündemimizde olan konu. Bununla ilgili etkin ve herkesle istişare içinde bir politika gerçekleştireceğiz. İşsizlik sigortasından yararlanma koşullarını esnetmek ve yararlanma sürelerini artırmak için mevzuat çalışmaları yapacağız. Mevcut esnek çalışma sistemlerini daha güvenceli hale getirecek yeni esnek çalışma sistemlerini içeren mevzuat çalışması yapacağız. Esnek çalışma, belli şartlarda işverenle işçinin buluşmasını temin eden ve bir anlamda iki tarafa da esneklik getirmek suretiyle verimliliği artıran bir alan ama bunun iyi düzenlemesi halinde istismarlara yol açabilecek alan. Dolayısıyla bunun mutlaka en iyi şekilde bir sistem içinde düzenlenmesine özen göstereceğiz.”

 

“Faiz oranlarının düşmesi zaten beklenen bir gelişmeydi”

 

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın dünkü açıklamaları ve faiz oranlarına ilişkin düşüncelerinin sorulması üzerine Davutoğlu, Merkez Bankası’nın kendi değerlendirmelerini yaparak, faiz oranları ve enflasyon konularında açıklamalarını yaptığını ifade etti.

 

Hükümet kurulduktan sonra, gerek Başçı ile yaptığı görüşmede gerekse de Merkez Bankası’nda aldığı brifingde kanaatlerini paylaştıklarını hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: 

 

“Dün de Sayın Başçı’nın söylediği gibi Merkez Bankası bağımsız olmak üzere, hükümete ve Başbakan’a bir danışmanlık verir. Ekonominin genel performansı itibarıyla böyle bir rolü de vardır. O yüzden Bakanlar Kurulunu yılda iki kez bilgilendirir. Bunu tamamen birbirinden kopuk mekanizmalar olarak görmek yanlış. Biz de her zaman kanaatlerimizi kendisiyle paylaştık. Davos’ta da yine bir görüşme yaptık. Düşüncelerini ve bu perspektifte yaklaşımını ortaya koydu, biz de kanaatlerimizi paylaştık. Önemli olan burada en doğru kararları, dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisinin gelişim seyrinde en doğru zamanda alabilmek.” 

 

Bu bakımdan, enflasyondaki düşüş ve dünya ekonomisindeki genel trend göz önüne alındığında faiz oranlarında düşmenin, zaten beklenen bir gelişme olduğunu belirten Davutoğlu, siyasi istikrarın da faiz oranlarını etkilediğini söyledi. 

 

Başbakan Davutoğlu, siyasi istikrarsızlık olan ülkelerde faizlerde çok ciddi sıçramaların yaşandığına işaret ederek, şöyle devam etti: 

 

“Türkiye’de özellikle 2 seçim sonrasında 2014 yılında siyasi istikrarın, 62. Hükümetle birlikte bir anlamda görev değişiminden sonra çok güçlü bir şekilde devam etmesinin bizatihi kendisi bile faiz oranlarını etkileyen, istikrarı yansıtan bir husus. Dolayısıyla daha önceden de böyle bir faiz indirim beklentisi bizim açımızdan vardı ve bunlar, tamamen teknik düzeyde her zaman yaptığımız görüşmelerde ifade edilmiştir. Merkez Bankası’nın enflasyonu kontrol altında tutabilmek ve fiyat istikrarı konusundaki kaygıları da göz önünde bulundurarak takip ettiği bir politika vardır. Son faiz indirim kararı doğru bir karardır, Sayın Başçı’nın dün yaptığı açıklama doğru yönde atılan bir adımdır.” 

 

“Doğru zamanda doğru kararı almak gerek”

 

Göstergelerin artık çok dinamik seyrettiğini belirten Davutoğlu, toplantı için 1 ay beklemek yerine gerektiğinde olağanüstü, öne alınmış toplantılarla piyasanın nabzını, ekonominin trendini doğru takip edip, doğru zamanda doğru kararı almak gerektiğini ifade etti. 

 

Bunun bir tabu olmadığını vurgulayan Davutoğlu, “Şu günde toplanacak, şu günde karar alınacak diye… Sayın Başçı’nın açıklamasıyla, ‘toplantı daha erkene alınabilir’ demesi ve ‘bu konuda karar alınabilir’ demesi doğru bir açıklamadır. Bu konulardaki beklentinin ne olması gerektiğini de biz kendileriyle de konuşuruz, ekonomik değerlendirmeler yaparız ama kamuoyunun özellikle ekonomik istikrar konusunda hiçbir tereddüdün olmaması önemli” diye konuştu. 

 

Türkiye’nin rasyonel bir ekonomik anlayış içinde atılması gereken adımları atma konusunda AK Parti döneminde bir tecrübe ve birikim kazandığını vurgulayan Davutoğlu, daha önceki istikrarsızlıkların hiçbir zaman kendi dönemlerinde görülmediğini bildirdi. Davutoğlu, “Bu çerçevede önümüzdeki günlerde, haftalarda yapılacak toplantılarla faiz oranlarının daha aşağı inme, daha aşağı bir trende doğru yönelmesi beklentisi hepimiz için söz konusudur. Bu yönde bir eğilim ve bu yönde bir karar alınacağı düşüncesindeyim ama Merkez Bankası kendi çalışma sistemini bu anlamda uygulayacak” ifadelerini kullandı. 

 

Gayrimenkul projeleri kira sertifikaları

 

Gayrimenkul sertifikası ve sukukla ilgili soruyu da yanıtlayan Davutoğlu, bunların menkul ve gayrimenkul değerler arasında çok sağlıklı bir ilişki kurmakla ilgili olduğunu ifade etti.

 

Davutoğlu, bu ilişkinin farklı araçlarla sağlanabildiğinin altını çizerek, bu konuda çalışmalarını yaygınlaştırarak, daha özgün, Türkiye’nin şartlarına uygun ve halkın daha fazla itibar edeceği her türlü finansal yöntemi kullanmaya kararlı olduklarını bildirdi.

 

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da bu konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, kira sertifikasının bir varlık üzerine kurulan bir enstrüman olduğuna dikkati çekti.

