Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Dünya… Kritik bir süreçten geçiyor. Geçen yıla kadar depremler, seller, orman yangınları yaşanıyordu. Pandemi yaşamımıza girdi, savaş çıktı.
Dahası…
Kimine göre “yanlış ekonomi” yönetimiyle, kimine göre “dış mihraklar parmağıyla” döviz kurları arttı, akaryakıt fiyatları coştu.
Bunlara…
İklim değişikliği de etkilenince dünyanın ayarı bozuldu. Üstelik hem tarımsal üretim açmaza girdi, hem sanayi üretimi aksadı.
Bütün bunların herkes farkında.
Yani…
Sorunun yalnızca bizde olmadığı herkes tarafından biliniyor. Ne var ki, en çok bizim vatandaşımızın canı yanyor ve eziliyor.
Nitekim…
Son günlerde girdiğimiz marketlerde raflar arasında kendi kendine konuşan sayısının arttığını gözlemliyoruz.
Vatandaş aynı ürünü üst üste iki defa aynı fiyata alamıyor. Hem de, hiç normal olmayan fiyat yükselişleri etiketlere yansıyor. Öyle olunca da vatandaş market rafları arasında kendi kendine konuşup tepkisini kendi kendine gösteriyor.
Hadi…
Pazaryerlerinin ateşi turfanda sebze ve meyvelerin devreye girmesiyle biraz da olsa düştü. Fileler 20 gün öncesine göre daha az maliyetle doluyor.
Fakat …
Artık neredeyse günlük hale gelen akaryakıt zamları yaşamı biraz daha zorlaştırdı. Çünkü, aracı olanların aylık akaryakıt gideri en az 4 kat arttı.
İşin en ilginç yanı da şu:
Hükümet bugün bir karar alsa, tüm maaşları ikiye katlasa, yükselen etiketler ve bu pahalılık karşısında maaşlar yine yetmez.
Gerçi…
Televizyon ekranlarına bakıldığında siyasetin polemikleri üzerine tartışmalar yansıyor, ama vatandaşın gündeminde aşırı hayat pahalılığı var.
Cami avlularındaki siyaset sohbetlerinin, kahvehanelerdeki siyaset ve spor tartışmalarının yerini pahalılık yakınmaları aldı.
Evlerde de çorbanın kaynaması için nelerden ferafat edileceği tartışmaları başladı. Ödemelere yetişemeyen çalışanlar bankalara kredi başvurusu yapıyor.
Gerçek gündem can yakıyor.
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…