Olay Gazetesi Bursa

‘Ey Kılıçdaroğlu, Anamuhalefet lideri misin, provokatör müsün?’

Başbakan Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu, Meclis'te direnme çağrısında bulundu; ey Kılıçdaroğlu, Anamuhalefet lideri misin, yoksa provokatör müsün, tahrikçi misin?'' diye sordu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen partisinin Kastamonu 5. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Biz Anadolu’da sizlerle buluşmak için gece gündüz çalışırken Türkiye’de muhalefet partileri neler yapıyorlar?” diye sordu.

Dünkü grup toplantısı konuşmalarından hareketle birkaç hususa dikkat çekmek istediğini anlatan Davutoğlu, “Buradan sorular soracağım, Sayın Bahçeli’ye, Sayın Kılıçdaroğlu’na ve Demirtaş’a, hepsine” diye konuştu.

Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarını hatırlatarak, Kobani bahanesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun güzel şehirlerinin yakılıp yıkıldığı, gençlerin apartmanlardan atılarak katledildiği o olaylar üzerine bir iç güvenlik reform paketi hazırladıklarını söyledi.

Bir daha bu tür Vandalizm, şiddet yaşanmaması için birtakım tedbirlerin olduğu bir paket açıkladıklarını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

“O günleri hatırlarsınız. O günlerde bu paketi hazırlamamıza sebep olan olayları herkes gözünün önüne getirsin. Diyarbakır’da, Batman’da, Siirt’te, Van’da birtakım Vandallar, birtakım şiddet yanlıları millete dehşet saçmak için eylemlere kalkışmaya yöneldiler. İsyana teşvik ettiler. Biz sabırla olayların üzerine gittik ve olaylarla ilgili gerekli her türlü tedbiri aldık. Sonra da iç güvenlik reform paketini hazırladık. Ne diyor iç güvenlik reform paketi? Bir, gösteri yapmak isteyen varsa demokratik şartlar içinde herkes bu haktan istifade eder, hiçbir engelleme olmaz. Gösteri yapanların güvenliği de bizim güvenliğimiz gibidir, onların güvenliğini sağlamak devletin asli görevidir.”

Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Kim gösteri hakkını kullanmak isterse teminatı biziz, gösteri hakkını kullanma konusunda hiçbir engellemeye, hiçbir sınırlamaya, kısıtlamaya izin vermeyiz. Vermedik vermeyiz. Ama eğer birisi ‘Gösteri yapacağım’ diyerek geldiği meydana elinde molotofkokteyliyle gelirse, yüzüne maske takmışsa, elinde yıpratıcı birtakım silahlar ya da araçlar varsa onlara karşı da her türlü tedbiri alırız, almaya da kararlıyız” değerlendirmesinde bulundu.

“Tek parti CHP’si gününde değiliz. İsteyen yürür, görüşünü beyan eder” 

Davutoğlu, ayrıca bu paketin içinde kolay isim değişikliği, pasaportların daha kolay alınması, Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması dahil birçok demokratik unsurun da bulunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Birden üçüzler, üç muhalefet partisi, güya birbiriyle birçok konuda anlaşamayan muhalefet partisi liderleri, dün açıklamalarla dediler ki ‘Birlikte bu pakete karşı direneceğiz’. Çok çarpıcı bir şeyi dikkatinize getirmek isterim. Dün Kılıçdaroğlu, Mecliste direnme çağrısında bulundu. Halkı direnmeye çağırdı. Aynen Demirtaş’ın 6-7 Ekim olaylarından önce halkı direnmeye çağırması gibi. Ey Kılıçdaroğlu, sen Anamuhalefet Partisi lideri misin, yoksa provokatör müsün, tahrikçi misin? İşte söylüyorum, önce Kılıçdaroğlu’na, eğer demokratik bir ülkede hakkını kullanmak istiyorsan, ‘Gençlerin önüne geçeceğim’ diyor ya, hakkını kullanmak istiyorsan, gençlere veya yaşlılarla kimle yürürsen yürü, o senin tercihin, kanuni kurallar içinde yürüyorsan, ne gösteri yapmak istiyorsan, ne söylemek istiyorsan söylersin.”

Türkiye’nin özgür bir ülke olduğunu belirten Davutoğlu, “Tek parti CHP’si gününde değiliz. İsteyen yürür, görüşünü beyan eder. Tek parti döneminde değiliz. Sizin o 40’lı yılların tek parti döneminde değil yolda yürümek, tek parti ideolojisine aykırı bir tek kelime söz edilemezdi. Kastamonu’da, bütün Anadolu topraklarında birisi istese Ezan-ı Muhammedi’yi aslından okuyamazdı. Camilerde değil sokakta okuyamazdı Kılıdaroğlu” ifadelerini kullandı.

