Olay Gazetesi Bursa

İklim değişikliğine Trump engeli

ABD Başkanı Trump'ın ilk Avrupa ziyaretindeki görüşmelerinde iklim değişikliği, anlaşma sağlamayan konuların başında geldi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyasından bu yana iklim değişikliği konusunu “hafife alan” tavrı, ilk Avrupa ziyaretinde de kendini gösterdi. Önce Brüksel, daha sonra da İtalya’nın Sicilya adasında bir araya gelen liderler, Trump’ın engellemesi nedeniyle iklim değişikliği konusunda anlaşma sağlayamadı.

Trump, ABD’nin, 2015’te anlaşmaya varılan ve geçen yıl yürürlüğe giren Paris İklim Antlaşması’ndan çıkması gerektiğini savundu. Trump, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, “Gelecek hafta Paris Antlaşması’na ilişkin son kararımı vereceğim.” açıklamasında bulundu.

İlk etapta NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı vesilesiyle Belçika’nın başkenti Brüksel’e gelen Trump’ın, AB Komisyonu Başkanı Jean-Clade Juncker ve AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile görüşmesinde iklim değişikliği konusu gündeme geldi. Görüşmenin ardından basın mensuplarına konuşan Tusk, “İklim değişikliği ve serbest ticaret konularında anlaşmaya varılamadı.” dedi.

İtalya’da sanayileşmiş 7 ülkenin liderini bir araya getiren G7 Zirvesi’nde de iklim değişikliği, anlaşma sağlanamayan konuların başında geldi.

Zirve ardından açıklama yapan İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni, ABD Başkanı Donald Trump ve diğer liderlerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda fikir birliğine varamadığını belirterek, “Paris İklim Antlaşması tartışması halen havada asılı duruyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Almanya Başbakanı Angela Merkel de “İklim konusundaki tartışma çok zorlu oldu, hatta çok yetersiz kaldı” diyerek, zirveye katılan 6 ülkenin ve Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği konusunda varılan ve tarihi olarak değerlendirilen Paris Antlaşması’na bağlı kalacaklarını açıkladı.

İklim değişikliğine G7 sonuç bildirgesinde bir bölüm ayrıldı. Sonuç bildirgesinde, “Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve AB Konseyi ile AB Komisyonu liderleri Paris Antlaşması’nı hızlıca uygulamaya koyma konusunda kararlığını ortaya koyuyor.” denildi. Öte yandan bildirgeye, “ABD iklim değişikliği ve Paris Antlaşması konusunda politikalarını gözden geçirmekte olduğu için diğer ülkeler tarafından varılan görüş birliğine katılamadı.” ifadesi konuldu.

İklim değişikliği nedir?

Avrupa Çevre Ajansı’na göre, küresel ısınma olarak da adlandırılan iklim değişikliği, dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığındaki artış olarak tanımlanıyor. İklim değişikliğinin temel nedeni ise insanlar olarak görülüyor. İnsanların fosil yakıt kullanımı havaya karbondioksit ve sera gazı yayıyor, bu da küresel ısınmayı tetikliyor.

Son 100 yılda 1,5 derece artan yeryüzü ısısının gelecek yüzyılda 0,5 ile 8,6 arasında artacağı tahmin ediliyor. Ancak, yeryüzü ısısında çok az miktarda oluşan değişikliğin bile iklim üzerinde ve hava koşullarında çok büyük ve tehlikeli değişimlere neden olabileceği kaydediliyor.

İklim değişikliğinin etkisi geniş alanlara yayılıyor. Bunların arasında ekosistemler, tarım, ormanlar, denizler, su kaynakları ve insan sağlığı bulunuyor.

Bilimsel verilerin dünyanın ortalama sıcaklığının 19. yüzyıldan itibaren 1,5 derece kadar arttığını gösterse de iklim değişikliği hususuna birçok çevre tarafından gereken önemin verilmediği görülüyor.

En sıcak yıllar

Dünya genelinde iklim bilim uzmanları, 100 yıl sonunda küresel yüzey sıcaklığı artışının 2 derecenin altında olması gerektiği uyarısını yapıyor. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ise 2011-2016 arasındaki 5 yıllık dönemin dünyada kaydedilen en sıcak yıllar olduğunu belirtiyor.

Yüksek sera gazı salımının devam etmesi ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda iklim değişikliğinin etkilerinin bu yüzyıl sonunda iki katına çıkabileceği uyarısı yapılıyor. Bu çerçevede ısı artışı nedeniyle her yıl 200 bin kişinin ölebileceği, sel nedeniyle ortaya çıkacak hasarın maddi boyutunun da yılda 10 milyar doları geçebileceği kaydediliyor. Diğer yandan, 21. yüzyılda kutuplardaki buz tabakasının erimesiyle deniz seviyelerinin 50 santimetreye kadar yükselebileceği uyarısı yapılıyor.

Paris Anlaşması

Birleşmiş Milletler’in çatısı altında 190’dan fazla ülkenin imza attığı Paris İklim Antlaşması, geçen yıl kasım ayında yürürlüğe girmişti. Dünyaya en fazla sera gazı salan ülkeler olan ABD ve Çin’in birlikte iklim konusunda ilk defa bir anlaşmaya imza atması ve yürürlüğe sokması nedeniyle anlaşma tarihi bir adım olarak nitelendirilmişti. Küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmayı hedefleyen metnin, uluslararası anlamda hukuki bağlayıcılığı bulunuyor.

En fazla sera gazı yayan ülkeler ise sırasıyla Çin, ABD, Hindistan, Rusya, Brezilya, Japonya, Endonezya, Almanya, Güney Kore, Kanada ve İran olarak ön plana çıkıyor.

Trump etkisi

Çin ve Hindistan ile birlikte küresel ısınmaya en fazla katkıda bulunan ülkelerden biri olan ABD’nin başkanı Donald Trump’ın iklim değişikliği konusuna yaklaşımı anlaşmayı tehlikeye sokuyor. İklim değişikliğini “Çinliler tarafından icat edilen bir uydurmaca” olarak gören Trump, seçim kampanyası döneminde Paris Antlaşması’nı feshedeceğini ve ABD Çevre Koruma Ajansı’nı (EPA) ciddi anlamda küçülteceğini açıklamıştı.

Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Paris Antlaşması’nı “tarihi bir an ve dönüm noktası” olarak nitelendirmesine rağmen, önemli katılımcılardan ABD’nin anlaşmadan çekilmesi durumunda uluslararası camianın ABD’yi örnek alıp almayacağı, belirsizliğini koruyor.

Diğer yandan, tüm ülkelerin iklim değişikliği konusunda mutabık kaldığı antlaşmadan ABD’nin çekilmesinin sadece antlaşmanın uygulanabilirliğine değil, ABD’nin imajına da zarar vereceği görüşü hakim.