Türkiye’de 2013 yılında ölen her beş kişiden ikisinin kalp-damar hastalığına bağlı nedenlerden öldüğüne dikkat çeken Dr. Akan, “Sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün ve alkol kullanımı koroner kalp hastalığının yüzde 80’inden sorumludur. Kalp damar hastalıklarının çoğu, risk faktörleriyle mücadele edilerek engellenebilir. Risk faktörlerinin kontrolü ile kalp ve damar hastalığı görülme sıklığının yarıya indirilebileceği bildirilmektedir” dedi.
Hareketsiz yaşam tarzının kalp ve damar sağlığı açısından risk oluşturduğunu belirten Dr. Akan, “Günümüzde en önemli sorunlarından bir tanesi de hareketsiz yaşam tarzıdır. Bu tür yaşam tarzı kalp damar hastalıklarına davetiye çıkarmaktadır. Bu nedenle kişiler iş hayatları içinde spora ve yürüyüşe zaman ayırmalıdır. Buna imkânı olmayan kişilerin de asansör yerine merdivenleri tercih ederek ve belli mesafelere yürüyerek giderek spor yapabilirler” ifadelerini kullandı.
SOFRADAN TUZU KALDIRIN
Kalp hastalıklarından korunmak için sağlıklı beslenmenin benimsenmesi gerektiğini dile getiren Dr. Akan, “Bol sebze, meyve ve hafif yağlarla desteklenecek diyet sayesinde kandaki yağ oranının dengesi sağlanmalıdır. Yemeklerde mümkün olduğunca az tuz kullanarak, kendinizi az tuzlu yemeğe alıştırmanız yüksek tansiyonu önler ve sizi kalp hastalıklarından korur, hazır yiyeceklerden uzak durarak ve günlük spor egzersizi yaparak kalbinizi koruyabilir uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz” diye konuştu.