Özgürlükler ülkesi inşa ettiklerini anlatan Davutoğlu, “Yürürsün, kimse de karışmaz, kanuni şartlar içinde. Ama açık söyleyeyim, bu yasa geçtikten sonra eğer eline molotofkokteyli alırsan, Kılıçdaroğlu ya da başka biri, kim olursa olsun, Alioğlu, Velioğlu arasında, Kılıçdaroğlu arasında bir fark yok. Aynı muameleyi sen de görürsün” dedi.

Davutoğlu, “Şimdi soruyorum, molotofkokteyli niye alınır ele, şenlik yapmak için mi, düğün yapmak için mi yoksa birilerini yakmak, bir yerleri yıkmak, terör estirmek için mi? Bu molotofkokteylilye genç bir kızımızın belediye otobüsünde nasıl yandığını biz biliriz” değerlendirmesinde bulundu.

“Bunu destekleyen ses New York’tan geliyor”

Ahmet Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Kılıçdaroğlu’nun bu direniş çağrısını yaptığı gün, yani dün Pensilvanya’daki zat var ya hani paralel çetenin başındaki zat, New York Times’ta bir makale yayınladı ve bütün muhalefet unsurlarını birleşmeye çağırdı, aynen Kılıçdaroğlu gibi, aynen dün muhalefet adına Demirtaş’ın ‘Bütün muhalefet partileri birleşip bu yasayı engelleyelim’ dediği gibi, aynen Bahçeli gibi, Türkiye’yi Kuzey Kore’ye benzeten Bahçeli gibi, bu Pensilvanya’daki ihanet çetesinin başı da dün New York Times’ta Türkiye’ye açıkça hakaret eden bir makale yayınladı. Nasıl bir koalisyonla karşı karşıya olduğumuzu görüyor musunuz? Nasıl bir koalisyonla mücadele etmek zorunda olduğumuzu görüyor musunuz? Bir tarafta Türkiye’de farklı siyasi kanaatlere sahip olduğunu iddia eden üç parti, mesele milletin huzuru, asayişi söz konusu olduğunda, o huzuru bozmak için bir araya gelmeye karar veriyorlar, diğer taraftan da bunu destekleyen ses, bunu destekleyen söz Philadelphia’dan, New York’tan geliyor.”

“İskilipli Atıf Hoca’nın şehadet günü”

Evliyaya, ulemaya saygı duyan bir nesilden geldiklerini ifade eden Davutoğlu, “Bugün mübarek bir zatın, İskilipli Atıf Hoca’nın şehadet günü. Allah rahmet eylesin. 4 Şubat 1926’da tek parti döneminin uygulamaları içinde şehit edildi. Ama biz din adına yola çıkıp milletimizin güzel duygularını, himmet ve yardım hislerini istismar ettikten sonra Amerika’ya gidip kendi yetiştiği ülke aleyhine, dün olduğu gibi New York Times’ta yazı yazanları ilim ehli olarak görmeyiz. Bütün vatandaşlarımızı da bu komplo karşısında uyanık, diri olmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

Bugünlerin imtihan günleri olduğunu dile getiren Davutoğlu, “12 yılı aşkın süre içinde Türkiye’yi nereden nereye getirdik. 12 yıl önce Türkiye’de olağanüstü hal vardı. Türkiye’de isteyen istediği ana dili konuşamadığı gibi, başörtülü kardeşlerimiz üniversite önlerinde büyük bir zulümle karşı karşıyaydılar. Başörtülüler ki şehit Şerife Bacı’nın bugünkü torunları, Meclise girdiklerinde, Mecliste ‘dışarı dışarı’ diye tempo tutularak Meclis dışına çıkarılmışlardı” diye konuştu.

Kendileriyle bu ülkeye özgürlük, demokrasi, hukuk ve adalet geldiğini anlatan Davutoğlu, bugün hiç kimsenin inancı, örfü, düşüncesi, kanaati dolayısıyla tahkir edilmediğini, aşağılanmadığını, herhangi ayrımcılığa muhatap kalmadığını kaydetti.

