Bahçeli, yazılı açıklamasında, Ortadoğu’da uzunca bir süredir sahnelenen ve küresel bir arka planı olduğu tartışmasız olan kaos ve karmaşanın giderek çıtayı yükselttiğinin anlaşıldığına işaret etti.
“Ülkemizin çevresindeki çember giderek daralmaktadır” ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:
“Ortadoğu’nun yeni baştan haritasını tanzim ve çizimini vahşet projelerine sabitleyen odaklar Türkiye’yi Irak, Suriye, Lübnan ve Libya’ya dönüştürmek için olağanüstü nitelikli bir provokasyonun içindedir. Kaldı ki, bugün öğlen saatlerinde Şanlıurfa ilimizin Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi bahçesinde meydana gelen kanlı terör saldırısının başka türlü izahı olmayacaktır. Bu kapsamda bedenine bomba saran azılı bir cani 31 kişiyi öldürmüş, 100’ü aşkın kişiyi de yaralamıştır. Kim olursa olsun, neye inanır inansın, hangi bahaneye sığınırsa sığınsın insan hayatına kast eden canileri ve terörist hedefleri tartışmasız, amasız ve ön şartsız lanetliyorum.”
Devlet Bahçeli, Suruç’u kana bulayan terör saldırısının tüm boyutlarıyla aydınlatılmasının, iç yüzünün fail ve azmettiricileriyle birlikte ortaya çıkarılmasının milletin en haklı ve yerinde beklentisi olduğunu vurguladı.
Bahçeli, İstanbul’dan kafilelerle Suruç’a gidenlere izin verilmesinin, gerekli tedbir ve güvenlik önlemlerinin alınmamasının ayrıca sorgulanması ve değerlendirilmesi gereken bir muamma olduğunu bildirdi.
“MHP konum ve durumundan taviz vermeyecek”
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun TBMM’de grubu bulunan 4 siyasi partinin liderlerine yaptığı deklarasyon çağrısını gerçeklerden uzak olarak değerlendiren Bahçeli, şunları kaydetti:
“Milliyetçi Hareket Partisi’nin şiddet ve teröre karşı nerede durduğu bellidir. Bu konuda hiç kimseye ispat yükümlülüğü yoktur. Eğer Sayın Davutoğlu, teröre karşı tavır alacaksa ve de imza atacak bir ortak arıyorsa öncelikle çözüm sırdaşı HDP’nin kapısını çalmalı ve bu PKK imalatını ikna etmelidir. Bunun için Dolmabahçe mutabakatından dolayı millet huzurunda özür dilemeli, pişmanlık duymalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin duruşu deklarasyonlara bağlı olmayıp büyük Türk milletinin bizatihi varlık ve vicdanıyla temellenmiştir.”