MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, sistem tartışmalarının siyaseti tıkaması durumunda, rejim krizine dönüşebileceği uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesiyle birlikte anayasal yetki ve sınırlarının devamlı tartışma konusu yapıldığını anımsatan Bahçeli, “Türkiye, bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü herkes, her mevki ve makam sahibi için bağlayıcı, kapsayıcı ve zorlayıcı niteliktedir. Ve de Cumhurbaşkanı yasalara ve Anayasaya uymak mecburiyetindedir. Hiç kimse kendisini hukukun önünde ve üstünde göremeyecektir.” dedi.
“MHP uzlaşmadan yanadır”
Türkiye’nin yeni bir toplum sözleşmesine ihtiyacı bulunduğuna işaret eden Bahçeli, şöyle konuştu:
“MHP, anayasanın tadilatına veya yeniden yazımına başından beri sıcak ve olumlu bakmaktadır. Bizim anayasaya bakışımız da herhangi bir değişiklik, bir sapma veya farklı bir anlayışa savrulma yoktur. Dün ne söylemişsek bugün de aynı çizgideyiz. Özellikle Anayasanın ilk 4 maddesinin değişmemesi, değiştirilmesinin dahi teklif edilmemesi hususundaki ısrarımızı kayıtsız şartsız muhafaza ediyoruz. MHP, millet yararına olduktan sonra her zaman, her zeminde uzlaşmadan, konuşmadan yanadır.”
Bahçeli, başkanlık sistemine yönelik tartışmalara ilişkin, şunları kaydetti:
“AK Parti başkanlık sistemiyle ilgili inadını sürdürecekse, Anayasa taslağını TBMM’ye getirmelidir. Ya 367’yi aşarak kanunlaşacaktır ya da milletin kararına sunulacaktır. Bizim tercihimiz her zaman olduğu gibi parlamenter sistemin devamı, güçlendirilmesi, reforma tabi tutulmasıdır. Ancak milletimiz aksini söyleyecek olursa buna da diyeceğimiz herhangi bir şey doğal olarak bulunmayacaktır. Türkiye’nin nasıl ve hangi sistemle yönetileceğiyle ilgili muamma bize göre kapanmalı, bu iş kökünden bitirilmelidir.”
“PKK saldırılarını övenlerin yakasından ne zaman tutulacak”
FETÖ’nün darbe girişiminin ardından örgütle amansız bir mücadeleye girildiğini hatırlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kararlı, haklı ve son derece doğru şekilde FETÖ’cülerin üzerine gidilmektedir. Devlet ve toplum hayatının her hücresine yerleşmiş FETÖ’cülerin ayıklanması için olağanüstü şartlarda emek ve çaba sarf edilmektedir. MHP olarak bu sürece elbette destek veriyor, makul ve meşru görüyoruz. Ancak FETÖ’yle yapılan mücadelenin, FETÖ’cülere yönelik cezri, cebri ve yıldırıcı tedbirlerin aynısının PKK’lılara da uygulanmasını tutarlılık gereği istiyor, bunu bekliyoruz.
Patlayan bombalara Ankara’dan alkış tutan, İzmir’den tezahürat yapan, Mersin’den el sallayan terör yedeklerine, terörist sevicilere hak ettikleri dersi vermek hükümet ve devletin namus borcudur. PKK’ya destek veren memurlar, iş adamları, sivil toplum kuruluşları, medya organları ne zaman hak ettiğini bulacaktır? PKK saldırılarını açık veya gizli övenlerin yakasından ne zaman tutulacaktır? PKK’lı diye açığa alınan öğretmenlerin, suçu somut olarak tespit edilen bölücülerin devletle bağının kesilmesi için daha neyin olması beklenmektedir?”
“PKK demek FETÖ demektir”
MHP’nin, terörle mücadelede hükümetin yanında olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şunları kaydetti:
“FETÖ’ye ceberut kesilenler, sıra PKK’ya gelince niçin suspustur? PKK demek FETÖ demektir. FETÖ, bölücü hainlerin ikizi, eylem yoldaşıdır. Bunlar terörizmin Türkiye’yi yıkmaya çalışan maşalarıdır. Ve bu iki Türkiye düşmanı örgütün kaynaklarının kurutulması, destekçilerinin tasfiyesi, işbirlikçilerinin sökülüp atılması ertelenmeden, sürüncemeye bırakılmadan gerçekleştirilmelidir. PKK, FETÖ’nün 15 Temmuz’da başaramadığı çözülmeyi tamamlamak, dağılmayı temin etmek için çırpınmaktadır. Hükümete sesleniyorum, arkanızda milletin yardım ve duası vardır. Yanınızda MHP desteği hazırdır. O halde ne duruyor, ne oyalanıyorsunuz? Ellerine kına çalıp davul zurnayla uğurlanan kahramanlarımızın, salayla baba ocaklarına dönmesine tahammülümüz kalmamıştır.”