Babakan Davutoğlu, “Kim gösteri hakkını kullanmak isterse, teminatı biziz” ifadelerini kullanan Başbakan Davutoğlu, “Gösteri hakkını kullanma konusunda hiçbir engellemeye, sınırlamaya, kısıtlamaya izin vermeyiz. Ama eğer birisi ‘gösteri yapacağım’ diyerek elinde molotofkokteyli ile meydana gelirse, yüzüne maske takmışsa, elinde yıpratıcı bir takım silahlar, araçlar varsa, onlara karşı da her türlü tedbiri alırız, almaya da kararlıyız” şeklinde konuştu.

Davutoğlu, “Yürürsün, kimse de karışmaz, kanuni şartlar içinde. Ama açık söyleyeyim: Bu yasa (İç Güvenlik Paketi) geçtikten sonra, eğer eline molotofkokteyli alırsan Kılıçdaroğlu veya başka biri, kim olursa olsun, Alioğlu Velioğlu arasında, Kılıçdaroğlu arasında bir fark yok. Aynı muameleyi sen de görürsün” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olarak, özgürlüklerin en iyi şekilde yaşandığı bir ülke olacağını vurguladı.

Yeni Türkiye’de yasakların, yoksulluğun, yolsuzluğun olmayacağını belirttiklerini, bunlarla mücadeleyi 2001’de başlattıklarını ve sürdürdüklerini dile getiren Davutoğlu, ”Şimdi Sayın Bahçeli’ye de sorma vaktidir. 6-7 Ekim olayları yaşandığında Bahçeli Ankara’dan ‘Devlet nerede?’ diye sormuştu. Biz devletin varlığını o bölgede gösterdik. Yakılan yıkılan bütün mekanları tamir ettik, inşa ettik, tazmin ettik. Suçluların üzerine gittik. Yasin Börü’nün katillerini, polislerimize saldıranları tek tek tespit ettik, adaletin huzuruna çıkardık” diye konuştu.

”Kimse, terörün, şiddetin mekanları haline getiremeyecek”

”İç Güvenlik Reform Paketi”yle hem özgürlük alanlarını genişlettiklerini, hem de kamu düzenini bir daha sarsılmayacak şekilde güçlendirdiklerini belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Peki o gün ‘Devlet nerede?’ diyen Bahçeli, bugün bu İç Güvenlik Paketi’nin öngördüğü tedbirlerle devletin kamu düzeni sağlamasına niye karşı çıkıyor? Niye Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bir polis devleti gibi göstermeye cüret ediyor? Dikkat ediniz, bir anda aynı safa düştüler. 6-7 Ekim olaylarını kışkırtan HDP ile 6-7 Ekim olayları üzerinden Türkiye’nin diğer bölgelerini kışkırtan Bahçeli, İç Güvenlik Reformu konusunda neredeyse aynı dili kullanıyor. Biz ne olursa olsun hem özgürlükleri koruyacağız, hem de Türkiye’nin, halkımızın, milletimizin huzuru için alınması gereken tedbirler söz konusu olduğunda bu tedbirleri almaktan hiç tereddüt etmeyeceğiz. Bir daha Türkiye’nin sokaklarını kimse Suriye’nin sokaklarına döndürmeye cesaret edemeyecek. Türkiye’nin sokaklarını kimse, terörün, şiddetin mekanları haline getiremeyecek. Türkiye demokratik hukuk devleti olmanın gereği olan her türlü sorumluluğu yerine getirecek. Halkımızın özgürlüklerini de huzurunu da korumaya kararlıyız.”

Başbakan Davutoğlu, ”Bizimle kimse başa çıkamaz” şeklindeki slogan üzerine, ”Doğru, hepsi bir araya gelse, yurt dışındaki işbirlikçiler de arkalarında dursa bu üçüzlerin ve bu işbirlikçiler bu şebekeleri destekleseler de kimse AK Parti ile başa çıkamaz” dedi.

Gezi provokasyonları olduğunda, uluslararası medya unsurlarıyla içerideki birtakım kaos kışkırtıcılarının aynı safta buluştuğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

”Arkasından 17-25 Aralık kumpasları, tuzakları kurulduğunda yollara düştüler, 30 Mart’ta dediler ki ‘AK Parti dışında kim güçlüyse ona destek verin’. Doğu’da HDP’ye, İç Anadolu’da MHP’ye, kıyılarda CHP’ye destek çağrısında bulundular. Koalisyonlar yaptılar CHP ile MHP, değişik vilayetlerde. Peki, sonuç ne oldu? Sonuç, sadece ve sadece Allah’ın ve milletin dediği oldu. Belli odakların dediği değil. O zaman, 30 Mart’tan iki gün önce Konya’da mitingde, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olarak gelemediği mitingde söylemiştim. ‘Tek tek gelmeyin. Hep beraber gelseniz de milletle birlikte olanlarla başa çıkamazsınız’. Biz milletle beraberiz, onlar içerideki, dışarıdaki ihanet odaklarıyla beraberdir. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz.”

