Olay Gazetesi Bursa

Hoş geldin bahar

Dünyanın en eski bayramı olan ve 21 Mart'ta kutlanan 'Nevruz (Bahar) Bayramı', bahar mevsiminin müjdeleyen 'yeni gün' olarak biliniyor.

Gece ile gündüzün eşit (ekinoks) olduğu bugün ayrıca, UNESCO tarafından 1999 yılından beri ‘Dünya Şiir Günü’ olarak da anılıyor. 

5 bin yıldır dünyadaki birçok toplulukta farklı inanışlarda ve farklı isimler altında şenliklere konu olan yeryüzünün en eski bayramı ‘Nevruz’, Avrasya’nın geniş coğrafyasında yaşayan halklarda baharın müjdecisi ve ‘yeni gün’ olarak biliniyor. Yeniden canlanmaya başlayan doğanın insanlara sunduğu bolluğu, bereketi, sevgiyi, kardeşliği, paylaşımı ve dostluğu simgeleyen Nevruz, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Afganistan ve Tacikistan’da milli bayram olarak kutlanıyor. 

Toprak Ana’nın tekrar nefes alarak yeşerdiği ve dirilişin yeniden başladığı gün olan 21 Mart, dünyadaki çeşitli Türk topluluklarında da en ‘ulu gün’ olarak biliniyor ve ‘Navrız’, ‘Yeni Gün’, ‘Ulu Kün’, ‘Mart Dokuzu’, ‘Çıl Pazı’, ‘Şagaa’, ‘Isıah’, ‘Yengi Kün’ gibi adlarla anılmaya devam ediyor. 

FARKLI İNANIŞLAR…

Kimi topluluklar, bu günü Tanrı’nın dünyayı yarattığı gün, kimileri Nuh Peygamber’in yere ilk ayak bastığı gün, kimileri ise ilk insanın yaratıldığı gün olarak kutlarken, bazı topluluklar da gece ile gündüzün eşit olduğu bugünü, bir bahar müjdecisi kabul ediyor. 

Eski Türklerle İranlılar’ın yılbaşı olarak kabul ettikleri gün, Farsça ve Kürtçe’de ‘Nevruz’ olarak adlandırılıyor. Türklerdeyse Nevruz, ilk Türk takvimi olan ‘Oniki Hayvanlı Türk Takvimi’nde kendini göstererek kutlanıyor.
Bütün Türk dünyasının coşku içinde kutladığı,gönüllerin geleceğe yönelik neşe, sevinç ve umutla dolduğu bu özel günde, kederli olmak en büyük ayıp ve suç sayılıyor. Kutlama törenlerinde bölgelere göre çok farklı oyunlar oynanırken, bugüne özel bazı yemekler pişiriliyor ve eğlenceler düzenleniyor. Topluca yenilen Nevruz yemeğinden sonra insanlar birbirlerinin yeni yılını kutluyor ve mezar ziyaretleri yapılıyor. 

21 MART EFSANELERİ…  

Nevruz, kapalı bir mekândan açık bir mekâna doğru hareket etmeyi, güneşe, ısıya ve bolluğa duyulan özlemi gösteriyor. 21 Mart, efsane ve inanışlarda, ateşin doğmasını, Buzul Çağı’nda insanın ateşi icadını, Maden Çağı’na girişi, tarlaların sürülmesini, hayvanların evcilleştirilmesini, Neolotik Çağ’a girişi sembolize ediyor. 
Ancak özellikle ateş Türkler için hangi din veya inanıştan olurlarsa olsunlar büyük önem taşıyor. Altay halklarından Tatarlar’a, Azeriler’den Karaimler’e, Gagauzlar’a kadar pek çok Türk halkı tarafından ateş ve su ruhsal ve bedensel arınma için gerekli görülüyor. Bu nedenle Türk coğrafyasında Nevruz’da ateş yakmak ve iyi dileklerde bulunarak ateş üzerinden atlamak bir gelenek sayılıyor.
 
Türk topluluklarında yüzlerce yıldır kutlanan Nevruz, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de farklı gelenekler oluşturdu. Osmanlı Sarayı’nda yaptırılan ve ‘Nevruziyye’ denilen macunlar, 21 Mart’ta ileri gelenlere ve halka sunuluyordu. Daha sonraları, üzerlerine altın tozu dökülmüş kırmızı renkli nevruz şekerleri de hazırlanarak halka dağıtılmıştı.