Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs konusunda önceki müzakere süreçlerine göre “daha umutlu ve iyimser” olduklarını söyledi.
Kıbrıs’ta BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu çerçevesinde sürdürdüğü müzakere süreci hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Eide, “Önceki Kıbrıs müzakerelerinden farklı olarak daha iyimser ve umutlu olmayı gerektiren hususlar var. Müzakereler, farklı bölgesel ve ekonomik şartlar altında gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı.
Adalıların Kıbrıs konusunu çözmemenin yaratacağı potansiyel maliyet ve risklerin farkında olduklarını dile getiren Eide, “Bölgede ciddi güvenlik krizleri yaşanıyor. Doğu Akdeniz’in jeopolitiği oldukça karmaşık. Suriye’de korkunç bir savaş var. Aynı zamanda, önce (Güney) Kıbrıs’ı sonra da Yunanistan’ı etkileyen ekonomik kriz yaşanıyor” dedi.
Kıbrıs’ta her iki kesimin de çözümsüzlükten bıktığını söyleyen Eide, “Kıbrıslılar, sorunu çözmemenin yaratacağı fırsat maliyetini tahmin edebiliyorlar. Her iki kesimin ekonomisinin, tek bir ülke olarak çok daha iyi olacağını, jeopolitik krizlere karşı çok daha dayanıklı olacaklarını biliyorlar” şeklinde konuştu.
“Çözüm konusunda çok uzun yıllardır yakalanan en iyi fırsat”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiades’in uyum içinde çalıştıklarını kaydeden Eide, şöyle devam etti:
“Şu an birbirleriyle çok iyi çalışabilen iki lider var. Oyların büyük çoğunluğunu alarak seçilen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı güçlü bir lider. Keza Anastasiades de öyle. Her ikisi de, birbirleriyle uyum ve güven içinde çalışarak görüşmelerin havasını dönüştürebilirler. Tüm yaz süresince görüşmelerimiz devam etti. Kıbrıs sorununu oluşturan mülkiyet, siyasi çözüm, ekonomi, Avrupa Birliği’nin (AB) rolü gibi neredeyse tüm temel meseleleri olumlu ve yapıcı bir ruh haliyle müzakere ettik.
Yapılması gereken daha çok şey var. Anlaşma yapıldı mesajını vermemek konusunda ısrarcıyım. Fakat bunun çok uzun yıllardır yakalanan en iyi fırsat olduğunu söylemeliyim. İki lider de bunun farkında.”
“AB’ye tam üye, Birleşik Kıbrıs Federasyonu”
Rumların, 2004’te halk oylamasında reddettiği Annan Planı’ndan farklı olarak demokrasi, AB kriterleri ve 21. yüzyıl şartlarına daha uygun bir plan üzerinde çalıştıklarını belirten Eide, şunları söyledi:
“AB’ye tam üyeliği olan Birleşik Federal Kıbrıs. Kıbrıs Rum Yönetimi, zaten AB üyesi fakat önceki planlardan farklı olarak tüm adanın üyeliği gündemde. İki lider ve halklar arasında siyasi ilişkilerin dinamikleri değişti. Şimdi kurulması gerekenin gerçek bir federasyon olduğu anlayışı gelişmiş durumda. Samimi olarak bunun daha iyi bir plan olduğunu düşünüyorum.”
Çözüm sürecinde resmi bir takvimin olmadığını söyleyen Eide, “İyi ve hızlı bir planın olması resmi bir takvimden daha önemli. Bunun benzersiz bir tarihi fırsat olduğunu unutmamalıyız. Liderler ve müzakere heyetleri arasındaki böylesine mükemmel bir havanın sonsuza kadar süreceğini varsayamazsınız. Aylardan bahsediyoruz, yıllardan değil” ifadelerini kullandı.
“Benim öncelikli görevim liderlere, müzakereler sırasında yardım etmek” diyen Eide, “Liderlerin başarılı olmak için birbirlerine ihtiyaçları var. Ancak ortaklaşa bir başarı mümkün. Bireysel başarı değil, bireysel başarısızlık söz konusu” ifadelerini kullandı.
“Gelecekte doğal kaynakların paylaşımı konusunda anlaşmazlık yok”
Eide, doğal kaynakların paylaşımı konusunda yaşanan anlaşmazlıklarla ilgili ise şunları kaydetti;
“Doğal kaynakların paylaşımı konusu, altı ay önce müzakereleri sekteye uğratacak kadar ağır bir krize dönüşmüştü. Şimdi ise durum farklı. Gerçek bir siyasi çözüme doğru ilerledikçe, iki taraf ta doğal kaynaklar konusunda aslında hem fikir olduklarının farkına vardı. Birleşik federal bir Kıbrıs olduğu zaman, petrol ve diğer doğal kaynakların kullanımı, federal devlet tarafından düzenlenecek ve hem Rum hem de Türk tarafı bunlardan birlikte yararlanacak. Doğal kaynakların, şu an nasıl paylaşılacağı konusunda derin bir anlaşmazlık olsa da gelecekte bir birleşme söz konusu olduğu zaman nasıl davranılacağı hususunda bir uzlaşı var.
Kıbrıs, doğal kaynaklarından faydalanırken komşuları Türkiye, Mısır, İsrail ve Lübnan ile de işbirliği içinde hareket edecektir. Çünkü birleşik bir Kıbrıs’ın komşularıyla da ilişkileri normalleşecektir. Doğu Akdeniz’in petrol ve gaz rezervleri kolektif şekilde geliştirilebilir.”