”Cumhuriyet meydanlarında yoklar onlar”

Ahmet Davutoğlu, şu açıklamalarda bulundu:

”Cumhurbaşkanlığı seçimine bir çatı adayla gittiler. Hani cumhuriyetçiliği kimseye bırakmayan Kılıçdaroğlu meydana çıkmaya cesaret edemedi. Anadolu’nun her bir şehrinde mutlaka bir Cumhuriyet meydanı vardır ama o Cumhuriyet meydanları cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nu görmedi. Ama Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı gördü. O meydanlarda ‘dönemin başbakanı’ dedikleri Sayın Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı olarak çıktı ve konuştu. O meydanlarda Kılıçdaroğlu var mıydı? Yoktu. Cumhuriyet meydanlarında yoklar onlar. Onlar karanlık mahfillerin toplantı odalarında o sırada paralel çeteyle toplantı halindeydiler, ‘AK Parti’nin yükselişini nasıl engelleriz’ diye. Onun için CHP milletvekilleri bu soruları soruyorlar şimdi, ulusalcı milletvekilleri ve Kılıçdaroğlu kaçıyor, cevap vermiyor. ‘Paralel ile ne işbirliği yaptınız?’ diye soruyorlar, cevap yok.”

30 Mart’ta ”çatı aday” adı altında 11-12 partinin biraraya geldiğini belirten Davutoğlu, ”Sayın Bahçeli de ‘milliyetçilik’ dedi ama kendisi milletin huzuruna çıkmadı cumhurbaşkanlığı seçiminde. Madem bu kadar milletle beraber olduğunuzu, milliyetçilik iddiasında bulunarak öne sürüyordunuz, niçin aday olmadınız cumhurbaşkanlığı seçimlerinde? Çünkü milletin huzuruna çıkıp milletten oy istemek için yürek lazım, yürek” diye konuştu.

Davutoğlu, şunları kaydetti:

”Biz hükümeti kurar kurmaz, Sayın Cumhurbaşkanımızla tam bir uyum içinde, belki de Cumhuriyet tarihindeki en uyumlu cumhurbaşkanı-başbakan ilişkisini sürdürerek yolumuza devam ederken, onlar bir taraftan 6-7 Ekim olayları gibi, Kobani olayları gibi birtakım tuzaklara kalkıştılar. Diğer taraftan her türlü kumpasın arayışı içine girdiler. Şimdi de dikkat ediniz dünden itibaren kendi aralarında koalisyon arayışı içindeler. Gizli, açık bazı ortaklık hesapları olduğunu biliyorduk. Ama dün ortaya çıktı ki, 6-7 Ekim olaylarını kışkırtan HDP ile o olaylardan sonra aldığımız bu tedbirlere karşı çıkan MHP aynı noktada bir yerde buluşuyor. Yine dün yapılan konuşmalardan ortaya çıktı ki, Türkiye’de demokrasi istediğini söyleyen HDP aslında demokrasi değil, şiddet istiyor, molotofkokteyline, sapanlara ve maskelere dayalı bir şiddet ortamı istiyor. MHP de neredeyse aynı yaklaşımla getirdiğimiz kanuna karşı çıkacağını ifade ediyor. Kılıçdaroğlu ise öne çıkıp mücadele edecekmiş. Biz bu sınavlardan çok geçtik. Bu devlet bu tür sınavlardan çok geçti. Bu millet bu tür perde arkası pazarlıklara dayalı siyasetle çok hesaplaştı. Siz perde arkasında birtakım ortaklıklar kurun, biz size inat önümüzdeki 5 ay içinde, Haziran seçimlerine kadar bugün Kastamonu’da olduğumuz gibi, hafta sonu Kocaeli, Sakarya, İstanbul’da olacağımız gibi, gelecek hafta cuma günü Sivas’ta, cumartesi günü Giresun, Ordu’da olacağımız gibi Türkiye’nin her yerinde milletimizle buluşmaya devam edeceğiz.”

”Hem devleti yücelteceğiz hem de milleti memnun edeceğiz”

Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin, hiçbir şekilde IMF memurunun önüne bir daha borçlu durumda çıkmayacağını belirtti.  

