Olay Gazetesi Bursa

Kaygıları sorgulayan bir roman

Genç yazar Caner Adıgüzeller'in “Çürüyen Gölgeler“ adlı romanı okurla buluştu. Adıgüzeller, “Kaygılarımın üzerine ancak yazarak gidebileceğimi düşündüğüm için bu roman doğdu” dedi.

Dilek Atlı

Bursalı genç yazar Caner Adıgüzeller’in kaleme aldığı “Çürüyen Gölgeler”, Düşülke Yayınları’ndan çıktı. Romanın ana karakterleri Svetlana ve Cemal’in nihilist bir bakışla yaşamlarını sürdürdüklerini aktaran Adıgüzeller, şunları dile getirdi:

“Hayata karşı kötümser bir bakışım var. Kaygı duyuyorum açıkçası. Bu, romandaki karakterlere de yansıyor. Bu kaygılarımın üzerine ancak yazarak gidebileceğimi düşündüğüm için bu roman doğdu. Yazmak, direnmenin bir türü. İnsan hayatının anlamıysa özgürlükle orantılı. Günlük hayatlarımızda kuşatılmış durumdayız. Özgürlüğümüzden taviz verdiğimiz sürece hayatımız aynı oranda anlamsızlaşıyor. Bunun içinden çıkabilmek için de bir sanatla meşgul olmak gerekiyor. Ben de edebiyatı tercih ettim.” 

Yazmaya, gözlemci olarak küçük yaşta ailesinin desteğiyle adım attığını vurgulayan Adıgüzeller, “Resme tutkuluydum. Karikatürler çizerdim. Bu gözlemci yönümün bana katkısıydı. Çocukluğumda izlediğim filmlerle ilgili yazardım. Babamdan fotokopiyle çoğaltmasını isterdim. Okulda öğretmen ve arkadaşlarıma dağıtırdım” diye konuştu. 

İlk kitabı “Yalnızlık Manifestosu” adlı uzun öyküsünü kendi imkânlarıyla yayımladığını belirten genç yazar, “Yetersizlik hissiyle amatörlükten uzaklaşmak için Nilüfer Belediyesi’nin ‘Yaratıcı Yazarlık Atölyesi’ne katıldım. Bana edebiyat anlamında çok şey kattı bu atölye. Okuma ve yazma kalitem arttı” dedi.

 

İKİ FARKLI KARAKTER…

“Çürüyen Gölgeler”de iki karakter üzerinden varoluşsal sorunları irdelediğini söyleyen Adıgüzeller, “Rus karakter Svetlana ile Türk karakter Cemal’in yaşama bakışı birbirinin zıttı. Olumsuzlayan bir bakış açısı söz konusu ikisinde de. Biri yaptığını yıkarken, diğeri yıktığını tekrar yapmak zorunda kalıyor. Svetlana ve Cemal’in birbiriyle hayatlarının karşılaştığı noktada bir cinayet gerçekleşiyor” diye konuştu.

İki yılda tamamladığı romanı Güney Afrika’daki Johannesburg’ta yazmaya başladığını belirten yazar, şunları söyledi: 

“İstanbul, St Petersburg ve Bursa’da geçen bir hikâye var. Karakterlerin düşünce yapıları bir cinayetle romanın son bulmasına neden oldu. Svetlana, gelişen olaylar neticesinde kendini bir bataklığın içinde buluyor. Cemal ise beklediğini bulamamış bir yazar ve farklı yollara sapıyor. İki karakterin yolu bir tesadüfle kesişiyor. Svetlana, yaşamlarını sürekli değiştirebileceğini düşünürken Cemal, zaten ölecek olan insanın anın tadını çıkarması gerektiğine inanıp sürekli suça bulaşıyor. Olaylar bu iki karakterin zıtlık ekseninde süregeliyor.”