İsrail’in Mescid-i Aksa’yı önce kapatması, daha sonra kapılara elektronik dedektörler yerleştirerek girişlere kısıtlamalar getirmesi, Aksa’nın statüsünü değiştirmeye, zaman ve mekan olarak bölmeye çalıştığı şeklinde değerlendirildi.
İsrail polisinin, 14 Temmuz Cuma günü sabah saatlerinde Mescid-i Aksa’da silahlı saldırıda bulunduğunu iddia ettiği 3 Filistinliyi öldürmesi ve olayda yaralanan 2 İsrail polisinin kaldırıldıkları hastanede ölmesinin ardından Kudüs’te gerginlik arttı.
Filistinlilerin “Kudüs eylemi” adını verdiği olayın akabinde İsrail’in Aksa’yı ibadete kapatması daha sonra kapılara elektronik dedektörler yerleştirerek girişlere kısıtlamalar getirmesi Filistinlilerin tepkisine neden oldu.
Uzmanlar ise son yaşananları İsrail’in bu durumu bahane ederek, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’nın statüsünü değiştirmeye, zaman ve mekan olarak bölmeye çalıştığı şeklinde yorumladı.
Kudüs ve Kutsal Mekanlara Destek için İslam-Hristiyan Komisyonu Genel Sekreteri Hanna İsa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail’in Aksa’yı ibadete kapatarak ve sonrasında da kısıtlamalar getirerek son derece tehlikeli bir suç işlediğini belirtti.
Aynı zamanda Uluslararası Hukuk ve Tarih Uzmanı İsa, “Çeşitli savaşlara rağmen Aksa, yaklaşık 800 yıl boyunca hiç kapatılmadı. İsrail, Aksa’ya ve Kudüs’teki kutsal mekanlara karşı savaş veriyor. Caminin kapatılması, savaş suçudur. Müslümanlara ait kutsal mekana bir saldırıdır.” dedi.
“İsrail’in bu topraklar üzerindeki her türlü uygulaması yasa dışı”
“İsrail, yaptıklarıyla Aksa’yı Müslümanlar ve Yahudiler arasında zaman ve mekan olarak bölmeyi hedefliyor.” ifadelerini kullanan İsa, bu durumun bölgede bir din savaşının çıkmasına neden olacağını kaydetti.
İsa, “Doğu Kudüs, uluslararası meşru kararlara göre işgal altında bir Filistin toprağıdır. İsrail’in bu topraklar üzerindeki her türlü uygulaması yasa dışı ve geçersizdir. İsrail’in şartsız olarak bu topraklardan çekilmesi gerekir. İsrail’in, uluslararası kanunlara göre Doğu Kudüs’ün hiç bir karışında hukuki hakkı yok.” diye konuştu.
Filistinli siyasi analist Mehdi Abdulhadi da “İsrail, Aksa’nın Osmanlı döneminden beri uygulanan toplumsal, dini, tarihi ve siyasi statüsünü değiştirme planları yürütüyor. Kudüs’ün 1967 yılında işgal edilmesinden bu yana İsrail, Eski Şehir’deki Yahudi nüfusunu arttırmaya ve bu bölgede Yahudi sinagogları ile okullar inşa etmeye çalışarak bölgenin statüsünü değiştirmeye çabalıyor.” ifadelerini kullandı.
“İsrail, planlarını uygulamaya koymak için cuma günkü olayı kullandı”
“İsrail makamları Yahudi yerleşimcilerin Aksa’ya girip burada ibadet etmesine izin vererek Aksa’yı kontrol altına almaya çalışıyor. Tüm bunları da silahla yapıyor.” diyen Abdulhadi, “İsrail, planlarını uygulamaya koymak için cuma günkü olayı kullandı. Aksa’yı tamamen kontrol altına almak, kapılarda ve içerideki askeri mevcudiyetini güçlendirmek için cuma günkü olayın akabinde haremin kapılarına elektronik metal dedektörler yerleştirdi. Filistinlilerin, giriş-çıkışlarına kısıtlamalar getirerek, buradaki durumu kendi lehine çevirmek ve güvenlik kontrolünü dayatmak istiyor.” ifadelerine yer verdi.