“Biz, bu yürüyüşün adıyız” diyen Davutoğlu, hem devleti yücelteceklerini hem de milleti memnun edeceklerini ifade etti. Davutoğlu, son üç ay her grup toplantısında vatandaşlara müjdeler verdiğini dile getirerek, “Çalışan kadınlarımıza, şehit Şerife Bacı’nın torunlarına, iki hafta önce ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması paketini açıkladım. Bundan böyle, çalışan kadınlarımız, anne olmak istediklerinde ‘Acaba, annelik izninden sonra ne yaparım?’ diye düşünmeyecekler” dedi.

Çalışan annelerin, on iki aylık izinden sonra ilk çocuk için 2, ikinci çocuk için 4, üç ve daha fazla çocuk için 6 ay yarı zamanlı ama tam ödemeli çalışma şartlarına sahip olacaklarını anımsatan Davutoğlu, “Şehit Şerife Bacı’nın güzel temsilcileri burada. Vakur bir şekilde beni selamladılar biraz önce. Onlara da söylüyorum, Şerife Bacı’nın torunları, bu ülkenin mukaddes anneleri bundan sonra çocuk sahibi olduklarında devletten her birine ilk çocuk için çeyrek, ikinci çocuk için yarım ve üçüncü çocuk için tam altın karşılığı hediye alacaklar. Biz, nüfusumuzu artırarak güçleneceğiz” diye konuştu.

“Bir milyon üç yüz bin Bağkurlumuzun prim borçlarını dondurduk”

Başbakan Davutoğlu, bu hafta da Bağkurlulara müjde verdiklerini belirterek, “Bir milyon üç yüz bin Bağkurlumuzun prim borçlarını dondurduk, hizmetleri dondurduk ve sağlık yardımlarını almalarını sağladık” açıklamasında bulundu.

Prim borçları olan Bağkurluların bir müddet sonra sağlık yardımı alamadıklarını anımsatan Davutoğlu, yeni düzenlemeyle Bağkurluların artık bir müddet durdurabileceklerini ama sağlık yardımı almaya devam edeceklerini kaydetti. 

Davutoğlu, kaybolmaya yüz tutmuş meslekler olduğunu da belirterek, Kastamonu’nun da esnafın odağı olduğunu söyledi. Esnaflarla yapılan toplantıda, üç yıl ustalık belgesi almış ve iş yeri açmış esnafa faizsiz kredi imkanı tanıdıklarını hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerdeki esnaflarımıza da faizsiz kredi imkanı tanıdık. Bizim dönemimiz, esnafımızın Başbakanlık önünde yazar kasa kırdığı dönem değildir. O, eski Türkiye idi. artık, başı dik bir şekilde sokaklarda, önüne bakarak yürüyen ve dükkanını dua ile besmele ile açıp kapatan güzel esnaflarımızın gelecek beklentileri çok yüksek. Hepsine, hayırlı işler diliyoruz. Hepsinin işlerinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyoruz. 

Gelecek dönemde de bu müjdelerimiz devam edecek. Nasıl Kastamonu’ya müjdeli haberler ile gelmişsem, gittiğimiz her şehre de seçim için huzuruna varacağımız milletimize de müjdelerimizi de vermeye devam edeceğiz. Sizden beklediğimiz tek şey, hayır duanız ve desteğinizdir.”

Kastamonulu vatandaşlara seslenen Davutoğlu, seçimlerde kendilerine destek vermesini istedi. Davutoğlu, “Kastamonu’dan gür bir sesle, en azından yüzde 65 demeye hazır mısınız? AK Parti’yi ve AK Parti’nin neferlerini desteklemeye hazır mısınız? AK Parti’nin üyeleri ve dava arkadaşlarıyla birlikte, Kastamonu’nun tüm mahalle ve köylerine giderek, gece gündüz çalışarak, yükselen güç olarak yeni Türkiye’destek vermeye ve destek istemeye hazır mısınız?” diye sordu.

Bu konu da geçmiş dönemde AK Parti davasına hizmet eden herkese teşekkür eden Davutoğlu, “İnşallah aynı desteği, yeni Başkan adayımız Halil Bey’e de vereceğinizden eminim” dedi. 

Davutoğlu, 7 Haziran akşamı’nda Kastamonu’dan heyecansız bir haber beklediklerini, üçte üç istediklerini belirterek, “2-1’e razı değiliz, 3-0 istiyoruz. Allah’ın hakkı üçtür, milletin hakkı üçtür, AK Parti’nin de bu sefer de Kastamonu’dan hakkı 3’tür inşallah. Allah, bütün kardeşlerimizin gayretini hayır eylesin. Allah, yar ve yardımcınız olsun” diye konuştu. 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Nasıl Mehmet Akif, 19 Kasım 1920’de, milleti, o ümitsizlik ve yeis içindeki milleti, milli mücadeleye çağırmak için Kastamonu’ya gelmiş ve Nasrallah Cami’nde bir hutbe vermiş, konuşma yapmışsa, işte 2001’de AK Parti kadrolarının yola çıkışı da o konuşmanın bugüne yansımasıdır. Biz bir milli mücadele veriyoruz” dedi.

