NEVZAT OKUMUŞ
İznik Gölü’nde balıkçılıkla geçinen 200 kadar beş kooperatifin üyesi bulunduğunu, avlanma döneminde çalışanlarla birlikte bu sayının 600’e kadar çıktığını kaydeden Bektaş, ancak göl balıkçılarının eski günleri arar olduğunu ifade etti. Yetkili kurumlarca göle atılan yavru sazanların çoğunun büyüyemeden ya diğer balıklar tarafından yenerek ya da zamansız atılan ağlarla avlanarak heba olduğunu ifade eden Bektaş, “İznik Gölü’nde 15 Haziran’da başlayan ve 15 Mart’a kadar sürecek olan avlanma döneminde en fazla gümüş balığı ile sazan türü balık ağlarımıza takılıyor. Diğer türler oldukça azaldı, kimi türler ise yok oldu” dedi.
Üreme ortamı olan bataklık alanların yok edilmesi gerektiğini belirten Bektaş, “Bu alanlara gelen havyarlar ölüyor. Sazlıklar ile göl kıyısı arasındaki batak alanlar temizlenmeli ve su sirkülasyonu sağlanmalı, gölün dalgaları kıyıya vurabilmeli. Zamansız kaçak avlanmalar önlenmeli. Zirai ilaç ve gübrelerin göle karışması bitirilmeli. Bu önlemlerin yanısıra, eskiye dönebilmek için iki yıl avlanmaktan vazgeçilmeli” diye konuştu.
GÜMÜŞ VE SAZAN…
Kooperatiflerin bu yıl bin 300 tonluk avlanma kotası aldığını ve şimdiye kadar bu kotanın yaklaşık bin tonunun kullanıldığını ifade eden Zelkif Bektaş, avlanan balık türlerinin başında firmalar aracılığı ile yüzde 90’ı Yunanistan’a ihraç edilen ve 12 ay avlanması serbest olan gümüş balığının geldiğini ve hava koşulları elverdiğinde avlanmasının devam edeceğini söyledi. Bektaş, “İsrail sazanı için artık eskisi gibi pazar bulamıyoruz, zira en büyük alıcısı olan Irak’a gönderemiyoruz. Gümüş ve İsrail sazanı türleri iç piyasada rağbet görmüyor. Sarı balık dediğimiz sazan ile akbalık için müşteri bulunuyor” değerlendirmesinde bulundu.