 

Gayrimenkul projeleri üzerine kurgulanmış kira sertifikalarının dünyada gittikçe yaygınlaştığını vurgulayan Babacan, Türkiye’de de inşaat sektöründe finansal amacıyla gayrimenkul projeleri üzerine üretilmiş kira sertifikalarının yaygınlaştırılmasını istediklerini belirtti. 

 

Babacan, bunun küçük küçük örneklerinin de başladığını ifade ederek, “Şu anda katılım bankaları üzerinden yürüyor. Ama bunun her zaman için inşaat şirketlerinin kendi üretecekleri kira sertifikaları ile yapmaları da ileride mümkün olabilecek” diye konuştu.

 

Sosyal yardım ile istihdam arasında irtibat kurulacak

 

Başbakan Davutoğlu, iş dünyasının temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerde, artan sosyal yardımların istihdamı bazen olumsuz etkilediğinin ve çalışacak insan bulmakta zorluk çekildiğinin kendilerine aktarıldığını belirterek, “Bu anlamda sosyal yardım ve istihdam arasında irtibat kurup, sosyal yardımların istihdamı teşvik edici şekilde kullanılması, yoksa ‘nasıl olsa ben şu kadar sosyal yardım alıyorum, çalışsam bunu alamayacağım, çalışmaktansa sosyal yardım alan kesim içinde bulunayım’ şeklindeki bir kanaat, çok dinamik bir insan gücünü, iş gücü piyasasının dışında tutuyor” diye konuştu. 

 

İşkur’a kayıt edilen sosyal yardım yararlanıcılarına bilgilendirme ve danışmanlık hizmeti sunacaklarını bildiren Davutoğlu, şöyle devam devam etti:

 

“Çalışabilir durumdaki sosyal yardım alanlar için istihdama kazandırıcı faaliyetlere katılmaları şartıyla, işsizlik yardımı ve benzeri özendirici yardım programları geliştireceğiz. Sosyal yardım alanların özel sektörde istihdamı halinde, sosyal güvenlik primi işveren payında teşvik getireceğiz. Mevcut istihdam teşviklerinin yetki analizi çalışmalarını yapacağız. İstihdamla ilgili bütün bu sektörel dönüşüm programlarından bağımsız olarak istihdamla ilgili, işsizlikle mücadeleyle ilgili ayrı bir çalışma ekibi kurma talimatı vermiştim. Bu çerçevede yapılan çalışmayı aynen aile ve nüfus dinamizmini koruma sunumu gibi kamuoyumuza önümüzdeki bir veya iki hafta içinde paylaşacağız. İstihdam bizim için hayati konudur.”

 

İkinci programın “Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme Programı” olduğunu belirten Davutoğlu, burada da çalışma hayatı, yabancı dil, finansal okur yazarlık, problem çözme, iletişim, liderlik, kariyer planlama gibi temel becerileri geliştirmenin yer aldığını anlattı. 

 

Davutoğlu, Türkiye’de meslek sahibi olmanın belli bir ihtisas alanında diploma sahibi olmak şeklinde algılandığına dikkati çekerek, “Halbuki o diploma, iş becerisini teminat altına alan bir belge değil. O diploma belli bir eğitimin tamamlandığı anlamına gelen belgedir. Burada yapmamız gereken o diplomayı çalışma hayatında pratik uygulamada, daha etkin daha anlamlı bir yere nasıl oturtacağız? Onun için de ek bazı çalışmalar yapmak gerektiği kanaatindeyiz” dedi. 

 

İnsanın iş hayatı dışındaki sağlığı, tatmini ve mutluluğu açısından sanatsal ve sportif becerilere sahip olmasının da önemli olduğunu değerlendiren Davutoğlu, bu programla eğitimin tüm kademelerinde temel becerilerin ağırlığını artırmayı planladıklarını dile getirdi. 

 

“Meslek liselerini, iş dünyasıyla buluşturacağız”

 

İş gücü piyasası ile eğitim sistemi arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlayacaklarını açıklayan Davutoğlu, bunların birbirlerine hiç değmeyen iki ayrı alan gibi göründüğünü söyledi. 

 

Başbakan Davutoğlu, uygulamalı eğitimi yaygınlaştırarak, okul ve iş dünyası arasındaki işbirliğini güçlendireceklerini vurgularken, Konya’da Ayakkabıcılar Sitesi’ninin Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde açtığı meslek lisesini örnek verdi. 

 

Sitenin ayakkabı endüstrisi neyi gerektiriyorsa ona göre tanzim edildiğini ve buradan mezun olanların da hemen iş bulabildiklerini anlatan Davutoğlu, meslek liselerini iş dünyası ile yeni bir reformla, uygulamalı ve iş dünyasının da fiilen ve maddi olarak katkıda bulunduğu bir alan haline dönüştürmenin şart olduğunu kaydetti. 

 

Ahmet Davutoğlu, “Özellikle mesleki eğitimde özel sektörün rolünü güçlendirecek, odalar ve borsalara çok daha fazla sorumluluk vereceğiz. İş dünyası da bunu benimsiyor. Onlar için de ara eleman bulma konusunda en kolay yöntem” değerlendirmesinde bulundu. 

 

Three master yaygınlaşacak

 

İş gücü piyasası ihtiyaç analizlerini etkinleştirerek, mesleki eğitimleri iş gücü piyasasının taleplerine göre planlayacaklarını ifade eden Davutoğlu, “Üniversitelerde, bir dönem uygulamalı iki dönem akademik eğitim içeren  ‘three master’, yani iki sömestr yerine üç sömestr uygulamalarını yaygınlaştıracağız” şeklinde konuştu. 

 

Başbakan Davutoğlu, tatili ortadan kaldırmayı düşünmediklerini, tatil içinde de bir anlamda sosyal uyum olarak değerlendirilebilecek bir düzenleme planladıklarını dile getirdi. 

 

Fabrikaların sektörlerine göre özel mesleki veya teknik eğitim okulları açabilmeleri için de düzenleme yapacaklarını bildiren Davutoğlu, mesleki okulların atölye ortamlarını da sektörel bazlı iyileştireceklerini ifade etti. 

