Hürriyet Gazetesi yazarı Emre Özpeynirci’nin hazırladığı rapora göre;
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca bundan 3 yıl önce Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren tebliğe göre Türkiye’de bir sanayi ürünün yerli malı olarak kabul edilebilmesi için ürünün yerli katkı oranının en az yüzde 51 olması gerekiyor. Bunu sağlayan firmalara ‘Yerli Malı Belgesi’ verilerek, kamu ihalelerinde yüzde 15’e kadar fiyat avantajı getirildi. İşte bu yüzden yapılan araştırmalar sonucu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı her yıl Türkiye’de üretilen motorlu araçların yerli katkı oranlarını açıklıyor.
Bakanlığın açıkladığı tabloda Türkiye’de üretilen otomobil ve ticari araçların her versiyonlarının tek tek yerli katkı oranları yer alıyor. Buna göre Türkiye’de büyük ölçekli üretim yapıp dünyaya ihraç eden Fiat, Renault, Ford, Toyota, Hyundai ve Honda arasında en yüksek ve en düşük yerli katkı payına sahip iki marka Japonlardan oluşuyor.
2 JAPON’UN FARKI
Japon Honda’nın Türkiye’de ürettiği Civic Sedan modelinde versiyonuna göre yerlilik oranı yüzde 19 ile yüzde 32.58 arasında değişiyor. Bu da Bakanlığa göre yerli malı olarak kabul edilmemesini sağlıyor. Diğer bir Japon marka Toyota’nın Sakarya’da ürettiği Corolla ve Verso modellerindeki yerlilik oranları ise yüzde 51 ile yüzde 65 olarak değişiyor. Toyota’nın geçen yılın sonunda itibaren Sakarya’da ürettiği C-HR modelinin yerlilik oranı ise henüz tabloya girmemiş. Rapora göre yerlilik oranı en yüksek otomobil yüzde 65 ile Toyota Corolla’nın manuel benzinli motorlu versiyonu olurken, yerlilik oranı en düşük otomobil ise yüzde 19.6’lık oran ile Honda Civic Sedan’ın RS versiyonu.
OTOMATİK FARKI
Koç Holding bünyesindeki Ford Otosan ve Tofaş’ın yerlilik oranı yüzde 53 ile 63 arasında değişirken, Oyak Renault’un yerlilik oranı ise yüzde 45.5 ile 57.1 arasında oynuyor. Tofaş’ın bundan 2-3 yıl önce Fiorino modelinde ulaştığı yüzde 73’lük yerlilik oranı bugün yüzde 51’e kadar gerilemiş durumda. Şu anda Megane Sedan ve Clio üretimi yapan Oyak Renault’un 2-3 yıl önce Symbol üretiminde ulaştığı yerlilik oranı ise yüzde 71 seviyesinde. Oyak Renault’un Bakanlığı verdiği raporda ürettiği modellerin otomatik şanzıman seçeneklerinin olmaması da dikkat çekiyor. Çünkü manuel şanzımanla bile yüzde 45.5’lik yerlilik oranına sahip Oyak Renault’ın otomatik şanzımanla bunun çok daha altında olduğu tahmin ediliyor. Bu yüzden Oyak Renault’un bu veriyi paşlaşmadığı tahmin ediliyor. Hyundai Assan’da ise yerlilik oranı yüzde 61 ile 62 arasında. i10 modelinin tüm versiyonlarında yerlilik oranı yüzde 61 iken, i20 modelinin tüm versiyonları yüzde 62’lik yerliliğe sahip. Tabloda da görüldüğü gibi üretimde otomatik şanzıman yerlilik oranını aşağıya çekiyor. En yüksek yerlilik oranı manuel şanzımanlı otomobillerde yer alıyor. Sonuç olarak Türkiye’de üretilen otomobil ve hafif ticari araçların yerlilik oranları öyle söylenildiği gibi artık yüzde 70-80 seviyelerinde değil. Sektör yetkilileri araçların esas para eden parçalarını üretip yüksek katma değerli parçalarda uzmanlaşamadığımız sürece bize sadece bu işin montajcılığı ve yükünü taşımak düşeceğini belirtiyor.
En yerliler traktörler
Sanayi Bakanlığının yayınladığı raporda ticari vasıta ve traktör üreticileri de yer alıyor. Örneğin Alman Mercedes’in Aksaray’da ürettiği Actros markalı kamyonun yerlilik oranı yüzde 19 seviyesindeyken, Hoşdere’de ürettiği otobüslerin yerlilik oranları ise yüzde 50’ler civarında. Türkiye’de en yüksek yerlilik oranına çok açık bir şekilde traktör üreticileri sahip. Türk Traktör’ün bazı modelleri yüzde 90’ın üzerinde yerlilik oranıyla üretilirken, TÜMOSAN’ın ürettiği traktörlerde ise yerlilik oranları yüzde 90’a yaklaşıyor.
Bu oranlarla yerli oto zor
Uzmanlar bu tablodaki verilerden çıkarılacak çok ders olduğunu belirterek, “Elbetteki bazı parçaların ithalatı yapılabilir ama bu düzeyde bir dış bağımlılığa sahip otomotiv sanayinden yerli otomobil yapmasını beklemek çok zor. Durum birçok marka ve model açısından içler acısı bir hal arz ediyor. Çoğu katma değerli parçayı ithal edip, Türkiye’de üretilen düşük katma değerli parçalarla bir araya getirip iç piyasaya satıyoruz. En az yüzde 85-90 arasında yerli katkı olması gerekirken birçok markada bu durum ne yazık ki yok. Bu orana yaklaşanlar ise ilginçtir sadece traktör markaları. O markalar da sadece çiftçilere hitap ettiği ve zevk tabi ürünler olmadığı için olabildiğince yerli parça üretimi ve kullanımı yapılıyor. Ancak iş genele ve zevklere hitap eden markalara gelince büyük oranda ithal bağımlılığı var” yorumunu yapıyor.
Tesla’ya yatırım şansını kaçırdık
Ülke olarak otomobil ve hafif ticari araçları yüksek ithal bağımlılığıyla üretmeye devam edecek olursak, otomotiv sanayisinde bir geleceğimiz olmayacağı çok açık. Umarım bu kısır döngüyü kırar ve elektrikli otomobil üretiminde de ‘eller aya biz yaya’ durumunda kalmayız. Aslında yıllar önce Tesla’nın üreticisi Elon Musk bu işlere adım atarken, ciddi finansal sıkıntılar yaşamış ve kendisine ortak ve finansal destek aramıştı. İşte fırsat oradaydı. Ülkemizden birileri yada devletimiz çok rahatlıkla sağlanabilecek bu parayla, şirketin sahibi olabilir ve tüm bu üretim teknolojisi hızla ülkemize transfer edilebilirdi. Hâlâ hiçbir firmanın hem elektrikli araç teknolojisi hem de otonom sürüş kalitesi yönünden Tesla’nın önüne geçemediği düşülürse, Türkiye elektrikli araç sanayiinde dünyada söz sahibi hale gelebilirdi. Kuşkusuz bu alanda fırsat henüz kaçmış değil, doğru yatırım ve stratejiyle Türkiye alternatif teknolojilerde ön sıralarda yer alabilir.
Türkiye’de üretilen araçların 2017 yerli katkı oranları: