Halk arasında ‘Karasu’ olarak da bilinen glokom, kişinin gözünün tolere edebileceğinden daha fazla olan göziçi basıncının (GİB) veya göz tansiyonunun meydana getirdiği hasar olarak tanımlanabileceğini belirten Ertürk, “Bu hasar başlıca optik sinir çukurlaşması ve görme alanında çok özel görünümlü görme alanı bozuklukları olarak gözlenir. Görme siniri giderek zayıfladığından sonunda görme kaybı oluşmaktadır. Sessiz bir hırsız gibi görmenin yok olması ile sonuçlanabilir. Dünyada körlük nedenleri arasında katarakttan sonra ikinci sırada yer almaktadır” dedi.
Glokomda tanı ve takibin çok önemli olduğunu belirten Ertürk, “Hastanın ilaçlarını muntazam olarak kullanması daha da önemlidir. Glokomda hastanın genellikle hiçbir şikayeti yoktur. Bu hastalıkta tedavi yapılmadığı takdirde, görme alanında daralma ilerleyicidir. Bu safhada görme halen çok iyi olabilir, ancak kişi borudan bakar gibi bir görüşe sahiptir. Görme hastalığın en son safhasında bozulur. İlaçlar kullanırken kısa ve orta vadede hastanın kendisinin fark edebileceği bir iyilik de söz konusu değildir. Glokom ilaç ile olmazsa diğer tedavi seçenekleri ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır” diye konuştu.