 

Mesleki ve teknik eğitim okul yönetim modelini geliştireceklerinin, yerel yönetim ve sektör temsilcilerinin katılımlarını da sağlayacaklarının altını çizen Davutoğlu, bunun hayati önemde olduğunu söyledi. 

 

Başbakan Davutoğlu, eğitimin tüm kademelerindeki müfredatı, temel becerileri içerecek şekilde güncelleyeceklerini de açıklayarak, “Ortaokul ve liselerde bireysel yeteneklere göre öğrencileri yönlendirebilecek bir rehberlik sistemi oluşturacağız. Şu anda da var. Fakat bireysel yeteneklere göre ayarlanmış değil” diye konuştu. 

 

Hayat boyu öğrenme merkezleri olacak

 

Yetişkin nüfusun temel beceriler kazanmasına yönelik programları yaygınlaştıracaklarını belirten Davutoğlu, halk eğitim merkezlerini, hayat boyu öğrenme merkezlerine dönüştüreceklerini bildirdi. 

 

Genç iş gücünün İşkur faaliyetlerine erişimini arttıracaklarını vurgulayan Davutoğlu, üniversitelerde İşkur noktalarının yaygınlaştırılacağını kaydetti. 

 

Davutoğlu, “Eğitim müfredatını her gence en az bir sanat veya spor dalında performans becerisi kazandıracak şekilde güncelleyeceğiz. Sanat ve spor genelde eğitimin bir parçası gibi görünmüyor” açıklamasında bulundu.

 

Başbakan Davutoğlu, eğitim dışındaki bu alanların da insanı en az eğitim kadar geliştireceğine dikkati çekerek, mesleki eğitim alanında AB ile tam uyumu öngören yeterlilikler çerçevesini oluşturacaklarını ve uygulanması noktasında gerekli mevzuat değişikliklerini yapacaklarını da belirtti.

 

Tersine beyin göçü…

 

Üçüncü programı, “Nitelikli İnsan Gücü için Çekim Merkezi Programı” olarak açıklayan Davutoğlu, şöyle konuştu:

 

“Bu, beyin göçü de diyebileceğimiz bir alan. Yükselen bütün ülkelerde tarih boyunca ya da medeniyetlerde mutlaka gözlenen bir husus. Yükselen medeniyet merkezlerine doğru nitelikli insan gücü artar, düşen yerlerden de artar. İstanbul’un fethinden sonra, Fatih Külliyesi’ne baktığınızda bütün Semerkand’dan Ali Kuşçu’nun gelişi, Kahire’den, Bağdat’tan insanların ilim için veya saygı görmek için İstanbul’a akışları bir örnektir. Aynı şekilde, 2. Dünya Savaşı’nda, hatta 19. yüzyılın sonlarında ABD’ye dönük olarak, Avrupa’dan önemli akademisyenlerin, önemli ailelerin göç edişi. Amerikan kültürünün 19. yüzyıldaki oluşumunun arkasında bu göç hareketi vardır. Hatta 2. Dünya Savaşı’nda Almanya’yı bombalayan Amerikan uçaklarının Nazi’lere karşı Heidelberg’e dokunmaması ve oraya özellikle saygı göstermelerinin sebeplerinden biri Heidelberg Üniversitesi’nden gelenlerin Amerikan üniversitelerine yaptığı katkıdır. Özellikle son dönemde gördüğümüz eğilim, Türkiye’den 28 Şubat şartlarında kaçan akademisyen ve nitelikli insan gücü, darbe dönemlerinde, 12 Eylül’de de olmuştur üniversiteden atılan öğretim görevlileri çoğu yurt dışında iş bulmak için çaba sarf etmiştir. 28 Şubat’ta da olmuştur.”

 

“Şimdi tersine yurt dışında iyi eğitim görmüş insan unsurumuz Türkiye’ye dönmeye çalışıyor” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Ortadoğu ülkelerindeki, Ukrayna’daki istikrarsızlık da yine Türkiye’ye dönük kaliteli insan unsurunun, sadece mülteciler şeklinde değil, kaliteli insan unsuru ‘daha iyi şartlarda bilim hayatını nasıl varlığımı sürdürebilirim’ kaygısını taşıyor. Burada bizim çekim merkezi oluşturmamız, en kaliteli insan unsurunu, Türkiye’nin üniversitelerinde bulundurması önem taşıyor” görüşünü paylaştı.

 

Başta yurtdışındaki vatandaşlar olmak üzere yerli ve yabancı nitelikli insan gücü için Türkiye’yi cazibe merkezi haline getireceklerini söyleyen Davutoğlu, üniversite, sanayi, kamu ve araştırma merkezi arasındaki işbirliğini geliştireceklerini bildirdi. 

 

“Temel amacımız ülkemizden beyin göçünü engellemek ve ülkemizi başka ülkelerin beyinlerini cezbeden bir ülke haline getirmek. Bu çerçevede de 45 adet eylem var” diyen Davutoğlu, iş piyasasında, üniversitelerde ve AR-GE merkezlerinde yurtdışından nitelikli insan gücüne duyulan ihtiyaç alanlarını belirleyeceklerini, önce resmi çekeceklerini belirtti.

 

İş, yatırım, çalışma, eğitim ve kültür ortamının yurtdışında tanıtımına yönelik faaliyetlerinin arttırılacağını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

 

“Yurtdışında bilim ve teknoloji müşavirliklerini görevlendireceğiz. Bunu ben Dışişleri Bakanı olarak da Boston ziyaretim esnasında karar almış ve sonra Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla birlikte önemli bilim merkezlerinde bilim teknoloji müşavirlikleri oluşturmuştuk. Bunu gerekirse yaygınlaştıracağız ve etkin bir şekilde takibini yapacağız ve dış tanıtıma önem vereceğiz. AB çerçeve programlarına katılımın arttırılmasına yönelik çalışmaları arttıracağız ve Türkiye’nin ekonomik, tarihi, kültürel bağlarının güçlü olduğu ülkelerle AB çerçeve programlarına benzer programlar geliştireceğiz. Öncelikli teknoloji alanlarında araştırma merkezleri ve yükseköğretim kurumlarının yurtdışındaki muadilleriyle işbirliklerini geliştireceğiz. Yurtdışındaki lisansüstü eğitimli vatandaşlarımızın ülkemizle ilişkilerinin canlı tutulması için bir iletişim ağı kuracak, yurtdışındaki Türk araştırmacılar için bir veri tabanı ve katalog oluşturacağız. Ülkemize yatırım yapacaklara yönelik tanıtımları yaygınlaştıracağız ve AR-GE altyapısı alanında yeni firma oluşumlarını ve girişimcilik faaliyetlerini destekleyeceğiz.”

 

Yabancı öğrenci sayısı arttırılacak

 

Davutoğlu, Türkiye’deki üniversitelerde yabancı öğrenci sayısının arttırılmasına yönelik yatırımların teşvik edilerek yabancı öğrenci sayısının arttırılacağını bildirdi. 

 

Büyük ülkelerin, yabancı öğrencileri ülkelerine çektikçe, onları yetiştirdikçe kendilerine yurtdışında tanıtım alanı açtıklarına dikkat çeken Davutoğlu, “Ne zaman yurtdışına gitsek Türkiye’de okumuş öğrencileri, şimdi kariyeri de belli bir yere gelmiş etkili kişileri gördüğümüzde mutlu oluyoruz. Nitelikli insan gücü için çalışma izni sürecini hızlandıracak ve bu amaçla özel bir turkuaz kart sistemi geliştireceğiz. Turkuaz kart sistemi ile özellikle gelmelerini arzu ettiğimiz kişiler için bir ara alan oluşturacağız, Türkiye’de rahat kalacaklar, ikamet edecekler, vatandaş olmadan belli haklardan istifade ederek, böylece en kaliteli insan unsurunun Türkiye’ye gelişini temin edeceğiz. Nitelikli yabancı uyrukla çalışanların ve ailelerinin ikamet izni ve çalışmalarına ilişkin süreçleri kolaylaştıracak ve iyileştireceğiz” değerlendirmesinde bulundu. 

 

“Küresel rekabeti, içerdeki kaliteyi arttıracak şekilde değerlendireceğiz”

 

Başbakan Davutoğlu, araştırma projelerinde sözleşmeli yabancı uzman çalıştırılmasını kolaylaştıracaklarını, bilim ve araştırma insanlarının Türkiye’de araştırma, ders verme ve konferans amaçlı ziyaret mekanizmalarını çeşitlendireceklerini bildirdi.

 

Yurtdışındaki üniversite öğrencileriyle bilim, sanat ve kültür alanlarında öne çıkan yüksek nitelikli insan gücü için değişim, hareketlilik veya staj programları geliştireceklerini açıklayan Davutoğlu, şunları dile getirdi:

 

“Yurtdışında lisansüstü eğitim yapmış olan vatandaşlarımızın Türkiye’ye dönmelerini sağlamaya yönelik AR-GE desteklerini yaygınlaştıracağız. Tüm bu eylemleri yurtiçinde insanımızın istihdamını ikame etmeyen aksine istihdam imkanlarını genişleten bir anlayış içinde gerçekleştireceğiz. Nükleer enerjiyle ilgili son yaptığımız hamlede, bu çarpıcı bir örnektir, yaptığımız anlaşmalarda en çok önem verdiğimiz husus, Türkiye’den belli nitelikte mühendislerimizin nükleer eğitim almak üzere Rusya’ya gitmesi ama döndükten sonra da kendi bu alanda bir insan unsuru yetiştirmesi. Savunma sanayinde bunu tecrübe ettik. Şimdi Uzay Ajansı ve diğer alanlarda yapacağımız çalışmalarla Türkiye’de bir dönem karşılığı olmadığı düşünülen alanlarda istihdam imkanlarını genişletip bunu bir anlamda küresel rekabeti, içerdeki kaliteyi arttıracak şekilde değerlendireceğiz.”

 

Sağlıklı yaşam ve hareketlilik öncelikli dönüşüm programı

 

Davutoğlu, dördüncü programın sağlıklı yaşam ve hareketlilik öncelikli dönüşüm programı olduğunu belirterek, koruyucu hekimliği öne çıkaran yeni bir sağlık paradigmasına geçmenin şart olduğunu vurguladı.

 

Başbakan Davutoğlu, “Yine bu programla tütün kullanımı, alkol ve uyuşturucu bağımlılığıyla etkin mücadeleyi ki, bu çerçevede ne kadar önem verdiğimizi görüyorsunuz, yapmayı planladığımız şey beslenme kültürünü değiştirmek. Hareketli yaşam alışkanlığın temin etmek, gıda güvenilirliğini arttırmak. Burada tarım politikalarıyla iç içe geçen bir yaklaşım var. Bu programda 57 adet eylem var. Önemli eylemler şunlar; tarımsal işletmelerle gıda ve yem işletmelerinde yapılan kontrolleri sayı ve nitelik bakımından arttıracağız. Gıda kontrol laboratuvarlarının bilgi ve iletişim altyapısını geliştireceğiz. Veteriner sınır kontrol noktalarını iyileştirecek ve geliştireceğiz. Başta çocuklara yönelik olmak üzere sağlığa zararlı gıda ürünlerinin yanıltıcı, yanlış yönlendirici tanıtım faaliyetlerine denetim getireceğiz” ifadelerini kullandı. 

 

Etiket ve ambalajlar yeniden düzenlenecek

 

“Etiket ve ambalajları, tüketicileri daha doğru bilgilendirecek şekilde düzenleyeceğiz. Bütün detaylar olacak” diyen Davutoğlu, çocukluk ve ergenlik dönemindeki bireylere yönelik sağlıklı beslenme programları yürüteceklerini, obeziteyle mücadele edeceklerini söyledi. 

 

Bu kapsamda büyük kampanyalar yapmayı planladıklarını dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu: 

 

“Diyabetin erken dönemde teşhis edilme oranını arttıracağız ve diyabetli bireylere yönelik bakım hizmetlerini geliştireceğiz. Tütün ve alkol bağımlılığından kurtulmak isteyen vatandaşların hizmete erişimlerini kolaylaştıracağız. Uyuşturucu madde bağımlılarına yönelik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerini güçlendireceğiz. Bu konuda kapsamlı bir eylem planı yürürlüğe koymuş durumdayız. Hastaların, yaşamsal hastalıklardan kaynaklanan tüm fiziksel, psikososyal ve ruhsal problemlerin önlenmesini içeren palyatif bakım hizmetlerini yaygınlaştıracağız. Bazı kanser türleri başta olmak üzere erken teşhise yönelik taramaları yaygınlaştıracağız. Asbest ve radon gibi kanser hastalığının önemli risk faktörüne yönelik haritalandırma yapacağız. Bütün illeri kapsayan aktif bir kanser kayıt sistemi oluşturacağız. Ülke genelindeki toplum ruh sağlığı merkezi sayısı ve kapasitesini arttıracağız.”

 

Yaşam alanlarına uygun yerlerde çok amaçlı, uygun maliyetli spor tesisi projelerini hayata geçireceklerini belirten Davutoğlu, yerel yönetimlerin yürüyüş ve koşu yolu gibi alanlara ilişkin farkındalığını da arttıracaklarını bildirdi. 

 

 “Yerelde kurumsal kapasite güçlendirilecek” 

 

Davutoğlu, kamuya ait spor tesislerinin kullanım ilkelerini belirleyeceklerini, envanterini çıkaracaklarını ve vatandaşların kullanımına açacaklarını, spor dostu okul programı geliştireceklerini, okul spor kulüplerinin kurulmasını teşvik edeceklerini, beden eğitimi ve spor derslerinin daha aktif hale gelmesini sağlayacaklarını açıkladı. 

 

Başbakan Davutoğlu, beşinci programın yerelde kurumsal kapasitenin güçlendirmesi programı olduğunu söyledi. Kalkınmanın tek başına yeterli bir kavram olmadığının altını çizen Ahmet Davutoğlu, yerel kalkınmayı tabana yaymanın, yerelde çok güçlü bir kalkınma bilinci oluşturulmasına bağlı olduğunu vurguladı. 

 

Bu amaçla yerel idareleri ve yerel düzeyde faaliyet gösteren tüm kurumları destekleyeceklerini ifade eden Davutoğlu, “Böylece yerel birimlerin kurumsal kapasitelerini güçlendireceğiz, bu kapsamda yerel birimlerin proje yönetimini kapasitesini geliştirmeyi planlıyoruz. STK’ların ve üniversitelerin belediyelerle birlikte yerel düzeyde yapacağı çalışmaları ve alacağı tedbirleri destekleyeceğiz. Bu başlık altında 37 adet eylem bulunmaktadır” diye konuştu

 

“Belediye hizmetlerinden memnuniyeti ölçeceğiz”

 

Vatandaşların belediye hizmetlerinden memnuniyetini belirli aralıklarla ölçeceklerini belirten Davutoğlu, bu alanda TÜİK üzerinden yapılan çalışmalar bulunduğunu, bunu daha da yaygınlaştırıp sık aralıklarla belediye hizmetlerinin etkinliğini denetleyeceklerini bildirdi. Belediye hizmetleriyle ilgili alanlarda hizmet standartlarını belirleyeceklerini dile getiren Davutoğlu, Bulut Belediyesi Projesiyle elektronik ortamda sunulacak belediye hizmetlerini standartlaştırarak merkezi bir alt yapıya kavuşturacaklarını ifade etti.

 

Mahalli idarelerin mali yapılarının güçlendirilmesi ve sürdürülebilirliğinin muhafazasına yönelik kurallar geliştireceklerini aktaran Davutoğlu, Büyükşehir Belediyelerinin akıllı ket uygulamalarına yönelik çalışmalarını destekleyeceklerini, mevcut ve yeni kurulan büyükşehir belediyelerini tecrübe aktarımları için eşleştireceklerini bildirdi.

 

Davutoğlu, büyükşehirlere kırsal alanın ihmal edilmemesi için bütçelerinden bu alana asgari bir oranda kaynak ayrılmasına ilişkin düzenlemenin uygulanmasını titizlikle takip edeceklerini, Kent Konseyleri’nin toplanma ve çalışma sistemlerini gözden geçirip işlevselliklerini arttıracaklarını belirtti.

 

Yerel yönetimlerde İnsan Kaynakları Yönetimi Sistemi kuracaklarını aktaran Başbakan Davutoğlu, yerel yönetimlerde uzmanlık ve kariyer alt yapısını güçlendireceklerini, valiliklerde nitelikli eleman istihdamını sağlayacaklarını, yöneticiler için sistematik eğitim programları uygulayacaklarını vurguladı.

 

Davutoğlu, üniversiteler başta olmak üzere yerelde proje geliştirme kapasitesini, bölge kalkınma İdarelerini güçlendireceklerini, proje bazlı desteklerle sivil toplum kuruluşlarının kapasitelerini arttıracaklarını bildirdi. STK-kamu işbirliğinin genel çerçevesini çizen bir kanun tasarısı hazırlayacaklarını vurgulayan BaşbakanDavutoğlu, “Bu çok hassas bir konu. STK doğası gereği sivil olmak durumundadır ve kamu tarafından yönlendirilmemeli. STK ile kamu iki ayrı alan olarak geliştiğinde ve bir birleriyle temas noktaları olmadığında ortak toplumsal sorunlarla ilgili sivil inisiyatiflerle karar alacak olan idare arasında irtibat kurmak zorlaşıyor. Bunu STK’ların sivil niteliğine özel saygı göstererek ama işlevsel olarak da STK ile kamu arasında daha dinamik bir ilişki kurarak temin etmek durumundayız” diye konuştu.

 

Afet riskini bertaraf edecek sağlıklı konutlar

 

Altıncı programın “Rekabetçiliği ve Sosyal Uyumu Geliştiren Kentsel Dönüşüm Programı” olduğunu ifade eden Başbakan Davutoğlu, kentsel dönüşüm programının hem doğal şartlar bakımından hem de tarihi dokuyu koruma bağlamında Türkiye için zorunlu bir husus olduğunu, bu konunun inşaat sektörü temsilcileriyle dün yaptığı toplantıda bu konunun özellikle gündeme geldiğini belirtti.

 

Türkiye’de her bir şehrin dinamik nüfusa sahip olduğunu belirten Davutoğlu, şunları söyledi:

 

“Dinamik nüfus demek dinamik şehir demektir. Nüfusu dinamik tutup şehri durağan tutamazsınız. Şehir yaşayan bir varlık, bu yaşayışını sürdürecek. Ama nüfus dinamik diye bu dinamizmi şehirlerde tahribata yol açacak anlayışla ele almamak gerekiyor. Bu programda şehirlerimizin ekonomik, sosyal ve fiziki  dezavantajlarını azaltmayı ve yaşam kalitesini arttırmayı planlıyoruz. Bu konuda yapılacak harcama ve yatırımları makro ekonomik dengeler ve kamu finansmanı ile uyumlu şekilde planlıyoruz. 

 

Program sonucunda şehirlerimizin afet riskini bertaraf ederek sağlıklı ve nitelikli konut sahipliğini arttıracağız. Şehir sakinleri arasındaki sosyal uyumu güçlendirecek yaklaşımları hayata geçireceğiz. Eskiden sosyal uyumun sembolü olan mahalleler vardı. O mahallede herkes bir birini tanır, sosyal hayat ona göre akardı. Komşu teyze dediğiniz hanım yarı anne hatta daha ötesi anlam taşırdı. Maalesef bu organik şehir kültürümüz yeni modern ve gittikçe küreselleşen hayat içinde zarar görmeye başladı. Mahalle yerine site kültürünün doğması, o sitelerde insanların bir birinden ayrı, bazen de kopuk şekilde yaşamaları çok gayri insani bir durum. Evlere girildiğinde odaların neredeyse soyutlanıp her odada internet, her odada bilgisayarla aile ve bireylerin bir birinden kopması çok ciddi ruhi sıkıntılar da doğruyor. Öyle bir takım sosyal uyum projeleri geliştirmek durumundayız ki tabiri caizse mahalle kültürünün muhteviyatı ve ilişki biçiminin modern ve küresel hayat biçimine uyarlayacak yeni yöntem ve yollar bulmak durumundayız.”

 

Kentsel dönüşüme yeni finansman

 

Yerli ve yenilikçi üretimi teşvik ederek inşaat sektörünün de rekabet gücünü arttıracaklarını, bunun için 36 eylem düşündüklerini aktaran Davutoğlu, imar değişiklikleriyle ortaya çıkacak değer artışından kamunun pay almasını sağlayacak düzenlemeler yapacaklarını bildirdi.

 

Bunun kesinlikle rant ve şerefiye vergisi veya ayrı bir vergi olmadığını ifade eden Davutoğlu, “Sadece imar plan değişikliğinden kaynaklanan değer artışı, bir imzayla ortaya çıkan değer artışıyla ilgili bir durumdur ve bunun hem saydamlık hem de belediyenin gelirlerinin arttırılmasıyla ilgisi bulunmaktadır” dedi.

 

Kentsel dönüşüm alanlarında hakların devredilmesine imkan sağlayacak şekilde “Gayrimenkul Sertifikası Modeli” geliştireceklerini, bunun da devrim mahiyetinde bir adım olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Bu yolla imar  değişikliği esnasında değer kaybına uğrayan bir yerden başka bir alana bu gayrimenkul değerin menkul değer haline dönüştürülerek aktarılması ve disiplinize edilmesi” diye konuştu.

 

Kentsel dönüşüm projelerinine yeni finansman arayışlarının önünü açacak düzenlemeler yapılacağını bildiren Davutoğlu, arsa geliştirme çalışmalarına yönelik yerel yönetimlere destek vereceklerini, şehir merkezide kalan küçük sanayi siteleri taşıyıp iyileştireceklerini söyledi.

 

Davutoğlu, dönüşüm alanlarında uygulanacak asgari kentsel standartları, şehirlerde yüksek yaşanabilirlik düzeyini mümkün kılacak şekilde belirleyeceklerini, tarihi, kültürel ve estetik değerlerle uyumlu kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştireceklerini bildirdi. Kentlerin tarihi ve kültürel kimliğini ortaya çıkarmayı ve güçlendirmeyi hedefleyen çalışmalar yapacaklarını aktaran Başbakan Davutoğlu, tarihi şehir merkezlerinin canlandırılmasına yönelik çalışmalara destek vereceklerini, afet riskiyle karşı karşıya olan kültür varlıklarına ilişkin öncelikli tedbirler alacaklarını, özel mülkiyette olan taşınmaz kültür varlıklarının onarım ve restorasyonunu destekleyeceklerini bildirdi.

 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde bir Yapı Araştırma Merkezi kuracaklarını aktaran Davutoğlu, yeni yapım teknikleri ve malzeme ekipman geliştirmesine odaklanacaklarını belirtti. Davutoğlu, “Yenilikçi ve çevreye duyarlı ürün ve çözümlerin uluslararası standartlarda yerli üretimini sağlamak için AR-GE ve yatırım destek mekanizmaları oluşturacağız. Piyasaya arz edilen uygunsuz ya da güvensiz ithal yapı malzemelerinin kullanılmasını engelleyeceğiz” dedi.

 

Kentsel dönüşümde yeni ve yenilikçi ürünlerin kullanılmasını sağlayacaklarını vurgulayan Davutoğlu, meslek edindirme ve istihdam programlarıyla sosyal amaçlı kentsel dönüşüm programları arasındaki ilişkiyi güçlendireceklerini söyledi.

 

Dış ilişkiler uzmanlık kadrosu

 

Yedinci program olan “Kalkınma İçin Uluslararası İşbirliği Altyapısının Geliştirilmesi Programı”nın amacının kalkınma iş birliği politikasının stratejik bir çerçeveye kavuşturmak ve kalkınma iş birliğine yönelik mali, beşeri ve kurumsal kapasite ile hukuki alt yapıyı güçlendirmek olduğunu söyledi.

 

Türkiye’yi uluslararası işbirliği kuruluşları için bölgesel merkez haline getirmeyi hedeflediklerini belirten Davutoğlu, bu başlık altında 55 eylem bulunduğunu belirterek bunlar arasında öne çıkanları saydı.

 

Kalkınma iş birliği temel politika ve strateji belgesi ve dış yardım kanunu hazırlayacaklarını belirten Davutoğlu, bu alanda dünyada son dönemde en hızlı gelişme gösteren ülkelerden birinin Türkiye olduğunu, bunun kanuni çerçevesini güçlendireceklerini bildirdi.

 

Davutoğlu, kalkınma iş birliği alanında faaliyet gösteren STK’ları akredite edecek, uluslararası merkez olabilmeleri amacıyla destekleyeceklerini bildirdi. Türkiye’nin uzmanlık birikimine sahip olduğu belli alanlarda bilgi ve tecrübe paylaşım programları başlatacaklarını ifade eden Davutoğlu, “Bu aynı zamanda bizim için stratejik bir alan. Özellikle dost ve kardeş ülkelerde, açılım yaptığımız Afrika gibi kıtalarda kullanacağımız en önemli alanlardan biri” dedi.

 

Davutoğlu, eğitimde uluslararası hareketlilik ve iş birliği desteği sağlayacaklarını, ilk ve orta öğretimde küresel farkındalığı arttırmaya dönük eğitimler vereceklerini, küresel toplumla iletişim stratejisi hazırlayacaklarını, üniversitelerde uluslararası kalkınma iş birliği araştırma merkezleri ve yüksek lisans programları oluşturacaklarını belirtti.

 

Eğitim kurumlarında yabancı dil eğitiminin etkinliği konusunda bir program başlatacaklarını, üniversitelerde uluslararası öğrenci ofisleri kuracaklarını ve uluslararası öğrencilere yönelik mevzuat iyileştirme çalışmaları yapacaklarını dile getiren Davutoğlu, en az gelişmiş ülkelerden gelen öğrenci ve akademisyenlere, kalkınmada ihtiyaç duydukları alanlarda Türkiye’deki üniversitelerde burs ve eğitim imkanlarını arttıracaklarını söyledi. Davutoğlu, “Zaten bu konuda Türkiye en az gelişmiş ülkelerin koordinatör ülkesi olarak yılda 200 milyonluk bir kredi verme gibi bir taahhüdü olmuştu. Türkiye 10 yıl bu ülkelerden Birleşmiş Milletler adına sorumlu. Bu çerçevede o ülkelerde yeni neslin yetiştirilmesi ve Türkiye’ye müzahir bir şekilde bir kadro oluşturulması için de çaba sarfedeceğiz” diye konuştu.

 

Kamu kurumlarının dış ilişkiler birimlerini, bütçe, insan kaynağı ve kurumsal açıdan güçlendirecekleri belirten Davutoğlu, kamu kurumlarında dış ilişkiler uzmanlık kadrosu oluşturacaklarını, uluslararası örgüt ve şirketlerdeki Türk uzman personel sayısını arttıracaklarını belirtti. Davutoğlu, “Son dönede beni en çok gururlandıran hususlardan biri, Davos’ta da Lonra’da da yaptığımız görüşmelerde, bizimle görüşmeye gelen uluslararası şirketlerin önemli bir kısmında yanlarında üst düzey bir Türk yöneticiyle birlikte gelmeleri. Bu bizim için büyük bir imkan. Hem Türkiye’nin tanınırlığı ve bilinirliği anlamında hem de Türkiye’nin kaygılarını da gözetecek insan unsurunun uluslararası nitelikte bir ağ oluşturmuş olması bağlamında” dedi.

 

“İnsani yardım kapasitesi güçlendirilecek”

 

Yurt dışı misyonlardaki ihtisas birimlerinin gözden geçirileceğini ve söz konusu birimlere yapılan atamaların liyakat esasına dayalı olmasının sağlanacağını belirten Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin acil ve insani yardım kapasitesinin gözden geçirilip güçlendirileceğini bildirdi. 

 

Kayıt dışı Ekonominin Azaltılması Programı’nın da makro ekonomi alanında yapılacak reformları içerdiğini ifade eden Davutoğlu, “Bu, kayıt dışı ekonomiyi azaltmamız bizim için stratejik bir hedeftir. Ekonomik istikrar, gelir dağılımı ve istihdam gibi birçok makro ekonomik unsurun iyileştirilmesi son derece önemlidir” diye konuştu.

 

Başbakan Davutoğlu, “Bu program, ayrıca ekonomide verimlilik düzeyini, rekabet gücünü ve kamu gelirlerini artırmamızı sağlayacak. Bu programla hedef dönemde gayrisafi yurt içi hasılaya, kayıt dışı ekonominin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının 2018 yılı sonunda yüzde 21,5’e, tarım dışı sektörlerde kayıt dışı çalışanların toplam istihdam içindeki oranını da yüzde 17’ye düşürmeyi hedefliyoruz” ifadesini kullandı.

 

Bu programda 62 eylemin bulunduğunu aktaran Davutoğlu, kayıt dışılığın ekonominin boyutunun ölçülerek, kayıt dışılığın yol açtığı etkilerin araştırılacağını, bu anlamda önce bir envanter çalışması yapılacağını söyledi.

 

“Gümrük kapıları ve gümrükler modernize edilerek yenilenecek”

 

Vergilendirme kapasitesini ölçen yöntemler geliştirileceğini, kayıt dışılığın istihdamın boyutunun analiz edileceğini, yol açtığı sorunların giderileceğini belirten Davutoğlu, vergiye gönüllü uyumu etkileyen faktörlerin analiz edileceğini ve mükelleflerin vergiye uyum seviyelerini artırıcı uygulamaların hayata geçirileceğini dile getirdi.

 

Başbakan Davutoğlu, mükelleflerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin defter ve interaktif yazılımların hazırlanacağını, vergi tahsilatını ve hizmet kalitesini artırmak amacıyla belirli yerlere ödeme terminalleri kurulacağını anlatan Davutoğlu, petrol ve LPG lisans sahipleriyle ilgili düzenlemeler yapılacağını, akaryakıt satış bilgilerini anlık olarak takip edebilecek merkezi bir sistemin hayata geçirileceğini belirtti.

