AK Parti’nin, siyasi partiler hakkındaki kapatma davasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın talebi üzerine Meclis’te kurulacak komisyonun izni üzerine açılmasını, siyasi partilerin “temelli” kapatılması hükmünün yürürlükten kaldırılmasını öngören Anayasa değişikliği teklifi, TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülüyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, teklifi olumlu bulduklarını ifade ederek, siyasi partilerin anayasanın 68. maddesinde yazıldığı gibi demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları ise onları koruyacak, kolay kapatılmalarına yol açmayacak ve siyaseten güçlü tutacak birtakım desteğe ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
“Siyasi partiler hiçbir şekilde kapatılmasın” ve “çok güçlü şartlara bağlanarak çeşitli filtrasyonlar kurularak anayasa mahkemeleri hakkında bir kapatma davasının da olmasına imkan tanınabilir” şeklinde görüşler olabileceğini belirten Arınç, bu konuda Avrupa’da farklı düzenlemelerin görülebileceğini kaydetti.
Teklifin, 12 Eylül 2010 referandumundan önce Anayasa Komisyonu’nda yapılan çalışmanın çok büyük bir benzeri olduğuna işaret eden Arınç, ‘Ayrıldığı konular var. Şüphesiz zaman içerisinde farklı telakkiler, bir değişim, dönüşüm olabilir ama en mükemmelini Anayasa Komisyonumuzun vereceği şekil üzerinden Genel Kurul’a götürebiliriz” dedi.
Arınç, 1961 Anayasasından sonra Anayasa Mahkemesi’nin pek çok partiyi kapattığını anımsatarak, 1960’dan önce ise Anayasa Mahkemesi’nin olmadığını ve parti kapatmaların bir dernek gözüyle hukuk mahkemeleri tarafından yapıldığını söyledi. Arınç, “10 lira para cezasıyla parti kapatıldığını hepimiz yakın tarihte çok iyi biliyoruz” şeklinde konuştu.
“Türkiye bir siyasi partiler mezarlığı oldu”
Eskiden bir siyasi partinin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasa içindeki yerine itiraz etmesi veya programında, tüzüğünde bazı hususlara riayet etmemiş olması ile bugün küçük sayılabilecek sebeplerle de kapatılabildiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
“Ama bugün geldiğimiz nokta her zaman şikayet ettiğimiz gibi Türkiye bir siyasi partiler mezarlığı oldu. Bu kadar çok ve keyfi partiler kapatılabiliyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı istediği zaman dava açabiliyor. Delil olarak da ne getirirse onları tartışabiliyoruz. Çoğu zaman gazete kupürleri bile bunun için yeterli olabiliyor. Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararlar kesin oluyor ve Anayasa Mahkemesi’nde de parti kapatma davaları için geçmişte nitelikli çoğunluk yoktu sonra bildiğiniz gibi bir çoğunluk getirilmiş oldu.”
Geçmişte 4 defa partisinin kapatıldığını anımsatan Arınç, şunları söyledi:
“Bu travmaları defalarca yaşadım. İçinizde de yaşayanlar vardır. 1970’te Milli Nizam Partisi kuruldu, Gençlik Kolları Genel Başkanıydım. Partimiz 1971 yılı Mayıs ayında kapatıldı. 12 Mart’ın etkisiyle mi dersiniz, başka bir sebeple mi bilemem ama Evren’in söylediği bir söz var bir sağdan, bir soldan. Bizden 2 ay sonra da Türkiye İşçi Partisi kapatıldı. O davada hakkında siyasi yasak istenen bir kişi değildim. Milli Selamet Partisi’nde Genel İdare Kurulu üyesiydim. Zaten darbe yoluyla bütün partilerin faaliyetlerine son verildi. Ama 6, 7 sene süren siyasi yasaklılar içerisinde kaldım. Sonra Refah Partisi 1995’te birinci parti oldu, hükümet kurdu ama bildiğiniz gibi kapatıldı. Hakkımda siyasi yasaklama istendi. Ama başka arkadaşlarımız bu yasak kapsamına girdiler. Hala çok masum bulurum Fazilet Partisi’ni ama o bile başka bir partinin devamı olarak kurulan parti ile birlikte bu laiklik üzerinden, başörtüsünü savunmak üzerinden Refah Partisi’ndeki gerekçeler genelde Fazilet için de kabul edilerek o zaman da partimizin kapatıldığını biliyorum. Sonra biz AK Parti’yi kurduk. AK Parti birinci seçimde iktidar oldu, sayımız da çok fazlaydı ama 2008’de bildiğiniz gibi hakkımızda kapatma davası açıldı. Ortada kalan oylamalar sebebiyle, kabul ve red denilenler yanında çekimserlerin sadece bir tanesinin oyunun etkili olması sonucu para cezasıyla AK Parti kapatılmadı. Sadece Hazine yardımından sanıyorum 1/ 2 oranında bir kesinti yapıldı. Kapatılabilirdi, bir tek oyla kurtuldu.”
