CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İç Güvenlik Paketi görüşmelerinde partisinin milletvekillerine karşı şiddet uygulandığını savunarak, “Her türlü saldırıya biz hazırız. Her türlü baskıya da hazırız. Sanıyorlar saldırı yapınca CHP geriye çekilecek. CHP geriye çekilmeyecek, kapı gibi mücadelesini yapacaktır” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, Şah Fırat Operasyonu’nu “büyük bir fiyasko” diyerek eleştirdi.
Hükümetin düne kadar Beşar Esed’i ve rejimini muhatap almadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ne yaptılar? Muhatap aldılar?. İstanbul başkonsolosluğuna haber verdiler, ‘biz oraya gidiyoruz’ diye. Bu kadar iki yüzlü bunlar” dedi.
Vatandaşlardan umutsuzluğa kapılmamalarını isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Herkes şunu gayet iyi bilmeli, 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; CHP iktidarında, benim başbakanlığımda senin yüzün yere eğilmeyecektir. Bu ülkenin onuruyla oynadılar, gururuyla oynadılar. Bunlara dersini vermek, bu ülke her vatandaşın boynunun borcudur. Sözüm söz, bizim iktidarımızda kesinlikle Ortadoğu’da kan akmayacak, huzur, barış gelecek. Suriye’yi de Irak’ı da biz inşa edeceğiz, yeniden. Barış köprülerini biz kuracağız, kardeşliği tesis edeceğiz biz yeniden. Mısır’la kavga etmeyeceğiz, yeniden dost olacağız. Libya’ya bakın karar verdiler. Hiçbir Türk istemiyorlar, ‘Libya’yı terk edin’ diyorlar. Bunlar ne yapmıştı? ‘Acaba bir şey kapabilir miyiz’ diye bavula parayı doldurdular apar topar Libya’ya gittiler. Sen önyargılı davranırsan, Kaddafi’yi arkadan hançerlersen, senin gibi insanları Libyalılar da adam yerine koymazlar. Sen hala bunu öğrenemediler.”
Kaddafi’nin Türkiye için çok önemli olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, Kıbrıs çıkarmasında Türkiye’ye bütün desteğini verdiğini hatırlattı.
“Ahde vefa” denen bir şey olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Kaddafi linç edildi, bunlar düğün dernek yaptılar, biz bunlara karşı çıktık. doğru bulmadık. Libya ile de ilişkilerimizi düzelteceğiz” diye konuştu.
Toplumun her kesimi ile yeniden sıcak ilişkiler kuracaklarını ve Türkiye’yi yeniden inşa edeceklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, CHP’nin çözümün adresi olduğunu savundu.
Bütün insanları sevdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, bütün insanların huzur içinde, barış içinde kendi ülkelerinde yaşamasını istediklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Suriye’de savaş ve kaos bitecek, 1 milyon 700 bin Suriyeli’yi güle oynaya kendi ülkelerine göndereceğiz. Benim ülkemde benim insanlarım huzur içinde yaşayacak. İş bulacak, aş bulacak. Onun da sözünü veriyorum” değerlendirmesini yaptı.
“Büyük devlet nedir?”
Salondakilere “büyük devlet nedir?” sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, Falkland Savaşı’nı örnek verdi.
Kılıçdaroğlu, İngiltere’nin binlerce kilometre ötede, Arjantin tarafından işgal edilen Falkland Adaları için gemilerle oraya giderek adayı geri aldığını anımsatttı.
İngiltere’nin kilometrelerce uzakta da olsa “ben izin vermem” dediğini aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, “Sen sana ait olan topraktan kaçıp geliyorsun ve bunu da zafer diye satıyorsun. Bu kadar ahlaksızlık, utanmazlık emin olun tarihte yoktur” diye konuştu.
İç Güvenlik Paketi görüşmeleri
TBMM’deki İç Güvenlik Paketi görüşmelerine de değinen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP milletvekillerine karşı şiddet uygulandığını savundu.
Kılıçdaroğlu, “Her türlü saldırıya biz hazırız. Her türlü baskıya da hazırız. Sanıyorlar saldırı yapınca CHP geriye çekilecek. CHP geriye çekilmeyecek, kapı gibi mücadelesini yapacaktır” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Milleti kandırmak için, ‘efendim biz molotof atılıyor, uyuşturucu ticareti yapılıyor, biz bunları engellemek istiyoruz, CHP buna karşı çıkıyor.’ Birisinin Bilal’e anlattığı gibi ben de Davutoğlu’na anlatayım bari. TCK Madde 6, ‘molotof kokteyli kullanmak yasaktır’ diyor. ‘Cezası var’ diyor. Eğer ‘genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu işlersen bununla ilgili cezası 3 yıla kadar artar’ diyor. Var zaten bu. Peki yakalanan var mı? Yok. Niye yok? Ortada hükümet yok. Sen yakaladın da biz sana engel mi olduk? Hayır. Uyuşturucu her yerde peynir ekmek gibi satılıyor. Sen uyuşturucu tacirlerini yakaladın da biz ‘yapma etme’ mi dedik. Bütün okulların kapılarında satılıyor, gencecik çocuklarımız perişan oluyor. Nerede hükümet? Hükümet yok. Bizi suçluyorlar. Dün akşam parlamentoda yine bu görüşülürken, uyuşturucuyla ilgili olarak araştırma önergesi verildi. AKP’nin oylarıyla reddedildi, ‘bu konuyu araştırmayalım’ diye. Ne için? Kendi suçlulukları ortaya çıkacak diye. Cezayı ağırlaştırdılar biz ‘evet’ dedik. Oy birliği ile çıktı. Utanacaklar mı söylediklerimden, emin olun utanmazlar. Utanmaları için ar damarı gerekiyor. O yoksa ne diyeceksiniz.”
Emeklilere dini bayramlarda birer maaş ikramiye…
Kılıçdaroğlu, geçen hafta grup konuşmasında emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramında birer maaş ikramiye vereceklerini açıkladığını anımsattı.
Bu açıklamasının iktidar tarafından “ne demek emekliye ikramiye vermek, para yok pul yok” denerek eleştirildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Ne demek para yok? ‘Emekliye gelince para yok, pul yok’ diyorlar. Bir yolsuzluk dolayısıyla savcılık bir soruşturma açtı. Sadece 28 ihalede uğranılan toplam zarar 100 milyar dolar. 100 milyar dolar nedir biliyor musunuz? Emekliye 10 yıl bayram ikramiyesi vermek demektir. 11 milyon emekliye sesleniyorum; ne derlerse desinler, CHP iktidarında, benim başbakanlığımda sen, Ramazan ve Kurban Bayramlarında birer maaş ikramiye alacaksın, helali hoş olsun sana. Bu memlekette para var. Para var, nerede kullanacağın, nasıl harcayacağın önemli. Bunun yolunu biz biliriz. Onlar cepleri için çalışıyorlar, biz halk için çalışıyoruz, çalışmamızı da sürdüreceğiz.”
“İftira at, parayı ver”
Kılıçdaroğlu, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan ve daha sonra tahliye olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi ile Feyzi Septioğlu’na parti rozetini taktı.
Konuşmasında, kendisine ve bazı CHP milletvekillerine yönelik ahlaksızca saldırılar yapıldığını savunan Kılıçdaroğlu, “Saldırı yapan haram medyasıydı. Hepsini mahkemeye verdik. Şimdi merak ediyorum, mahkemede neler söyleyecekler diye. Tabi bunlar için tazminat ödemek hiçbir şey değil, paraları, yeşil dolarları bol. İftira at, parayı ver” diye konuştu.
Bu saldırıların CHP’nin iktidara yürüdüğünü gösterdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “İstediğiniz kadar korkun, baskı kurun, iftira atın. İktidar olacağız ve bunun hesabını soracağız” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Hatırlarsanız bir köstebek vardı bunlarda, Beşir Atalay. Önceden Deniz Feneri’ne haber veriyor, ‘polisler gelip arama yapacak önlem alın’ diye. O da beni mahkemeye verdi, ‘neden bana (köstebek) dedin’ diye. Mahkeme beni haklı buldu, onun da köstebek olduğu tescil edildi.
Şimdi bu köstebek, geçen gün yine açıklama yapmış, ‘Bu iftiraların, bu yazışmaların devamı gelecek’ diye. Adında ve unvanında ‘milli’ olan bir kuruluş, yani MİT, gayri milli bir oluşum içinde olamaz. İktidara hizmet etmek, iktidarda olan partiye hizmet etmek gibi bir görevi yoktur MİT’in. MİT ya milli olur ya biz o isimlerin hepsini açıklarız. Biz duyduğumuz saygı dolayısıyla sesimizi çıkarmıyoruz ama artık yeter. Almanya’da Gestapo neyse onların bir kanadı da Gestapo gibi çalışıyor. Muhalefeti dinliyor. İstediğiniz kadar uydurun belgeyi. Rahmetli babamın dediği gibi, ‘Oğlum sen doğru dur eğri belasını bulur.”
“Elindeki bütün kozları kaybetmiştir”
Şah Fırat Operasyonu’na değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez böyle bir olayla karşılaştıklarını ifade etti.