 

Akaryakıt ve LPG taşımacılığında kullanılan kara ve deniz araçlarıyla ilgili bir takip sisteminin kurulacağını ifade eden Davutoğlu, gümrük kapıları ve gümrüklerin modernize edilerek yenileneceğini söyledi.

 

Dahili işleme rejiminin gözden geçirileceğini ve kontrol süreçlerinin daha etkin hale getirileceğini vurgulayan Davutoğlu, “Vergi ve sosyal güvenlik bilincini geliştirmek amacıyla görsel medyada yer alan programlardan faydalanacağız. Kayıt dışılıkla mücadelede kurumlar arası veri paylaşımı kapasitesini artıracağız” dedi.

 

Davutoğlu, bu 8 alanda son derece detaylı planlanmış, önemli bir dönüşüm perspektifi veren ve bunu uygulamalı alanlarda da ortaya koyan bir çerçeve çizildiğini belirterek, kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in daha detaylı bir açıklamayla kamuoyunu bilgilendireceğini aktardı.

 

Bu 25 öncelikli dönüşüm programının, reel ekonomide, makro ekonomik alanda, insan ve sosyal boyutlu kalkınma çerçevesinde yeni bir dönemin başlangıcı olan unsurlar barındırdığını dile getiren Davutoğlu, bunun kamuoyuyla paylaşılması, uluslararası alanda yatırımcıları teşvik edecek şekilde bu yeni imkanların sunulması için de başlı başına bir iletişim ekibi kurulduğunu kaydetti.

 

“Takvimlendirilmiş bir eylem planı ortaya koyacağız”

 

Başbakan Davutoğlu, yerelde ve uluslararası alanda, önümüzdeki aylarda bir kampanya şeklinde çalışmaların yürütüleceğini belirterek, şöyle devam etti:

 

“Nisan ayı sonu gibi ilk uygulama planlarını sizlerle paylaşacağız. Her 3 ayda bir topluma yaptığımız taahhütler çerçevesinde hangi adımlar atıldı bunun hesabını vereceğiz. Seçimler sonrasında hiçbir dakika bile vakit kaybetmeden, 7 Haziran seçim, 8 Haziran’da bunları muhtevi bir acil eylem planı, orta vadeli eylem planıyla 2018 sonuna kadar uygulayacağımız bütün politikaları, dönüşüm programlarını, reform programlarını kamuoyumuzla paylaşacağız. Gerekirse çok köklü reform gereken alanları, yapısal reform gereken alanları tespit edip şimdiden gerek seçime kadar olan çalışmalar anlamında kamuoyuyla paylaşım ama daha önemlisi de daha sonraki dönemde de atacağımız adımlar konusunda takvimlendirilmiş bir eylem planı ortaya koyacağız.”

 

Türkiye’de artık hiç bir şeyin geçici, konjonktürel seçime ayarla ya da belli dönemlerde popülist gayelerle yapılmadığına dikkati çeken Davutoğlu, yapısal reformlar gerektirdiğinde en cesur kararlı adımları atmaya hazır olduklarını söyledi.

 

Başbakan Davutoğlu, 60. hükümet kurulduğunda vurguladığı atılımın, ikinci atılım döneminin bu 25 programla birlikte çerçeve kazandığını belirtti.

 

Birinci büyük hamlenin, Başbakanlığı döneminde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatıldığını anımsatan Davutoğlu, bu birikim ve tecrübe üzerinde şimdi ikinci büyük atılım dönemini de bu şekilde başlattıklarını vurguladı.

 

Davutoğlu, kısa vadeli, orta vadeli uygulamalara bürokratik, siyasi düzeyde ve kendisinin de katılacağı basın toplantılarıyla devam edeceklerini sözlerine ekledi.

 

Kıdem tazminatı

 

Kıdem tazminatı ve işsizlere verilecek yardım konularıyla ilgili ayrıntılı bilgi istenmesi üzerine Davutoğlu, her zaman ülkenin gündeminde olan kıdem tazminatı meselesinin, çalışma hayatında en fazla tartışılan konulardan biri olduğunu söyledi. Bu konunun, işverenlerin ve işçilerin ortak perspektifiyle diyalog içinde sonuçlandırılmasının önemine işaret eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

 

“Burada iki hususa dikkat çekmek isterim. Birisi kıdem tazminatından istifade eden çalışanlarımızın, hala gerçek çalışanlara nispeti çok düşüktür, neredeyse yüzde 85-90 bu imkandan faydalanamaz durumdadır. Birinci hedefimiz; kıdem tazminatı, çalışan kesimleri içerecek şekilde nasıl yaygınlaştırabiliriz? Bu, işçilerimiz, emekçilerimiz perspektifinden bir ihtiyaç. Öbür taraftan kıdem tazminatının rekabeti azaltacak şekilde işveren üzerine getirdiği bazı yükler var. Hangi yöntemlerle işverenlerimiz üzerindeki yükleri azaltıp, işçilerimizin yaygın bir şekilde kıdem tazminatından istifade etmelerini sağlayacak bir mekanizmayı nasıl kurabiliriz? Burada işçi ve işverenlerin karşılıklı çıkarlarının çatıştığı bir alan olmaktan kıdem tazminatını çıkarıp, işverenlerimizin yükünü hafifleten ama işçilerimizin de en yaygın şekilde bundan istifade etmesini ve bir anlamda gelecek garantisi gibi gördükleri hususlarda bu imkandan istifade etmelerini devam ettirecek arayış içindeyiz. Bazı düşüncelerimiz var, yaptığımız çalışmalar var. Fakat bu çalışmaları, çalışma hayatı içindeki bütün paydaşlarla paylaşarak birlikte bir çözüme kavuşturmak ve uzun yıllardır tartışılan bu konu üzerinde yeni uygulamayı başlatma niyetimiz var. İstişarelerimiz sürecek.”

 

İşsizlere verilecek yardım konusunda ise Davutoğlu, bunun paket halinde kıdem tazminatıyla birlikte değerlendirecek bir husus olduğunu, herkes için en uygun modeli geliştireceklerini kaydetti.