RABİA DENİZ
Uzmanlar, birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’daki binaların “ne kadar güvenli olduğu” sorusuna, yalnızca denetimlerin kesin yanıt verebileceğini belirtiyor. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra yapı denetimi ve deprem güvenliği konusu tartışmaların odağına otururken, binaların sağlamlığı ve kullanılan yapı malzemelerin kalitesinin önemi de vurgulanıyor. Yaşanan depremlerin ardından 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi hakkında kanun ile gündeme gelen kentsel dönüşüm yürürlükte olsa da hala kentlerdeki riskli alanlar dönüştürülebilmiş değil…
Yapı sahiplerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırdığı tespitler sonrası riskli olduğu onaylanan yapılar kentsel dönüşüme tabi tutulurken, Bursa’da bu rakam yeterli düzeyde değil. Bursa Beton Genel Müdürü Fatih Vardar, Bursa’da bulunan 600 bin konutun yarısının kaçak, depreme dayanıksız olduğunu belirterek, Çevre ve Şehircilik Bursa İl Müdürülüğü’nün verilerine göre 2 bin 71 adet konutun incelenmesi için başvuruda bulunulduğunu, şimdiye kadar ise yalnızca bin 508 binanın yenilenmek üzere yıkıldığını söyledi.
“BETON GÜVENLİĞİ CAN GÜVENLİĞİ”
17 Ağustos depreminin yıldönümünde bu konuyu gündeme taşıyan Bursa Beton Genel Müdürü Fatih Vardar, beton kalitesi konusunda uyarılarda bulundu. Vardar, konut satın alırken kullanılan hazır betonun kalitesinin sorgulanması ile deprem ve doğal felaketlerde yaşanacak zararların en aza indirileceğini belirtiyor. Vatandaşların binaların kentsel dönüşüme girmesi sürecinde müteahhit firmalardan kaliteli hazır beton kullanımı konusunda talepte bulunması gerektiğinin altını çizen Vardar, “Betonun yapıdaki en önemli unsurlardan biri olması nedeniyle kullanıcının betonu satın alma aşamasından başlayarak şantiyede kalıba yerleştirilmesi süreçleri, bakımı, sıcak ve soğuk hava koşullarında korunması gibi işlemlere önem vermesi gerekiyor. Düşük kullanımlı beton kullanıcıları ya da C30 betonu satın aldığını düşünen fakat gerçekte betona yapılmış harici müdahalelerle C25 hatta C20 betonunu kalıba yerleştiren inşaat sahibinin, binayı güçlendirme çalışmalarına ödeyeceği para tartışılmayacak kadar çok daha fazladır. Türkiye’de her yıl 109 milyon metreküp beton üretilirken, beton üretiminde bu rakamla Avrupa’da en yüksek, dünyada ise 4. sırada yer alıyoruz. 16-17 milyar TL’lik hacme sahip olan bu sektörde, beton kalitesinin de denetlenmesi gerekiyor” diye konuştu.