Bursa’da Terör Suçları Savcılığı tarafından hazırlanan ve Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduğu 36’sı firari 80 sanık hakkındaki iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Haklarında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen sanıklar önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.
İddianamede gizli şahit sıfatıyla ifade veren Orhan, “Bank Asya Yıldırım Şubesi’ndeki gizli kasada geliri çok yüksek olan 11 iş adamının seks kasetleri, yıllık ekonomik karlılık durumunu belirten verilerini içerir bilgiler, il genelinde cemaate mensup olup ta görev yapan tüm memur ve bürokratların isimlerini içeren listeler de saklandığını biliyorum. Bu gizli kasadaki flash bellek, liste ve belgeler Bank Asya şubesine polisler tarafından arama yapıldığı gün Ercan lakaplı İ.S.S. tarafından saat 09.00 sularında bankaya girilip saat 11.00 sularında yüzü bere ve atkı ile kapalı kaban giyilmiş vaziyette bankaya şubesine girip gizli kasadan alınarak dışarıya kaçırıldığını da biliyorum. Esasen bu durum kamera kayıtları ile netleşmiştir. Bu bilgilerin imha edildiğini zannetmiyorum. Bir yerlerde saklandığını tahmin ediyorum” dedi.
“Firmaların bilançolarını inceleyerek himmet topluyorlardı”
İş adamı F.K.’nın iddianamede yer alan ifadesinde ise, “Vergi Dairesi Başkanlığı’nda iş adamlarının, şirketlerin tüm kayıtları mevcuttur. İbrahim Saydam vergi dairesinde şirketlerle ilgili bilgileri tespit edip örgüt mensuplarına bildirmesi üzerine bu şirketlerin yöneticilerine Vali Şahabettin Harput ve Cansun Sarıyıldız ziyarete gidiyorlar. Bu şirketlerde örgüt adına yardım talebinde bulunuyorlardı. Firmaların bilançolarını inceleyerek karlı firmaları bu şekilde tespit edip örgüt adına himmet adı altında para toplarlardı. Başsavcı Namık Yılmaz’ın İbrahim Saydam’ı cezaevi izleme kuruluna seçilmesi de çok manidardır. İbrahim Saydam, iş adamlarından para alabilmek için yoklama memurlarını kullandığını, örgüte yakın iş adamlarına hoşgörülü yaklaştığını, keza vergi uyuşmazlıklarında uzlaşma komisyonuna kendi adamlarını yerleştirdiğini, vergisel yönden sıkıntısı olan iş adamı ve esnaflar örgüte bağışta bulunduklarında uzlaşma komisyonundan lehine kararlar çıkartıldığını duymuştum. O dönemde uzlaşma komisyonuna giren esnaf ya da iş adamları sorgulandığında bir kısmının örgüte bağış yaptığı ortaya çıkacaktır” diye konuştu.
İş adamı F.K. “Bursa Adliyesi’nde görev yapan örgüt üyesi hakim ve cumhuriyet savcıları her ayın 15’inde maaşlarının yüzde 5 tutarında para toplayarak Bahar Hastanesi’nde elden Ömer K.’ye teslim ediyorlardı. Ömer K., her hafta cuma sabahı hakim ve cumhuriyet savcıları ile Bahar Hastanesi’nde kahvaltılar tertiplediğini biliyorum” şeklinde konuştu.
“Başsavcı Öcalan ile ilgili sorular sordu”
Şüpheli sıfatıyla iddianamede ifadesine yer verilen Ş.U. ise, “2012 yılı başlarında Sadık A., bana, ‘Bursa cezaevi izleme kurulunda görev alır mısın? Ben Başsavcı Namık Yılmaz’ı arayacağım. Sen git onunla görüş’ dedi. Başsavcı Namık Yılmaz, beni Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığına yönlendirerek oraya dilekçe vermemi söyledi. Ben de denileni yaptım. Bir hafta sonra istenilen belgelerle birlikte beni komisyon başkanlığına çağırdılar. Burada benim dışımda izleme kuruluna seçilen diğer arkadaşlar da vardı. Bize yemin ettirdiler. Bu şekilde izleme kuruluna seçilmiş oldum. Heyet olarak bir defasında tam tekmil İmralı Cezaevine de gittik. Dönüşte Başsavcı Namık Yılmaz, beni odasına davet etti. Orada İmralı da yapılan kontrollerle ilgili benden PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan hakkında hem psikolojik yönünden hem de normal sağlık yönünden nasıl diye sordu. Bende kendisine herhangi bir anormal durumun olmadığını söyledim. Normal şartlarda bilgileri izleme kurulunda görev alan doktor hanımdan alması gerekirdi. Abdullah Öcalan, ile ilgili ne yapmak istediklerini çözebilmiş değilim. Abdullah Öcalan’a önceden bir şey yaptılar sonucunu mu bekliyorlardı. Yoksa ileride Abdullah Öcalan’a birşeyler yapmayı mı düşünüyorlardı. Bu sebepten dolayı sağlık durumunu sorduklarını tahmin ediyorum” şeklinde konuştu.