Araştırmacı gazeteciliğin duayen isimlerinden Uğur Mumcu, tam 25 yıl önce faillerinin hala tam olarak bulunamadığı bir saldırıda, aracına yerleştirilen C4 tipi bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.
22 Ağustos 1942’de Kırşehir’de dünyaya gelen Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te arabasına yerleştirilen bomba ile gerçekleştirilen saldırı sonucu suikaste kurban gitmişti.
51 yıllık kısa yaşantısına onlarca kitap ve yüzlerce makale sığdıran Mumcu’nun “gerçekleri aradığı” yazıları, hala geleceğe ışık tutmaya devam ediyor.
Mumcu’nun uğruna hayatını kaybettiği mesleği için söylediği “Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur.” sözü, bugün hala iletişim fakültelerinde geleceğin gazetecilerine en önemli meslek kriteri olarak öğretiliyor.
Adına “Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı” kurulan ve kendisinin izinden gazeteciler yetiştiren Mumcu’nun kısa, ancak dolu dolu geçen hayatı, 1961’de başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde şekillenmeye başladı.
Üniversiteyi 1965’te tamamlayan Mumcu, henüz öğrenciyken 26 Ağustos 1962’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Türk Sosyalizmi” başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü’nü aldı. 1963’te fakültede öğrenci derneği başkanı seçilen Mumcu, 1969-1972 yılları arasında Hukuk Profesörü Tahsin Bekir Balta’nın asistanı olarak çalıştı.
Cezaevinde bir yıl
Askerliğini yapmaya hazırlandığı 12 Mart döneminde, bir yazısında kullandığı “ordu uyanık olmalı” sözleriyle, “orduya hakaret etmek” ve “sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak” suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alınan Mumcu, Mamak Askeri Cezaevi’nde pek çok aydınla bir yıla yakın kaldı.
Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edilirken, bu karar Yargıtay tarafından bozuldu ve serbest bırakıldı. Mumcu, bu olay nedeniyle yedek subay olarak yapması gereken askerliğini, 1972-1974 yılları arasında Ağrı’nın Patnos ilçesinde, er olarak tamamladı.
Köşesinin adı “Gözlem”di
1977’den sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başlayan Mumcu, “Gözlem” başlıklı köşesinde 1991’in Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı.
Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları 1977’de yayınlanan Mumcu’nun Sakıncalı Piyade adlı eseri tiyatroya uyarlandı ve Ankara Sanat Tiyatrosunda tam 700 kere sahnelendi.
Mumcu, 1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için “Silah Kaçakçılığı ve Terör” kitabını yazdı. Mumcu, aynı yıl, Mehmet Ali Ağca’nın Papa’yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalar da yaptı.
Araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen “Rabıta” ve “12 Eylül” adlı kitapları 1987’de, en önemli araştırmalarından biri kabul edilen “Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925” ise 1991’de yayınlanan Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde “Mossad ve Barzani” isimli bir yazı yazdı. Bu yazısında, Barzani, CIA ve Mossad arasındaki bağlantılara değindi.
Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, arabasına konan C4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikaste kurban giderek yaşamını yitirdi.
Suikasti İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler üstlense de olay hala tam olarak aydınlatılamadı.