Türkiye’nin aciz bir ülke görünümü sergilediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, “Elindeki bütün kozları kaybetmiştir. Sadece Ortadoğu’nun değil, bütün dünyanın şamar oğlanı konumuna gelmiştir. Benim vicdanım sızlıyor” dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“AKP iktidarı döneminde ne oldu da Türkiye bütün dünyanın şamar oğlanı konumuna geldi. İlk kırılma noktası 4 Temmuz 2003’tür. Irak’ın Süleymaniye kentinde 11 askerimizin başına çuval geçirildi, elleri kelepçelendi ve 60 saat sorgulandı. Bu ülkenin Başbakanı ağzını açıp tek kelime bile etmedi. Gazeteciler ‘nota verecek misiniz?’ diye sordular. O da espri yapıyor, ‘müzik notasından mı söz ediyorsunuz?’ diyor. İlk kırılma budur.
Sonra Mavi Marmara olayı yaşandı. Oturdular, estiler köpürdüler ama arkadan hiçbir şey çıkmadı. Bu, ikinci kırılma noktasıdır. Efelenmekle dış politika olmuyor. Üçüncü kırılma noktası Suriye olayıdır. Suriye ile hiçbir sorunumuz yoktu. Bir sabah kalktık, Suriye bizim can düşmanımız olmuş. Buradan silahlar götürdük, militanları Türkiye üzerinden Suriye’ye geçirdik. Müslümanlar birbirlerini katletmeye başladı. IŞİD militanları, Niğde Ulukışla’da bir kamyon şoförünü, bir askeri ve bir polisi şehit ettiler. Hala davaları görülüyor. 20 Temmuz 2014’de IŞİD, Süleyman Şah Türbesi’ndeki Türk askerinin orayı boşaltması için 3 gün süre veriyor. Biz IŞİD’e ‘terör örgütü’ diyoruz. Bu tehdide doğrudan muhatap olan hükümet, ‘terör örgütüdür’ diyemiyor. Sonra Musul Başkonsolosluğumuzu bastılar, 49 görevliyi rehin aldılar. Araya bir bir sürü insan girdi. 49 görevli serbest bırakıldı.
Şimdi sıra geldi Süleyman Şah Türbesi’ne. Davutoğlu, 14 Mart 2014’te Süleyman Şah Türbesi’ne dönük olarak, ‘İster rejimden ister radikal gruplardan ister başka bir yerden gelebilecek her türlü saldırı, aynıyla mukabele görür. Oranın savunması konusunda Türkiye hiçbir tereddüt göstermeden her türlü tedbiri alır’ dedi. Numan Kurtulmuş da ‘Eğer Süleyman Şah’a bir saldırı olursa 3 dakika içinde silahlı kuvvetler oraya müdahale eder’ dedi. Milli Savunma Bakanı da Meclis’te, ‘Türk anavatanının ayrılmaz parçası Süleyman Şah Saygı Karakolu’nu korumak, devletimizin asli vazifesidir’ dedi. Peki nasıl olur da biz orayı terk ediyoruz? Hangi gerekçeyle terk ediyoruz?”
“Hem kaçıyor hem de ‘zafer’ diyorlar”
Meclis’ten 77 milyon yurttaşa çağrı yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Kendi ülkesinin toprağını yabancılara teslim eden, teslim ederken de kaçan bir iktidara ne denir? Oturun, düşünün. Uluslararası sözleşmelerle Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak bilinen bir yerden askerinizi çekerseniz, türbeyi bombalarsanız, naaşları getirirseniz, buna ne nedir? Neyin karşılığında siz Türkiye Cumhuriyeti topraklarını terk ettiniz, kaçtınız. Senin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olduğun tartışmalıdır bu saatten sonra. Hem kaçıyor hem de ‘zafer’ diyorlar. Kaçmak ne zamandan beri zafer oldu? Kendi toprağını satan adama ne denirse ben de onu söylüyorum” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Sen zafer mi görmek istiyorsun; Sakarya’ya bakacaksın, Dumlupınar’a bakacaksın, Afyon’a bakacaksın, Erzurum’da Nene Hatun’a bakacaksın, Maraş’ta Sütçü İmam’a bakacaksın, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na bakacaksın. Bunların hiçbirisi ülkesini terk etmedi. Ölümü göze aldılar. Bu ülkenin onuru, şerefi, geleceği için.”
TBMM’de “Süleyman Şah’a saldırı olabilir” diye korunması için hükümete yetki verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Sana yetkiyi verdik. Kaç diye yetki vermedik ki. Toprağı, vatanı koru diye yetki verdik sana” dedi.