İsrail güçlerinin, Başbakan Netanyahu’nun kararıyla bunları yaptığına dikkati çeken Abdulhadi, “İsrail, 90’lardan bu yana Aksa’daki durumu aşamalı olarak değiştirmeye çalışıyor. İşgalle başladığı bu plana haremin bazı bölümlerini kontrolü altına almakla devam etti. Sonra radikal Yahudilerin, buraya girmesini sağladı. Şimdi ise önümüzde gerçekten zor ve tehlikeli bir aşama var.” dedi.
Abdulhadi, “İsrail, El-Halil kentindeki İbrahim Camisi’nde uyguladığını Aksa’da da uygulamaya çalışıyor. UNESCO’nun her iki camiyi de İslami mekan olarak kabul etmesine rağmen Aksa’yı da bölmek istiyor. Ancak İsrail, Filistin sokaklarının ayaklanmasından endişe ediyor. Bu nedenle planlarını aşamalı olarak yürütüyor.” diye konuştu.
Tüm bunların akabinde İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın dini çatışmaya dönüşmesine karşı uyarıda bulunan Abdulhadi, böyle bir çatışmanın etkilerinin Filistin’in dışına taşacağını kaydetti.
“Kudüs eylemi, İsrail’in planlarını gerçekleştirmek için bahane”
Yahudileştirme ile Mücadele için Kudüs Heyeti Başkanı Nasır el-Hedimi, “İsrail, Aksa’yı Ürdün’e bağlı Vakıflar İdaresi’nin kontrolü altından çıkarmak istiyor. Vakıflar İdaresi’nin tüm yetkilerini kaldırarak, Aksa içindeki görevlileri, korumaları ve tüm alanı kontrol etmeyi amaçlıyor.” dedi.
İsrail’in daha önce haremin kapılarını ve bazen girişleri kontrol ettiğini, ama şimdi hem iç hem dış olarak her yönüyle yönetmeye çalıştığını kaydeden Hedimi, bu şekilde devam ederse Aksa’nın yakında İsrail Din İşleri Bakanlığına bağlanacağını belirterek, “Eğer böyle olursa Aksa’yı tamamen kaybederiz. Yönetim tamamıyla İsrail’in eline geçer.” diye konuştu.
Kudüs eyleminin İsrail’in planlarını gerçekleştirmek için bir bahane olduğunu söyleyen Hedimi, “İsrail’in eylem sonrası yaptıkları güvenlik amaçlı değil. Siyasi amaçlı. Kapılara elektronik dedektörler yerleştirmekle Filistinlilerin girişlerini kısıtlamak ve cemaat sayısını düşürmek istiyor. Bu eylem olsaydı da olmasaydı da İsrail planlarını yürürlüğe koyacaktı.” ifadelerine yer verdi.
Hedimi, Arap ülkelerinin tepkisinin zayıf olduğunu ve bu durumun İsrail’in planlarına devam edeceğini gösterdiğini kaydetti.
İsrail polisi, 14 Temmuz Cuma günü sabah saatlerinde Mescid-i Aksa’da silahlı saldırıda bulunduğunu iddia ettiği 3 Filistinliyi öldürmüş, olayda yaralanan 2 İsrail polisinin ise kaldırıldıkları hastanede öldüğünü açıklamıştı. Kudüs eylemi adı verilen olayın ardından İsrail tarafından Mescid-i Aksa’nın kapılarının kapatıldığı ve Kudüs Bölge Polis Müdürlüğünün Aksa’da namaz kılınmasına izin vermeyeceği belirtilmişti.
İsrail güçleri, 3 gün ibadete kapalı tuttuğu Harem-i Şerif’in iki kapısını dün açmış ve kapılara metal arama dedektörleri yerleştirmişti. “Metal arama dedektörleri” uygulamasına karşı çıkarak toplanan yüzlerce Filistinli, gün boyu vakit namazlarını Aksa surlarının dışında kılmaya devam etmişti.