“TBMM’de olmasında büyük yarar var”
“Şimdi başka partiler veya AK Parti için yeni bir dava açılabilir mi?” diye konuşan Arınç, şunları kaydetti:
“Ben bu teklifin son tartışmalar sonrasında gelmesini talihsizlik olarak görüyorum. Keşke daha önceden bu düzenlemeyi yapabilseydik. Ama her şeyin bir zamanı var. Vakti gelmeyince çiçek bile açmıyor. Şimdi CHP ve MHP’nin saçma sapan bir iddiayla kapatılabileceğinin söylenmesi sadece bu partilerde değil belki ama şahsen bizde de endişeye yol açtı. Olur mu, olmaz mı? ‘Olmaz olmaz’ deme, ‘olmaz olmaz’ derler. Yani burası Türkiye’dir bakarsın birisi böyle bir dava açabilir, bir başkası da bundan, bunun üzerinden spekülasyon yapabilir. Sadece CHP’yi veya MHP’yi konuşmak da doğru değil, HDP için de bu zaman zaman söylenmiştir. Her parti için bu tehdit vardır. Ne zaman olacağını da kimse bilemez. Yani tepeden inme olur bazı işler. Ondan sonra da vay şu parti… Yani bu davalar açılır, açılmaz artık bunların tartışılmaması lazım veya gerçekten bir filtrasyona ihtiyacımız var. Bu filtrasyon nerede yapılabilir? Biz zamanında çok düşündük bunları. ‘Hiç kapatılmasın’, böyle bir şeyi uygun görmüyoruz. Çünkü elimizdeki örneklerde böyle bir şeyin çoğu ülkeler tarafından benimsenmediğini gösteriyor. Çünkü bugün mesela HDP’nin kapatılacak olma iddiası bazı partilerin işine gelebilir, MHP’nin kapatılacak olma iddiası başka partilerin işine gelebilir. Burada ortak bir nokta bulmalıyız. Eğer ‘hiçbir parti kapatılmasın’ dersek, ‘peki bölücüler, şiddet yanlıları, ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenler ne olacak’ diye bir tartışmanın içine girebiliriz veya ‘işte vatana ihanetle suçlananlar da var, peki onlar kapatılmasın mı’ diye başka bir tartışma olur.”
Ciddi bir eleme sisteminin getirilmesinde ve bunun da TBMM’de olmasında büyük yarar olduğunu belirten Arınç, Meclis’in demokrasinin kalbi ve siyasetin merkezi olduğunu söyledi.
Meclis’te de iktidarıyla, muhalefetiyle siyasi partilerin bulunduğunu belirten Arınç, “Dolayısıyla da bu elemenin, yani iddiaların ciddi bulunup bulunmadığının, dava açılmasına izin verip, vermeme sisteminin TBMM’deki partilerden eşit oranda alınacak bir komisyon marifetiyle yapılması bence iyi düşünülmüş bir teklif olabilir. Tabi bunu daha da geliştirmemiz mümkün” dedi.
“49 parti hakkında kapatma iddiasıyla dava açıldı”
Avrupa ülkelerinde sistemin nasıl olduğuna anlatan Arınç, 1968 yılından bugüne kadar 49 partinin hakkında kapatma iddiasıyla dava açıldığını, bunlardan 25’i hakkında kapatma, 19’u hakkında red ve 5 parti hakkında da davanın düşmesi kararı verildiğini vurguladı.
Arınç, 3 yıl boyunca bir yeni anayasa konusunda çaba gösterildiğini ama olmadığını, seçimden sonra yeni anayasa yapma iddiası olacağının altını çizerek, “Bu mesele orada da düzenlenebilir. Anayasa içerisinde siyasi partiler rejimi, uyacakları hukuk ve esaslar da konuşulabilir. Ama geçtiğimiz örneklere bakarak bu ne zaman olur, olur mu, olmaz mı konusunu bence geleceğe bırakarak bugün elimizdeki bu imkanı değerlendirmemizde çok daha fayda vardır diye düşünüyorum” dedi.
Teklifin içeriği
Teklifin içeriğine değinen Arınç, bunlardan birinin mali denetimlerin Anayasa Mahkemesi’nden alınarak Sayıştay’a verilmesi olduğunu söyledi. Arınç, devamla şöyle konuştu:
“Bir Anayasa Mahkemesi’nin bu kadar bir işin içerisine girmesi ve arzu etmediğimiz bir noktada da mali denetim yapması esasen değiştirilmesi gerekli bir hükümdü. Bunun bir örneğini Refah Partisi ile ilgili olarak geçmişte yaşadık. Refah Partisi kapatıldıktan sonra kamuoyunda ‘trilyon davası’ diye bilinen bir dava açıldı. O zaman mahkemelerde tartışıldı. Madem ki bir partinin mali denetimini Anayasa Mahkemesi yapıyor. Niçin bu mali denetim şimdi bir başka mahkemede alacak verecek işine dönmüştür diye. O zaman iddia sahipleri bunları tartıştılar ama mahkeme devam etti ve bitti.
Şimdi bunun Sayıştay eliyle yapılmasını ben şahsen faydalı bulurum. Sayıştay Meclis adına da denetim yapan bir mahkemedir. Belki bu mali denetim konusunun da ayrıca düzenlenmesi ve partilere harcama yapma konusunda bir serbestiyet getirilmesine ihtiyaç var. Yoksa yediği yemekten dolayı yargılanan, aldığı bir kırtasiyeden dolayı kendisine borç çıkarılan partiler de bulunabilir. Ama bu bugünkü bahsimizin biraz dışında. Eşit sayıda temsil edilen ve başı Meclis Başkanı olan ama oya katılamayan bir komisyon bunu yapacak. Yani Meclis’te görüşülme yapılamayacak, karar alınamayacak ve 3’te 2 bir çoğunlukla da bir karar verilecek. O karar kapatmayla ilgili olarak kabul edilebilecek.”
Siyaset yasağının 5 yıldan 3 yıla indirildiğini ifade eden Arınç, bunun getirilme sebeplerini aktardı. Arınç, “Buna yeni bir sistem getirmekte şahsen çok büyük fayda olduğunu düşünüyorum” dedi.