Davutoğlu, kongredeki konuşmasına, Kastamonu ve ilçeleri ile bu ilin manevi şahsiyetlerinin isimlerini sayarak selamladı.

 Kastamonu’ya teşekkür borcu olduğunu, mahalli seçimlerde kalbinin kıpır kıpır Kastamonu için attığını ifade eden Davutoğlu,”Kastamonuluları tebrik ediyoruz. Kastamonu’ya AK Parti’li belediye yakışırdı, Kastamonu şehrine, AK Parti felsefesi yakışırdı” diye konuştu.

“AK Parti hareketi, konjonktürel şartlarda çıkmış herhangi bir siyasi parti değildir, AK Parti hareketi bin yıllık destanın bugünkü yürüyüşünün adıdır” ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti:

“AK Parti, Şeyh Şabani Veli’nin ahlakı demektir, erdemi demektir, maneviyatı demektir. AK Parti hareketi, zirvelerin hareketidir. Uludağ’ın, Erciyes’in, Ağrı’nın, Toroslar’ın, Kaçkarlar’ın ve Ilgaz’ın zirvesinin adıdır, AK Parti hareketi. Biz ruhumuz sıkıldığında, herhangi bir zorlukla karşılaştığımızda, gözümüzün önünde o manevi önderler belirir ve arkamızda o dağları hissederiz, Anadolu’nun yüce dağlarını hissederiz, Ilgaz’ı hissederiz. Ne güçlükle karşılaşırsak karşılaşalım, Allah’a tevekkül eder ama bir an dahi istikametimizden şaşmayız, yolumuzdan dönmeyiz. Biz, Selçuklu ve Osmanlı’nın, o adalet anlayışını bugüne getireceğiz,  geleceğe insanlığa bir destan, bir ders olarak taşıyacağız inşallah. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İnebolu’dan o mübarek, o zor şartlarda cephaneleri taşıyan, o ulu önderlerin, bacıların kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. O devletin yaşaması için, o devletin bu milletin ve onuru, vakarını temsil edecek şekilde güçlenmesi için gece gündüz çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz.”

“Biz bir milli mücadele veriyoruz”

“Nasıl Mehmet Akif, 19 Kasım 1920’de, milleti, o ümitsizlik ve yeis içindeki milleti, milli mücadeleye çağırmak için Kastamonu’ya gelmiş ve Nasrallah Cami’nde bir hutbe vermiş, konuşma yapmışsa, işte 2001’de AK Parti kadrolarının yola çıkışı da o konuşmanın bugüne yansımasıdır. Biz bir milli mücadele veriyoruz. 2001’de çok zor şartlarda devraldığımız bir devleti, 2015’te önemli küresel güçlerin dönem başkanlığından, G20 Dönem Başkanlığı noktasına getirdi. Hamdolsun, aziz milletimize armağan olsun.”

Seçime giderken, kendilerine karşı kurulan tuzaklar ve koalisyon ortaklıklarıyla ilgili istişarede bulunmak istediğini, ancak önce Kastamonu için bazı müjdelerini olduğunu bildiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Şeyh Şabani Veli’den manen ders almış herkes, Kastamonulu’dur. Onun için de biz de Kastamonuluyuz. Kastomonu’ya geçmişte çok büyük hizmetler yapıldı. 4.4 milyar liralık yatırım geldi, Kastamonu’ya. 2006’da üniversite, 2013 havalimanı yapıldı. İnebolu Limanını ihya ettik, güçlendirdik. Birçok hizmetler var. Şimdi bütün bunların üzerine madem ki bizden müjde beklediniz, 30 Martta o gecenin hatırına, hepimizin yüreğinin kıpır kıpır ettiği  gecenin hatrına, bu müjdeleri öne alalım; birincisi, yolda gelirken Orman ve Su İşleri Bakanımızla, Kalkınma Bakanımızla konuştum, Kırık Barajı ile ilgili bürokratik engeller kalkacak ve Kırık barajı yapılacak. Yine barajdan açılmışken, Araç Barajı, 37 bin dönümü arazi sulayacak barajın yapımı için de Mart’ta inşallah çalışmalara başlıyoruz. Ayrıca 17 taşkın koruma tesisi, 27 göleti de Kastamonu’ya armağan edeceğiz. Kastamonu’ya bir de kapalı spor salonunun en kısa zamanda yapılması için talimatı vereceğim.”

