Olay Gazetesi Bursa

İstanbul’da Dörtlü Zirve!

Türkiye'nin ev sahipliğindeki Suriye konulu dörtlü zirvede Soçi mutabakatının ardından İdlib'deki durum başta olmak üzere, sahadaki genel gelişmeler ve siyasi çözüm süreci ele alınacak.

Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenecek Suriye konulu dörtlü zirvede ana gündem, İdlib’deki ateşkesin sağlamlaştırılması ve Suriye krizine siyasi çözüm için ortak çabalar olacak.

Vahdettin Köşkü’ndeki dörtlü zirveye, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ev sahipliği yapacak.

Başta Rus, Alman, Fransız basını olmak üzere yerli ve yabancı birçok basın mensubu zirveyi takip etmek için Vahdettin Köşkü’nde bulunuyor. Zirve dolayısıyla konuk ülkelerin bayrakları Vahdettin Köşkü’nde göndere çekildi.

Sahadaki gelişmeler, Soçi mutabakatının ardından İdlib’deki durum ve Astana ve Cenevre platformlarında sürdürülen siyasi çözüm süreci, zirvenin ana gündemini oluşturacak.

Suriye krizine kalıcı çözüm bulunmasına yönelik ortak çabaların uyumlulaştırılmasının hedeflendiği zirvenin sonunda dört ülkenin liderlerinin ortak bir bildiri kabul etmesi bekleniyor.

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ve Astana platformunun Cenevre’de oluşturduğu “küçük grup”tan temsilciler, bu zirvede ilk kez bir araya gelecek.

Zirveye, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Mistura da katılacak.

Zirve, İdlib için gündeme gelmişti

Zirvenin ilk duyurusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Temmuz’da, Suriye’nin kuzeyindeki İdlib’de bir insani felaket olasılığı gündeme geldiği dönemde yapmıştı.

Beşşar Esed rejimi ve destekçileri, Suriye’nin orta ve güney cephelerini abluka ve tehcir yoluyla ele geçirmelerinin ardından, İdlib’e yığınak yapmaya başlamıştı.

Türkiye, bu süreçte yaklaşık 4 milyon sivilin barındığı İdlib’de çatışma olması durumunda katliam, insani kriz ve yeni göç dalgasıyla karşılaşılma tehlikesine karşın, diplomasi trafiğine hız verdi.

İdlib için Tahran’da Türkiye, İran ve Rusya’nın katıldığı Suriye konulu zirvelerin üçüncüsü gerçekleştirilmişti.

Başkan Erdoğan, Tahran zirvesinde İdlib’de ateşkes çağrısı yapmış, 17 Eylül’de ise Rus mevkidaşı Putin ile Soçi’de ateşkesin korunması için ek önlemler üzerinde anlaşmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Ekim’deki açıklamasında, “Özellikle İdlib başta olmak üzere birçok konuyu ele alma fırsatını yakalayacağız. Temennim odur ki Suriye’de özellikle İdlib başta olmak üzere buraya huzurun gelmesi konusunda burası ciddi bir adım olsun.” ifadelerini kullanmıştı.

Fransa, Almanya ve Rusya’nın tutumu

Alman yetkililer, zirveye ilişkin açıklamalarında, Türkiye’nin Soçi mutabakatıyla oldukça özel bir sorumluluk üstlendiği, mutabakatı destekledikleri ve İstanbul zirvesinin mutabakatın uygulanmasına katkıda bulunacağını umduklarını vurguluyor.

Fransa ise İdlib’deki ateşkesin kırılgan olduğuna, hızlı bir şekilde sağlamlaştırılması gerektiğine işaret ederek, zirveyi anayasa komitesi kurulmasını hızlandırmak ve siyasi süreci başlatmak için bir “fırsat” olarak niteliyor.

Alman ve Fransız yetkililerin mesajlarında, Rusya’ya tavrını açıkça ortaya koyma ve Esed rejiminin müttefiği olarak sorumluluk üstlenme çağrısı yapılıyor.

Rusya ise İstanbul zirvesinden dönüm noktası niteliğinde karar çıkmasının beklenmemesi gerektiğine işaret ederek, zirvenin dört ülke arasında iş birliği alanları için fikir teatisi yapmak için önemli bir platform olacağına dikkati çekiyor.

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Jens Laerke, 19 Ekim’deki açıklamasında zirvenin “tam zamanında” yapıldığını belirterek, “Güçlü aktörlerin bir araya gelmesi olumlu bir gelişme. (Zirvenin) İdlib ve Suriye genelindeki krize siyasi ve barışçıl bir çözüm bulunmasına katkı sağlamasını umuyoruz.” demişti.

İdlib’de son durum

Türkiye ve Rusya’nın 17 Eylül’de vardığı mutabakatın ardından askeri muhalifler, belirlenen silahsızlanma bölgesinden ağır silahlarını çekme işlemini 10 Ekim’de tamamladı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yaptığı açıklamada, radikal grupların büyük bir kısmının da çekildiğini bildirmişti.

Ancak Beşşar Esed rejimi güçleri, 17 Eylül’den bu yana İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi ve muhaliflerin ağır silahlarını çektiği bölgelere topçu saldırılarını aralıklarla sürdürüyor.