Aydın, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Geçenlerde bu sütunlardan belediyelerimizin ve kamu kurumlarının kamulaştırmasız el atmaları yüzünden kamu bütçelerini sarsacak ilave külfet geldiğinden bahsetmiş ve bunu bir ‘kambura’ benzetmiştik.
Avukat olmadığını söylüyor ama belli ki, hukukçu okurumuz yazımıza itiraz ediyor.
Elektronik postamıza gönderdiği iletiyle bu duruma kendince eleştiriyor.
Biz de o eleştiriyi sizlerle paylaşmak istedik.
Okurumuz, “Vatandaşın yerini yol, okul yeri, yeşil alan vb. gibi kamu alanı olarak belirle, vatandaş yasal yollardan hakkını aramaya kalkınca o ve avukatı kambur çıkaran konumuna düşsün. Açılan davalar yasal değil mi” diye soruyor.
Ardından da şöyle örnek veriyor:
“2015 yılında açılan kamulaştırmasız el atma davamız vardı. Yerlere okul yapıldı. İstinaf, yargıtay derken 2022’de dava sonuçlandı. 5 ay geçti, Milli Eğitim ‘ödenek olmadığı için ödeme yapamıyorum’ diyor. Avukatlar buradan çok para kazanıyormuş öyle yazıyorsunuz. Ben vatandaşım, kimin ne kazandığı önemli değil, yasal olduğu müddetçe.”
Okurumuz kendince kamuya kambur gördüğü başka bir uygulamayı da şöyle aktarmış:
“Yapılan hatalar ile yükselen döviz kurunu indirmek için zenginlere ödenen kur korumalı mevduat faizleri kambur değil. Köy iken mahalle olan yerlerde yerel yönetime geçen yerler vatandaşa kambur olmuyor. Örnek; vatandaşın köy iken 600 metre olan yeri mahalle olunca 450 metre olup 150 metre belediyenin üzerine çıkıyor. Bunlar vatandaşa kambur olmuyor. Fuzuli geziler, ihtiyacı olmayana verilen iftarlar kambur olmuyor. Vatandaş devlete borçlu ise yıllık ödediği faiz yüzde 30, devlet vatandaşına borçlu ise devletin ödediği faiz yüzde 9, bunlar vatandaşa kambur değil.”
Okurumuz belli ki, kamulaştırmasız el atmalardan çok mağdur olmuş, son uyarısını da bize yapmış.
“Kalem elinizde ise hakkaniyetli yazın. Vurun abalıya yapmayın.”
Kamunun, istimlak etmeden vatandaşın mülkiyetine el koyması durumunda yaşanan sıkıntılar böyle.
Buna her iki tarafı da mağdur etmeyecek yeni bir formül bulunmalı. Kamu yararı için el konulmak zorunda kalınan arazilerin sahipleri önce ikna edilmeli, anlaşılamıyorsa da mağdur etmeden ödemesi kısa sürede yapılmalı.
Konu yargıya intikal edince kamu bütçesini sarsan, rakamlar ortaya çıkabiliyor. Ödeme gecikince de vatandaş mağdur oluyor.
Olay Gazetesi Yazarı İhsan Aydın’ın yazısının tamamı için tıklayın…