Davutoğlu, Ilgaz Tüneli’nin de en kısa sürede tamamlanacağını ve Kastamonu ve Çankırı arasında ulaşım süresinin 1 saat daha kısalacağını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Ilgaz Tüneli’nin yapılmasıyla o İstiklal Savaşı’nın kahramanlarının cephane taşıdığı yollara artık duble yollarla, en güzel şartlarda, İnebolu’yu Türkiye’nin ana arteri olan Ankara-İstanbul ana yoluna bağlayacağız. Ilgaz’dan en kısa sürede. Oradan da bir taraftan Ak Deniz limanlarına indireceğiz bir taraftan da İstanbulumuza, Ankaramıza, Batı Karadeniz’in en ana arterini tamamlamış olacağız. İnebolu, özel liman olarak Türkiye’nin en önemli limanlarından biri olacak ve Kastamonu, istiklalimizin cephane ve lojistik merkezi Kastamonu da, bu sefer ekonomimizin lojistik merkezi olarak ulaşım hatları üzerinde tarihte hak ettiği yeri, bugün de alsın. Onun için ne gerekiyorsa yapacağız.”

Salondakilerin, “Meclis’e bir tane Şerife Bacı isteriz” şeklindeki slogan atması üzerine, Davutoğlu, “İnşallah inşallah, ama bilin ki hanım kardeşlerim, Meclisteki bütün AK Parti milletvekilleri, hangi vilayetten olursa olsun, her birisi şehit Şerife Bacı’dır, onun yolundadır” dedi.

“Gözümün nuru gibi gördüğüm şehirlerden biri, Kastamonu’dur”

Davutoğlu, Kastamonu’da ayrıca 400 yataklı hastanenin yapımını da en kısa sürede tamamlayacaklarını ve tıp fakültesi hastanesi sorununu da çözeceklerini kaydetti.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in bugün özellikle kendisine refakat etmesini istediğine işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü, benim gözümün nuru gibi gördüğüm şehirlerden biri, Kastamonu’dur. Kastamonu bir beylik merkezi olarak da evliyalar şehri olarak da kültürel mirasımızın en güzel, en nadide eserleri bünyesinde barındırıyor. Şu ana kadar 163 restorasyon tamamlandı, tarihi eserlerde. Belediye Başkanımıza söylüyorum; bu tarihi eserlerden bir tek çakıl taşı dahi düşmeyecek, tek bir tarihi eserimiz dahi ihmal edilmeyecek. Yoksa hesabı veremeyiz. Ne bu dünyada ne ahirette. Onun için ben de bizzat takip edeceğim. Hangi açıdan bakarsanız bakın, Kastamonu, turizm açısından keşfedilmemiş hazinedir. Şehir kültürümüzün yaşayan en güzel örneklerindendir. Bu kültürü korumada kararlıyız. Biliniz ki bütün şehirlerin olduğu gibi Kastamonu’nun da emrindeyiz. Bu konuda ne gerekiyorsa adımları atacağız. Şimdi yalnız bu adımlarımızı atılabilmesi için Ankara’da Şeyh Şabani Veli’nin emanetini, Şerife Bacı’nın kutsal emanetini koruyanların iktidarda olması lazım. Bu milletin yükselişinin öncülerinin iktidarda olması lazım. Onun için sizden söz bekliyorum, Kastamonu’da oylarımız sürekli yükseliyor, yüzde 65 istiyoruz. Bir daha hiçbir seçimde 30 Mart’ta olduğu gibi son dakika bekleme iyiliğini yapmayın.”

Notlar

Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti 5. Olağan İl Kongresi’nin yapıldığı Atatürk Spor Salonu’na sığmayan ve dışarıda kendisini bekleyen partililere hitaben kısa selamlama konuşması yaptı.

Davutoğlu, kongreler vesilesiyle ülkenin dört bir tarafını gezdiğini, Kastamonu için hafta içi bir program yaptıklarını belirterek, “İlk defa hafta içinde, bir çarşamba günü kongre yapıyoruz ama biliyoruz ki Kastamonular bizi hangi gün olursa olsun, hangi saat olursa olsun aşkla muhabbetle bekler. Ondan emin olduğumuz için hafta içine kongreyi aldık” dedi.

