Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) fevkalade başarılı bir uygulama olduğunu belirterek, “Hem bankacılık hem de reel sektöre olumlu katkıları oldu. Ümit ederiz ki önümüzdeki dönemde farklı sektörler için farklı şekildeki uygulamalar da olabilir.” dedi.
Birliğin bankacılık sektöründeki gelişmelere ilişkin basın toplantısı, TBB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ümit Leblebici ve Genel Sekreteri Ekrem Keskin’in katılımıyla gerçekleştirildi.
Hüseyin Aydın, toplantıda yaptığı konuşmada, 2017’nin 7 ayında bankacılık sektörünün güçlü yanlarını kullandığını ve ülke büyümesine destek verdiğini ifade etti.
Ekonomide ve düzenlemelerde yerel inisiyatifleri ve esneklikleri iyi kullandıklarını anlatan Aydın, bunun güçlü ve hızlı toparlanmalarına destek olduğunu bildirdi.
Olağanüstü dönemlerde biraz olağandışı kararlar almanın gerekebildiğini belirten Aydın, şunları kaydetti:
“İş ortaklarımız ve ekonomi yönetimiyle güçlü bir koordinasyon ve iletişim içinde olduk. Belirsizliklerin ve risklerin yüksek olduğu böylesi bir dönemde kamunun da ekonomiye dokunuşları güveni artırdı. Avrupa Birliği’nin (AB) büyüme konusunda 10 yıldır yapamadığını biz 6 ayda yaptık ve 3 çeyrekte toparlandık. Biz ‘Sektör iyidir, güçlüdür’ diyorduk. Bunun bir blöf olmadığını da göstermiş olduk. İnişten daha hızlı bir çıkış yakaladık. Yasal limitlerimizi sonuna kadar kullandık. Elde, avuçta, cepte ne varsa hepsini krediye verdik. Sektöre duyulan güveni krediye çevirdik. Büyüme en güçlü yanımız. Büyümeden asla ve kata vazgeçmemeliyiz. Büyümeyi sürdürmeliyiz.”
Aydın, “6 ayda çok hızlı koştuk. Şimdi biraz soluklanacağız ama asla durmayacağız.” dedi.
Dış dünyadaki istikrarın kendilerine olumlu yansıyacağını kaydeden Aydın, “Mevcut küresel dengesizliklerden dolayı iniş çıkışlar olabilir. Önemli olan bunları iyi yönetmemizdir. Geçmişteki duruşumuz ve becerilerimiz bundan sonrasını da iyi yöneteceğimizin çok açık bir göstergesidir.” diye konuştu.
“Kredibil olmayan hiç kimseye KGF kefaletiyle kredi vermedik”
Hüseyin Aydın, 2017 yılının ikinci yarısında KGF bankacılık sektörü üzerindeki etkisine ilişkin soru üzerine, hemen hemen KGF’nin garanti edeceği miktarı sektörün kullandırdığını, burada çok cüzi bir miktarın kaldığını ifade etti.
Bunun fevkalade başarılı bir uygulama olduğunu belirten Aydın, “Hem bankacılık hem de reel sektöre olumlu katkıları oldu. Ümit ederiz ki önümüzdeki dönemde farklı sektörler için farklı şekildeki uygulamalar da olabilir. Biz ona da destek veririz. Dış ticareti artıran, döviz kazandırıcı, daha selektif veya farklı yüzdelerle bazı uygulamalar olabilir ama bugün için somutlaşmış herhangi bir konu söz konusu değil.” ifadelerini kullandı.
Aydın, KGF’de 313 bin müşteri için 207 milyar lira kullandırım olduğu bilgisini verdi.
Kredibil olmayan hiç kimseye KGF kefaletiyle kredi vermediklerini vurgulayan Aydın, “Zaten ticari hayatın içinde bulunan ve bu ticari işlerle edimlerini yerine getirebilecek üreticinin, tacirin, esnafın hayatını kolaylaştırdık. Bu müşterilerden limiti artan da olmuş olabilir, limit içindeki belli bir bölümünün vadesi yeniden yapılandırılarak KGF’leştirilmiş olan da olabilir. Kredi kalitesi bakımından yeni vade bankacılık anlamında herhangi bir taze krediden daha faydalı olabilir.” yorumunu yaptı.