“Kastamonu bizi çağırdıkça, Şaban-i Veli hazretleri bizi çağırdıkça, her zaman buradayız, burada olacağız inşallah” diyen Davutoğlu, kendisini aşk ve muhabbetle bekleyen partililere müteşekkir olduğunu ifade etti.

Başbakan Davutoğlu, daha sonra salona geçerek, platformdan partilileri selamladı.

Davutoğlu’nun 40 dakika süren konuşması sırasında, “O hain gelecek, hesap verecek”, “Dik dur eğilme Kastamonu seninle” şeklinde sloganlar atıldı.

Salonda, “Biz İki Adam Sevdik, Biri Hoca Biri Usta”, “Türkiye’nin gururu, Mazlumların umudu, Bilge Adam”, “Şehit Şerife Bacı’nın Torunlarından Mevlana’nın Torununa selam olsun”, “Sayın Başbakanımız Gelişiniz Güle Güle, gidişiniz güle güle, Her işiniz güle güle” ve Başbakan Davutoğlu’nun babaannesi tarafından kendisi için yapılan, “Dünyalar ayağına gele, herkes sana akıl danışa, Büyük adam olasın, Halka hizmetkar olasın, Oğlun ola ordu kurasın, Kızın ola oba kurasın” şeklindeki duaya yer verilen pankart asıldı.

Kongreye, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Ali Şahin ve Süleyman Soylu, AK Parti Grup Başkanvekilleri Naci Bostancı ve Ahmet Aydın, bölge milletvekilleri ile çok sayıda partili katıldı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu

Kongrenin divan bakanlığını da yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu da “O kadar büyük gelişmelere imza attı ki Türkiye’yi bir şekilde hakir görenler, Türkiye’yi düşkün görenler, Türkiye’yi istedikleri gibi yöneteceklerini zannedenler, şaşkınlıkla hayal kırıklığıyla beraber Türkiye’yi izliyorlar. Türkiye’nin her noktasında bir büyük yükselmeyi büyük milletle bütün dünyanın gözüne baka baka gerçekleştiriyor” diye konuştu.

Türkiye’de, AK Parti döneminde kalkınmayla birlikte bir özgüven devrimi de yaşandığına işaret eden Soylu, “İsrail’den aldığımız insansız hava aracının yerine, benim Türk mühendislerimin altına imza attığı insansız hava araçları uçuyorsa, bunu sizler sağladınız. Bu büyük özgüvendir. Bu ülke bir tank parçası almak için el uzatan ülke değildir artık.  Kendi tankına yüzlerce ülkenin sıraya girdiği ülkeyi siz oluşturdunuz” ifadesini kullandı.

Önümüzde çok önemli bir süreç  bulunduğunu, 7 Haziran’da bir şekilde hüküm olarak icra edecek bir seçime gidileceğini ifade eden Soylu, “Bütün tuzakları aştınız. Gerileme dönemini bitirdiniz” dedi.

CHP ve MHP’nin paralel yapıyla kol kola yürüdüğünü söyleyen Soylu, “Bir ihanet şebekesini Türkiye’de darbe yapmasını alkışladılar” görüşünü dile getirdi.

Cumhuriyetin iki temel üzerine kurulduğunu, bir tanesinin tam bağımsızlık, diğerinin de egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir lafzı olduğunu belirten Soylu, “Bu ülkede yaşayan kardeşiniz olarak söylüyorum; Cumhuriyetin kurulmasının temel ilkesi olan, tam bağımsızlığa, egemenliğin kayıtsız şartsız milletindir lafsına en yakın olduğu dönemdeyiz. Siz demokrasiye, milli iradeye sadık kaldınız ve kıymetli Genel Başkanımızı 10 Ağustos’ta 1. turda yüzde 52 ile milletin evladı Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçtiniz” şeklinde konuştu.

Soylu, 7 Haziran’daki seçimlerin önemine işaret ederek, “Paralelle mücadele için, çözüm sürecinin devamı için, 7 Haziran’da yeni Anayasayı, kendi değerlerimizi, göreneklerimizi, örflerimizi, adetlerimizi içerecek, kendi kurallarımızı yeni anayasamızı oluşturabilecek hüküm seçimine gidiyoruz. Çok çalışmalıyız, çok gayret göstermeliyiz” diye konuştu.

Soylu, “8 Haziran sabahı, Aydın Doğan’ın gazetesi de dahil bütün gazetelerin, ‘işte demokrasinin zaferi’, ‘işte milli iradenin zaferi’, ‘işte AK Parti’nin zaferi’ şeklinde manşetler atacağını” ifade etti.