Aydın, “KGF ile hayata tutunup üretim yapan bir firmanın, işçileri için sosyal güvenlik ödemeleri ve devlete vergi ödemesinin toplam getirisi ile yükümlülüğünü yerine getirememesi halinde Hazine’nin cebinden çıkacak miktarı düşündüğümüzde bu işten devlet karlı çıkıyor.” dedi.
Hüseyin Aydın, özellikle gelişmiş ülkelerde benzer problemlerle karşılaşınca piyasanın canlanması için atılan adımlar “piyasa dostu” olarak yansıtılırken, aynı uygulamalar Türkiye’de hayata geçirildiğinde “normlar ötesiymiş gibi” algılandığını dile getirdi.
“Bankacılık sisteminin karı makul bir seviyede”
Aydın, bankacılık sektörünün karlılığına ilişkin soru üzerine ise şu yanıtı verdi:
“Ne koyarak para kazandığınız önemli. Sermaye maliyetinin altında bir öz kaynak getirisiyle devam ederek 2015’e göre fevkalade iyi bir noktaya geldik. Bu, düzenlemelerin ve önlemlerin hepsinin sonucu. Ama hala burada öz kaynak birikimini çokça teşvik eden bir noktada değiliz. Ama Allah’a hamdolsun çift haneli rakamlardayız. Biz hep çift haneli rakamlarda öz kaynak getirisi olsun ki Türk bankacılık sistemine talep devam etsin istedik. AB’nin 10 yılda yapamadığını biz gerçekleştirdik. Bu bankacılık sisteminin destek vermesiyle oldu.Yani karlılığımızın hacimsel artışı ile öz kaynak getirisini mutlaka yan yana koyarak değerlendirelim.
Kimsenin kazancında gözümüz yok. Borsa İstanbul’daki, İSO’daki ya da diğer firmaların karlılıklarına bakıldığı zaman bankacılık sisteminin karı makul bir seviyededir. Bu makul seviyede de devam edeceğini düşünüyoruz. Ülke bilançosuna katkı sağlayacağına inandığımız bir konu velev ki ilgili bankanın bilançosuna daha sınırlı bir katkı sağlasın; biz ülke bilançosuna katkı sağlıyor diye o işi yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Bankacılık sektörü bu konuda vefalı davranmıştır.”
“Faizlerin yüzde 13 seviyesine gelmesini bekliyoruz”
Mevduat ve piyasa faizlerine ilişkin bir soru üzerine Aydın, bir dönem için artan kredi talebinin likiditelerini azalttığına değinerek, “Bir şey azaldığında fiyatı yükselir. Ama ‘Çok hızlı koştuk, şimdi bir nefes alma dönemi’ dedik. Bu nefes alma döneminde faizler hem pasif hem aktif tarafta aşağıya yönlü hareket etmeye başladı. Her iki tarafın faizlerinin de nihai anlamda Merkez Bankası’nın en son piyasayı fonladığı miktarlara yakın bir yere, yüzde 13 seviyesine gelmesini bekliyoruz. O yönde bir hareket var.” diye konuştu.
“Zorunlu karşılıkları biraz indirsinler”
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Merkez Bankası ve ekonomi yönetimiyle iyi bir iletişim içinde olduklarını aktaran Aydın, “Aynı gemide olduğumuzun farkındayız. Yerel inisiyatiflerin uygulanması konusunda çok ısrarcı oluyoruz. Ülke ekonomisinin daha iyi olması hususunda bütün taleplerimizi hemen hemen gerçekleştirdik. Şu anda bir talebimiz yok ama ‘Zorunlu karşılıkları biraz indirsinler’ deriz.” ifadelerini kullandı.
Yüzde 20’lik bir kredi büyümesi ile Türkiye ekonomisi büyüme tahminlerinin örtüştüğünü kaydeden Aydın, ülkenin büyüme performansında bir değişim olursa kredilerin de bunu izleyeceğini söyledi.